AB inancı azalıyor

Abone ol

Transatlantik Eğilimler araştırmasına göre; Türkler, Avrupa Birliği’ne girmeyi halen isteseler de, bu istekleri son on yılda önemli ölçüde a...

Transatlantik Eğilimler araştırmasına göre; Türkler, Avrupa Birliği’ne girmeyi halen isteseler de, bu istekleri son on yılda önemli ölçüde azaldı. 2004 yılında araştırmaya katılanların % 73’ü, geçen yıl ise % 48’i Türkiye’nin AB üyeliğinin iyi olacağını söylerken, bu yıl bu oran % 44’e geriledi.
Bu yıl onikinci kez gerçekleştirilen Transatlantik Eğilimler araştırmasına göre; Avrupalılar, Alman Şansölyesi Angela Merkel’in (%47 olumlu) ekonomik krizi AB’den (%43 olumlu, %49 olumsuz) daha iyi idare ettiğine inanıyor. Krizden en çok etkilenen Avrupa ülkeleri, AB’nin kriz yönetimini en az beğenenler arasında (İspanya %75, Fransa, Portekiz ve Birleşik Krallık %55, İtalya %49). Merkel’in beğenilmeme oranı özellikle sorunlu ekonomilerde hızlı bir yükseliş gösteriyor (Portekiz %65, İspanya %82).
Araştırma ticaretle ilgili olumlu düşünceleri de ortaya koyuyor. Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı hakkında müzakereler sürerken, Avrupalıların %56’sı ve Amerikalıların %49’u, transatlantik ticaretin artmasının ekonomilerine olumlu katkıda bulunacağına inandıklarını belirtiyor. Türkler bu konuya daha şüpheci yaklaşırken, %43’ü bunun ekonomilerini daha savunmasız duruma düşüreceğinden endişe ettiğini söylüyor.
Avrupalılar ve Amerikalılar, Suriye’ye askeri müdahalede bulunulmasını desteklemiyor. Araştırmaya katılan Avrupalıların %72’si, Amerikalıların %62’si ve Türklerin %72’si hükümetlerinin bu çatışmaya müdahil olmasını istemiyor.
Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerinin demokrasi mücadelesi devam ederken, Amerikalıların %47’si, Avrupalıların %58’i ve Türkler’in %57’si Arap Baharı ülkelerinde demokrasiyi istikrara tercih ediyor.
Göç konusunda ABD (%73) ve Avrupa’da (%69) çoğunluk, yasal göçten endişe duymadığını belirtiyor. Buna karşın, Türklerin %60’ı yasal göçten endişe duyuyor. Amerikalıların %61’i, Avrupalıların %71’i ve Türkler’in %69’u yasadışı göç için endişelendiklerini söylüyor. Yanıt verenlerin neredeyse tümü, ülkelerindeki göçmen sayısının mevcut olandan daha yüksek olduğuna inanıyor.
Araştırmayı değerlendiren GMF Başkanı Craig Kennedy, “Transatlantik Eğilimler Araştırmaları ile yansıtılan 12 yıl, hem Avrupa hem de ABD için ABD’nin Irak’a müdahalesi, Afganistan’da ittifakın rolü ve küresel ekonomik kriz hakkında Atlantik’in iki yakasında ciddi görüş ayrılıklarının ortaya çıktığı kargaşayla dolu yıllar olmuştur. Bu yılın sonuçları, hala ortak ilkelerde mutabık olunduğunu gösteriyor ” dedi.
Kurumunun Marshall Fonu’na uzun süredir verdiği desteğe değinen Compagnia di San Paolo Başkanı Sergio Chiamparino ise, iki kurum arasındaki işbirliğinin ülkesini ulusal sınırları aşan ekonomik ve siyasi araştırmaların bir parçası haline getirdiğini belirterek, kıtalararası düşünce tarzının öneminin altını çizdi ve Transatlantik Eğilimler’in de bu doğrultuda bir çalışma olduğunu dile getirdi.
Araştırmanın Türkiye sonuçlarını değerlendiren Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, “Transatlantik Eğilimler araştırmasının 2013 yılına ait sonuçları Türk kamuoyunda dış politikada yalnız hareket etme eğiliminin sürmesine rağmen spesifik dış politika konularında Amerikan ve özellikle AB kamuoyları ile bir yakınsama olduğunu ortaya koymaktadır" dedi.
Transatlantik Eğilimler 2013, ABD ve Avrupa’da kamuoyunu irdeleyen kapsamlı bir araştırmadır. Araştırma bu sene de Marshall Fonu ve (GMF) ve Compagnia di San Paolo tarafından Barrow Cadbury Trust, Fundação Luso-Americana, BBVA Vakfı, Communitas Vakfı ve İsveç Dışişleri Bakanlığı’nın desteğiyle gerçekleştirilmiştir. Çalışma, TNS Opinion tarafından 3 - 27 Haziran 2013 tarihleri arasında; Birleşik Devletler ve Türkiye ile birlikte 11 Avrupa Birliği üye devletinde (Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık) gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de araştırma bir hafta uzamış ve 2 Temmuz 2013’de tamamlanmıştır.

TRANSATLANTİK EĞİLİMLER 2013 ARAŞTIRMASI TÜRKİYE SONUÇLARI
Araştırmaya göre, 2013 yılında Türkler ekonomik krizden kişisel olarak etkilendiklerini daha az ifade etmektedir. Ekonomik krizden kişisel olarak etkilendiğini söyleyen Türklerin oranı 2009 yılında %78, 2012 yılında %69 iken, bu oran 2013 yılında %62’ye gerilemiştir.
Ekonomik kriz, göç dahil olmak üzere bir çok iç politika konusuna yönelik tutumlar üzerinde de etkili olmuştur. Ekonomik krizden kişisel olarak etkilendiğini düşünenlerin %64’ü göçün sorun olduğunu düşünmekte, sadece %16’sı göçü fırsat olarak değerlendirmektedir. Ekonomik krizden etkilenmeyenlerin %47’si göçün sorun olduğunu söylerken, fırsat olarak algılayanların oranı ise %26’dır.
Araştırmaya göre Türkler, hükümetlerinin ekonomik liderliğinden eskisi kadar memnun değiller. Hükümetin ekonomik politikasını beğenenlerin oranı 2011 yılında %47, 2012 yılında %55 iken bu yıl 12 puanlık düşüş ile %43’e gerilemiş, hükümetin ekonomik politikasını beğenmeyenlerin oranı ise geçen sene %38 iken, bu sene %52 olmuştur. Aynı durum, hükümetin göç yönetimi için de geçerlidir. Yanıt verenlerin %61’i hükümetin göç yönetimi performansını beğenmezken, %29’u bu görüşe katılmamaktadır.
Türkler, Amerika ve Avrupa’da yanıt verenlere kıyasla giderek artan sıklıkta ve tutarlılıkta, hükümetlerinin uluslararası politikalarına destek vermektedir. Türklerin %51’i hükümetin uluslararası politikalarını onaylamaktadır. Bu oran ABD’de %41, Avrupa’da %50’dir. %42’si ise hükümetin uluslararası politikasını beğenmemektedir (2012’de %39 ve 2011’de %47).
Türkler, Avrupa Birliği’ne girmeyi halen isteseler de, bu istekleri son on yılda önemli ölçüde azalmıştır. 2004 yılında araştırmaya katılanların %73’ü, geçen yıl ise %48’i Türkiye’nin AB üyeliğinin iyi olacağını söylerken bu yıl bu oran %44’e gerilemiştir. Üyeliğin iyi olmayacağını söyleyen Türklerin oranı ise 2004’te %9, 2012’de %29 iken, bu yıl %34’e yükselmiştir. Avrupalıların ise %20’si Türkiye’nin AB üyeliğinin iyi olacağına inanırken, %33’ü kötü olacağını söylemekte, %37’si ise ne iyi ne de kötü olur şeklinde yanıt vermektedir.
Türklerin çoğu, AB, ABD veya bölgedeki komşularıyla işbirliği içinde hareket etmektense Türkiye’nin yalnız hareket etmesi gerektiğini söylemektedir. Yanıt verenlerin %38’i uluslararası konularda Türkiye’nin yalnız hareket etmesi gerektiğini düşünmekte, %21’i AB ile işbirliği yapılmasını desteklemektedir.
Türkler, NATO hakkında bölünmüş görüşlere sahiptir; %39’u NATO’nun gerekli olduğunu düşünürken, %39’u gerekli olmadığına inanmaktadır (2012 oranları %38 ve %39). NATO’nun hala önemli olduğunu düşünenler, bunun en önemli nedeninin NATO’nun temsil ettiği demokrasiler topluluğu olduğuna inanırken (%30), NATO’nun askeri harekatların yükünü paylaştırması ikinci neden olarak ifade edilmiştir (%27). NATO’nun artık gerekli olmadığına inananların %70’i Türkiye’nin kendi askeri kararlarını alabilmesi gerektiğine inanmaktadır.
Türkler, İran ile ilişkili transatlantik uzlaşıya katılmaya başlamıştır. Türklerin %27’si İran’ı nükleer programını terk etmeye ikna etmek için ekonomik yaptırımların kullanılmasını isterken, aynı seçenek ABD %29 ve AB’de ise %32 oranında tercih edilmiştir. Türklerin %22’si İran’ın nükleer silahlara sahip olmasını kabullenmektedir.
Suriye konusu sorulduğunda Türkler, müdahale için geçen seneye kıyasla çok daha isteksiz olmuşlardır. Geçen yıla oranla 15 puanlık artışla Türklerin %72’si Türkiye’nin tamamen bunun dışında kalması gerektiğini söylerken, %21’i Türkiye’nin müdahale etmesi gerektiğine inandığını belirtmiştir (2012’de %32 idi)
Türkler, Afganistan’da birliklerin bırakılmasına karşı çıkmakta ve %51’i bunu onaylamamaktadır. Ayrıca Türkiye’de yanıt verenlerin %60’ı insansız hava aracı kullanımını da şiddetle karşı çıkmaktadır.
Türkiye’de göçle ilişkili genel tutumlar kötümser görünmektedir. %54’ü göçü sorun olarak tanımlarken, sadece %18’i göçün bir fırsat olduğunu düşünmektedir. Türkler, hem yasal hem de yasadışı göçten endişe etmektedirler; üçte ikilik bir çoğunluk (%60) yasal göçten endişe duyduğunu söylerken, %33 buna karşı çıkmaktadır. Türklerin yasadışı göçle ilgili endişeleri (%69), Avrupa (%71) ile aynı doğrultudadır. Göçle ilgili Türk kamuoyunda son zamanlarda yer alan tartışmaların çoğunun odağı geçici göç olmuştur. Çoğu İran ve Irak’tan olmak üzere geçtiğimiz aylarda Türkiye’ye ciddi bir sığınmacı akımı gerçekleşmiştir. Ayrıca Türkiye yaklaşık 140.000 Suriyeli mülteciye de geçici koruma sağlamıştır. Ülkelerindeki göçmenlerin payının ne kadar olduğu sorusuna Türklerin tahmini yanıtı %21.2 olmuştur; oysa gerçek rakam %2’dir.

TRANSATLANTİK EĞİLİMLER 2013 ARAŞTIRMASI’NIN DİĞER SONUÇLARI
Transatlantik İlişkiler ve Küresel Görüşler
AB vatandaşlarının %55’i, geçen seneye göre fazla değişiklik olmadan, Birleşik Devletler’in küresel liderliğine destek vermektedir. Neredeyse dört Avrupalı’nın üçü (%70), Birleşik Devletler hakkında olumlu düşünmeye devam ederken, Avrupa ülkeleri arasındaki ciddi görüş farklılıkları bulunmaktadır. ABD liderliğine yönelik destek, İtalya’da %49’dan %56’ya, Polonya’da %38’den %50’ye çıkarken, İspanya’da %39’dan %30’a gerilemiştir. Avrupa’da ABD liderliğini istemeyenlerin en yüksek olduğu ülkeler, geçen seneye göre yedi puan artışla %67’ye ulaşan İspanya ve bir puan azalarak %52 olan Slovakya olmuştur.
Geçen yıla göre altı puan düşüşle Amerikalıların %57’si Avrupa Birliği’nin de güçlü bir lider olmasını istemektedir. AB içinde AB’nin liderlik etmesine yönelik destek, Birleşik Krallık’ta geçen seneye göre beş puan artarak %60’a ulaşmasına rağmen, Fransa’da sekiz puan gerileyerek %68 ve İspanya ise 11 puan azalarak %56 olmuştur. Türklerin %63’ü AB liderliğini istemediğini söylerken; %60’ı AB hakkında olumsuz görüşlere sahiptir.
Amerikalılar’ın %46’sı, Rusya’nın küresel liderliğini istemezken, üç Avrupalı’dan ikisi (%65) ve Türklerin %67’si de bu görüşe katılmaktadır. Amerikalıların %59’u, Avrupalıların %62’si (2012’ye göre yedi puan artışla) ve Türklerin %68’i Rusya hakkında olumsuz görüşe sahiptir.
Araştırmada bu yıl Çin’in küresel liderliğine dair ilk kez bir soru sorulmuş ve Amerikalıların %47’si, Avrupalıların %65’i ve Türklerin %72’si Çin’in küresel liderliğini istemediklerini belirtmişlerdir. Benzer şekilde, Amerikalıların %58’i, Avrupalıların %60’ı ve Türklerin %63’ü Çin hakkında olumsuz görüşe sahiptir.
Daha önceki yıllarda olduğu gibi Atlantik’in iki yakasında da yanıt verenler, Çin’i ekonomik bir fırsattan ziyade tehdit olarak algılamaktadır (ABD %62, AB %46, Türkiye %41). Avrupalıların %41’i Çin’i ekonomik bir fırsat olarak tanımlarken, Amerikalıların %28’i, Türklerin ise %31’i bu görüşe katılmaktadır. Amerikalıların %49’u Çin’in askeri bir tehdit de oluşturduğuna inanırken, Avrupalıların %56’sı ve üç Türk’ten ikisi (%60) bu görüşe katılmamaktadır.
Başkan Barack Obama, diğer ülkelerde ülkesine göre daha popüler olmaya devam etmektedir. ABD’de yanıt verenlerin %50’si (2012’ye oranla dört puan, 2009’a oranla yedi puan düşüş), Obama’nın uluslararası politikalarını onaylamaktadır. Geçen seneye göre iki, 2009’a göre dokuz puan artışla %44’ü ise Obama’nın uluslararası politikaları onaylamamaktadır. Öte yandan Avrupa’da yanıt verenlerin %69’u, Obama’nın uluslararası politikalarını beğenmektedir (2012’de %71, 2009’de %83). Avrupa içinde Hollanda, İtalya ve Almanya en yüksek desteği verirken (sırasıyla %77, %76 ve %76), en olumsuz görüşler İspanya’da (%31), Slovakya’da (%31) ve İsveç’te (%27) olmuştur. Türkiye’de yanıt verenlerin %35’i, geçen seneye göre yedi puan düşüşle, ancak 2010 yılına göre yedi puan artışla, Obama’nın uluslararası politikalarını onaylamakta, %53’ü ise onaylamamaktadır (2012’ye göre on puan ve 2010’a göre beş puan düşüş yaşanmıştır.

EKONOMİK KRİZ, AVRUPA VE TİCARET
İnsanlar halen ekonomiden zarar görmeye devam etmektedir. Avrupalıların %65’i ve Amerikalıların %75’i krizden kişisel olarak etkilendiğini söylemektedir. En ciddi artış, 12 puan artışla Fransa (%65) ve yedi puan artışla Polonya’da (%60) gözlenmektedir.
ABD’de yanıt verenlerin çoğunluğu (%58) kamu borcunun azalması için hükümet harcamalarında kısıntı yapılmasına destek verirken, Avrupalıların %45’i buna katılmaktadır. Ancak spesifik durumlarda harcamaların kısılması konusunda yanıt verenler, genellikle mevcut düzeylerin korunmasını ya da kısıntıların artırılmasını tercih etmektedir.
Amerikalılar ve Avrupalılar savunma harcamalarında kısıntı yapılmasına en sıcak bakan ülkeler olmuştur. Atlantik’in iki yakasındakilerin %46’sı mevcut düzeylerin sürdürülmesini desteklerken, Amerikalıların %26’sı ve Avrupalıların %38’i savunma harcamalarında kısıntıyı onaylamaktadır. Ancak yanıt verenlerin çoğu refah, bilim, teknoloji, eğitim, ulaştırma ve altyapı için yapılan harcamaların artırılmasını istemektedir. Türkiye’de ise yanıt verenler kamu harcamalarını desteklemekte, hatta %50’si savunma harcamalarının artırılmasını onaylamaktadır.
Atlantik’in iki yakasında da sayıları giderek artan bir çoğunluk (ABD’de 2012’ye göre 12 puan artışla, %64 ve Avrupa’da 2012’ye göre 5 puan artışla, %62) hükümetlerinin ekonomiyi ele alış şeklini onaylamamaktadır. Bu konuda memnuniyetsizliğin en fazla olduğu ülke 17 puan artışla %74’e ulaşan Fransa olmuştur. Çoğunluğun ekonomi politikalarını onayladığı iki ülkede bile oranlar ciddi düşüş göstermektedir: İsveç’te 15 puan gerileyerek %74 ve Almanya’da 12 puan gerileyerek %56. Türkiye’de 2012’den farklı olarak yanıt verenlerin %52’si hükümetin ekonomik politikasını onaylamamaktadır (2012’de %38 idi).
Avrupa’da giderek artan bir çoğunluk (geçen seneye göre 11 puan artışla, %68), AB’nin ulusal bütçe üzerinde kontrolünü onaylamazken, sadece %26’sı desteklemektedir. Geçen sene AB’nin ulusal bütçeler üzerinde daha fazla kontrolü olmasını isteyen tek ülke olan Almanya’nın desteği %37’ye gerilerken, Almanların %60’ı üye devletlerin ulusal kontrole sahip olmasını istemektedir.

TRANSATLANTİK GÜVENLİK
Amerikalıların %33’ü, Avrupalıların %42’si ve Türklerin %40’ı, güvenlik ve diplomasi konularında kendi taraflarının daha bağımsız bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini düşünmektedir.
NATO, AB’de yanıt verenlerin %58’i, ve Amerikalıların %55’i tarafından “halen gerekli” olarak nitelendirilmektedir.
NATO’nun Afganistan’daki misyonu 2014 yılında sona erecek olmasına rağmen, bazı birliklerin Afgan polis kuvvetlerine ve ulusal ordusuna eğitim vermek üzere kalması düşünülüyor. Bu konuyla ilgili olarak kendi ülkelerinin böylesi bir çabaya destek vermesi konusunda görüşleri sorulduğunda, Amerikalıların %54’ü katkıda bulunulmasını onaylarken, Avrupalıların %53’ü buna katılmaktadır. Türkiye’den yanıt verenlerin %51’i ise birliklere Türkiye’nin katkıda bulunmasına karşı çıkmaktadır.
Afganistan ve Pakistan gibi yerlerde düşmanları tespit etmek ve ortadan kaldırmak için insansız hava araçlarının kullanılıp kullanılmaması sorusuna Amerikalıların %71’i olumlu yanıt verirken, Avrupalılar’ın %53’ü karşı çıkmaktadır. Türkiye’de yanıt verenlerin %60’ı kullanılmamasını savunurken, sadece %29 kullanılmasını desteklemektedir.
İran’ın nükleer silah edinmesini engellemenin en iyi yolu sorulduğunda Atlantik’in iki yakasından benzer yanıtlar alınmıştır. Amerikalıların %29’u ekonomik yaptırımların uygulanmasını tercih ederken, dört puan artışla Avrupalıların %32’si ve 11 puan artışla Türklerin %27’si aynı görüştedir.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki Arap isyanlarıyla ilgili olarak Avrupalıların %58’i, Türklerin %57’si, Amerikalıların ise %47’si demokrasiyi istikrara tercih ettiklerini söylemiştir.
2012’ye göre 13 puan artışla AB %72, 7 puan artışla ABD %62 ve 15 puan artışla Türkiye %72 ile ülkelerinin Suriye çatışmasının tamamen dışında kalması gerektiğine inanmaktadır.

HAREKETLİLİK, GÖÇ VE ENTEGRASYON
Amerikalıların %47’si, Avrupalıların %44’ü, Türklerin ise %54’ü göçü sorun olarak nitelendirmiştir. Fırsat olarak değerlendirenlerin oranı ise Amerika’da %46, Avrupa’da %41, Türkiye’de %18’dir.
Amerikalıların %73’ü (2011 yılında %82) ve Avrupalıların %69’u yasal göç konusunda endişe duymadığını söylerken, Türklerin %60’ı yasal göçten endişe duyduğunu belirtmiştir. Amerikalıların %61’i yasadışı göçten endişe duymakta, Avrupalıların %71’i, Türklerin %69’u bu görüşe katılmaktadır.
Amerikalıların çoğu (%41) ülkelerinde “aşırı fazla” göçmen olduğunu düşünürken, Avrupalıların %33’ü bu görüşü paylaşmaktadır. Avrupalıların %39’u ülkelerindeki göçmen sayısını “çok, ama aşırı değil” şeklinde tanımlarken, Amerikalıların %39’u onlara katılmakta, Türkiye’de yanıt verenlerin %35’i ise ülkelerinde “çok göçmen olmadığını” söylemektedir.
Hemen hemen yanıt verenlerin tümü ülkelerindeki göçmen yüzdesinin mevcut olandan daha fazla olduğuna inanmaktadır. ABD’de yanıt verenler, ülkelerindeki göçmen payını %42.1 olarak tahmin etmesine rağmen ABD nüfusunun sadece %13’ü yurt dışında doğmuştur. Portekizliler ülkelerinde ikamet edenlerin %34.6’sının göçmen olduğunu söylemişlerdir (gerçek rakam %8.3’tür). Türkler, göçmen payını %21.2 olarak tahmin ederken, gerçek rakam %2’dir
Atlantik’in her iki yakasında da kamuoyu, hükümetlerinin göç politikalarını idare etme şeklinden memnun değildir. Amerikalıların %68’i, Avrupalıların %58’i ve Türklerin %61’i hükümetlerinin göç yönetimi politikasından memnun olmadığını söylemiştir.
Türklerin %70’i ve Amerikalıların %50’si “göçmenlerin ülke vatandaşlarının elinden işleri aldığı” inancındadır. Avrupalıların %62’si buna katılmamaktadır.
Amerikalıların %54’ü, Avrupalılar ve Türklerin %49’u “göçmenlerin yeni işletmeler açarak iş yaratmaya yardımcı olduklarını” düşünmektedir.
Amerikalıların %57’si ve Avrupalıların %50’si “göçmenlerin sosyal hizmetler üzerinde bir yük olduğuna” inanmaktadır. “Göçmenlerin ulusal kültür için bir tehdit olup olmadığı” sorulduğunda Avrupalıların %69’u ve Amerikalıların üçte ikisi (%64) tehdit olmadıkları şeklinde yanıt vermektedir.
“Göçmenlerin kültürü zenginleştirip zenginleştirmediği” sorulduğunda, hem Amerikalıların %69’u, hem de Avrupalıların üçte ikisi (%60) zenginleştirdiği görüşündeyken, Türklerin % 61’i buna katılmamaktadır.

Günün Önemli Haberleri