7 Aralık 2011 Basın özeti
Abone olAfganistan'daki saldırının mezhep çatışmasına yol açabileceği kaygıları, FT'den Putin'e tavsiye: Reform yap, 'Kanser vakalarının önemli bir kısmı önlenebilir' ve 'Kış kadınları yaşlı gösteriyor'
Afganistan'da dün, yani Aşure günü başkent Kabil'deki bir Şii
türbesine düzenlenen saldırıda onlarca kişinin ölmesi İngiliz
basınında geniş yer bulan konulardan.
Genel kanı, saldırıyla beraber, ülkede bir mezhep çatışması yaşanması kaygılarının arttığı yönünde.
Independent'ta Kim Sengupta imzasıyla yayımlanan bir yorum yazısında da bu durum vurgulanıyor. Dikkat çeken satırlar şöyle;
'Pakistan'ın hediyesi'
"Saldırılar, Batı'nın Afganistan'da kararlı teröristlerle
karşılaştığında ne kadar yetersiz olduğunu gösterdi ve katliamın
boyutları da şaşırtıcı. Ama daha da büyük sorun özellikle Şii
toplumunun hedef alınması. 10 yıldır devam eden savaşta mezhep
temelli bu ilk saldırı, çatışmada yeni bir cephe açılması
ihtimalini de beraberinde getiriyor. Ülkenin en büyük Şii topluluğu
Hazaralar, içsavaş sırasında Sünni Taliban'ın büyük katliamlarını
yaşadılar. Ama Taliban hep bunun mezhep nedeniyle değil,
Hazaraların Kuzey İttifakı'na destek vermesinden kaynaklandığını
söylemişti. Ama dünkü katliam bu bahaneyle de açıklanamaz. Taliban
sorumluluğu reddetti. Bazıları kimin sorumlu olduğu konusunda
çoktan kararını vermiş. Dün sabah saldırı haberi Afganistan
Konferansı'nın yapıldığı Bonn'a ulaştığında Afgan heyetinden bir
yetkili, "Pakistanlı komşularımızdan bir başka hediye"
dedi."
Saldırıyı üstlenen örgüt
Guardian'da güvenlik güçleri ve uzmanların
saldırının arkasında El Kaide ya da örgütle yakından bağlantılı bir
grubun olduğuna inandıkları belirtiliyor.
Gazete, bir radyo kanalına telefon açan bir kişinin saldırının
sorumluluğunu Leşkeri-i Cengvi el Almi isimli bir grup adına
üstlendiğini yazıyor.
Şiilere karşı saldırılar düzenleyen grubun geçmişte, İslamabad'daki
Mariott Oteli'nin bombalanması, Lahor'da Sri Lanka kriket takımına
saldırı düzenlenmesi, Belucistan bölgesinde Şii hacıları taşıyan
bir otobüsün hedef alınması sonucu 29 kişinin ölmesi ve 2009'da
Karaçi'de Aşure günü 30 kişinin öldüğü saldırıdan sorumlu olduğu
kaydediliyor.
İngiliz gazeteleri, Rusya'da yapılan parlamento seçimleri sonrası,
seçimlerde usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle, başkent Moskova'da
düzenlenen gösterileri geniş bir şekilde işliyor.
Putin'e reform tavsiyesi
Financial Times'ın bir başyazısında Rusya
Başbakanı Vladimir Putin'e protesto eylemlerine reformlarla yanıt
vermesi tavsiye ediliyor;
"Lider kadrosu şimdi nasıl bir tepki verileceğini iyi
düşünmeli. Bir seçenek demir yumruk. Ama otoriter eğilimleri
güçlendirmek tehlikeli olur. Örneğin 51 milyon Rus vatandaşının
internete ulaşımını kısıtlamak, tam da yetkililerin önlemek
istediği türde protestoları beraberinde getirir. En iyi tepki,
Putin'in 2000'den bu yana değişmemiş olmasına karşın, Rusya'nın
değiştiğini kabul etmek. Seçimler, daha zengin ve bilgili seçmenin
değişim ve geleceklerinde söz sahibi olmayı talep ettiğini
gösterdi. Putin'in yapacağı en iyi şey, kendisini gerçek
reformlarla yeniden var etmek olur. Muhafazakar Putin'in kozmetik
reformlar, popülist harcamalar ve Batı karşıtı söylemini arttırarak
bu durumu atlatmaya ve destek bulmaya çalışması bir risk.
Washington'un füze savunma sistemi planları karşısında savaş
tehdidinden söz etmesi, bu tutumun habercisi olabilir. Rusya için
de çok zarar verici olur. Ayrıca, zayıflamış bir Putin, gücünün
doruğundaki haline kıyasla Batı açısından çok daha zorlu bir ortak
olma tehdidini de beraberinde getiriyor."
'Arap Baharı'yla karşılaştırmayın'
Guardian'da ise, David Hearst imzalı makalede,
Rusya'da olanların neden Arap Baharı diye adlandırılan süreçle
karşılaştırılmaması gerektiği anlatılıyor. Dikkat çeken satırlar
şöyle;
"Görünürde Putin'in Rusyası'nın, Bin Ali'nin Tunusu ya da
Mübarek'in Mısırına çok benzeyen yanları var; haklarından mahrum
edilmiş ama eğitimli bir gençlik, muhalif bir internet ve sosyal
medya, küçük bir elit grubun yönettiği yolsuzluklara bulaşmış bir
devlet ve gerçek siyasi değişimin imkânsız olması. Peki, seçimler
baskı altındaki siyasi muhalefetin sokağa çıkıp, orada kaldığı bir
kaynama noktası mı? Kısa yanıt "Hayır"
Putin'in karşısındaki liberal partilerin seçimde çok az oy aldığını
söyleyen Hearst, seçimlere girmesi yasaklanan eski liberal
milletvekili ve ekonomi profesörü Vladimir Rizkov'un sözlerine de
yer veriyor.
Rizkov, Rus halkının siyasi açıdan pasif tutumuna dikkat çekiyor ve
Ruslar'ın yüzde 85'nin hiçbir siyasi, sosyal ya da dini örgüte üye
olmadığını söylüyor.
Hearst yazısına, "Öyle ya da böyle, Putin'in karşısına ciddiye
alması gereken bir rakip çıkması için biraz daha geçmesi
gerekebilir" diyerek son veriyor.
'Kanser kader değil'
Bu sabah İngiliz basınında geniş yer bulan konulardan biri de ülke çapında yapılan bir kanser araştırmasının sonuçları.
Habere bir tam sayfasını ayıran Times'ın
başlığı "Daha sağlıklı bir yaşam sürmek, kanser vakalarının
yaklaşık yarısını engelliyor" şeklinde.
Araştırmaya göre, İngiltere'de kanserin başlıca nedenleri sigara,
beslenme alışkanlıkları ve aşırı kilo.
Bu üç unsur, geçen yıl ortaya çıkan 314 bin kanser vakasının üçte
birinde başlıca neden.
Onbinlerce vakada da güneş ışığı, enfeksiyonlar, egzersiz yapmamak
ve işte zararlı kimyasallara maruz kalmak gibi nedenlerin rol
oynadığı belirtiliyor.
Araştırmayı yapan ekibin başkanı Profesör Max Parkin, "Çok sayıda
insan kansere kaderin, ya da genlerin neden olduğuna inanıyor. Bu
kanıtlar, tüm kanser türlerinin yüzde 40'ına aslında
önleyebileceğimiz şeylerin neden olduğunu gösteriyor" diye
konuşuyor.
'Kış kadınları yaşlı gösteriyor'
Daily Telegraph, kış aylarında olduğumuz
bugünlerde kadınları üzecek türden. New York'ta yapılan bir
araştırmaya göre kadınların gözleri, kış aylarında beş yıl daha
yaşlı gözüküyor.
Güzellik uzmanlarının yaşları 27 ve 60 arasında değişen 5 bin kadın
arasında yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, soğuk geçen aylarda
yeterince güneş ışığı alınmaması nedeniyle deri soluklaşıyor ve
kadınlardaki gözaltı torbaları daha koyu görünüyor.
Daha az D vitamini alınması sonucu da, daha fazla yorgunluk
hissedildiği ve mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin
üretiminin azaldığı vurgulanıyor.