9 asırdır çürümeyen beden için yeni uygulama
Abone olKastamonu’da yaklaşık 9 asırdır Aşıklı Sultan’ın teşhir edildiği çürümeyen bedeni, ziyarete kapatıldı.
12. yüzyıl başlarında Kastamonu Kalesi’nin fethi sırasında şehit olan Aşıklı Sultan'ın camekan içinde teşhir edilen çürümemiş bedeni, dinen uygun olmadığı gerekçesiyle ziyarete kapatıldı.
Aşıklı Sultan Türbesi Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Nihat Sofuoğlu, Aşıklı Sultan’ın çürümeyen ayaklarına bakanların olumlu yönde davranışlarını değiştirdiklerini söyledi.
Vatandaşların talebi üzerine Vakıf yetkilileri, Aşıklı Sultan’ın daha önceki görüntülerini anlatan ve ayağının resimlerini gösteren bilgi ve belgeleri bilgisayara yerleştirip, insanlara sunmayı planlıyor.
Halk arasında ‘Ayağı Yanık Sultan’ olarak ta bilinen Aşıklı Sultan’ın çürümeyen bedeniyle ilgili ilim adamları ise açıklama yapmakta zorlanıyor.
“9 ASIRDIR ÇÜRÜMEYEN BEDEN, ZİYARETE GELENLERE İBRET VESİKASI OLUYORDU”
Türbeye de adını veren Aşıklı Sultan’ın bu kadar çok ziyaret edilir kılan sebebinin bu zatın bedenin çürümemiş olmasının yattığını ifade eden Aşıklı Sultan Türbesi Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Nihat Sofuoğlu, “Gerçekten de on yıllardır, camekan içerisinde teşhir edilen ve insanlara ibret olması umulan Aşıklı Sultan’ın aşık kısmı etiyle, kemiğiyle asırlardır durmaktadır. Aşıklı Sultan, Kastamonu’nun fethi için buralara gelen Selçuklu ordusundaki komutanlardan birisidir. 1185-1200 yılları arasında cereyan eden fetih mücadelesi esnasında şehit düşmüş ve şehit olduğu yere defnedilmiştir. Bedeni tam 9 asırdan fazla zamandır hiç çürümeden durmakta ve adeta kendisini ziyarete gelenlere ibret vesikası olmuştur” dedi
“BU ZATI GÖRENLER DEĞİŞİYOR, BUNUN DEVAM ETMESİNİ İSTİYORUZ”
Aşıklı Sultan Türbesini ziyaret edenlerin çürümeyen bedeni gördükten sonra farklı davranışlar gösterdiklerine şahit olduklarını vurgulayan Nihat Sofuoğlu, “Buraya türbeyi görmeye gelenler bilhassa Aşıklı Sultan’ın çürümeyen ayaklarına bakmak isteyenler, burada ilham alarak inanılmaz şekilde insanların değişiklik gösterdikleri ve olumlu davranış içerisinde bulunduklarına şahit olduk. Bu yüzden bu güzel olayın devamının bu açıdan son derece önemli ve yaralı olduğunun kanaatindeyim. Yetkililerde bu konuda gerekli çalışmaları yapacağına inanıyoruz. İnşallah olması gereken şeklinde tekrar eski haline dönüştürülür. Çünkü amaç vesiledir, amaç görevdir, amaç insanların Allah’ın ‘biz öyle yaptık, böyle yaptık, böyle oldu’ şeklinde kısaca belirttiği ayetlerde ‘bu böyledir’ Yoksa insanların kendi mücadelesi içerisinde bunu başarmasının mümkün olamayacağı kesindir, alenidir ve nettir” şeklinde konuştu.
“YANGIN ÇIKINCA VALİ’NİN RÜYASINA GİRİP, YARDIM İSTEMİŞ”
Aşıklı Sultan Türbesi’nde Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında yangın olduğunu aktaran Dernek Başkanı Nihat Sofuoğlu, şöyle devam etti: “Rivayetlere baktığımız zaman burada bir yangın olduğu kesindir. Çünkü restorasyon çalışmalarında biz, sandukaların altından çok fazla dışarıya kül attık. Aşıklı Sultan’a halk arasında “Ayağı Yanık Sultan”da denilen olay menkıbelerde şöyle anlatılmaktadır; Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Aşıklı Sultan’ın türbesinin yakınında bir yangın çıkar. Bu olay sırasında Aşıklı Sultan Hazretleri, o zamanın mülkiye amirinin rüyasına girer ve der ki; “Burada yangın çıktı, türbem yanıyor, gelin beni kurtarın” Devrin mülkiye amiri uyandıktan sonra o mahalleye koşar, bakar ki türbe ve civarı yangından zarar görmüş, ama Aşıklı Sultan’ı ateş yakmamıştır. Yangın söndürülür sadece, tabut ayak ucundan alev almıştır. Tabutun yanan kısmından içerisi de görünür hale gelir ve Aşıklı Sultan’ın bedenin çürümediği bu sayede anlaşılır. Böylece Aşıklı Sultan’ın dünyadan ayrıldıktan sonra kerametinin devam ettiği böylelikle anlaşılır.
Halk arasında “Ayağı Yanık Sultan” olarak ta bilinen Aşıklı Sultan’ın ayağı yanık halini görmek için türbeye gelen kişiler, camekanı kapalı gördükleri anda tabiri caizse sükut bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Birazda serzenişte bulunarak geri gittiklerine de maalesef şahit oluyoruz”
“AŞIKLI SULTAN’IN AYAĞI, BİLGİSAYAR ORTAMINDA GÖSTERİLECEK”
Vakıflar Bölge Müdürü Yavuz Yücebıyık ise Aşıklı Sultan Türbesinin 2013 yılında restorasyonuna başladıklarını ve bu yıl içerisinde restorasyon çalışmalarını tamamladıklarını ifade ederek, “Restorasyon esnasında çevre düzenlemesini tamamladık. Türbenin etrafında düzenlemeler yaptık. Türbenin arkasında bulunan tuvaletler bulunuyordu. Buralar özel mülkiyetti. Bu yüzden buraları restore ettiremedik. Ama ileri ki dönemlerde buraları tekrar yapmaya gayret edeceğiz” şeklinde konuştu.
Aşıklı Sultan’ın ayağının gösterilmesiyle ilgili olarak kurumlarına çok fazla şikayetlerin geldiğini anlatan Yücebıyık, “Ayağının gösterilmesinin doğru olmadığını hatta bilgi edinmeye sürekli mailler atıldı. Bunun üzerine bir araştırmaya gidildi. Bu konu hakkında bizim yeterli bilgiye sahip olmadığımız için İl Müftülüğümüze görüşü soruldu. İl Müftülüğümüzde, Diyanet İşleri Başkanlığına yazdılar. Oradan gelen cevapta, kapatılmasının doğru olacağını ve İslam dini açısından gösterilmesinin uygun olmayacağını belirttiler. Dolayısıyla biz, buranın sandukanın açık olan bölümünü kapatıp aynı şekilde yine türbenin içerisine ziyaretler devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Ayrıca inanç turizmi açısından Aşıklı Sultan’ın ayağının gösterilmesi gerektiğini söyleyen çok sayıda mail aldıklarını aktaran Yücebıyık, şunları söyledi: “Uzak yerlerden Kastamonu’ya gelip insanlar, göremeyince tabi hayal kırıklığı oluyor. Çünkü bu yıllardan beri gelen bir alışkanlık olduğu için insanlar, buraya gelirken bunu arzuluyor. Bizde, bunu nasıl çözebiliriz diye kendi içimizde düşünüyoruz. En sonunda Kastamonu, ahşap bir şehir olduğu için ahşap ferforje karışımı bir düzenleme yapacağız. Bunun üzerine bir bilgisayar monte etmeyi düşünüyoruz. Bilgisayarda hem diğer ziyaret mekanlarını göstereceğiz hem de Aşıklı Sultan’ın daha önceki görüntülerini anlatan ve ayağının resimlerini gösteren bilgi ve belgelerini bilgisayara yerleştirip, insanlara bu şekilde sunmayı düşünüyoruz. Planlamamız içerisinde bunlar bulunuyor. Bunu yapabilirsek daha faydalı olacağının inancındayım. Bana göre de kapatılmasının doğru olacağını düşünüyorum. Kurumumuz olarak şu anda çürümeyen bedenlerin fetvada belirtildiği gibi toprağa defnedilmesi gibi bir düşüncemiz bulunmuyor”