80 yılda ihracatta neler oldu?
Abone olDış Ticaret Müsteşarlğı hazırladığı raporda, Cumhuriyet'in kuruşundan bu yana Türkiye'nin ihracatını değerlendirildi.
Cumhuriyetin kurulduğu yıl 51 milyon dolar olan Türkiye'nin
ihracatı, 80. yılda 42 milyar doları bulacak. Raporda, Cumhuriyetin
ilk yıllarında sadece geleneksel bazı ürünlerini yurtdışına
pazarlayan Türkiye'de, bugün itibariyle 20 bin ihracatçı firma
tarafından dünyanın dört bir yanındaki 250 ülke ve bölgeye, 14 bin
çeşitten fazla ürünün ihracatının gerçekleştirildiği hatırlatıldı.
DTM Raporu'nda, 1923 yılındakinden çok farklı bir görünüm
sergileyen ve 80 yıl içinde 51 milyon dolardan 40 milyar doların
üzerinde bir seviyeye ulaşan ihracatın, geçmişteki tecrübeler ve
günümüz koşulları gözönünde bulundurularak geleceğe hazırlanmasının
büyük önem taşıdığı vurgulandı. Rapora göre, 1923 yılından bu yana
Türkiye ekonomisi içinde dış ticaretin özellikle ihracatın önemi
giderek arttı. Cumhuriyet'in kurulduğu yıl 51 milyon dolar
seviyelerinde olan ihracat gelirleri istikrarlı bir artış
gösterirken, geleneksel tarım ürünleri ve hammaddelerden sağlanan
gelirler ulusal kalkınma için çok önemli bir rol oynadı. 1923-1929
dönemi dış ticaret açısından eğerlendirildiğinde ithalatın
gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı ortalama yüzde 14,4, ihracatın
payı ise yüzde 10,6 olarak gerçekleşti. Bu rakamlar Osmanlı
İmparatorluğu son dönemleri olarak nitelendirilebilecek 1913
yılında sırasıyla yüzde 19 ve yüzde 15 olarak gerçekleşen seviyenin
altında olsa da, sonraki elli yıl boyunca aşılamadı ve bu dönem
Cumhuriyet tarihinin dışa açık dönemi olma özelliği kazandı. Daha
sonra 1929 yılında başlayan büyük buhranın hammadde fiyatlarını
sanayi malları fiyatlarından daha fazla düşürmesi, sermaye
hareketlerinin daralması Türkiye'nin de dış ticareti denetleyen ve
korumacı yeni bir yapıya geçişini gerekli kıldı. -1950'Lİ YILLAR-
1947 yılında Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, Avrupa Ekonomik
İşbirliği Örgütü ile Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel
Anlaşması'na taraf olunarak ticareti serbestleştirme yönündeki
eğilimler güçlendirildi. 1950 yılında ihracat 263.4 milyon dolar
seviyesine kadar yükseldi. Uygulanmaya başlanan liberal politikalar
1950-1960 dönemi zarfında ithalatı artırdı, ithalatın finansmanında
birikmiş döviz rezervleri büyük rol oynadı. Ancak aynı dönemde
ekonominin döviz kazanma gücüne özellikle ihracata yeterli güç
verilemediğinden dış ödemeler açığı önemli boyutlara ulaştı. Bu
dönem zarfında ve sonrasında Türkiye'nin ekonomi politikalarının
başta gelen sorunları dış ticaret açığı başta olmak üzere dış
ödemeler açığı, ihracat, ithalat ve sanayileşme oldu. 1957 yılında
345 milyon dolar seviyesine dek yükselen ihracat, tarımsal
gelişmenin durması, yükselen iç fiyatlara rağmen sabit kur
politikasının sürdürülmesi ve destek politikalarının ihracatı
caydırıcı şekilde uygulanması sonucunda 1958 yılında 247 milyon
dolar seviyelerine geriledi. Bu dönemde yüzde 70'e yakın bölümünü
tarımsal ürünlerin oluşturduğu ihracat, üretim ve pazarlama da dışa
dönük yapılamadığı için büyük ölçüde ''geleneksel ihraç malları''
dışına çıkamadı. İhraç ürünleri tütün, fındık, kuru meyveler,
pamuk, buğday gibi hammadde niteliği taşıyan tarımsal ürünlerden
oluştu. -1960'LI YILLAR- Rapora göre, 1960 yılından sonra, ekonomi
ve dış ticaret politikalarında köklü değişiklikler
gerçekleştirildi. 1963 yılında ''Planlı Kalkınma Dönemi''ne
geçilmesi ile birlikte dış ticaret stratejisi olarak ''ithal
ikameci'' politikalar uygulanmaya başlandı. 1960 yılında 320.7
milyon dolar olan ihracat 1970 yılına gelindiğinde 588 milyon
dolara ulaştı. Aynı dönemde ithalat sırasıyla 468 ve 948 milyon
dolar olarak gerçekleşti. İhracata konu ürün kompozisyonunda ise
bir değişme olmadı, tarım ürünlerinin payı daha da artarak yüzde 80
düzeyine yükseldi. -1970 VE 1980'Lİ YILLAR- 1980 yılında Türk
ekonomisi ve dış ticaret politikaları açısından çok önemli bir
dönüm noktası oldu. 1970'li yıllarda yaşanan iki büyük petrol krizi
ve Kıbrıs Barış Harekatı gibi gelişmelerin etkisiyle ortaya çıkan
sorunları bertaraf etmek ve ekonominin işlerlik kazanmasına
yardımcı olabilmek için 1980 yılı Ocak ayından itibaren, 24 Ocak
Kararları olarak bilinen geniş kapsamlı bir ekonomik paket
uygulamaya konuldu. Uygulanmaya başlanan ihracata dayalı büyüme
stratejisi çerçevesinde emek-yoğun, yerli hammaddelere dayanan ve
dünya pazarlarında rekabet gücünün yüksek olduğu sektörlerin
desteklenmesi hedeflendi. Bu stratejinin benimsenmesi ile birlikte
ihracat gelirlerimizde önemli artışlar yaşandı, ihracata konu
malların kompozisyonu önemli ölçüde değişip, sanayi ürünleri lehine
gelişme göstermiş ve profesyonel bir ihracatçı-müteşebbis sınıfı
ortaya çıktı. 1980'li yılların sonunda nakdi teşviklerin yerini,
Türk ihracatçılarının dış pazarlarda rekabet gücünü artırmak ve
Türkiye'nin ihracata yönelik stratejisini desteklemek amacıyla 1987
yılında kurulan Türk Eximbank yoluyla sağlanan ihracat kredi ve
sigorta programları almaya başladı. 1980 yılında 2.9 milyar dolar
olan ve yüzde 64'ü tarım ürünlerinden oluşan ihracat, 1990 yılına
gelindiğinde yaklaşık 4.5 kat artarak 12.9 milyar dolar düzeyine
çıktı. İhracat içinde tarım ürünleri payı hızla gerilerken, sanayi
mallarının payı radikal bir şekilde artış gösterdi. Nitekim, 1980
yılında yüzde 36 olan sanayi ürünlerinin toplam ihracat içindeki
payı, 1990 yılına gelindiğinde yüzde 75 seviyelerine ulaşmıştır.
-1990'LI YILLAR- 1990'lı yılların başında gerek dünya ekonomisinde
yaşanan durgunluk ve Körfez Savaşı gibi dış faktörler, gerek
Türkiye'de yaşanan yüksek enflasyon, kamu açıkları, artan iç ve dış
borç stoğu gibi kronikleşen sorunlar, 1994 yılında bir ekonomik
kriz yaşanmasına neden olmuş, bu kriz sonrasında 5 Nisan Kararları
olarak bilinen, ekonomik istikrarın sağlanmasını amaçlayan
tedbirler paketi uygulamaya konuldu. Söz konusu iç ve dış
faktörlerin etkisiyle, 1990-1993 döneminde Türkiye ihracat
performansında bir yavaşlama olduğu görüldü. Ancak, 1994 yılında
yaşanan ekonomik kriz sonrasındaki yüksek oranlı devalüasyon ve
uygulanan ekonomi politikaları, uluslararası piyasalardaki rekabet
gücümüzü olumlu yönde etkileyerek ihracatımızın artmasına yardımcı
oldu. 1980 yılından sonra ihracatın artmasında çok önemli bir role
sahip olan nakdi teşviklerin ağırlıkta olduğu İhracat Teşvik
Mevzuatı değiştirilerek, 1 Haziran 1995 tarihinden itibaren,
Dahilde ve Hariçte İşleme Rejimi ile uluslararası normlara uygun
yeni devlet yardımları uygulanmaya başlandı. 1999 yılında yüzde 6.1
oranında daralan ekonomi, uygulanmaya başlanan istikrar programı ve
ekonomide ortaya çıkan olumlu tablo ile birlikte yeniden canlanmaya
başladı. -2000'Lİ YILLAR- 2000 yılında ihracatın gelişimine
bakıldığında, uygulanan kur politikasının TL'yi reel anlamda
değerli kılmasıyla ihracatın sadece yüzde 4.5 oranında arttı ve
27.8 milyar dolar seviyelerine ulaştı. Buna karşılık, artan iç
talep ve reel olarak değerlenen TL'nin de etkisiyle ithalat, bir
önceki yıla göre yüzde 34 oranında artarak 54.5 milyar olmuştur.
2001 yılında dünya ekonomisi bütün ekonomik bölgeleriyle birlikte
gerek üretimde, gerekse ticarette belli bir yavaşlama eğilimine
girdi. Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri sonrasında uygulanmaya
başlayan dalgalı kur rejiminin bir neticesi olarak, TL reel olarak
değer kaybetmeye başladı. İç talepte yaşanan daralma, iş gücü
ücretlerinde yaşanan gerileme, TL'nin reel olarak değer
kaybetmesiyle birleşince, firmalar, krizden kurtulmanın yolu olarak
dış pazarlara açılma yoluna gittiler ve bu durum ihracatı olumlu
yönde etkiledi. Diğer taraftan, ekonomik kriz sürecinde olan
Türkiye için ihracat kaynaklı döviz getirilerinin öneminden
hareketle, ihracatta bir tanıtım ve pazarlama atağı başlatıldı.
Ayrıca yeni açılımlar yapılabilmesini teminen, bölge ülkeleri ile
ticaretimizin geliştirilmesine yönelik bir ''Komşu Ülkeler
Stratejisi'' uygulamaya konuldu. 2001 yılında ihracatımız bir
önceki yıla göre değerde yüzde 12.3 oranında artarak 31.3 milyar
dolar olarak gerçekleşti. 2002 yılında da 2001 yılındaki başarılı
performansını tekrarladı ve yüzde 12 artarak 35.7 milyar dolara
ulaştı. Devlet İstatistik Enstitüsü rakamları çerçevesinde 2003
Ocak-Temmuz döneminde ihracat 2002 yılının aynı dönemine göre yüzde
30.7 artarak 25 milyar 513 milyon dolar olarak gerçekleşti.