9 Temmuz 2011 Basın Özeti
Abone olİngiltere'deki 'telekulak' skandalının farklı boyutları: Soruşturmadaki gelişmeler, medya-siyaset ilişkisi, medyada mülkiyet yasası, BSkyB'nin News International'a satışı...
Bugünkü İngiliz gazetelerinin tümüne damgasını vuran konu ülkeyi geçtiğimiz hafta boyunca derinden sarsan, basının merkezinde olduğu telefon dinleme skandalı oldu.
Tüm gazeteler ilk sayfalarından, yorum sayfalarına; ekonomi sayflarından karikatür köşelerine geçen hafta boyucan yaşanan gelişmelere yer verdiler.
Guardian gazetesi, soruşturma kapsamında dün yaşanan göz altıları ve polis baskınlarını ana manşetine çekerek, News International medya grubunun polis incelemesinden saklamaya çalıştığı bilgilerin varlığını sorgulamış.
Gazetenin manşeti "Polis, News International merkezinde gizleme olup olmadığını soruyor."
Altbaşlıkta dile getirilen iddia News International merkezinde, grubun üst düzey yöneticileri ile onlara bilgi sızdıran emniyet görevlileri arasındaki binlerce e-mail yazışmasının silindiği yönünde.
Ana sayfadan verilen diğer büyük haber ise Başbakan Cameron'un basın danışmanlığını yapmış, daha önce de iddiaların merkezindeki News of the World gazetesinin editörlüğünü yapmış olan Andy Coulson'un dün gözaltına alınıp, sekiz saat boyunca sorgulanmasına dair.
Haberin başlığı, başbakanın dünkü 45 dakikalık uzun basın toplantısında Coulson'a basın danışmanlığı görevini vermiş olmaktan pişmanlık duyduğunu söylememesine atıfla: "Başbakan, Coulson konusunda uyarıldığını kabul etmiyor."
Haberin önemli bir unsuru, Guardian gazetesinin editörü Alan Rusbridger'un başbakanı Coulson'un "karanlık geçmişi" konusunda uyarmış olduğu yönündeki iddiası.
Kral çıplak
Başbakan Cameron'un dünkü basın toplantısı, İngiliz gazetelerinin geniş yer ayırdığı "telekulak" skandalının bir başka boyutu.
Guardian'ın yorum sayfarında Polly Toynbee imzasıyla çıkan yazı, basın toplantısını merkez alarak, İngiliz siyasetinin medya ile ilişkisini tartışmış.
Yazının başlığı "Oyun değişti: Kral artık çıplak."
Toynbee, Başbakan'ın dünkü basın toplantısındaki retoriğinin hasar azaltma çabası olarak ders niteliğinde olduğunu söylemiş.
Cameron'un Basın Şikayet Komisyonu'nun başarısızlığını ifşa etmesi, News International'ın yöneticisi ve arkadaşı Rebekah Brooks'un istifa etmesinin yerinde olduğunu söylemesi, ve medya ahlakı konusundaki yakınmaları ile kamuoyunda puan toplamaya çalışmasına rağmen, verdiği ciddi açıklara dikkat çekilmiş.
Toynbee "dürüstçe" sözcüğünü sıklıkla kullanan bir politikacıdan şüphe duymak gerektiği uyarısını yaptıktan sonra, David Cameron'un bundan sonra yapılması gerekenlere dair ikna edici olmaktan uzak bir söylem ortaya koyduğunu söylemiş.
Başbakan'ın sadece ertlenemesi yönünde fikir belirttiği ülkenin önde gelen dijital yayın platfromlarından British Sky Broadcasting'in tüm hisselerinin News International'a satışı konusunda, açık itirazını dile getiren muhalefetteki İşçi Partisi lideri Ed Miliband'in tavrını önemli bulan Toynbee, bu tavrın İşçi Partisi ile News International arasında uzun süredir varolan paktın sonu anlamına geldiğinin altını çizmiş.
BSkyB satışı ne olacak?
Daily Telegraph, British Sky Broadcasting'nin satışının risk altında olduğuna dair habere, ekonomi kısmında geniş yer ayırmış.
Halihazırda şirketin yüzde 39 hisselerine sahip olan News International'ın tüm hisselere sahip olma isteğinin hiç olmadığı kadar şüphe altında kaldığının anlatıldığı haberin detaylarında sözkonusu satışın, İngiltere'deki medya düzenleme kuruluşu OFCOM'un onayından geçmek zorunda kalacağı ve şirketin hisselerinin son beş ayın en düşük değerine gerilediğinin altı çizilmiş.
Haberde British Sky Broadcasting'in şirket değerinin bir milyar sterlin düştüğüne ve yaşanmakta olan skandalın şirkete talip olan News Corporation'a bağlı şirketlerin hisse senedi değerlerini de olumsuz etkilediğine dikkat çekilmiş.
Basın özgürlüğüne zarar gelmemeli
Financial Times gazetesi ana sayfasından News International'ın sahibi Rupert Murdoch'un krize müdahale etmek amacıyla, Amerika'dan Londra'ya gelmesini haberleştiriken, başyazısında gündeme gelecek yeni medya denetim mekanizmalarının basın özgürlüğüne gölge düşürmemesi gerektiği uyarısında bulunmuş.
Yazıda, News of the World'e yöneltilen iddiaların gerçek çıkması halinde medyaya yönelik denetim taleplerini artacağı öngörüsünde bulunulmuş.
Özellikle, medyanın devlet müdahalesi olmadan kendi denetimini sağlayan Basın Şikayetler Komsiyonu'nun yetersiz kalmış olması sebebiyle, politik alanın yeni basın denetleme yollarını, kendi çıkarlarını korumak için kullanmaları endişesi öne çıkarılmış.
Politikacıları denetleme görevi hayati olan basının demokratik işleyişin temel unsurlarından olduğuna dikkat çekilen yazı şöyle sürmüş:
"Bir reform yapılması kaçınılmaz, ancak bu telaşla değil dikkatle ele alınması gereken bir konu. İngiliz medyası halihazırda özel hayatı koruma ve hakareti önleme amaçlı sert yasalarla sınırlanmış durumda. Bu sebeple, yapılacak reformun yaşanmakta olan medya yanlışlarını engellemek kadar, medyanın denetleme işini yapabilmesine engel olan varolan düzenlemeleri de düzeltmesi lazım. Bir diğer nokta da medyada mülkiyeti düzenleyen yasalar. İngiltere'de aşırı güçlenmeye göz yuman mülkiyet yasası sebebiyle, yanlış yapan güçlü medya gruplarının önü açılmış oluyor. Özetle, medyaya yönelik yükselmiş olan öfke, yapılacak katı düzenlemelerle basın özgürlüğüne zarar vermemeli."
"Son geri sayım"
"Telekulak" skandalından arta kalan sayfalarda öne çıkmış bir haber dün uzaya yükselen Atlantis uzay mekiği ile ilgili.
Times'in "Son geri sayım" başlığıyla verdiği haber NASA'nın otuz yıllık uzay mekiği programının son kalkışının detayları anlatılmış.
Gazetenin başyazılarından biri de Atlantis'e ayrılmış.
"Amerika'nın uzay mekiği programına harcadığı muazzam bütçe boşuna değildi" altbaşlığı ile sunulan başyazıda, uzay mekiği programı kapsamında yapılan 134 uzay yolculuğunun 132'sinin başarıyla tamamlandığına, program sayesinde kalıcı Uluslarası Uzay İstasyonu'nun kurulmuş olduğuna ve dünyanın sıradışı görüntülerini bizlere sağlayan Hubble Uzay Teleskopu'nun yörüngeye yerleştirilebildiğine dikkat çekilmiş.