Belçikalı ressam Nancy Vanderstraeten, Avrupa'da birçok ülkeyi gezdikten sonra ziyaret ettiği Türkiye'ye hayran kalıp, eşiyle 40 yıl önce İstanbul'da yaşamaya başladı. Gençliğinde ressamlık ve mobilya tasarımlarıyla geçimini sağlayan Nancy, Türk insanlarına sevgisinden dolayı 'Naciye' adını kullanmaya başladı. 15 yıl önce eşini kaybeden Naciye, dağcılık sporuyla ilgilenen kızının isteğiyle Antalya'ya yerleşti. Geyikbayırı Mahallesi'ndeki evlerinde organik tarım, mobilya dekorasyonu, ahşap boyama, ressamlık yapan Naciye, 5 yıl önce parkinson hastalığına yakalandı. Geçmişte ziyaret ettiği bazı Avrupa ülkeleri ile ABD'de, parkinson hastalarının rehabilitasyon merkezlerinde boksla ilgilendiği aklına gelen Naciye, doktorlarının yönlendirmesiyle spor salonuna kayıt olmaya karar verdi. RİNGDE YUMRUK ATIYOR: Çok sayıda ilaç kullanan, yürümekte zorlanan ve titreme sorunundan dolayı gündelik yaşam kalitesinin azalmasından rahatsızlık hisseden Naciye, doktorlarına da danışarak, 5 ay önce antrenör Emin Gürhan ile boksa başladı. Haftanın üç günü kent merkezine 30 kilometre uzaklıktaki spor salonuna giden Naciye, boks eldivenlerini giyip, 1.5 saat ringde antrenman yapmaya başladı. Fizik tedavi ile boks antrenmanlarını uyumlu hale getiren Naciye, spor yaptığı 5 aylık dönemde daha hızlı ve dik yürümeye, yüksek basamaklardan inmeye başlarken, titreme sorununu en aza indirmeyi başardı. Spor yaparak parkinson hastalığının ilerlemesini önlemeye çalışan Naciye, 5 aylık antrenman sürecinde boksun kendisi için tutku haline geldiğini ve daha çok ringe çıkma isteği oluştuğunu söyledi. Geçmişte Avrupa ülkelerine ve ABD'ye seyahatinde parkinson hastalarının rehabilitasyon merkezinde boks yaptığını gördüğünde şaşırdığı günleri yıllar sonra kendisi de bu hastalığa yakalanınca hatırladığını aktaran Naciye, "Doktorumla konuştum. Ben de boksa başladım. Spor yaptıktan sonra çok daha iyi hissediyorum. Daha az titriyorum, vücut koordinasyonuna, ellerime ve bacaklarıma çok iyi geldi. Sonrasında ise boks tutku oldu" diye konuştu. YÜKSEK SESLİ MÜZİKLE SPOR YAPIYORUM: Boks sevgisini ve hastalığının tedavisine katkısını anlatan Naciye, şunları söyledi: "Haftanın üç günü, 1.5 saat çalışıyorum. Bokstan sonra günlük yaşamda hareketler çok kolay gelmeye başladı. Parkinson hastalığında iki seçenek var. Ya hareketli olacaksınız ya da felç kalacaksınız. İlaç yetmiyor. Çok hareket yapmak lazım. Boksa gelmeden önce 90 derece eğilerek, sopayla yürüyordum, şimdi karşıma bakarak yürüyorum. Duruşum, yürüyüşüm tam değil ama yavaş yavaş düzeliyor. Seviyorum boksu, vurdukça çok iyi hissediyorum. Yüksek sesli müzikle ağır spor yapıyorum. Boks yapacağım, antrenmana geleceğim için sabırsızlanıyorum. Sonrasında da spor yaparak hem eğlenceli hem de sağlıklı vakit geçiriyorum."