AB sokağın sesini duyacak mı?
Abone olBrüksel'deki Avrupa Birliği zirvesini izleyen gazeteci Güven Özalp, sokak protestoları eşliğinde gerçekleştirilen zirvenin zorlu gündemlerini yorumluyor.
Avrupa Birliği’nin (AB), özellikle de Euro Bölgesi’nin krizden çıkma çabalarına rağmen üye ülke ekonomileri için zeminin hâlâ çok kaygan olması iki günlük bir zirve için Brüksel’de bir araya gelen Birlik liderlerinin stres düzeyinin düşmesine olanak tanımıyor.
İtalya’daki seçim sonuçlarının endişe düzeyini yükseltmesinin yanı sıra Avrupa Parlamentosu’nun (AP), AB liderlerinin üzerinde anlaştıkları 2014-2020 bütçesini mevcut haliyle kabul etmeyeceklerini yaptıkları oylamayla net şekilde ortaya koymaları, Brüksel’in işini iyiden iyiye zorlaştırmış durumda.
Birden fazla iç ve dış cephede mücadele etmek zorunda olan AB,
Brüksel sokaklarında da kar altındaki 10 bin kadar gösterici
tarafından protesto ediliyor.
AP’de yapılan oylama, ulusal çıkarlar ve Birlik içi “hassas dengeler” dikkate alınarak şekillendirilen 960 milyar Euro tutarındaki bütçe üzerindeki anlaşmanın beklendiği kadar hızlı şekilde sağlanmasının mümkün olmadığını net şekilde gösterdi.
AB liderlerine “Bizimle anlaşmazsanız onay zor” mesajı veren AP’de harcama limitiyle ilgili sorun olmasa da 2014 sonrasında kesintilerle ilgili gözden geçirme talep ediliyor. Harcanmayan fonların bir kalemden diğerine aktarılabilmesine olanak tanınması da bir başka isteği oluşturuyor.
Son dönemde çok sık kullanılması nedeniyle rutin hale gelen “daha fazla istihdam ve büyüme”, “mali konsolidasyon”, “rekabet edebilirlik” ve “daha fazla yapısal reform” bu zirvenin de vazgeçilmez konuları olacak.
‘İtalyanların kemer sıkma karşıtı mesajı alındı’
AB liderleri, bir kez daha kemer sıkma ile büyüme arasındaki dengeyi tutturma çabası içine giriyorlar. İtalya’daki seçimlerden kemer sıkma karşıtı bir partinin yüzde 25’e varan son derece önemli düzeyde bir oy oranıyla çıkması AB için de bir mesaj olarak algılanıyor. Bu mesajın alındığını ve alınmakla kalınmayıp iyi okunduğunu da söylemek mümkün.
İşsizlik oranının “kabul edilemeyecek kadar” yüksek olduğunun AB sonuç bildirisinde vurgulanmasının beklenmesi de sorunun sadece kemer sıkmakla aşılmasının mümkün olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor.
AB’nin hedefini “büyüme yanlısı mali konsolidasyon” olarak özetlemek mümkün olsa da mevcut şartlarda bunu pratiğe dökmek hiç de kolay değil.
Ülkesinde işler pek de iyi gitmeyen Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande kemer sıkmanın ikinci plana itilmesi konusunda ısrarını sürdürürken Almanya da kemer sıkmanın odakta kalmasına yönelik pozisyonunu koruyor.
Ekonomik açıdan çok zor durumda olan ve kurtarma paketine ihtiyaç duyan Kıbrıs da AB liderlerinin değerlendireceği bir başka başlığı oluşturacak.
Yeni seçilen Rum lider Nikos Anastasiades’in ilk kez katılacağı zirvede, bu konuda somut sonuç alınması öngörülmüyor.
Kurtarma paketinin, zirvenin sona ermesinden sonra toplanacak Euro Bölgesi maliye bakanları tarafından bir kez daha masaya yatırılması gündemde.
Kurtarma paketinin beklendiği gibi 17 milyar değil 10 milyar Euro civarında olma olasılığı da giderek artıyor.
Rusya ile ilişkiler ve stratejik ortaklıkların da ele alınacağı zirvede en çok merak edilen konulardan birini ise geçtiğimiz günlerde AB’yi yine karşısına alarak Birlik ilke ve değerlerine uygunluğu tartışmalı adımlar atan Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a yönelik tepki olup olmayacağı oluşturuyor.