AB kararı İran basınında..
Abone olAB'nin Türkiye'ye müzakere tarihi vermesi İran basınında da yankı buldu. İran medyası, konuya geniş yer ayırırken, birbirinden ilginç yorumlarda bulundu.
Iran News gazetesinin ''Türkiye'nin Tarihle Randevusu'' başlıklı
yorumunda, ''Türkiye'nin büyük bir Müslüman ülke olması, insan
hakları alanındaki olumsuz kayıtları, ekonomik istikrarsızlığı,
ordunun ve güvenlik aygıtlarının siyasetteki etkisinin tamamen
kaybolmaması gibi sebeplerin AB içinde Türkiye'nin üyeliği
konusunda fikir ayrılıklarına yol açtığı'' iddia edildi. Yorumda,
Türkiye'nin büyük tarım ve turizm potansiyelinin yanı sıra genç,
çalışkan ve yetenekli Türklerin teknik ve diğer kapasitelerini hem
Türkiye'de hem de başta Almanya olmak üzere Batı ülkelerinde
kanıtlaması ve ayrıca laik bir ülke olmasının Türkiye'yi AB'nin
eşiğine getirdiğine dikkat çekildi. ''ABD'nin Ortadoğu'da
egemenliğini genişletmeye çalıştığı sırada AB'nin hızla Türkiye
hakkındaki birçok şüphesini bir kenara bırakarak, ABD Türkleri
yanına çekmeden Avrupa'nın kapılarını açtığı'' iddia edilen
yorumda, ''Türkiye ile birlikte hareket edecek bir AB'nin, Irak
konusunda ABD yönetimiyle ilişkisinde daha avantajlı konuma
geleceği'' kaydedildi. Türkiye'nin AB'ye girişinin ''altın
anahtarının Kıbrıs'' olacağı öne sürülen yorumda, ''Türkiye'nin
ekonomi, güvenlik, siyaset ve insan hakları konusunda göstereceği
gelişmelerin yanı sıra Washington yönetiminin Irak'ta Türkiye'nin
yardımına ihtiyacı olmasının Türkiye'nin yararına olacağı''
belirtildi. Reformcu Şark gazetesi, ''Türkiye'nin Helsinki
anlaşması ve Kopenhag kriterlerini yerine getirerek, Kürt
kökenlilere önemli siyasi özgürlükler tanıması, ordunun siyasetteki
etkisinin azalmasına olumlu yaklaşımı, ekonomik sorunların
giderilmesindeki çalışmalar ve Kıbrıs'ta çözüme ulaşılmasında
attığı olumlu adımların, AB'nin Türkiye'ye müzakere tarihi
vermesinde etkisi olduğunu'' yazdı. Avrupalıların büyük bir nüfusa
sahip Müslüman bir ülkenin Hıristiyan kulübü olarak bilinen AB'ye
girmesi konusundaki kaygılarını hiçbir zaman gizlemeyi başaramadığı
belirtilen yorumda, ''Türkiye'de yaşayan Müslümanların dini
inançlarına bağlı olduğu bilinen bir gerçektir. Hıristiyan dinine
inanan ülkelerin oluşturduğu bir birliğin 70 milyon nüfuslu
Müslüman bir ülkeyi bünyesine alma konusunda hissettiği kaygılar
doğaldır'' denildi. Yorumda, Türkiye'nin gerekli koşulları yerine
getirmiş olsa bile tam üyeliğe kabul edileceği dönemde Almanya,
Fransa ve İtalya'da muhafazakar hükümetlerin iktidarda olması
halinde ne olacağı sorusunun akla geldiği kaydedildi. Muhafazakar
Hemşehri gazetesi ise ''Türkiye'nin 40 yıl geçtikten sonra bile
halen AB'ye katılma hayalinden vazgeçmediğini, bunu devletin en
temel siyasetlerinden biri haline getirdiği'' yorumunu yaptı.
''Avrupalıların Türkiye'den geçmişte gündeme getirilmesi bile söz
konusu olmayan taleplerde bulunduğu'' ileri sürülen yorumda,
Türkiye'nin bu talepleri yerine getirmesine rağmen Brüksel'in
kapılarının halen Türkiye'nin yüzüne kapalı olduğu iddia edildi.
Gazete, ''AB içinde Türkiye'ye muhalif olan kesimlerin şimdilik
fısıltı halindeki itirazlarının daha sonra haykırışlara
dönüşebileceğini'' de öne sürdü. Umid-e Cevan (Gençlerin Ümidi)
adlı dergide yayınlanan yorumda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Türkiye'nin temel politikasını koruyan ve AB'nin üst düzey
yetkililerinin olumlu görüşünü alabilmiş Müslüman liderlerden
birisi olduğu ifade edildi. İhsan Naragi imzalı yorumda, İranlı
siyasetçilerin Başbakan Erdoğan'ın yaptıklarından ders çıkarması
gerektiği belirtilerek, ''Her ne kadar Fransız ve Alman halkı
Türkiye'nin AB'ye üye olmasına karşı çıksalar da Türk halkı ve
devletinin çok yakında onları Müslüman Türkiye'nin demokrasiden
yana olduğu konusunda ikna edeceğinden eminim'' denildi.