AB-Türkiye: Üç yılda vizeyi kaldırma hedefi
Abone olAvrupa Birliği ve Türkiye arasında imzalanan protokol uyarınca Türkiye'ye üç yıl içinde vizesiz Avrupa'nın kapıları açılırken, AB de yasadışı göçe denetim sözü alıyor. Anlaşmanın önemini uzmanlar BBC Türkçe'ye değerlendirdi.
Türkiye'nin AB'yle vizesiz seyahat görüşmelerinin önünü açan, AB açısından da Türkiye üzerinden yasadışı göçün denetimini güçlendirmesi beklenen protokol imzalandı.
Türkiye-AB Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ile Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması Türkiye'de "vize muafiyeti" olarak ele alınırken, Avrupa cephesinden ise "yasadışı göçe denetim" için önemli bir adım olarak görülüyor.
Türkiye hükümeti, Brüksel ve Ankara arasındaki yükümlülüklerin yerine getirilmesi için 3 veya 3 buçuk yıllık bir zaman dilimi belirliyor.
Ancak uzmanlar, sürecin engebeli olabileceğini kaydediyor.
Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması'nın 'tüm taraflar gibi alış veriş ve taviz' anlaşması olduğunu belirten İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray, Türkiye'nin yükümlülüklerini iki maddeyle özetliyor:
"Birinci yükümlülük, doğu sınırlarımızdan girişi, batı sınırlarımızdan da çıkışı kontrol etmek. İkinci yükümlülük de gelenlere bakmak. Gelenleri, ana ülkelerine geri gönderene kadar uygun, dünyada kabul edilebilir şartlarda kamplarda barındıracağız."
'Geri yollama fiiliyatta zor'
Hükümetin belirlediği üç yıllık süre diliminde Türkiye'nin 'sınırlarını güçlendireceğini, vize politikalarını uyumlaştıracağını ve iadeleri kabul etmeye başlayacağını' belirten Haluk Nuray'a göre "Avrupa kendini garanti altına almaya çalışıyor, bunu yaparken de zaten çoktan vermesi gereken bir hakkı taviz olarak veriyor."
Taraf Gazetesi köşe yazarı ve Avrupa Birliği uzmanı Cengiz Aktar da 'Geri İade ve Geri Kabul Anlaşmaları'nın AB'nin "1990'lardaki hukuki metinlerinden olduğunu" ifade edip anlaşmanın "önemli bir noktasına" dikkat çekiyor:
"Bu geri yollama işlemleri fiiliyatta çok zordur. Kağıt üstünde çok kolay gibi görünür ama fiiliyatta yasadışı göçmenin geri gönderilmesi, geldiği ülkeye veya transit geçtiği ülkeye gönderilmesi son derece zordur. Dolayısıyla, buralara 100 binlerce insan gelip gönderilecek gibi bir durum söz konusu değildir."
Anlaşma uyarınca Türkiye'de göçmenler için barınaklar oluşturulacak. Türkiye, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi uyarınca yalnızca Avrupa ülkelerinden gelen ve iltica talebinde bulunanlara mülteci statüsü verebiliyor.
Cengiz Aktar da bu sözleşmeye dikkat çekip 'geri gönderilecek göçmenlerin hiçbir yasal statüsü olmayacağını' hatırlatıyor. Aktar'a göre "anlaşma Türkiye'nin orta vadede 'hem sınır kontrolü, hem kaçaklarla alakalı, hem de iltica meselelerine çok daha çağdaş şekilde yaklaşmasını sağlayabilir."
'Geri Kabul Anlaşması'na karşılık 'vizesiz Avrupa'nın da kapılarını açabilecek müzakerelerin de önü açılmış oluyor.
Aksilik çıkabilir mi?
Anlaşmanın, hükümetin verdiği üç yıllık süre zarfı boyunca iptal edilmesi mümkün mü?
İKV Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray'a göre bu sorunun cevap AB'nin bürokratik işlemlerine bağlı:
"Bütün süreçler tamamlandıktan sonra bu işin Avrupa Parlamentosu'nda (AP) ve Avrupa Konseyi'nde onaylanması lazım. Komisyon hazırladığı raporda 'Türkiye yükümlülüklerini yerine getirdi' diyor ve Parlamento'ya, Konsey'e teklifte bulunuyor. 'Türkiye artık vizeli kara listeden, vizesiz girebilecek ülkelerin olduğu beyaz listeye alalım' diyor. Bu öneri hem AP hem de Avrupa Konseyi oyluyor. Oylamalar sırasında Parlamento'da ya da Konsey'de aksilik çıkabilir."
Haluk Nuray, bu süre sonunda 6 aylık bir ihbar süresi verildiğini ve karşılıklı anlaşma sağlanamaması durumunda Türkiye'nin de 'anlaşmayı askıya alabileceğini' söylüyor:
"Türkiye bekleyecek. Üç yılın sonunda Komisyon teklif eder ve vize serbestisi sağlanırsa bu anlaşma tam yürürlüğe girer. Eğer olmazsa, anlaşmanın iptal maddesini kullanıp anlaşmayı iptal edeceğiz."