86 ülkeye ihracatta artış

Abone ol

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, düzenlediği basın toplantısında, 2009 yılı ihracat rakamlarını değerlendirdi.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, 2009 yılında Türkiye'de genel ihracatın 101 milyar 629 milyon dolar olarak gerçekleştiğini açıkladı. Çağlayan, Aralık ayında ise 12-15 milyar dolar arasında bir ithalatın gerçekleşmesini beklediklerini söyledi.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndaki makamında yaptığı basın toplantısında, 2009 yılına ilişkin ihracat rakamlarını açıkladı. Bakan Çağlayan, 2009 yılı Aralık ayı ihracatının 9 milyar 513 milyon dolar olduğunu belirterek, bu rakamın 2008 yılı Aralık ayındaki 7 milyar 180 milyon dolarlık kayıt rakamına göre yüzde 32,2, 2009 yılı Kasım ayındaki 8 milyar 825 milyon dolarlık kayıt rakamına göre de yüzde 7,8'in üstünde olduğunu dile getirdi.

RAKAMLAR HEDEFLERİN ÜSTÜNDE

Bakan Çağlayan, şöyle devam etti: "2009 yılı genel ihracatı 101 milyar 629 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2009 yılında yıllık ihracatımızın 80 milyar dolarlar civarında olacağı, 90 milyar doları geçemeyeceği belirtiliyordu. Biz farklı bir hedef koyduk ve (100 milyar doları aşacağız) dedik. Bütün planlarımızı buna göre yaptık. Gece-gündüz, saat farkı, zaman, dilim farkı demeksizin hem müsteşarlığımız tüm kadrolarıyla hem de ihracatçılarımızla uyum içinde çalıştık. İhracatçı birlikleri kayıtlarına göre 2009 yılı Aralık ayında 9 milyar 513 milyon dolar olarak gerçekleşen ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33.8 artan ihracat 7.7 milyar dolara ulaştı. Madencilik ürünleri yüzde 98.1 gibi çok yüksek oranda artarak 305.8 milyon dolara çıkmıştır. Tarım ürünleri de yüzde 25.7 oranında artarak 1.5 milyar dolara yükseldi. Fındık mamullerinde yüzde 79.6'lık, taşıt araçları ve yan sanayinde yüzde 64'lük, kimyevi maddelerde yüzde 54.4'lük, tekstil ve hammaddelerde yüzde 35'lik artış yakalanmıştır."

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, 2009'da 86 ülkeye olan ihracatta artış kaydedildiğini bildirerek, ''Bu artışın 3,9 milyar doları, yani yüzde 76'sı bu yıl içinde ziyaret edilen ülkelerden kaynaklanıyor'' dedi.

Çağlayan, bugün Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı görevinde 8. ayını doldurduğunu belirterek, göreve geldiklerinde öncelikli işlerinin küresel krizin gelişimini inceleyerek yapılan öngörüleri değerlendirip, krizin dünya ve Türkiye'nin dış ticaretine etkilerini analiz ederek, projeksiyon ve yol haritasını hazırlamak olduğunu söyledi.

Çağlayan, önce ülkeleri, ''hangi ülke küresel krizden ne kadar etkilendi, tüketim kalıpları nasıl değişti, ithalat projeksiyonu nasıl değişti? Hangi ülke, hangi malı, hangi ülkeden alıyor ve biz bu ülkelere hangi yöntemlerle bu malları satabiliriz? Krizden etkilenmeyen ya da daha az etkilenen ülkeler hangileridir, biz bu ülkelere nasıl ulaşırız?'' şeklinde analiz etmeye başladıklarını kaydetti.

Çağlayan, Ekim ayında Türkiye'nin AB-27'ye yönelik ihracatının ise Eurostat'ın avro bazındaki analizlerine göre, AB'nin genel ithalatındaki daralmadan daha düşük oranda azaldığını ifade etti.

Bu kapsamda aynı dönemde Almanya'nın toplam ithalatı yüzde 25 oranında azalırken, Türkiye'nin bu ülkeye yönelik ihracatının yüzde 28.5 oranında düştüğünü, İtalya'nın toplam ithalatı yüzde 31 azalırken, Türkiye'nin ihracatının da yüzde 31.2 oranında gerilediğini ifade eden Çağlayan, Fransa'da ise Türkiye açısından olumlu bir gelişme yaşandığını ve Fransa'nın toplam ithalatı yüzde 28.6 gerilerken, Türkiye ihracatındaki daralma oranının yüzde 14.6'da kaldığını söyledi.

Bu pazarlarda ortaya çıkan daralmaların bir şekilde karşılanması gerektiğini, ihracatta psikolojik sınır olarak kabul ettikleri 100 milyar doları yakalamak için krizden etkilenmeyen ya da daha az etkilenen ülkelere yönelik analizleri yoğunlaştırdıklarına işaret eden Çağlayan, bu analizlere göre, Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin en az etkilenen ve doğal zenginlikten gelen ciddi bir kaynak birikimi olan ülkeler olduğunu, Güney Amerika ülkeleri Brezilya ve Şili ile Asya'da Çin'in de aynı kategoride olduğunun görüldüğünü ifade etti.

Çağlayan, IMF'nin izlediği 50 Afrika ülkesinin 42'sinin, Orta-Doğu'daki 14 ülkenin 11'inin 2009'u büyümeyle kapatacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

YURT DIŞI ZİYARETLERİ

''Bu analizler sonucunda belirlediğimiz hedef pazarlara yönelik planlamalar yaptık ve çalışmalarımızı buna göre yoğunlaştırdık. Bir plan dahilinde, Mayıs ayından bu yana 26 ülkeye ziyaret gerçekleştirdik ve toplam 203 bin 428 kilometre yol yaptık. Yaklaşık 200 işgününde günde 1000 kilometre yol yaptık, 313 saatimiz, yani 13 günümüz uçakta geçti. Adeta toplantıları havada, uçakta yapar olduk. Çoğu kez, bir ülkeden gelip sadece uçak değiştirerek başka bir ülkeye gittik. 85 günümüz yurt dışında geçti. Yani 8 ayın 3 ayını yurt dışında geçirdik. 8 ayda dünyanın çevresinde 5 tur attık 6. turda da mesafe katettik. Ortalama net 45 günde bir dünyanın çevresinde tur attık. Biliyorsunuz dünyanın çevresi de 40 bin kilometre.''

Çağlayan, bu süre zarfında Azerbaycan, Polonya, Kosova, Makedonya, Çin, Endonezya, Senegal, Şili, Brezilya, Irak, Litvanya, Türkmenistan, Almanya, Romanya, Libya, Suriye, Mısır, Cezayir, Pakistan, İran, Güney Afrika, İsviçre, Arnavutluk, Karadağ, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri'ne gittiklerini anımsatarak, Çin ve Irak'a 3'er kez, Libya ve Suriye'ye 2'şer kez gittiklerini vurguladı.

Yurt dışı seyahatlerinde toplantılar ve özel görüşmelerle birlikte toplam 124 görüşme gerçekleştirdiklerini, 43 değişik ülke yetkisiyle görüşerek, 45 kenti ziyaret ettiklerini bildiren Çağlayan, bu çalışmalar çerçevesinde, 16 mutabakat zaptı, 2 Serbest Ticaret Anlaşması ve 3 de çerçeve anlaşması olmak üzere toplam 21 belgeye imza attıklarını söyledi.

Gittikleri her ülkede iş bağlantıları kurulmasını sağladıklarını, ihracatçının uluslararası pazarlama görevlisi gibi çalıştıklarını belirten Çağlayan, 23'ü genel ve 14'ü sektörel olmak üzere toplam 37 ticaret heyeti organize ettiklerini, bahse konu organizasyonlara Türkiye'den 2.350 girişimcinin katılımını sağladıklarını kaydetti.

Ayrıca, ihracatın artırılmasına yönelik pazarlama faaliyetleri kapsamında 34 adet alım heyeti programına ülke olarak ev sahipliği yaptıklarını ve dünyanın değişik bölgelerinden 2.310 işadamını Türkiye'ye getirerek Türk ihracatçılarla buluşturduklarını belirten Çağlayan, şunları söyledi:

''Ekonomik kriz ortamında elimizdeki mevcut tüm dış ticaret politikası araçlarının top yekun ve azami seviyede harekete geçirdik. 2009 yılı içerisinde mevcut pazarlarda derinleşebilmek, tutunabilmek ve pazar paylarımızı koruyabilmek, bazı durumlarda da azalışı asgariye indirebilmek amacıyla olağanüstü çaba sarf ettik.

Yaptığımız bu çalışmalar neticesinde AB'nin son dönemde yayımladığı bir raporunda da belirtildiği gibi, AB'ye olan ticari bağımlılığımızı azaltırken aynı zamanda krizden doğan riskleri de dağıtmış olduk. Pazar bağımlılığının azaltılması için yaptığımız çalışmalarla, Kuzey Afrika'ya ve Ortadoğu'ya olan ihracatımızda önemli artışlar yakalandı. Bu gelişmeler de pazar ve ürün çeşitliliğini artırma yönünde uygulamakta olduğumuz politikaların ne kadar isabetli olduğunu göstermiştir.''

86 ÜLKEYE OLAN İHRACAT ARTTI

2009'da 86 ülkeye olan ihracatta artış kaydedildiğini, söz konusu ülkelere ihracatın geçen yıla göre 5,2 milyar dolar arttığını belirten Çağlayan, bu artışın 3,9 milyar dolarının, yani yüzde 76'sının bu yıl içinde ziyaret edilen ülkelerden kaynaklandığına dikkati çekti.

Çağlayan, Türkiye'nin ihracatının 2008'e göre 2009'un 11 ayında, Libya'ya yüzde 62,7, Cezayir'e yüzde 10,5, Mısır'a yüzde 91,7, Senegal'e yüzde 3,4, Brezilya'ya yüzde 10,9, Suriye'ye yüzde 25,9, Irak'a yüzde 32,4, Pakistan'a yüzde 3,7 oranlarında arttığına işaret etti.

Son 8 yıllık süreçte ihracatın nicel artışının yanında niteliğinde de önemli değişiklikler meydana geldiğini, artık Türkiye'nin ihracatta, emek yoğun katma değeri düşük ürünlerden sermaye ve teknoloji yoğun ürünlere doğru yöneldiğini vurgulayan Çağlayan, bu çerçevede, ileri teknoloji ve yenilikçiliğe dayalı ihracata altyapı teşkil etmek amacıyla ciddi çalışmalar yürüttüklerini bildirdi.

Bu bağlamda, Turquality, tasarım, Ar-Ge, pazara giriş, yurt dışı ofis mağaza gibi ihracat araçlarını en etkin şekilde kullandıklarını belirten Çağlayan, bu kapsamda, 2008 yılında sağlanan 357 milyon TL'lik destek miktarını 2009 yılında 575 milyon TL'ye yükselttiklerini hatırlattı.

''107,5 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT HEDEFİNİ AŞACAĞIMIZA İNANIYORUZ''

Çağlayan, 2010 yılı hedeflerine de değinerek, dünya ekonomisinde 2009 yılı son çeyreğinde başlayan toparlanmanın Türkiye ekonomisi ve ihracatına da ciddi bir ivme kazandıracağını ümit ettiklerini belirterek, ''Biz hükümetin orta vadeli ekonomik planda 2010 yılı için öngördüğü 107,5 milyar dolarlık hedefi de, TİM'in (bence mütevazi davranarak) kendisine hedef olarak koyduğu 111 milyar dolarlık hedefi de rahatlıkla aşacağımıza inanıyoruz. Bunun için her şeyi yapacağız'' dedi.

Bu kapsamda, olağanüstü bir dönemde olunması nedeniyle devlet, özel sektör, sivil toplum örgütleri, iktidar ve muhalefet olarak birlikte hareket edilmesinin önemini samimiyetle ifade etmek istediğini söyleyen Çağlayan, Türkiye'nin çok yüksek bir potansiyel enerjiye sahip olduğunu, beşeri sermayesi, jeopolitik konumu, tarihi ve kültürel altyapısıyla bu potansiyel enerjiyi ekonomik dinamizme dönüştürmesi gerektiğini anlattı.

Ekonomide lokomotif vazifesi gören ihracata daha yüksek bir sıçrama yaptırabilmek için halihazırda yaşanmakta olan ekonomik dönüşüm ve zihniyet değişiminin hızlandırılması, girişimci tipolojisinin güçlendirilmesi, katma değer ve pazar yaratmada, yenilikçilik ve teknolojik üretimde işbirliği süreçlerinin derinleştirilmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

''Dünya ekonomisindeki durgunluktan çıkış emarelerine rağmen, küresel pazarlara yönelik rekabetin en yoğun olduğu bir dönemi tecrübe ediyoruz. Bırakın yeni pazarlara girmeyi, eski pazarlarda tutunmak bile birçok köklü ekonomi için çok ciddi çabalar gerektirmektedir.

Bu noktada, girişimcilerimizin, imalatçılarımızın ve bilhassa ihracatçılarımızın hakkını teslim etmemiz gerekiyor. Halihazırdaki çok çetin şartlarda ihracat yapan girişimcilerimiz adeta birer küresel uçbeyi gibi faaliyet gösteriyorlar.

Bizler de bu yıl, ihracatçılarımızla birlikte çok yoğun bir ticari ve ekonomik diplomasi faaliyeti yürüteceğiz. Yerine göre diplomat, yerine göre uçbeyi akıncı vazifesi göreceğiz. Pazar paylarımızı artıracağız. Yeni pazarlar bulacağız. Bulduğumuz pazarlarda daha sıkı tutunacağız. Her daim, gerek içeride gerek dışarıda girişimcilerimizin ve ihracatçılarımızın yanında olacağız.''

Bu konuda yeni bir strateji, yeni bir yol haritası hazırladıklarını bildiren Çağlayan, dünyanın artık eski dünya olmadığını, bu küresel krizle birlikte kapitalizmin tarifi ve tarihinin değiştiğini söyledi.

Çağlayan, Mevlana'nın ''dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım'' sözünü anımsatarak, değişen yeni dünya düzeninde Türkiye'nin dış ticaret stratejisiyle ilgili yeni şeyler söylemek için hazırlandıklarını kaydetti.

Dış ticaret stratejisini geleceğin güçlü Türkiye'sinin önünü açacak bir hedefe odaklayacaklarını belirten Çağlayan, bu konudaki hazırlıkları da bu ay içinde paylaşacaklarını bildirdi.

''TÜRKİYE'NİN İHTİYACI İHRACAT ODAKLI BÜYÜME''

Türkiye'nin ihtiyacının, ''gerçek bir ihracat odaklı büyüme modeli'' olduğunu ifade eden Çağlayan, bunu getireceklerini, çünkü ihracatın, üretimin de istihdamın da verginin de gelirin de refahın da teminatı olduğunu söyledi.

Yeni dünya düzeninde, yeni ekonomik yapılanmada ihracat olmadan iş ve aş yaratmanın imkanı kalmadığını, bu küresel krizin dünyaya bırakacağı en önemli mirasın, işsizlik olacağını ifade eden Çağlayan, ''kimsenin bu mirası reddetme lüksü olmadığına göre, çözüm bulmak da bizim görevimizdir. Bunun da yolu, daha fazla üretim, daha fazla gelir, daha fazla istihdam yaratmak yani daha fazla ihracat yapmaktır'' diye konuştu.

Bu yolda görevlerinin yol göstericilik, vatandaşın, girişimcinin, ihracatçının önündeki yolu temizlemek, yolu açmak olacağını ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:

''Ancak girişimcilerimizden, ihracatçılarımızdan, vatandaşlarımızdan da beklentimiz olacaktır. İşiniz ne olursa olsun, dünyayı düşünün. Yaptığınız işin, ürettiğiniz ürünün ya da hizmetin, dünyanın her yerinde rekabet edebilecek kalite ve düzeyde olması için çaba gösterin. Büyük düşünün, dünyayı hedefleyin. Büyük Atatürk'ün dediği gibi; 'Dinlenmemek üzere yürümeye koyulanlar, asla ve asla yorulmazlar.' Biz de yorulmayacağız.

Evet, Önümüzdeki yol meşakkatli ve çetrefillidir. Dünya rekabeti tarihin en acımasız dönemine girmiştir. Ancak, Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılında, ülkemizin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi ve 500 milyar dolar ihracat hedefini gerçekleştirmesi konusunda kendimize, insanımıza, sanayici ve ihracatçımıza olan güvenimiz ve inancımız tamdır.''

Günün Önemli Haberleri