"AB dikensiz gül bahçesi değil"
Abone olErdoğan AB yolundaki zorluklardan bahsederken de Avrupa dikensiz bir gül bahçesi değil" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, siyasi ve güvenlik alanlarında
bütünleşmiş ve uluslararası konjonktürü şekillendirebilecek
yeteneğe kavuşmuş bir Avrupa Birliği'nden yana olduklarını
söyledi.
Berlin'de Bertelsman Forumu'na katılarak bir konuşma yapan Başbakan
Erdoğan, AB'yi yükselen bir refah, istikrar, hukuk ve demokrasi
mimarisi haline getiren nedenleri doğru teşhis etmek gerektiğini
belirterek, "Avrupa'da entegrasyon sadece bir tercih veya şartların
getirdiği bir zorunluluk değil. Aynı zamanda bir sorumluluk haline
gelmiştir. Sorumluluğumuz insanlık ve medeniyetler tarihine
karşıdır. İşte bu nedenle bugün Avrupa'nın ihtiyacı olan en son şey
bölünmedir, kopuştur. Anayasal anlaşma taslağı Avrupa Birliği'nin
temel ilkesini çeşitlilik içinde birlik olarak ortaya koymuştur.
Günümüz konjonktürü çerçevesinde ben bundan da ileri gitmemiz
gerektiğine inanıyorum. Temel hedef çeşitlilik içinde mükemmeliyet
olmalıdır" dedi. AB'yi AB yapanın gerçekleştirilebilir bir hedef
üzerinde yoğunlaştıktan sonra o hedefe doğru adım adım ama hep
elbirliğiyle yürümek olduğunu bilmek gerektiğini ifade eden
Erdoğan, "Türkiye olarak daha güçlü, siyasi ve güvenlik alanlarında
bütünleşmiş ve uluslararası konjonktürü şekillendirilebilecek
yeteneğe kavuşmuş bir Avrupa Birliği'nden yanayız. Bu yönde
ilerlenmesini sağlayacak kurumsal yapılanmanın biran önce hayata
geçirilmesini destekliyoruz" diye konuştu.
"UZLAŞICI MÜKTESEBAT"
Türkiye'nin Avrupa savunma yeteneklerinin geliştirilmesine yapmakta
olduğu katkıyı sürdüreceğini belirten Başbakan Erdoğan, "Birliğe
yeni katılan ve katılacak ülkeler olarak Avrupa Birliği'nin sadece
siyasi ve teknik müktesebatını değil; uzlaşıcı müktesebatını
üstlenmek durumundayız. Ortak geleceğimiz güçlü ve tek vücut halini
almış Avrupa'da yatmaktadır. Avrupa'nın bütünleşmesi sürecinde
gelinen noktada Atatürk'ün yol gösterici olabileceğine inanıyorum.
Nasıl başarılı olacağımızı düşünmek yerine bize nelerin engel
olacağını düşünmeliyiz. Engelleri kaldırdığımızda başarı
kendiliğinden gelecektir" dedi.
Erdoğan, "28'lerin insan haklarına ve demokrasiye ve hukukun
üstünlüğüne olan bağlılığını teyit edecek ve bu değerleri
paylaşacak herkese Avrupa'nın kapılarının açık olacağını
vurgulayacağız. Dini, etnik, kültürel, her ne şekilde olursa olsun
ayırımcılığı reddedeceğiz. Avrupa'nın daha da kenetlenmiş bir bütün
olarak yoluna devam etme kararlılığının altını çizeceğiz" diye
konuştu.
STRATEJİK ÇIKARLAR
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB ile bütünleşme hedefine de aynı
stratejik çıkar perspektifinden bakması gerektiğini belirterek,
"Nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye aynı zamanda
çağdaş Avrupa değerlerini benimsemiş demokratik ve laik bir hukuk
devletidir. Bu özelliğiyle hem Avrupa'da İslam dünyasında bir
model, dünyanın en çalkantılı bölgesinde de bir istikrar unsurudur.
Türkiye'nin AB'ye üyeliği bütün dünyaya İslam ile modenizmin
bağdaşabileceğini gösterecektir. Hıristiyanlar ile Müslümanların AB
çatısı altında ortak değerler ve çıkarlar temelinde birlikte
yaşayabileceklerini ortaya koyacaktır. Hıristiyan dünyası ve
Müslüman aleminin birbirine bakışını olumlu yönde etkileyip diyalog
ve işbirliği zeminini güçlendirecektir. AB'ye üye olduğumuzda
yalnızca kendi potansiyelimizle değil, yer aldığımız stratejik
coğrafya ile de birliğe katkı sağlayacağız" diye konuştu.
AVRUPA'YA KATKI
Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı tamamlandığında Kafkaslar ve
Ortaasya'nın petrol ve doğalgazının güvenli bir şekilde Batı
piyasalarına ulaşımında görev üstleneceklerini hatırlatan Başbakan
Erdoğan, "Böylece Avrupa Birliği'nin Doğu Akdeniz'in üzerinden
Ortadoğu Kafkaslar ve Ortaasya'nın barış, istikrar, güvenlik ve
refahına aracı olabileceğiz. Birliğin kendi içine kapalı ve
stratejik derinliği dış sınırlarında son bulan bir bölgesel örgüt
yerine etkin bir küresel güç haline gelmesine katkıda bulunacağız"
dedi.
AB ile stratejik çıkar birliğini kurabilmek için önce Avrupa
Birliği'nin standartlarına erişebilmenin bilinci içinde olmak
gerektiğine değinen Erdoğan, "Üyelik müzakerelerine başlamanın ön
koşulu olan Kopenhag siyasi kriterlerine uyum çalışmalarımızı büyük
ölçüde tamamladık. Reformların etkin bir şekilde uygulanmasına
yönelik çalışmalarımızı hızlandırdık ve kararlılıkla sürdüreceğiz"
diye konuştu.
"RANDEVUYU KAÇIRMAYACAĞIZ"
40 yılı aşan Türkiye Avrupa Birliği ortaklığının seyrinde 1999
Helsinki Zirvesi'nden bu yana geçen 4 yılda çok büyük sıçrama
kaydettiklerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bu sadece ilişkilere
verilen bir ivme değildir. Niteliksel bir dönüşümdür. Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonraki en önemli evrim süreci
içerisindedir. Çok değil bundan 10 yıl önce Türkiye'de idam
cezalarının kaldırılmasına ihtimal verilmezken bugün bu
yapılmıştır. Türk halkının günlük yaşamında kullandığı Türkçe
dışında dil ve lehçelerin öğrenilmesi veya bunlarla yayın yapılması
tabu iken bugün bu aşılmıştır. Türkiye ağır bir işkence sicili
altındayken bugün alınan tedbirler neticesinde bu tarz olaylarda
yaşanan düşüş uluslararası düzeyde teslim edilmektedir.
Müzakerelerin başlatılmasına ilişkin kararın alınacağı Aralık
2004'e kadar uzanan dönemde de yerine getirmeye kararlıyız. Türkiye
bu randevuyu kaçırmayacaktır. Avrupa Birliği'nin randevusuna
gelmeyeceğini düşünmek bile istemeyiz" dedi.
"KÜRESEL AKTÖR OLMA"
Birliğin yeniden yapılandırılmasında karşılaşılan sıkıntıların ve
geçici ilk siyasi mülahazaların AB'yi dar bir vizyona mahkum
etmeyeceğine inandıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Birliğin
ahdi yükümlülükleri doğrultusunda ve küresel bir aktör olmanın
sorumluluğuna uygun ufkun ötesini gören bir stratejik vizyonla
hareket edeceğine eminiz. Esasen Aralık 2004, karara bağlanacak
olan katılım müzakerelerine başlama tarihidir. Tam üyelik için daha
önümüzde uzun bir süreç olacaktır. Müzakereleri açma kararı Avrupa
Birliği'nin Türkiye vizyonunu ve Türkiye ile ilişkilerini olması
gereken mecrada tutma iradesini gösterecektir. İhtimal bile vermek
istemiyorum ama menfi bir kararın ilişkilerimizi rayından çıkararak
varacağı nokta üzerinde yine de çok iyi düşünülmesi gerektiğine
inanıyorum" diye konuştu.
Erdoğan ayrıca, Avrupa'nın dikensiz bir gül bahçesi olmadığını
belirterek, "Dikenler ellerimize batmaya devam edecektir. Ama
katlanacağımız bir nebze meşakkat ve özveri, bahçenin yaşayıp
güçlenmesi için hayati önemdedir. Türkiye, üzerine düşen özveriyi
yapmaya hazırdır. Yeter ki yanımda güllerin dikenlerinden şikayet
etmeyen ortaklar bulabiliriz" ifadelerini kullandı.