AB İlerleme Raporuna göre basın
Abone olSon dönemlerde artan gazetecilere yönelik soruşturmalar ve gözaltına almalar AB İlerleme Raporu'nda ele alındı. Derya Sazak, rapordaki basınla ilgili konuları açıkladı...
Son zamanlarda artan gazetecilere yönelik soruşturmalar, AB'ye girmek istediğimiz şu günlerde yeni önlemler alınmasın gerektiğine işaret ediyor. Derya Sazak, bu konuyauyarısı" isimli yazısında değindi...
AB İlerleme Raporu şöyle diyor: "Hüküm giyilsin ya da giyilmesin basın mensuplarına yöneltilen suçlamalar, medya aracılığıyla kullanılan ifade özgürlüğüne yönelik bir caydırıcılık içeriyor...
AB İlerleme Raporu'nda Türkiye'de 'Basın Özgürlüğü' geniş bir bölüm olarak yer aldı ve Haziran 2004'te yürürlüğe giren yeni Basın Yasası'nda öngörülen ağır para cezalarının 'otosansür'e yol açabileceği uyarısı yapıldı.
Yargıtay - MİT - Çakıcı soruşturmasında olayı izleyen gazeteciler hakkında öne sürülen 'gizliliği ihlal' savının giderek haber almanın sınırlarını daraltan 'önleyici gazetecilik doktrini'ne dönüşmekte olduğu kaygısını Brüksel'de 6 Ekim'de açıklanan İlerleme Raporu öncesinde dile getirmiştik.
AB Komisyonu da gazetecilere yönelik kovuşturmaların sıklığı ve süren davalarla ilgili bilgi verilmesi durumunda ağırlaştırılan cezaların 'basın özgürlüğü' açısından engel oluşturacağını saptamış. Bu durumda Basın Yasası'nda yeni bir düzenleme ihtiyacı ortaya çıkıyor.
Gizliliği ihlal konusundaki 'çifte standart'ı, kurumlar arası eşitsizliği ve neden her defasında yasaların 'Demokles'in kılıcı' gibi haber peşindeki gazetecinin ensesinde olduğunu anlamak için bu haftaki Sedat Peker olayına bakmak yetecek.
İstanbul polisinin mafya lideri Sedat Peker'le ilgili başlattığı 'Kelebek operasyonu'nda pek çok bilgi emekli bir kuvvet komutanıyla ilişkilendirilerek Silahlı Kuvvetler karargâhını da hedef alacak şekilde havada uçuşmuştur. Peker'in Emniyet'teki ifadesinde gerçekten bu tür bilgilere ulaşıldıysa ve bunların sızdırılmasında yarar görülüyorsa 'Gizlilikteki Kelebek etkisi'nin dokunulacak makama göre 'ucu açık' demektir.
Çakıcı soruşturmasında ise süreç tersine işlemiştir.
Milliyet muhabirleri Tolga Şardan ve Gökçer Tahincioğlu, 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri Yasası kapsamında, üç yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacaklar.
Yargıtay - MİT - Çakıcı haberinde Zaman gazetesi muhabiri Ercan Gün hakkında da 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'ndan soruşturma istendi.
Ercan Gün, Çakıcı - Yargıtay bağlantısını sağlayan Bodrumlu müteahhitle görüşen MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu'nun adını yazan ilk gazeteci. Bu nedenle, 'terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin kimliklerini açıklayan ve yayınlayanlar' hakkındaki yasanın 6. maddesini ihlalden suçlanıyordu. Neyse ki savcı takipsizlik kararı verdi.
AB uyum sürecinde Terörle Mücadele Yasası'ndaki değişikliklerin bu tür davalarda gazeteciler lehine yorumlanması gerekirken, soruşturma sürecindeki yaptırımların - yeni hak ihlalleriyle - gazeteciler aleyhine işlediği bir gerçektir.
Kelebek operasyonunda Sedat Peker'in tahliyesindeki sürat de bunun göstergesi değil mi?
Peker'in ifadesini yazanlar da suçlanacak mı?
Rapor bize yol gösteriyor
AB Komisyonu'nun 6 Ekim İlerleme Raporu'ndaki 'Basın Özgürlüğü' bölümü gazetecilik meslek örgütleri, hükümet ve Meclis açısından yapılması gerekenler açısından yol göstericidir:
"Basın özgürlüğü konusunda kayda değer bir ilerleme sağlanmakla birlikte var olan sorunları ortadan kaldırmak için çabaların sürdürülmesi gerekmektedir. Matbaaların malvarlıklarına yönelik Anayasa'nın 30. maddesi, bunların hiçbir şekilde haczedilmesine izin verilmeyecek şekilde değiştirilmiştir. Haziran 2004'te yürürlüğe giren yeni Basın Yasası, basın özgürlüğüne yönelik önemli bir adımdır. Ancak, süren davalarla ilgili bilgi verilmesi durumunda, kişi ve kuruluşların ağır para cezalarına çarptırılmalarını öngören 19. madde çok ağır olmakla eleştirilmektedir. Yeni yasada yaptırımların azaltılmasına rağmen para cezaları özellikle yerel basın üzerinde çok ağır bir yük oluşturmaktadır. Bu tür para cezalarının bu tür kurumların kapanmasına neden olabileceği gibi, özellikle bölgesel ve yerel düzeyde sıkça görülen 'otosansür'ün gelişmesine de neden olabilecektir. Ayrıca söz konusu yasa 'devlet sırları'na da atıfta bulunmaktadır."
Açılan dava sayısı fazlaYaptırımlardaki kimi azalmalara karşın AB Komisyonu'nun
AB İlerleme Raporu'nda 'Gazetecilere karşı kovuşturmaların sıklığı da endişe kaynağı olmaktadır' denilerek, Basın Yasası dışında TCK'nın eski 159., 169. ve 312. maddeleri ile Terörle Mücadele Yasası'nın 6. ve 7. maddelerine göre açılan davalara dikkat çekiliyor. saptaması şöyle:
'Hüküm giyilsin ya da giyilmesin, basın mensuplarına karşı yöneltilen suçlamalar, medya aracılığıyla kullanılan ifade özgürlüğüne yönelik bir caydırıcılık içeriyor.'
Raporda, 2004 Mayıs'ında cezaevine giren bir gazeteciden (Yenişafak'tan Hakan Albayrak) söz ediliyor. Meral Tamer de önceki gün Milliyet'teki köşesinde Özgür Gündem'den Ferhat Tunç hakkında Leyla Zana yazısı nedeniyle açılan soruşturmayı duyurdu.
AB raporlarına girmeden 'Basın Özgürlüğü'nü genişletmek istiyorsak, yasalar kadar, onları uygulayan savcı ve yargıçların ifade ve düşünce özgürlüğünün sınırlarını genişleten demokratik yorumlarına da gereksinim duymalıyız.
AB yolu Adliye'den geçiyor!
YAZI:Derya SAZAK