77 milyonun yüzüne tükürmesi gereken insanlar
Abone olBaşbakan Erdoğan, bazı köşe yazarlarının maden kazasında hayatını kaybeden işçilere yönelik açıklamalarına ilişkin, "301 şehidimize bu haka...
Başbakan Erdoğan, bazı köşe yazarlarının maden kazasında
hayatını kaybeden işçilere yönelik açıklamalarına ilişkin, "301
şehidimize bu hakareti yapanlar, bu ülkede aslında 77 milyonun
yüzüne tükürmesi gereken insanlardır. 301 değil hep birlikte, 301
kardeşimin tüm ailelerin dava açması lazım bunlara" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, parti
genel merkezinde gerçekleştirilen ’Genişletilmiş İl Başkanları
Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Soma’daki kazada hayatını
kaybeden şehitlere Allah’tan rahmet dileyerek, "Soma’da maden
kazasını öğrendiğimiz andan itibaren yapılanları Salı günü grup
toplantısında ayrıntılı şekilde başladık. İhtiyaç dahilinde tüm
imkanlarımızı seferber ettik. Kazaya bütün ayrıntıları hesaba
katarak müdahale ettik. İlk etapta gayemiz madendeki işçilerimizi,
kurtarmak, şehitlerimizin naaşlarına ulaşmak ve onları çıkarmak
oldu. Eş zamanlı olarak devir işlemlerinin yapılması, ilçedeki tüm
ihtiyaçların giderilmesi gerçekleştirildi. Toplamda 2 bin 743
personeli, 258 kara, 9 hava aracını seferber ettik. Enerji
Bakanlığımız, Çalışma Bakanlığımız, İçişleri, Gençlik ve Spor
Bakanlığımız, Aile Bakanlığımız çalışmalarda görev aldılar.
Genelkurmay Başkanlığımız, AFAD, STK’lar bölgede yaraları sarmak
için canla başla çalıştılar. Şehit madencilerin yakınları için de
adımlar, attık, atmayı sürdürüyoruz. Nelerin yapılabileceği, İş
güvenliği ve sağlığı yasasında nelerin yapılacağı çalışmalarını
yaptık. Kademe kademe bu değişiklikleri yapacağız. Bu adımları
atacağız" dedi.
“SORUŞTURMALARI BİZLER DE TİTİZLİKLE TAKİP EDİYORUZ”
Dün temsilen 10 kişilik bir heyetin Soma’dan geldiğini hatırlatan
Erdoğan, "Bu kazanın sebeplerini ve sorumluların tespit etmenin
yanında bundan sonra alınacak tedbirleri tespit etmek. Bu
soruşturmaları bizler de titizlikle takip ediyoruz. Bundan sonra
aynı kazaların yaşanmaması, minimize etmek için çalışmaları
başlattık. Hiç kaza olmaz gibi bir anlayışın yanlış olduğu ifade
etmek gerek. Kaza oranın minimize etmek en ideal olanıdır ama
sıfırlamak dünyanın hiçbir yerinde yaşam şeklinde mümkün değildir.
Otobüsler, otomobiller, uçaklarda vesaire test azami ölçüde
yapılır. Olmuyor mu gene oluyor. Maden ocakları, kömür ocakları
riski en yüksek olan işletmelerdir. Buralarda en ileri teknolojiyi
hayata geçirmek için bundan sonraki takipler çok daha farklı
olacak. TBMM’de bir araştırma komisyonu kuruldu. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız
yeni acıların yaşanmaması için çalışıyorlar. Yüreklerimizi dağlayan
Soma faciası 77 milyona zor zamanlarda birlik olma ruhunu güçlü
şekilde hissettirdi. En son Van depreminde milletimiz Van’daki
kardeşlerimizin acısını paylaştı. Soma’da yaşanan kazanın ardından
77 milyonun tek yürek olduğunu, nakdi yardımıyla dualarıyla
Soma’nın acısını yüreklerinde hissettiler. Tüm dünyanın dost ve
kardeş ülkelerinde bizlerle olduğunu bu acı hadiseyle bir kez daha
gördük" ifadelerini kullandı.
“SOMALİ’YE, BOSNA-HERSEK’E EL UZATMAMIZI BİLMEYENLER SOMA’YI DA
BİLMEZLER”
Bosna Hersek’te sel felaketine ulaşan ilk uluslararası yardım
Türkiye’nin olduğunu anlatan Erdoğan, konuşmasında şunları
kaydetti:
"Soma’yı sorduklarını, bizim acımızı paylaştıklarını, gazetedeki o
haber son derece anlamlı şekilde bizlere aktarıyor. Bunu herkes
anlayamaz ve anlayamaz. Bir Bosnalının bir yandan evindeki
çamurları temizleyip bir yandan da Soma’yı sormalarını herkes
anlayamaz. Somali’yi bırak Soma’ya bırak insanlık dışı ifadeler
kullananlar oldu. Bizim Bosna’daki Sırbistan’daki sel felaketine
yardım göndermemizden rahatsız olanlar oldu. 12 yıllık Türkiye
artık yok. Biz, bunu birçok yönleriyle ele alabilecek güce sahibiz
ama bunların anlayışı nasıl bir anlayıştır. Bu nasıl bir
insafsızlıktır. Somali’ye, Bosna-Hersek’e el uzatmamızı bilmeyenler
Soma’yı da bilmezler. Somali bunlara ne kadar uzaksa Yozgat’ta o
kadar uzaktır. Dünyanı kendi küçük semtlerinden ibaret zanneder
bunlar. Lüks kafelerde, boğaza nazır kafelerde demlenirler. Emin
olun eğer Twitter’da gündem listesine girmiyorsa hiçbir mesele
bunlar için anlam ifade etmez. 140 karakterde mesaj yazınca
kendilerini dünyayı kurtaran adam gibi görürler. Bir fakirin evine
ayakkabılarını çıkarıp girmezler. Niye, beyefendi evine öyle girip
çıkıyor da onun için. İstanbul’un doğusunda, İzmir’in Ankara’nın
doğusunda koca bir dünyanın olduğu bilmez, umursamazlar.
Yoksulluğun coğrafyası, mazlumun rengi yoktur. Karşısındakinin
etnik kimliğine bakarak bir şeyler vererek yaptığı yardım değil
tahkirdir. Bizim inancımızda sağ elin verdiğini sol el görmeyecek
Sen bugün Somali’yi bırak dersen yarın ihtiyacın olduğunda sana
bakacak kimseyi bulamazsın. Olayın bir de siyasi, vicdani boyutu
vardır. uluslararası bütün siyasi olayların içinde bu insanlar
değişik zamanlarda sizlerle birlikte hareket ediyorlar. O zaman
bakıyorsun o benim dar günümde Türkiye var diyor. Bütün bunlar bir
tarafa biz sadece vicdanımızın, inancımızın sesini hissederek
bunları yapıyoruz. Sen bugün Bosna’nın meselesine sırtını dönersen
yarın dost bulamazsın. Türkiye Soma’ya da Somali’ye de ulaşacak
güçtedir."
“ONYILLARDIR REDDEDİLEN, İNKAR EDİLEN VATANDAŞLARIM NE DEMEK
İSTEDİĞİMİ ÇOK İYİ ANLIYORLAR”
Başbakan Erdoğan, "12 sene öncesine kadar yurtdışına çıkan
vatandaşım, şahsım da dahil olmak üzere sınır kapılarında boynunu
yere eğmek zorunda kalıyordu. Benim vatandaşım pasaportunu, bol
sıfırlı parasını gizliyordu. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm
vatandaşları pasaportlarıyla, kimlikleriyle, ayyıldızlı
bayraklarıyla gurur duyuyor. İftihar ediyorlar. Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı demek herkesin sustuğu bir dönemde, Suriye’deki zulme
karşı çıkan 1 milyon Suriyeli evinde misafir eden büyük ülkenin
vatandaşı demektir. Mısır’daki darbeye korkmadan darbe diyebilen o
darbenin mağdurlarını cesaretle savunabilen onurlu vatandaşı
demektir. Somali’ye Myanmar’a Afganistan’a elini uzatan cömert
vatandaş demektir. Yıllarca hastane koridorlarında çile çekmiş,
köyünde yolla, ilçesinde suyla, uçakla, duble yolla, hızlı trenle
bu dönemde tanışan vatandaşlarım benim ne demek istediğimi
anlıyorlar. Onyıllardır reddedilen, inkar edilen vatandaşlarım ne
demek istediğimi çok iyi anlıyorlar. Onlar bizi çok iyi
anladıkları, bizi bu makamlara taşıdıkları için buradayız. Ecdattan
böyle gördük, ecdadımız gerçekten güzel yapmış. Eğer ta buralardan
Hint Yarımadasına donanmalar gönderen bir ecdadımız varsa bununla
gurur duyarız, o yolda yürümeye devam ederiz" şeklinde konuştu.
“KÖMÜRÜN ÇİLESİNİ ÇEKEN, ALIN TERİNİN NE OLDUĞUN BİLEN BİZİZ”
"Geçen yıl Gezi olayları öncesi İstanbul’da duvarlara ’zulüm
1453’te başladı’ diye yazanları destekleyen bir zihniyet bizi asla
anlayamaz" diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Soma’nın varlığını orada kaza olduğunda anlayan zihniyet bizi
anlayamaz. Her nerede ne şekilde olursa olsun bir kaza olsa da
birileri ölse de ellerini ovuşturan zihniyet bizi anlayamaz.
Kömürün çilesini çeken, alın terinin ne olduğun bilen biziz. En zor
işlerde ölümle burun buruna çalışan biziz. Biz oralardan geliyor,
her an zaten oralardayız. Başbakanınız kömür ocaklarına inmiş bir
başbakandır. Gerek Çalışma Bakanım, Enerji Bakanım yine o kömür
ocaklarına inen kömür ocaklarında çalışan kardeşlerimizle yemek
yiyen ekibiz biz. Atıp tutanların bu ocaklara girip çıktığı yok.
Bunlar varsın sadece demlensinler. Yaptıkları birkaç milletvekili
gidip oturma eylemi yapıyor, oturun oturun sizin hayatınız
oturmakla bizim hayatımız çalışmakla geçti. Zaten böyle devam
ettiğiniz için bir yere varamıyorsunuz, Biz daha çok çalışacağız,
nerede eksiğimiz var. Ben Bakanlar Kurulu toplantısından sonra
talimat verdim. Bunu en ileri teknolojiyle hangi ülkeler
kullanıyor, ekipler halinde gidecek oraları inceleyeceksiniz.
Onların teknolojisini gerekirse ülkemize transfer edeceğiz. Almanya
Şansölyesi de gereken desteği vermeye hazırız’ dediler. Putin de
Her türlü desteği vermeye hazırız’ dediler. Biz hemen süratle bu
adımları atacak, bu süre içerisinde 2-3 ay gerekirse bu ocakları
kapalı tutacağız. Temsilci heyetle bu görüşmelerimizi yaptık. O
gelen kardeşlerimiz bize hala ’Ne zaman işimize döneceğiz’ diyor.
Orada da hava bu. Bunu iyi görmemiz, incelememiz var. Tabii ki
işinize döneceksiniz ama biz de bütün önlemleri alalım, ondan sonra
işinize başlayacaksınız’ diyoruz.”
"NEDEN AYAĞA KALKIP BUNLARIN YÜZÜNE TÜKÜRMÜYORSUNUZ"
"Duvarlara Zulüm 1453’te başladı diyenler bizim tarihimizi
anlayamazlar. Onlar tarihini anlayanlar değil kötüleyenlerdir. Ama
biz hiçbir zaman onlara kulak asmayacağız” diyen Erdoğan, “Biz o
bakiye üzerinde yaşıyoruz ve bütün Türkiye genelinde o Devleti
Aliyeyi Osmaniye’nin Selçuklu bakiyesi üzerinde eserlerimizle
övünüyoruz. Şu anda bunlara sorun hiçbir eseri yok. Ecdatta
Selçuklu’dan tutun Osmanlı bütün eserlerle ülkemizi donatmış.
Turistler işte bu eserlere geliyor, onları geziyor dolaşıyorlar
Olay artık sadece artık bir sadece, güneş kum deniz değil ama 36
milyonu turistin çıktığı bir Türkiye. Bizim şehit madencilerimize
AK Parti’nin mitingine katıldı diye. Onlara müstahaktır’ diyen köşe
yazarlarının kardeşlerim insanlıktan nasibi olabilir mi? Bunlarda
ne insanlık ne vicdan var ama onu gazetesinin köşesinde yazdıran da
aynı. Aynı şekilde bir başka yazar güya bayan ne şehittir ne gazi
ardından niyazi diyor. Hani kadın hakları dernekleri, insan hakları
dernekleri bir başka birşey olduğu zaman ayağa kalkıyorsunuz burada
neden ayağa kalkıp bunların yüzüne tükürmüyorsunuz. 301 şehidimize
bu hakareti yapanlar bu ülkede aslında 77 milyonun yüzüne tükürmesi
gereken insanlardır. 301 değil hep birlikte, 301 kardeşimin tüm
ailelerin dava açması lazım bunları. Şu ana kadar 50 kadar dava
açan var. Bu kardeşlerimize bu hakareti yapanlara tüm varislerin
hadlerini bildirmesi gerekiyor" dedi.
(İHA)