7 Şubat 2011 Basın Özeti
Abone olFinancial Times: Türkiye Mısır için model olabilir, Obama'nın Kahire'ye gönderdiği temsilcinin Mübarek rejimiyle ilişkileri, Bush İsviçre gezisini neden iptal etti? ve Sarah Palin'in markalaşma çabası
İngiliz gazeteleri bugün de Mısır'daki gelişmelere geniş yer
veriyor.
Financial Times, başyazılarından birini de bu
konuya ayırmış. Gazete, 'Avrupalıların Arap tarihiyle randevusu'
başlıklı yazıda Avrupa Birliği'nin Arap dünyasının özgürleşmesine
yardım etmesi gerektiğini savunuyor. Dikkat çeken satırlar
şöyle;
'Özgürlüğe giden yolda sıklıkla sevimsiz sapmalar olur. Aşırı
milliyetçilik, ekonomik sıkıntılar, sınır çatışmaları ve hatta iç
savaş. Ama Avrupa, bu yolun sonunda yatan ödülü gözden kaçırmamalı.
Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da yönetimlerin halklarına en sonunda
saygıyla davrandığı komşularla çok daha güven dolu ve yapıcı bir
ilişki.'
'Türkiye model olabilir'
Financial Times, bu anlamda Türkiye'nin model olabileceğini söylüyor.
Türkiye'yi 'siyasi ve ekonomik çağdaşlaşma hız kazandıkça,
ılımlı İslamcı bir hükümetin ortaya çıktığı gelişen bir demokrasi
ve değerli bir bölgesel ortak' olarak tanımlayan gazete şöyle devam
ediyor;
'Belli bazı Avrupa Birliği hükümetlerinin Türkiye'ye tam üyelik
verilmesini reddetmesi aptallık mı, yoksa mantıklı bir gerçekçilik
mi, bu tartışılabilir. Ancak Tunus ve Mısır gibi girişimci bir orta
sınıfa sahip Arap ülkelerinin, Avrupa'nın yardımıyla Türk tipi bir
siyasi çoğulculuk ve ekonomik gelişme yönünde evrim geçirmesi
kesinlikle imkansız değil'
Guardian'ın Mısır'la ilgili gelişmeleri
duyurduğu sayfalarında da gazetenin Orta Doğu Editörü Ian Black'in
ülkedeki en büyük ve örgütlü mühalif grup olarak tanımlanan
Müslüman Kardeşler'le ilgili yazısı dikkat çekiyor.
Black'e göre, Müslüman Kardeşler dünyanın görmezden gelmeyi
kaldıramayacağı bir güç. Dikkat çeken satırlar şöyle;
'Müslüman Kardeşler görmezden gelinemez'
'Bugünlerde şiddetten kaçınıyor ve genç Müslümanlara Cihad
yapmak yerine, oy verme çağrısı yaptığı için El Kaide'nin
saldırılarına uğruyorlar. İsrail ve Siyonizm'e düşmanlıklarıysa
aynı. Pek çok başka anlamda da evrim geçirdiler. Şeriat'ı bir
referans olarak kullanan demokratik bir çerçevede çalışmaya hazır
olduklarını ifade ettiler. Bu, laikleri ve büyük Hristiyan azınlığı
kaygılandıran muğlak bir formül. 'Çözüm İslam'da' Müslüman
Kardeşler'in sloganı olmaya devam ediyor. Çoğu uzman bugün özgür ve
şeffaf bir seçim yapılsa, yüzde 25 ila 40 oy alacaklarını tahmin
ediyor. Tabi bu, daha küçük laik ve demokratik partilerin Mübarek
rejiminin Müslüman Kardeşlere bilerek vermediği boşluktan ne
kadarını kendilerine alabileceklerine bağlı. Çok partili sistemde
bir sistemde Müslüman Kardeşler İsrail'le yapılan barış anlaşmasına
karşıtlığını kesinlikle ifade edecektir. Ama sürekli bir savaş
halindeki eski, kötü günlere dönme arayışında olacaklarını düşünmek
zor'
Wisner'ın Mübarek rejimiyle ilişkisi
Independent'ın manşetindeyse, Amerikan Başkanı Barack Obama'nın Kahire'ye gönderdiği temsilcisi Frank Wisner'la ilgili bir haber ver.
Gazetenin deneyimli Orta Doğu Muhabiri Robert Fisk'in haberine
göre, Wisner, müşterileri arasında Mübarek rejimi de bulunan bir
hukuk firmasında çalışıyor.
Haberde, Wisner'ın 'Cumhurbaşkanı Mübarek'in liderliğinin devamı
kritik. Bu kendi mirasını yazması için bir fırsat' şeklindeki
sözleri hatırlatılıyor.
Bu sözlerin, Mısır'daki demokratik muhalefeti şoka uğrattığı ve
Wisner'ı Kahire'ye yollamaya karar veren Obama ve Dışişleri Bakanı
Clinton'ın muhakemesini tartıştmaya açtığı belirtiliyor.
Fisk ayrıca, Obama ve Clinton'ın Wisner'ın kişisel düşüncelerini
söylediğini ifade ederek, bu sözlerle aralarına mesafe koymaya
çalıştığını kaydediyor.
Bush'a suç duyurusu
Times, Eski Amerikan başkanlarından George Bush'un, işkence iddialarından soruşturmaya uğrama kaygısı nedeniyle, İsviçre ziyaretini iptal ettiğini duyuruyor.
Bush, görevi bıraktıktan sonraki ilk Avrupa ziyaretinde, 12
Şubat'ta İsrail yanlısı bir grubun vereceği akşam yemeğinde
konuşacaktı. Grubun avukatı, Bush'u protesto gösterileri sırasında
çıkabilecek şiddet olayları nedeniyle ziyaretin iptal edildiğini
belirtti.
Ancak, işkenceyi yasaklayan uluslararası insan hakları yasaları
uyarınca soruşturma başlatılması için İsviçre mahkemelerine suç
duyurusunda bulunan insan hakları kuruluşları, asıl nedenin kendi
başvuruları olduğunu belirtiyor.
Suç duyurusuna dayanak olarak da insanda boğulma hissi yaratan
waterboarding adlı sorgu tekniği gösteriliyor.
Bush anılarını yazdığı kitabında bu sorgu yöntemine bizzat onay
verdiğini söylemişti.
Ancak habere göre, İsviçre makamları suç duyurusuyla ilgili bir
soruşturma başlatmaya isteksizdi.
Bir İsviçre Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Adalet Bakanlığı'nın
Bush'un görev süresi sırasında işlediği iddia edilen suçlar
karşısında dokunulmazlığı bulunduğu sonucuna vardığını söyledi.
Ama insan hakları örgütleri Bush'un böyle bir dokunulmazlığı
olmadığı görüşünde.
Palin markası
Times'ta Amerikan siyasi yaşamının bir başka
önde gelen ismi, eski Başkan Yardımcısı Adayı ve Alaska Valisi
Sarah Palin'le ilgili bir haber dikkat çekiyor.
Habere göre Palin, hem kendisinin, hem de büyük kızı Bristol
Palin'in ismini markalaştırmak için başvuru yaptı.
Bu başvuruyla bazı Amerikalı siyasi yorumcuların, Palin'in kamu
hizmetinden çok, para ve şöhretle ilgilendiği yönündeki görüşünün
pekiştiği belirtiliyor.
Haberde Palin'in, gelecek yılki seçimde başkan adayı olmak için
Cumhuriyetçi Parti'de nabız yokladığı, ancak Arizona'daki silahlı
saldırıya verdiği tepki ve partinin karşı çıkması nedeniyle bundan
büyük ölçüde vaz geçtiği hatırlatılıyor.
Times, başvuruyla birlikte Palin markasının bir darbe daha
aldığını, Çünkü hem Sarah Palin, hem de kızının formu imzalamayı
unutması nedeniyle, başvurularının reddedildiğini belirtiyor.