9 Mayıs 2012 Basın Özeti

Abone ol

Yunanistan'daki hükümet arayışları ve ülkenin Euro Bölgesi'ndeki geleceği, İsrail'de kurulan birlik hükümeti ve İran'a saldırı ihtimali, İngiltere'de küçük kızlara taciz ve tecavüz skandalı ve Facebook bağımlılığı araştırması

Financial Times, Yunanistan'da yapılan genel seçimden sonraki hükümet kurma arayışları ve ülkenin ortak para birimi Euro'daki geleceği üzerine yapılan yorumlara geniş yer ayırıyor.

Gazete, seçimlerden ikinci büyük parti olarak çıkan Syriza'nın 'barbarca' diye tanımladığı kemer sıkma programının yırtılıp atılması çağrısında bulunduğunu aktarıyor.

Financial Times bu durumun, Yunanistan'ı borç verenleriyle bir çatışmaya sürüklediğini ve ülkenin Euro'daki geleceği konusundaki soru işaretlerini büyüttüğünü söylüyor.

Gazete, Avrupa Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyelerinden Jörg Asmussen'in Yunanistan'ın Euro'dan çıkmasından bahsettiğini aktarıyor. Financial Times, şimdiye dek Avrupa Merkez Bankası'nın bu olasılığı kamuoyu önünde açıkça dile getirmeyi reddettiğini de hatırlatıyor.

Haberde, Asmussen'in, "Yunanistan, Euro Bölgesi'nin bir üyesi olarak kalmak istiyorsa, üzerinde uzlaştığımız reform programı dışında bir seçenek olmadığının farkına varmalı" dediği açıklamaya yer veriliyor.

'Yunanistan seçimi kendi yapmalı'

Gazete, başyazılarından birini de bu konuya ayırmış. "Yunanistan kaderine sadece kendisi karar vermeli" başlıklı yazıda, Avrupa'nın da Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkmasına hazırlanması gerektiği vurgulanıyor. Dikkat çeken satırlar şöyle;

"Şimdi önemli olan, Yunan halkının seçimin kendi ellerinde olduğunu anlaması. Kendi adlarına yapılan herhangi bir anlaşmayı yırtıp atmak demokratik hakları. Ama bunu yapmanın bazı sonuçları olduğunu da bilmeliler. Alacaklıların müsamahası olmadığı takdirde bu adım ülkeyi temerrüde düşme ve Euro Bölgesi'nden çıkma riskiyle baş başa bırakır. Avrupa Birliği Yunanistan'a yardım için elinden geleni yaptı. Atina'da Euro üyeliğini korumak adına gerekeni yapmak için bir siyasi irade yoksa, buna devam etmek anlamsız. Bir seçim daha yapılırsa, beklentilerin tersine gerekeni yapmaya kararlı bir hükümet ortaya çıkabilir. Ama çıkmazsa, Avrupa kaçınılmaz olana hazırlanmalı. Bu da en zayıf üyeleri piyasalardan koruyacak kadar sağlam duvarlar inşa etmek. Hala programlara uyanları fırtınadan korumak için çaba harcanmalı. Ama Yunanistan kendi kaderine, kendisi karar vermeli "

Independent dünya haberleri sayfalarında, İsrail'de Başbakan Benyamin Netanyahu ve ana muhalefet lideri Şaul Mofaz arasında varılan birlik hükümeti anlaşmasını irdeliyor. Gazete, yeni hükümetin İsrail tarihindeki en geniş tabanlı hükümetlerden biri olduğunu vurguluyor.

Independent, bu durumun İran'la gerilimin arttığı bir ortamda, bu ülkeye saldırmayı seçtiği takdirde, Netanyahu'ya önemli bir siyasi güç verdiğini söylüyor.

Gazete bazı uzmanların, geçmişte İsrail'de birlik hükümetlerinin savaş zamanlarında kurulduğuna ve Netanyahu'yla Eski Genelkurmay Başkanı Mofaz arasında, İran'ın nükleer tesislerine saldırı konusunda bir uzlaşmaya varılmış olabileceğine dikkat çektiğini aktarıyor.

'Netanyahu'nun bahanesi kalmadı'

Konuya başyazılarından birini ayıran Times ise, yeni hükümet "Netanyahu için bir fırsat" diyor ve İsrail Başbakanı'nın aşırı sağcı ve dinci partilerin taleplerini bir kenara bırakması gerektiğini söylüyor. Dikkat çeken satırlar şöyle;

"Farklı İsrail liderleri hep ülkedeki, aşırı nispi temsilli seçim sisteminin kendilerini aşırılık yanlısı küçük partilerle koalisyonlara mecbur bıraktığı bahanesini kullandı. Dinci partiler izin vermediğinden, yerleşimler ve ordu sorunu gibi meseleleri çözemedikleri için üzgün olduklarını söylediler. 2009'dan bu yana koalisyon hükümetinde itici Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın İsrail Evimiz Partisi de vardı. Şimdi Netanyahu'nun böyle bir bahanesi yok. Eski Genelkurmay Başkanı Şaul Mofaz hükümetteyken, dinci partilere ya da Lieberman'a ihtiyacı yok. İsterse onları bakanlık görevlerinden alabilir ve önemli siyasi kararlardaki veto haklarına son verebilir. Mofaz'ın İran'ın nükleer programına makul yaklaşımı ve Filistin sorununa uyumlu tavrı, Netanyahu'yu milliyetçi sağla arasına mesafe koyma ve stratejik düşünmeye başlama konusunda cesaretlendirmeli"

Genç kızlara taciz ve tecavüz skandalı

İngiltere basınının bugün ortaklaşa geniş yer verdiği konu, Rochdale kentinde, yoksul ya da sorunlu ailelerden gelen veya yetiştirme yurtlarında kalan beyaz İngiliz kız çocuklarını bedava yiyecek, içki, sigara, uyuşturucu ve hediyelerle kandırıp, taciz ve tecavüzedençete.

Çetenin dokuz üyesi taciz ve tecavüzden suçlu bulunurken, "Bir ulusun utancı" manşetiyle çıkan Times, davanın şoke edici bir skandalı ortaya çıkardığını söylüyor.

Gazete, 2008'de 15 yaşındaki bir kız çocuğunun Pakistan kökenli erkekler tarafından tecavüze uğradığını anlattığını, ancak kızın ifadesinin güvenilir bulunmaması gerekçesiyle, polis ve sosyal hizmetler görevlilerinin harekete geçmediğini belirtiyor.

Bu nedenle, söz konusu kız çocuğunun beş ay daha tecavüze maruz kaldığını kaydeden Times, şimdiye dek taciz ve tecavüze uğrayan 47 kız çocuğunun tespit edilebildiğini belirtiyor. Ayrıca, çocukların bazen bir gecede onlarcaPakistankökenli erkekle yatmaya zorlandığı söyleniyor.

Daily Telegraph ise, zamanında harekete geçmemekle suçlanan polis ve sosyal hizmet görevlilerinin, 'ırkçı' diye yaftalanmaktan çekindikleri için

ilk ihbar yapıldığında adım atmadıklarını kaydediyor.

Facebook bağımlılığı

Bu sabahki basın özetimizde son haberimiz yine Daily Telegraph'tan. Gazete, Norveç'teki Bergen Üniversitesi'nde yapılan bir sosyal medya bağımlılığı araştırmasına yer veriyor.

423 kişi arasında yapılan araştırmaya göre, gençler ve kadınlar sosyal paylaşım sitesi Facebook'a daha çok bağımlılık geliştiriyor.

Hatta araştırmaya katılan bazı denekler arasında, alkol ve uyuşturucu bağımlılarının sergilediklerine benzer psikolojik belirtiler gözlendiği kaydediliyor.

Günün Önemli Haberleri