9 yaşındaki çocuğun penisini yaktı
Abone olÜvey annesinin korkunç işkencelerine mağruz kalan 9 yaşındaki çocuk yaşamını yitirdi
Konya'da üvey annesinin ağır işkencelerine maruz kaldığı
iddia edilen 9 yaşındaki çocuk 40 gündür tedavi gördüğü hastanede
kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
İddiaya göre, 5 Temmuz 2011 tarihinde Konya'nın merkez Selçuklu
ilçesinde ikamet eden 9 yaşındaki Fatih K., amcası tarafından
hastaneye kaldırıldı. Kaldırıldığı özel hastanede ilköğretim
öğrencisi Fatih K'nin üvey annesi Leyla K. (32) tarafından sürekli
işkence görüp, yakıldığı ortaya çıktı. Özel hastanede yapılan ilk
müdahalenin ardından ciddi yaralanmaları ve yanıkları olan çocuk,
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk Acil Servisi'ne sevk
edildi. Hastanede tedavi altına alınan çocuğun, vücudundaki
işkencelerin yanı sıra genital bölgesi de yakılmıştı. Doktorlar
tedaviye devam ederken çocuğun bağırsaklarında da problem bulundu.
9 yaşındaki Fatih K., "Annem arkamdan oklava
sokmuştu" dedi. Fatih K. bağırsaklarındaki zedelenme
nedeniyle 3 yerinden ameliyat edildi. 40 gün yaşayan Fatih K. dün
hayatını kaybetti.
"BEN BİR ŞEY YAPMADIM KENDİ YAPMIŞ"
5 aylık hamile, ve 1,5 yaşında olan Leyla K'nin ilk işkence
iddiasından dolayı gözaltına alınmış, çıkarıldığı nöbetçi mahkeme
tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. 9
yaşındaki üvey çocuğunun ölmesinin ardından bu kez anne Leyla K. ve
baba Seyit Ali K. Konya Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Bürosu
ekipleri tarafından gözaltına alındı.
Daha önce olduğu gibi bu kez de işkence iddiasını reddeden üvey
anne Leyla K., "Ben bir şey yapmadım, oyun parkında
oynarken yarıklar oluşmuş. Ben evden dışarı çıkıp geldiğimde de
banyoda kendini yakmış. Oklavayı da arkasına kendisi sokmuş, bana
söylemişti. Benim suçum yok" dediği öğrenildi.
Bir fabrikada işçi olarak çalışan baba Seyit Ali K. ise,
"Oğlum olayı amcasına anlatmış. Daha sonra da bana anlattı.
Bu olayları doğrulamak için çocuklara ve eşime sordum ama
haberlerinin olmadığını söylediler" şeklinde ifade
verdi.
İfadeleri alınan anne Leyla K. ile baba Seyit Ali K. Konya Numune
Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra adliyeye sevk
edildi.
ÖLMEDEN TÜM İŞKENCELERİ ANLATMIŞTI
9 yaşındaki Fatih K., hastanede tedavisi devam ederken yaşadığı tüm
işkenceleri polise ve psikologlara anlatmıştı. Fatih K. ifadesinde,
"Üvey annem iki kardeşime evde bulaşıktan temizliğe her işi
yaptırıyor. Benim kafama vurarak ve çarparak yardı. Çok kan
akıyordu, eline iğne aldı kucağına yatırıp dikti. Ben uyurken
ranzadan beni attı, bacağım kırıldı. En son ise banyoda küvete
koyarak gaz yağına batırdığı gazete ile penisimi ve vücudumun
birçok yerini yaktı" demişti.
Fatih K. bağırsaklarındaki rahatsızlık ortaya çıkanca utandığı için
daha önce anlatmadığı olayı doktorlara söyledi. Fatih K, "Annem
beni oklava ile dövdükten sonra arkama sokmuştu" dedi.
DOKTORLAR SAVCILIĞA RAPOR SUNDU
Hastasının ilk olarak kendilerine yanık nedeniyle intikal
ettirildiğini belirten Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi
Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem
Energin, "Hastamızın vücudunun genital bölgesinde,
karnında, yüzünde ve bacaklarında derin yanıklar vardı. Çocuk,
bunların üvey annesi tarafından yapıldığını söyledi. Çocuğun
başında daha önce annesi tarafından darp edilerek yaralanma var.
Çocuk bunun annesi tarafından da dikildiğini söyledi. Çok sayıda
yanık izleri var.
Bacağında kırıklar var. Beslenme bozukluğu ve kansızlığı
mevcut. Son olarak yapılan tetkiklerde bağırsaklarında problem
vardı. Utanan çocuk bize annesinin makatından sert bir cisim
soktuğunu söyledi. Bağırsaklarından ameliyat edildi, tedavisi
sürerken yaşamını yitirdi. Biz savcılığa rapor sunduk, bu çok ciddi
bir olay, anne nasıl serbest kalmıştı şaşırdık" şeklinde
konuştu.
GÖZÜ DÖNMÜŞ KOCA DEHŞET SAÇTI
HABERİ DİĞER SAYFADA
TIKLAYIN
[PAGE]Ataşehir'de daha önce eşini yaralamak suçundan cezaevine girip çıkan 65 yaşındaki Ali İncebacak, sahur vakti tartıştığı karısını kafasına sandalye, vazo ve çaydanlık ile vurarak öldürdü.
Ataşehir Atatürk Mahallesi Şeref Sokak 37 numaradaki evde oturan İncebacak çiftinin arasında komşularının ifadesine göre şiddetli geçimsizlik vardı. 2008 yılında eşine şiddet uygulayıp kolunu kırdığı gerekçesiyle tutuklanıp cezaevinde 6 ay yatan Ali İncebacak, karısı Kezban İncebacak'ın (60) şikayetini geri almasıyla cezaevinden çıktı ve tekrar evine döndü.
SAHUR VAKTİ SESLER YÜKSELDİ
Ancak 40 yıldır evli oldukları belirtilen çiftin arasındaki sorunlar sona ermedi. Çift, sahur vakti, saat 04:00 sıralarında tekrar tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine sesleri duyan komşuları durumu polis ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen ekipler, Kezban İncebacak ağır yaralı bir şekilde yerde yatarken buldu. Hemen ambulans ekipleri istendi. Kısa süre sonra gelen sağlık ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen Kezban İncebacak olay yerinde hayatını kaybetti.
SANDALYE, VAZO, ÇAYDANLIK...
Kezban İncebacak'ın önce sandalye ile daha sonra vazo arkasından da çaydanlık ile kafasına darbe aldığı öğrenildi.
Ali İncebacak olay yerine gelen polis ekiplerince gözaltına
alınarak Ataşehir Sevgican Polis Merkezi'ne götürüldü. Kezban
İncebacak'ın cenazesi ise gerekli incelemenin ardından Göztepe
Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Bu arada çiftin 6 çocuk sahibi
olduğu 2 çocuklarının 10 yıl önce trafik kazasında öldüğü
öğrenildi.
MİNİK KIZIN TECAVÜZCÜSÜNE LİNÇ GİRİŞİMİ
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Gaziantep'te kaybolduktan sonra cesedi evlerinin önüne atılan 5 yaşındaki Fatma Demir'in yakınları cinayet sanığı 16 yaşındaki V.Y.'yi linç etmek istedi. Duruşma sonrası adliyeden çıkan cezaevi aracına taş ve sopalarla saldıran öfkeli kalabalık, tutuklu sanığın kendilerine verilmesini istedi.
Aydınlar Mahallesi 12 Nolu Sokak'ta 15 Mayıs'ta düzenlenen akrabalarının düğün töreninde, arkadaşları ile oynarken ortadan kaybolduktan bir gün sonra cesedi evlerinin önüne atılan Fatma Demir'in boğularak öldürülmesi olayıyla ilgili ilk duruşma bugün görüldü.
Polisin yoğun güvenlik önlemi almasına rağmen Gaziantep Adliyesi önünde toplanan Demir'in yakınları, duruşma sonrası sanık V.Y.'nin içinde bulunduğu cezaevi aracına taş ve sopalarla saldırdı. Sanığın kendilerine verilmesini isteyen öfkeli kalabalığı polis ekipleri güçlükle dağıttı.
TÖREYE KURBAN EDİLMEK İSTENEN
FAHRİYE'NİN ÇIĞLIĞI
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
19 yaşında zorla evlendirilmek istenen Fahriye sevdiğiyle kaçtı. Urfalı ailesi peşlerine düştü. Yanlışlıkla yeni evli bir başka genci 3 gün sonra da eşini vurdular. Şimdi de onu tehdit ediyorlar
Urfalı 19 yaşındaki Fahriye zorla amcasının oğlu ile imam nikâhı kıyılarak evlendirildi. Ancak o Maraşlı bir genci seviyordu. Töreye karşı çıkıp, geçen ay sevdiğine kaçtı ve resmi nikâhla evlendi. Ancak başlarına geleceklerden habersizdi.. Aile meclisinin kararıyla 6 Temmuz'da Fahriye'nin kocası diye sokak ortasında bir başkası öldürüldü. 3 gün sonra ise Fahriye ve eşi yolda yürürken kurşun yağmuruna tutuldu. 6 günlük kocası sokak ortasında can verdi, kendisi zor kurtuldu. Şimdi töreden köşe bucak kaçan Fahriye, ailesine "Sevdiğimi aldınız ne olur beni öldürmeyin, bırakın acımla yaşayayım", yetkililere ise "Beni ve eşimin ailesini koruyun" diye sesleniyor. Saklandığı yerde SABAH'a konuşan genç kadın, "O artık yok. Mavişim, hayatımın yarısı artık yok. Hayatta yapayalnız kaldım. Biliyorum benim sonumda Mavişim gibi olacak" dedi.
KARŞI ÇIKTI
Şanlıurfa' nın Ceylanpınar ilçesinde yaşayan ve ailesinin 4'ü kız 5
çocuğundan en büyüğü olan 19 yaşındaki Fahriye, bir yıl önce
Kahramanmaraş'tan köye bir komşularını ziyarete gelen 23 yaşındaki
Uygun Özden'le tanıştı. Birbirlerine âşık olan çift görüşmeye devam
etti. Fahriye sevdiği gençle evlilik planları yaparken, ailesi
'Amcanın oğlu Yusuf'la evleneceksin' dedi. Ancak genç kız buna
karşı çıktı, "Ben başka birini seviyorum" dedi.
Ancak o da biliyordu ki; "Bir kızı amcaoğullarından biri
'istiyorum' dedikten sonra kızı asla bir başkasına vermezler, çünkü
töre böyleydi."
"BİLEREK KAÇTIK"
Karşı koymasına rağmen Fahriye amcasının oğluyla nişanlandı ve imam
nikâhı kıyıldı. Ancak genç kız sevdiğinden vazgeçmeye niyetli
değildi. İki ay önce Uygun ve Fahriye anlaşarak kaçmaya karar
verdi. Fahriye, o kararı alırken ki düşüncelerini "Uygun
bana 'senin için ölmeye razıyım' deyince 'ben de senin için ölmeye
hazırım' diyerek öldürüleceğimizi bilerek kaçtık. Birbirimizi o
kadar seviyorduk. Kaçıp izimizi kaybettiririz diye düşünmüştük. Biz
kaçtık töre bizi kovaladı" diye anlattı. Şanlıurfa'dan
kaçtıktan sonra genç âşıklar birkaç hafta başka illerde yaşadılar.
Ancak temmuz ayının başında Kahramanmaraş'a dönüp, 6 Temmuz'da
resmi nikâhla evlendiler. Göksun ilçesinde kiraladıkları bir eve
yerleştiler. Ancak töre peşlerini bırakmadı. Fahriye'nin ailesi
'töre uğruna' yanlışlıkla bir başkasının canına kıydı. Töre uğruna,
23 yaşındaki Uygun diye sokak ortasında 21 yaşındaki başka bir genç
öldürüldü. 10 temmuz gecesi tıpkı Uygun ve Fahriye gibi kısa süre
önce evlenen 21 yaşındaki Cengiz Kıvanç, eşi Eda Kıvanç ile
misafirlikten dönüyordu. Arkalarından yaklaşan saldırgan Cengiz
Kıvanç'ın ensesine ateş etti. Saldırgan daha sonra Kıvanç'ı kurşun
yağmuruna tuttu. Vücuduna 7 kurşun isabet eden genç olay yerinde
öldü, eşi ise olaydan sağ kurtuldu. Polis saldırganı yakalamak için
çalışma başlatırken, 3 gün sonra aynı yerde bir cinayet daha
işlendi.
3 GÜN ARAYLA İKİ CİNAYET
Bir okulun bahçesinde yapılan düğün töreninden dönüyordu Uygun ve
henüz 6 günlük eşi Fahriye...Saat 23.00 sıralarında kol kola
evlerine doğru yürüyorlardı. 3 gün önce aynı yerde işlenen
cinayetten habersizdiler. Birden ıssız sokakta silahlar patladı.
Uygun kanlar içinde yere yığıldı, Fahriye ise kurşunlara hedef
olmaktan son anda kurtuldu. Ağır yaralanan Uygun kaldırıldığı
hastanede tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Bu defa töre hedefi
tutturmuştu ! Kocalarını kaybeden her iki kadın da verdiği ifadede
aynı saldırganın eşkalini tarif etti, ayrıca olay günü iki kadının
da beyaz renk elbise giydiği belirlendi.
AZMETTİRİCİLER TUTUKLU
İlçeye 6 kişilik ekip gönderildi. Fahriye'nin ifadesinde "Uygun'la
evlenmeden önce amcamın oğlu Yusuf K. ile nişanlanmıştım" demesi
üzerine ekip töre cinayeti üzerinde yoğunlaştı. Ve yapılan
araştırma sonunda olayın töre cinayeti olduğu, şüphelinin ise Yusuf
K. olduğu belirlendi. Olayla ilgili azmettirici oldukları
gerekçesiyle genç kızın amcası Fevzi K. ve akrabası Ergun Ö.
tutuklandı. Ancak güvenlik güçleri her yerde saldırıyı
gerçekleştirdiği öne sürülen firari nişanlı Yusuf K.'yı arıyor.
Ergun Ö.'nün verdiği ifadede iki cinayeti de Yusuf K.'nın
işlediğini belirterek, "İlk olayda yanlış kişiyi öldürdüğünü
anladı. Daha sonra Uygun Özden'i vurdu" dediği öğrenildi.
Son sözü: Sevdiğim için pişman değilim
Severek evlendiği adamı evliliğinin 6'ncı gününde kaybeden ve
öldürülme korkusu ile yaşayan Fahriye yaşadıklarını SABAH'a
anlattı: "Uygun'la her şeyi göze alarak evlendik. Evimizin
geçimini sağlayacak kadar bir iş bulduğunda çocuk yapacaktık. Hatta
çocuklarımızın ismini bile belirlemiştik. Erkek 'Umut Yaşar' kız
'Sevda Güler' olacaktı. Olay gecesi düğünün bitimine az bir süre
kala eve doğru yola çıktık. Kol kola yürüyorduk. Evimize az
kalmıştı. Düğünden peş peşe havai fişekler atılıyordu. Mavişim
elimi sıkarak bir anda yere yığıldı. Bir elimi tutuyor öteki eliyle
beni yere yatırmaya çalışıyordu. Arkamı dönüp baktığımda şapkalı
bir kişinin koşarak uzaklaştığını gördüm. O ana kadar Mavişimin
vurulduğunu fark etmedim. Yüzünden kan gelmeye başlayınca
vurulduğunu anladım. Ben bir yandan bağırıp yardım isterken Mavişim
'Seni sevdiğime pişman değilim Fahriye' diyordu.."
"NASIL ÖLÜME NASIL TERK EDERİZ"
Gözleri
renkli olduğu için kocasına 'Mavişim' diye
seslendiğini söyleyen genç kadın, duygularını ve hayattan tek
beklentisini şöyle anlattı: "Hayatımın yarısı artık yok.
Yapayalnız kaldım. Onun anne ve babası bana kucağını açtı. Ama
biliyorum ki töre peşimi bırakmaz. Benim sonumda Mavişim gibi
olacak. Kendi ayağımla ailemin yanına dönsem de sonum ölümle
bitecek. Buradan aileme ve amcalarıma sesleniyorum. Kocamı aldınız,
ne olur beni öldürmeyin, bırakın acımla yaşayayım. Hiç olmazsa
onunla geçirdiğim günleri hatırlayarak yaşayayım. Hayatta tutunacak
en büyük dalımı kestiniz. Yeter artık bitsin bu töre
cinayetleri..." Yetkililere de seslenen Fahriye, "Beni ve eşimin
ailesini koruyun" diyerek yardım istedi. Öldürülen Uygun
Özden'in babası Mehmet Özden de ölüm tehdidi aldıklarını ve can
güvenliklerinin olmadığını söyledi. Baba Özden, "Kızı bize
teslim et diyorlar. O bize oğlumuzdan kalan tek hatıra. Oğlum onun
için canından oldu. Biz onu bile bile ölüme nasıl terk
ederiz" dedi. Eşinin ilçe emniyet müdürlüğünde adli
emanette tutulan kanlı giysileri ve özel eşyalarını teslim alan
Fahriye Özden "Hâlâ senin kokun var bu elbiselerde. Bu töre
değil, canavarlık" diye
konuştu.
KALP PROFESÖRÜNÜ TECAVÜZLE SUÇLADI
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
İstanbul'da bir üniversitenin Farmakoloji Ana Bilim Dalı'nda lisans eğitimi gören 41 yaşındaki S.G., bu dönemde kendisini duygusal yakınlığa zorlayıp eşinden boşanmasına neden olduğunu öne sürdüğü Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör B.İ. hakkında "zorla ilişki kurma" suçundan şikâyetçi oldu. S.G., tanık olarak ise boşandığı eşi D.H. ve kızı D.H.'yi gösterdi.
'ZORLA İLİŞKİ KURDUK'
Habertürk'ün haberine göre Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na verilen
bir dilekçede 41 yaşındaki S.G. ile lisans eğitimi yaptığı sırada
arkadaş olduğu Profesör B.İ. arasında yaşanan "Zorla ilişki kurmak
ardından da iftira ve müştekinin zor duruma düşürülmesi"
iddialarının araştırılması istendi. Dilekçeyi ilginç kılan ise
şikâyetçi kadının, kendisiyle önce güvene dayalı arkadaşlık kurup
ardından zorla ilişkiye girmekle suçladığı profesöre karşı, bu
olaylar nedeniyle boşanmak zorunda kaldığı eski eşini tanık
göstermesi.
TECAVÜZ SUÇLAMASI
İddiaya göre 10 yıl öncesinden başlayan olaylar zinciri şöyle
anlatıldı. İddiaya göre yurtdışında bir konferansta tanışan S.G.
ile bir üniversitenin Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. B.İ.'nin aralarında 15 yaş fark olmasına rağmen güvene dayalı
arkadaşlık kuruldu. Yine iddiaya göre profesör, bu arkadaşlığı
yanlış değerlendirip, evli ve bir çocuk annesi olan S.G.'ye bir
kaset ile aşkını ilan etti.
Genç kadın, daha önce de L. adlı evli bir kadına aynı yöntem ile yaklaştığını bildiği profesörü, aile yaşantısını göstermek için evine davet etti. Ancak B.İ., saldırarak zorla ilişkiye girdi. Bu olaydan sonra psikolojisi bozulan S.G., yaşadığını eşine söylemek istedi ancak başarılı olamadı. Yaşanılan olaylar zinciri sonunda ise evliliği boşanmayla sonlandı. S.G.'nin hayatının tamamen karardığının belirtildiği dilekçede genç kadının halen psikolojik tedavi gördüğüne de dikkat çekildi.
BOŞANMA DAVASI AÇAN EŞİNE KURŞUN YAĞDIRDI
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Ankara'da, 28 yaşındaki Yılmaz Kaya, 24 yaşındaki eşi Tuğba Kaya'ya tabancayla kurşun yağdırdı.
Ankara'da 28 yaşındaki Yılmaz Kaya, kendisine şiddet uyguladığı gerekçesiyle boşanma davası açtığını öğrendiği eşi 24 yaşındaki Tuğba Kaya'ya tabancayla kurşun yağdırdı. Vücuduna 6 kurşun isabet eden Tuğba Kaya ağır yaralanırken, kaçan Yılmaz Kaya, polisin nefes kesen operasyonuyla yakalandı. Polise de silah çeken Kaya, gözaltına alındığında "Eşimi beni aldattığı için vurdum" dedi. Yapılan müdahale sonrası hayati tehlikeyi atlatan Tuğba Kaya, "Can güvenliğim yoktu. Gerekli yerlere başvurdum ama devlet beni koruyamadı, şu anda yaşamam mucize" dedi.
Keçiören İlçesi'nde oturan Tuğba Kaya, kendisine şiddet uyguladığı ve geçinemedikleri gerekçesiyle, 2 yıl önce evlendiği eşi Yılmaz Kaya'ya boşanma davası açarak evi terk etti. Yılmaz Kaya, evi terk eden eşinin boşanma davası açtığını da öğrenince öfkelendi ve onu aramaya başladı. Yılmaz Kaya, geçen hafta, eşinin hasta olan annesine hastanede refakat ettiğini öğrendi.
Yenimahalle'deki Onkoloji Hastanesi'ne giden Yılmaz Kaya, annesinin gözü önünde eşi Tuğba Kaya'ya tabancayla kurşun yağdırdı. Tuğba Kaya, vücuduna aldığı 6 kurşunla ağır yaralandı. Tuğba Kaya'nın ayrıca kurşun isabet eden sağ el işaret parmağı da koptu.
Aynı hastanede yoğun bakıma alınan Tuğba Kaya, yapılan müdahale sonrası hayati tehlikeyi atlattı.
Bu arada eşine kurşun yağdıran Yılmaz Kaya ise kaçtı. Kaya, olaydan 2 gün sonra da eşinin ilişkisi olduğunu öne sürdüğü O.Ç.'nin de evini kurşunladı.
POLİSE SİLAH ÇEKTİ
Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Cinayet Büro ekipleri, Yılmaz Kaya'yı yakalamak için geniş çaplı araştırma başlattı.
Polis, dün gece Keçiören İlçesi'ndeki evinin yakınlarına gelen Yılmaz Kaya'yı yakalamak istedi. Karşısında polis ekiplerini gören Kaya, silah çekerek koşarak kaçmaya başladı. Daha sonra aracına binerek kaçmaya devam eden Kaya, Dışkapı Mevkii'nde tekrar kıstırıldı. Aracını bırakarak yine koşmaya başlayan Kaya, çıkmaz bir sokakta polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı.
'BENİ ALDATIYORDU'
Gözaltına alınan Yılmaz Kaya, polise verdiği ifadesinde, "Eşim, beni O.Ç. ile aldatıyordu. Boşanma davası açtıktan sonra onunla yaşamaya başladı. Bunu kendime yediremedim. Hastaneye gittiğim günde yine O.Ç. ile gördüm. Dayanamayıp vurdum, namus meselesi" dedidiği öğrenildi.
Hastenede tedavisi süren Tuğba Kaya ise eşine boşanma davası açtığı için saldırıya uğradığını belirterek, "Can güvenliğim yoktu. Gerekli yerlere başvurdum ama devlet beni koruyamadı, şu anda yaşamam mucize" dedi.
AFYONKARAHİSAR'DA ÇIKAN TARTIŞMA KANLI BİTTİ
HABERİ DİĞER SAYFADA
TIKLAYIN
[PAGE] Afyonkarahisar'da evinde bir kişiyi bıçakla öldürdüğü iddia edilen avukat ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Afyonkarahisar Barosu avukatlarından Ersan Tolga Büyükmeriç (25), merkeze bağlı Erkmen beldesi TOKİ konutlarındaki evinden yaralı halde çıkarak komşularından yardım istedi. İhbar üzerine olay yerine gelen polisler, söz konusu evde Aykut Uğur (22) adlı kişinin cesediyle karşılaştı.
Yapılan incelemede Büyükmeriç ve Uğur'un uzun süre bıçaklarla kavga ettiği, evin değişik yerlerinde, duvarlarında ve eşyalarında kan izlerinin olduğu belirlendi.
Olay yerinde ölen Uğur'un cesedi ile yaralı Büyükmeriç'in
vücutlarında çok sayıda bıçak darbelerinin olduğu öğrenildi. Yaralı
Avukat Büyükmeriç, Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesinde tedavi altına alındı.