“AB yolu milletin vicdanından geçer
DYP Ankara İl Başkanlığı’nın düzenlediği
Akay Sohbetleri gelenekselleşti artık.
Çok değerli konukların katıldığı sohbetler anlamına uygun bir
atmosferde gerçekleşiyor.
Yani; dostça, arkadaşça konuşarak hoş bir vakit geçirme, söyleşi,
yarenlik, hasbihâl şeklinde.
Yalnız bu defaki sohbet mekânı “Demokrasi
Mahzeni”nden Atlı Spor Kulübü’ne
taşınmış.
Önce iftar sonra, sohbet...
***
Bu haftanın konuşmacısı Mehmet Ali Bayar'dı,
siyasetçi bir ailenin genç kuşak temsilcisi.
Toplantının baş misafiri DYP Genel Başkanı Mehmet
Ağar ise toplantının sonuna kadar kalarak hem
Bayar’a, hem de AB konusuna
verdiği önemi gösterdi.
Üstelik konuşmaların sonundaki plâket töreninde, “Bayar’ı
çok yormayalım, önümüzdeki günlerde bize lâzım” diyerek
atfettiği önemi açıkça gösterdi.
Bayar da konuşmasını muhtelif bölümlerinde
Genel Başkan’a atıfta bulunarak fikirleri daha
önce onunla tartıştığını, yani bir ortak kanaati seslendirdiğini
ima etti.
***
Bayar, özü itibarı ile AB
projesinin bir “özgürlük ve demokrasi” projesi
olduğunu sık sık vurguladı.
Projenin, Türkiye tarafından kabul ediliş felsefesinin başladığı
tarihin 29 Ekim 1920 olduğunu söyleyen
Bayar:
“AB projesi, aynı zamanda onu ilk olarak resmen talep eden
DP ve onun devamı olan AP-DYP hareketinin demokrasi ve özgürlük
mücadelesinin adıdır” dedi.
***
Bayar, “AB’nin yolu Diyarbakır’dan değil, milletin
vicdanından geçer” dediğinde başta Ağar
olmak üzere salondan olumlu tepkiler aldı.
“Kişi başına 180 dolar geliri olduğu bir dönemde Avrupalı
olmaya karar verenler, bu ülkenin bölünmesinden korkmuyorlardı.
Çünkü bu proje bölünme değil, bütünleşme projesidir” diyen
Bayar, vatandaşlarımızı bölücü fikirlere karşı
uyarmak için ilginç bir saptamada bulundu:
“Türkiye Kürtleri bir an için sınırlarımızın dışında
yaşayan akrabalarımıza baksınlar. Suriye’ye, Kuzey Irak’a, İran’a
baksınlar... Bir oraya baksınlar, bir de hepimizi birlikte
Avrupa’ya taşımaya çalışan, hepimizi birlikte medeni dünyanın
birinci sınıf üyesi yapmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti’ne
baksınlar. Göreceklerdir ki Türkiye sınırının bu tarafında yaşayan
herkes çok şanslıdır. Ve bu devlet sayesinde Avrupalı
olacaktır.”
Bayar, bu arada DYP’nin
12 Eylül yönetimine, yasaklara başkaldırışın adı
olduğunu, bu nedenle Anayasa’nın tümüyle
değişimini önerme görevinin de DYP’ye düştüğünü
ekledi.
***
M. Ali Bayar, AB değerlendirme raporunda
“Türkiye’nin terörle mücadelesini, teröristlerle uzlaşmadan
çözmüş olmasının” övüldüğünü söyleyince gözüm
Ağar’a takıldı.
“DYP’liler Ağar’ı Genel Başkan seçerken adeta bu övgünün
gereğini yapmış” diye düşündüm.
Sorumu sormadan önce de bu tespitimi dile getirdim.
Ağar’ın en önemli aktörlerinden biri olduğu terör
mücadelesi başarılamamış olsaydı eğer, Türkiye
AB’den müzakere tarihi alacak noktaya asla gelemezdi.
Ağar, kapanış konuşmasında, “benim iki
görevim var; biri şehitlerimizin ailelerini onların ruhlarını şâd
edecek şekilde sonsuza kadar başımızın üstünde taşınmasını
sağlamak, diğeri de yeni şehit annelerinin olmasını
engellemek” dedi.
Bence Ağar’ın Zana’ya randevu
vermesinin bir açıklaması da bu olmalı.
Çünkü, bu Vatanın kutsallığı ve yüceliği, -hangi kökenden
gelirse gelsin- bu topraklarda yaşayan insanlarımızın hayatlarının
kutsallığından ve yüceliğinden gelir.