Rizeli memur bir ailenin çocuğu olan Prof. Dr. Behçet Açıkmeşe Mars’a uzanan yolculuğunda imzası olan bir Türk... Mars'a inen Perseverance aracının "algoritmalarını geliştiren" NASA'da görevli Prof. Dr. Behçet Açıkmeşe süreci DW Türkçe'ye anlattı. NASA'daki Türk profesör ABD'de aldığı eğitimi yarıda bırakınca hayatının yönü tamamen değişmiş... İşte Mars'a giden araçta imzası olan Prof. Açıkmeşe'nin serüveni:Çocukluk yıllarıyla ilgili Açıkmeşe "1970'de Ardeşen'de doğdum. Babam devlet memuruydu, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde büyüdüm. Çocukluğumun bir kısmı Güneydoğu Anadolu'da geçti. İlkokulu Ünye'de, ortaokul ve liseyi Samsun'da okudum. Ortadoğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümüne girdim." diyerek anlattı.Hayatının değişim noktalarını anlatan Açıkmeşe "Asistanlık yaparken YÖK ve MEB'in açtığı yazılı sınavla girip burs kazanıp Amerika'daki Purdue University'e master ve doktora yapmaya gittim. Doktoraya makinede başladım ama yaptığım işten hoşlanmıyordum. O yıl 'Güdüm Kontrol Sistemleri' dersi alıyordum, çok hoşuma gitmişti. Matematiksel bir dersti ve ben bunu daha çok sevebileceğimi fark ettim." dedi. Doktorasını yarıda bırakan Açıkmeşe "Doktoramı bırakıp daha önce hiç görmediğim bir konuda doktoraya başladım. Ben neyi istiyorsam onun üstüne düşen birisiyim." diye konuştu. Prof. Açıkmeşe, Güdüm Kontrol Sistemleri üzerine yaptığı doktorayı bitirdikten sonra NASA'nın jet etki laboratuvarında yaklaşık 10 yıl çalıştı. O dönemde SpaceX'ten gelen iş teklifini reddeden Açıkmeşe, kariyerine akademide devam ettirme kararı aldı. Önce Teksas Üniversitesi, şimdi de Washington Üniversitesi'nde çalışmalarına devam ediyor.SpaceX'in teklifini neden reddettiğini açıklayan Açıkmeşe "O zaman çok küçük bir şirketti. Benim gibi 3-4 arkadaşa ulaştılar. O zaman adamda bulamıyorlardı. İlk başka kimse ne olacağını bilmiyordu Hayatımda o zaman farklı bir yerdeydin." şeklinde anlattıÜniversiteden teklif alan Açıkmeşe "Akademiden iş teklifi almıştım. Akademinin bazı avantajları var. Zaman, sizin kontrolünüzde oluyor. Ailemin büyük bir kısmı Türkiye'de. Çekirdek ailemin dışında herkes Türkiye'de. Orada daha çok zaman geçirmek isteyebilirim diye düşünerek akademiye geçmemin daha mantıklı olduğunu düşündüm" ifadelerini kullandı.Mars'a gidişten bahseden Açıkmeşe "Mars'a gitmenin üç temel bölümü var. Birincisi dünyadan Mars'a olan gidiş, uçuş 7-8 ay sürüyor. İkincisi atmosfere giriş ve iniş, bu yedi dakikada sürüyor. Üçüncüsü ise yüzeye iniş, bu yıllarca robotla süren bir araştırma oluyor. Şimdi baktığınızda birisi 7 ay, birisi 7 dakika ve birisi de 7 yıllık bir kısım." diyerek anlattı.Mars'ın en çok kısmını anlatan Açıkmeşe "Bunların en zor kısmı 7 dakikalık olan atmosfere iniş kısmıdır. Atmosfere giriş ve iniş en riskli kısım. O kısma 7 dakikalık terör diyorlar. Benimde katkılarım orada oldu." dedi. Perseverance robotunu anlatan Açıkmeşe "NASA'nın yeni misyonunda kullanılan perseverance robotu Mars'ta yaşamın izlerini arayacak. Kullandığı sensörler çok hassas olduğu için Kızıl gezegenin yüzeyine çok yavaş ve dikkatli bir şekilde indirilmesi gerekti. Bunun içinde uçan vinç adı verilen bir teknoloji kullanıldı." şeklinde konuştu. Her şeyin otomatik olduğunu belirten Açıkmeşe "Yukarıdan gelen uzay aracı inmiyor, yaptığı şey yerde 15 milimetre yukarıda askıda bekliyor, burada bir vinçle robotu aşağıya otomatik olarak indiriyor. Sinyallerin ışık hızıyla gidip gelmesi 26-27 dakika olduğu için her şey otomatik olarak oluyor. O yüzden kontrol etmek imkansız." sözleriyle anlattı.Robotun vinçle indirildiğini belirten Açıkmeşe "Vinçle indirip diğer aleti uzağa fırlatıyor. Uzağa fırlatılan aletin yere çakılmasıyla iniş bitiyor. Bu safhadaki navigasyon algoritmalarını ben geliştirdim. O algoritmalar sensörlerden aldıkları verilerle uçan vincin konumu belirleyip ona göre jetlerin nasıl kuvvet uygulayacağını komutlarını gönderiyor." dediVincin amacından bahseden Açıkmeşe "Amacı 200 metre daha fazla uçurmaktı. 2012'de ilk kez kullanıldı. O zaman 650 metre uçurmuştu, şimdi 700 metrenin üstünde uçurdu. Gayet başarılı oldu." diye konuştu. Prof. Dr. Açıkmeşe yeni çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Amazon'un kurucusu Jeff Bezos'un uzay şirketi Blue Origin ve NASA aya iniş için daha yeni teknoloji paketi üzerinde çalışıyor.NASA tarafından satın alındığına değinen Açıkmeşe "Bende o pakete öğrencilerimde ve iş arkadaşımla katkı sağladım. NASA, benim akademideki yarı zamanımı satın alarak orada çalışmamı ve teknik liderlik yapmamı istedi." şeklinde konuştu. Prof. Açıkmeşe Türkiye'nin uzay programı hakkında "Aya sert iniş amaçları var. Bu biraz agresif ve kolay bir şey değil. Yumuşak için çok daha zor. Sert iniş neden olmasın, olabilir. Türkiye'nin uzay serüvenin başlaması gerektiğin düşünüyorum." ifadelerini kullandı. Türkiye'nin kapasitesinden bahseden Açıkmeşe "Türkiye'nin uzay serüvenin başlaması gerektiğin düşünüyorum. İnsanlara da çok büyük umut ve hayal kaynağı oluyor. Türkiye roket, uzay aracının bir kısmını, otonom sistemler yapabiliyor. Yazılım ve mekanik aksam konusunda çalışmaları var. Böyle bir projenin hayata geçirilmesi sırasında çok şey öğrenilir." sözleriyle anlattı.Türkiye'nin uzay çalışmalarına başlaması hakkında Açıkmeşe "Bunları bir zaman başarmamız lazım. İnsanlar uzaya sırf bilimsem amaçla gitmiyor, ticari olarak da büyük faydaları var. Askeri olarak çok büyük faydaları var. Siz bunda seyirci olarak kalırsanız bunun bir bedeli var. Benim kişisel görüşüm Türkiye'nin bir noktada başlaması gerekiyordu. Umarım iyi durumdadırlar, genel anlamda pozitif bakıyorum." dedi. Uzay serüveniyle ilgili Açıkmeşe "60-62 senelik hikaye bu. İlk 10 senede çok şey oldu. Çok büyük imkanlar oraya aktarıldı. Sonra ticari ve askeri amaçlı şeylere yöneldi . Hayatın her şeyinde uydu var. 70'ler, 80'ler, 90'larda yavaşlayan uzay sektörü, 2000'lerde hızlandı. Özellikle Jeff Bezos ve Elon Musk hem kişisel hem de ticari sebeplerden bu işe girdiler. " ifadelerini kullandı. Uzaya ilk gönderilen uydu üzerinden yaklaşık 60 yıl geçti. Prof. Dr. Açıkmeşe'nin önümüzdeki 60 yıldan beklentisini "Benim tahminim artık ayda bir üs olacağı düşüncesi. Orada yakın üretilirse bu sefer diğer gezegenlere olan misyonlar hızlanabilir. Orada yakıt yapılabilirse her yere daha rahat bir şeyler yollanabilir." sözleriyle anlattı. Dünya yörüngesinde çalışan insanlar olabileceğine değinen Açıkmeşe "Dünyanın yörüngesinde çalışan insanlar olabilir. Belki astreoitlere geçebiliriz. Onların kaynaklarından yararlanabiliriz. En büyük engellerden biri hala itme teknolojisidir. Hala kimyasallar kullanıyoruz." dedi. Mars'ın geleceğine dair düşüncelerini Açıkmeşe "60 senede Mars'a gidip yerleşmeyi olayı olur mu bilmiyorum ama Mars'a kesin gidileceğini düşünüyorum. Üs kurulur mu bunu bilmek zor. Bu tür şey umarım gençleri heyecana getiriyordur. Geleceğe dair hayallerini geliştiriyordur." diyerek sözlerini tamamladı.