9 bin sayfayı okuyan var mı?
Abone ol"Bakanların kararlarını müsteşarları ile birlikte alacağı hükmü getiriliyor" diyen Akşam yazarının ilginç tespitleri var.
Kamuoyuna zafer olarak lanse edilen Annna Planı gerçekten
Türkiye'nin diplomatik bir başarısı mı? Bu soru herkesin
zihinlerini meşgul ediyor.
Konu ile ilgili çeşitli görüşler var. 9 bin sayfalık planın
ayrıntılarını çoğu kimse bilmiyor. Ancak planın ayrıntılarını
okuyan yazarlar da var. Akşam yazarı Yavuz Gökalp Yıldız planın
kuzeyin statüsünü değiştireceğine inanıyor.
Yazar çok çarpıcı bir ayrıntıyı okurlarına sunuyor. İşte bir küçük
örnek:
Anlaşma, iddia edilenin tersine, üniter ve işlevsel bir Rum
devleti yaratmaktadır. Bu, 9 bin sayfayı bulan yasalarda gizli. Bir
örnek... Yasal düzenlemede Bakanlık müsteşarlarının tümünün
Rumlar'dan olacağını öngörülüyor. Bakanların kararlarını
müsteşarları ile birlikte alacağı hükmü getiriliyor. Yalnızca bu
düzenlemeyle bile 'Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti (BKC)' yönetsel
açıdan Rumlar'ın kontrolüne geçmiş oluyor.
Garantörlük, kıta sahanlığı ve eğitim konularında da alehyte ve belirsiz konuların olduğunu söyleyen Yıldız, ileride sorunların Türkiye'nin karşısına çıkacağını belirterek şu uyarıları yaptı.
KKTC ile Türkiye arasında yapılan anlaşmalar Annan Planı'na dahil edilmedi. Bu anlaşmalardan biri, KKTC'de üniversitelerin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınan denkliği ile ilgili. Bu anlaşma Plana dahil olmadığı için KKTC üniversitelerinden alınan diplomaların geçerliliği tartışmalı olacaktır.
Bunlar gibi birçok eksiklik ve
istikrarsızlığı tetikleyecek düzenleme var. Annan
Planı'nın uygulanması halinde çatışmaya varan sorunların çıkacağını
da söylemek mümkün.
Planın uygulanmasıyla adada çözümlenemeyen ve çözümü aksayan
sorunlar çatışma riskini artıracaktır. Farz edelim herhangi bir
sürtüşme çıktı. Plana göre kuzeyde görev yapan 2700 polis asayişi
sağlamaya yetmedi. BM barış gücü olaya müdahale etti. Ancak
başarılı olamadı ve birçok uygulamada görüldüğü gibi bölgeden
çekildi. Bu durumda ne olacak?
Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti, (BKC) AB üyesi devlet olduğundan adada
bulunan Türk askeri kuvveti, İncirlik üssündeki ABD askeri kuvveti
statüsünde olacaktır. Bulunduğu üsten çıkıp Türklerin haklarını
koruması mümkün değildir.
Rum milli muhafız ordusunun olaylara müdahalesine kim karşı
çıkabilecek? Diyelim ki, Yunan askerleri Rum üniformasıyla adada
konuşlandılar. Bunlara kim dur diyebilecek? AB'yi arkasına alan
Yunanistan'a Türkiye nereye kadar karşı çıkabilecek? Bu durumda
Türkiye geri adım atmak zorunda kalmayacak mı?
Öte yandan kıta sahanlığı ve karasuları BKC'nin yetkisine
bırakılıyor. Türkiye, Ege'deki gibi Doğu Akdeniz'de de bu alanlarda
sorun yaşamayacak mı?
Bu sorular üzerinden düşünmek gerekmez mi?