8 bini aşkın taşeron işçi için komisyon umudu
Abone olKarayolları Genel Müdürlüğü'nde 3,5 yılı aşkın süredir kadro mücadelesi veren işçiler, bu hafta ilgili bakanlar hakkında suç duyurusunda bulunmak için toplandı. Komisyon kurulacağı sözüyle eylemlerini erteleyen işçilerin beklentisi ne?
Karayolları Genel Müdürlüğü'nde 3,5 yılı aşkın süredir kadro
mücadelesi veren 8 bin 671 taşeron işçi için yeni umut doğdu.
Yol-İş Sendikası yöneticileri ve işçiler, kesinleşmiş Yargıtay kararlarına uymadıkları gerekçesiyle Ulaştırma Bakanı Lütfü Elvan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve ilgili bürokratlar hakkında suç duyurusunda bulunmak için dün Ankara'da bir araya geldi.
Bu sırada Çalışma Bakanı Faruk Çelik, sendika yöneticilerini telefonla arayarak konuyu Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşeceğini belirtti ve sendika yöneticilerinden suç duyurusunu bir gün ertelemelerini talep etti.
Bakan Çelik, aynı gün gece yarısı Türk-İş Konfederasyonu ve Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar'ı ikinci kez arayarak sorunu çözmek için önümüzdeki hafta sendikanın da dahil olduğu bir komisyon kurulacağını söyledi.
Sendika ve işçiler bunun üzerine komisyonun sonucunu bekleme
kararı aldı.
Yol-İş Sendikası, konuyla ilgili açıklamayı bugün TSİ 10.00'da kamuoyuna duyurdu.
Mustafa Dağtekin: "Babadan karayolcuyum. Mücadeleye başladıktan bir süre sonra işten atıldım."
Karar sonrası BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ağar, "Biz üzüm yemek istiyoruz. Komisyondan umutluyuz" dedi.
İşçilerin beş yıl geriye dönük olarak maaş farklarından dolayı alacakları olduğunu ve en düşük farkın 38 bin Türk Lirası'nı bulduğunu söyleyen Ağar, "Tüm işçileri düşündüğünüzde bu rakam oldukça yüksek tutuyor. İşçi arkadaşlar, 'Biz kadroya alınırsak kıdem tazminatı, izin paraları hariç maaş farklarımızdan feragat ederiz' diyorlar" ifadesini kullandı.
'Sendika kazanılan hak için neden direnmiyor?'
Kadro durumunda bu işçilerin ücretlerinde de anlaşabileceklerini belirten Sendika Başkanı Ağar, "Yani mevcut işçinin aldığının biraz daha altında maaşa da razıyız. İşçiler haklarından bu kadar feragat etmesine rağmen mahkeme kararlarının uygulanmamasını hayretle karşılıyoruz." diye konuştu.
"Kazanılmış bir hak varken sendika olarak neden işçinin haklarından taviz veriyorsunuz? Mahkemenin kararını neden uygulatmıyorsunuz" şeklindeki soruya ise Ağar, "Türkiye'nin durumu ortada. İşsizlik oranı belli. İnsanlar evlerine ekmek götürmekte zorlanıyor. Bu arkadaşlar o kadar mağdur edildi ki, 'İşimiz görülsün, taviz veririz' diyorlar. Hakları ama kadroya alınmıyorlar. İşi sertleştirmek istemiyoruz, macerasında değiliz. Ancak komisyondan da sonuç alamazsak tüm gücümüzle ne gerekiyorsa işte o zaman yapacağız" yanıtını verdi.
İşçiler: 'Gayrı meşru çocuk gibiyiz'
Peki işçiler bu kararı nasıl değerlendiriyor?
"Babadan karayolcuyum. Babam da oradan emekli" diye söze
başlayan Mustafa Dağtekin, Karayolları Genel Müdürlüğü'ne 1997
yılında taşeron işçi olarak başladığını belirtti.
Dağtekin, "İki çocuğum var. Mücadeleye başladıktan bir süre sonra
işten atıldım. İki yıldır taksicilik gibi geçici işler yapıyorum.
Tüm tazminatlarımdan vazgeçmek elbette sıcak gelmiyor ama sendika
bu yaklaşımda. Biz de sendikanın önerisini kabul ederiz" dedi.
Haydar Akgül: "Hiçbir hakkımdan vazgeçmek istemiyorum ama kadro alalım da ne olursa olsun."
Karayolları 4. Bölge Şefliği'nde sekiz yıldır taşeron işçi olarak çalışan Haydar Akgül de sendikanın kendilerine "pazarlık amacıyla tazminat haklarından vazgeçip geçmeyeceklerini" sorduğunu aktardı ve "Mecbur kabul ettik" diye konuştu.
Akgül, "Hiçbir hakkımdan vazgeçmek istemiyorum ama lanet olsun. Kadro alalım da ne olursa olsun noktasındayız" dedi.
3,5 yılı aşkın zamandır bekledikleri için birçok arkadaşının psikolojisinin bozulduğunu vurgulayan Akgül, sözlerini şöyle sürdürdü.
"Ne taşeron işveren, ne de karayolları bizi kendi elemanı sayıyor. Arada kaldık. Gayrı meşru çocuk gibiyiz. Haklarımızdan vazgeçerek üvey evlat olmaya razıyız."
3,5 yılı aşan mücadele
Karayolları Genel Müdürlüğü bölge müdürlükleri bünyesinde çalışan taşeron işçiler, 2010 yılında Yol-İş Sendikası'na üye oldu ve "hizmet alımı adı altında muvazaalı işçi temini yapıldığını" savunarak kamu işçisi olmak için hukuk mücadelesi başlattı.
Yol-İş Sendikası öncülüğünde ilk etapta 6 bin 420 işçi kamuya alınmak için dava açtı.
İşçiler, 2011 yılında açtıkları davaları kazandı. Sonraki dönemde açılan davalarla sayı 8 bin 671'e ulaştı.
Bu işçilerin "baştan itibaren kamu işçisi olarak sayılmaları" ve geriye dönük 5 yıllık süre için toplu iş sözleşmesinden doğan ücret farklarının ödenmesi de karara bağlandı.
Yerel mahkemenin kararı, Yargıtay tarafından da onandı.
Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Maliye Bakanlığı'ndan iki kez kadro talebinde bulundu.
Bakanlık bu talebe yanıt vermeyerek, bir anlamda reddetti.
Bakanlığın "zımni ret işleminin iptali" için bu kez idare mahkemesine gidildi.
Mahkeme burada da işçilerin lehine karar verdi ancak bu karara da uyulmadı.