9 Aralık 2011 Basın özeti
Abone olBrüksel'deki kritik AB zirvesinde İngiltere Başbakanı David Cameron'ın tutumu, Euro'da çözümsüzlüğün İngiltere'ye maliyetii Durban'daki iklim değişikliği zirvesi ve petrol devi Exxon Mobil Bağdat yönetimi nasıl kızdırdı?
İngiltere basınının bugünkü başlıca gündem maddesi Brüksel'de
başlayan kritik Avrupa Birliği zirvesi ve İngiltere Başbakanı David
Cameron'un zirvedeki tutumu.
Guardian Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin,
sadece Euro Bölgesi'ndeki 17 Avrupa Birliği üyesi ülkeyi kapsayan
bir anlaşma yapabilmek için, Cameron'ı günah keçisi ilan etmeye
çalıştığını yazıyor.
Cameron, İngiltere'nin ve Londra'nın finans merkezi City'nin
çıkarlarına aykırı herhangi bir kararı veto edeceğini
söylemişti.
Guardian üst düzey Fransız yetkililerinse, sanki Cameron City'yi
Avrupa Birliği'nin tüm mali kurallarından muaf tutmaya çalışıyormuş
gibi bir hava yayarak, Cameron'ı köşeye sıkıştırmaya çalıştığını
belirtiyor.
'Cameron yalnız kaldı'
Independent ise, yeni bir Avrupa Birliği
anlaşması karşılığında City'ye özel bir koruma isteyen Cameron'ın,
bu girişiminde yalnız kalmış gibi göründüğünü yazıyor.
Gazeteye konuşan bir Avrupa Birliği diplomatı, "İngilizler bu
tutumlarını çok ileri götüremez. Bir anlaşmayı veto etmenin
bedelini ödeyemezler. Buradaki herkes de bunu biliyor" diyor.
Financial Times ise, Cameron'ın kendi
partisinde Avrupa Birliği'ne şüpheyle bakan milletvekillerinin
baskısını, Brüksel'de bir pazarlık kartı olarak kullanmayı
amaçladığını yazıyor.
Gazeteye göre Cameron, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e, İngiltere
zirveden istediğini alamadığı takdirde, Muhafazakâr Partili
milletvekillerinin, Euro Bölgesi'nde daimi bir kurtarma fonu kurma
planlarını veto edebileceği uyarısında bulundu.
Avrupa İstikrar Mekanizması adlı daimi kurtarma fonunun yürürlüğe
girebilmesi için, 27 Avrupa Birliği üyesi ülkede de onaylanması
gerekiyor.
İngiltere fona katkı yapmadığı için, Avam Kamarası'nda gelecek yıl
başlarında yapılması planlanan oylamada, fonun onaylanması
bekleniyordu.
Ancak gazetenin Avrupalı diplomatlara dayandırdığı haberine göre,
Cameron Merkel'e Brüksel'den eli boş döndüğü takdirde, fona onay
almakta zorlanabileceğini söyledi.
Çözümsüzlüğün İngiltere'ye maliyeti
Times ise, Euro krizine çözüm bulunamadığı
takdirde İngiltere ekonomisinin karşılaşacağı zararı manşetine
taşımış.
Gazete İngiliz Hazine Bakanlığı'nın tahminlerine göre Euro
dağıldığı takdirde, İngiltere'nin Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası'nın
yüzde 7 küçüleceğini yazıyor. Bunun da, 100 milyar sterlinlik bir
kayıp anlamına geleceği belirtiliyor.
Bu tahmini iyimser bulanların da olduğunu kaydeden gazete,
küçülmenin yüzde 10'a ulaşabileceğini söyleyenlerin de bulunduğunu
kaydediyor.
'Kaybedecek zaman kalmadı'
İngiliz basınının Avrupa Birliği zirvesi kadar yakından olmasa
da, izlediği bir başka zirve, Güney Afrika'nın Durban kentinde
yapılan iklim değişikliği zirvesi. Independent
başyazılarından birini bu zirveye ayırmış. Dikkat çeken satırlar
şöyle;
"Euro Bölgesi krizi ve Brüksel'deki ölüm kalım zirvesinin
gürültüsü arasında, bir o kadar önemli zirve unutulma tehlikesi
altında. Durban'daki zirve bu gece sona erecek. Dolayısıyla hala,
az da olsa yapıcı bir sonuç çıkması ihtimali var. Ama zirvede
kaydedilen gelişme tehlikeli bir şekilde belirsiz ve bunun
etkileri, daha yavaş bir şekilde hissedilecek olsa da, Euro
Bölgesi'nin çökmesinden daha yıkıcı. Zirveden elbette birşeyler
çıkacak. Büyük olasılıkla, incelikli bir dille kaleme alınmış, ama
iyi niyetlerden başka bir şey içermeyen bir metin olacak. Bu
yetmez. Küresel bir anlaşma gerekiyor. Tüm ülkeleri, hukuken karbon
salımlarını azaltamaya başlama taahhüdü altına sokacak bir anlaşma.
Anlaşma olmazsa, bir 10 yıl daha gecikeceğiz. Ama iklim değişikliği
beklemeyecek. Küresel karbon salımı miktarı kontrolden çıkmış halde
ve çözüm fırsatlarımız hızla azalıyor. Zaman daralıyor. Durban'da
gelişme kaydedildiğini görmeliyiz."
'Exxon Mobil Bağdat'ı kızdırdı'
Independent'ın dünya haberleri sayfalarındaysa,
Irak ile ilgili bir haber dikkat çekiyor.
Habere göre petrol devi Exxon Mobil geçen ay, Bağdat'taki merkezi
yönetimin isteklerini dikkate almayıp, doğrudan Kürt yönetimiyle
Kuzey Irak'ta petrol arama anlaşması imzaladı.
Gazete, petrol aranması planlanan üç bölgeden ikisinin aidiyetinin
tartışmalı olduğunu da belirtiyor.
Haberde Bağdat yönetiminin şimdi misilleme yapıp, Exxon Mobil'i
Güney Irak'taki dev bir petrol yatağından çıkartıp, çıkartmamayı
değerlendirdiği söyleniyor.
Bağdat'taki siyasi liderlerin, şirketi ülkenin bütünlüğünü riske
attığını söylediği belirtiliyor.
Gazeteye konuşan Enerjiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Hüseyin
Şehristani, Irak'taki tüm petrol ve doğalgaz anlaşmalarının federal
hükümetin onayını alması gerektiğini söylüyor.
Independent, Kürt yönetiminin daha önce de Bağdat'la bu tür
sorunlar yaşadığını hatırlatıyor. Ama daha önce Kürt yönetimiyle
doğrudan anlaşma imzalayanların, ülkenin başka bölgelerinde iş
yapmayan küçük, bağımsız şirketler olduğunu belirtiyor.
Şimdiyse, büyük bir şirketin ilk kez Nuri el Maliki hükümetinin
tehditlerine kulak asmadığı vurgulanıyor.
Kriz ve boşanma sayısı
Guardian'da, İngiltere'de 2010'daki boşanma
sayısının bir önceki yıla göre, yaklaşık yüzde 5 arttığı
belirtiliyor.
Son yedi yıldır ilk kez artan boşanma sayısının, para sorunlarının
ailelerin parçalanmasına neden olduğu yönünde bir kaygı yarattığı
söyleniyor.
Haberde, İngiltere'de daha önce 1980'ler, 90'lar ve 2000'li
yılların başında da ekonomik durgunluk yaşandığı ve bu dönemlerde
de boşanma sayısında artış olduğu belirtiliyor.