6. madde uyarısı postadan
Abone olTMY Tasarısı'nın 6. Maddesi'nin Apo'ya yarayacağı konusunda CHP Lideri Deniz Baykal'ı kim uyardı?
Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'nın 6. Maddesi'nin Apo'ya
yarayacağı konusunda CHP Lideri Deniz Baykal'ı kim uyardı? Baykal,
'uyarı'nın nasıl geldiğini bakın böyle açıkladı...
Baykal, Türkiye'nin gündemine getirdiği maddeyle ilgili
bilgiyi kimin verdiğini ilk kez açıkladı: Bir grup
hukukçudan posta yoluyla geldi. Bu madde AİHM'nin kararıyla
birlikte düşünüldüğünde suçtur. Öcalan'ın tahliyesi çok mümkün.
Suçun altında AKP imzası var
Sayın Baykal, siz biliyor musunuz; 6'ncı maddenin son
fıkrası kime ait?
(Önce gülümsüyor ve devam ediyor) Vallahi benim bu soruya
verebileceğim tek cevap Başbakan ve Bakanlar Kurulu'nundur. Onlar
kimlerden esinlendi? O benim meselem değil. Bizim muhatabımız bu
yasa tasarısının altını imzalayarak "Bunun çıkmasını istiyorum"
diyen Başbakan ve Bakanlar Kurulu'dur.
Ama bu maddenin, telaffuz edilmesinden çekinilen bir
kurumdan geldiği izlenimi de doğuyor?
Kimse karnından
konuşmasın. Herkes ne biliyorsa çıksın söylesin.
Siz bilmiyor musunuz?
Ben Başbakan'ı
biliyorum, onlar getirdi. Onların dışında bir muhatabı varsa
söylemek isterse Başbakan söyler ve biz de öğreniriz. Yani ben bu
tasarı nedeniyle kimi suçlayacağım, kiminle tartışacağım;
Başbakan'la tartışacağım. Gerisi beni ilgilendirmez.
Güvenlik gücü değil
Peki sizi kim uyardı? Tasarıya böyle bir madde konduğu
uyarısını, açıkçası güvenlik güçlerine ait bir birimden aldığınız
söyleniyor?
Söz konusu değil. Bu konuda hiçbir temasım olmamıştır. Biz yasa
tasarısını ilk kez Meclis'e geldikten sonra gördük. Meclis'e
geldikten sonra herkes kendi imkanlarıyla bakmaya başladı. Ortada
bir parti tavrı geliştirmek söz konusu olmadı. Herkes bakıyor; iyi
niyetle bakıyor. O bakıldığı gün kendimiz, temaslarımızı yaparak
anlayışımızı ortaya koymaya başladık. Ve bunu ilk kez biz
söyledik.
Bakınca mı gördünüz yoksa bir yerden mi uyan
geldi?
Bu konu gerçekten çok soruluyor, o yüzden tabloyu anlatayım: Bize
her gün ülkenin dört bir köşesinden çeşitli sorunlarla ilgili
ihbarlar, bilgiler, öneriler, telkinler gelir, insanlar "Yazalım
bunu CHP'ye" derler ve gönderirler. Arkadaşlarımız bunların
arasından ayıklama yapar. Önemli ve ciddi görülenler ilgililere
aktarılır. Bana arkadaşlarım dediler ki "Bize böyle bir şey geldi,
şuna bir bak!"
Ama herhalde "TMY'nin 6'ncı maddesinde Öcalan'a af imkanı
var" uyarısı yurdun dört bir tarafından gelen mektuplar arasında
değildi, değil mi?
Hayır, onlardan biri bu, onlardan biri... Bir kişi de değil, bir
grup. Türkiye'de bu konuları yakından izleyen bir grup hukukçu
bunlar. "Böyle bir maddeyle karşı karşıyayız, aman dikkat"
demişler, göndermişler.
Yoksa istanbul'daki Hukukçular Birliği mi?
Hayır, hayır, hiç alâkası yok. Söz konusu değil. Söylediğiniz
birliği de tanımıyorum, ama dernek ya da birlik değiller.
Meselâ bir üniversitedeki öğretim üyeleri mi?
Yani?
Kim olduklarını söylemenizde bir sakınca mı
var?
Elbette, bunlar bugün sivil yönetim içinde görev yapan insanlar.
Ama bunlar şimdi zaten benim görüşlerim. Ben kendi görüşlerimi
söylüyorum. O bizim kendi iç çalışmamızla ilgili bir konu. Bize
tamamen yazılı metin etrafında bir değerlendirme gelmiştir.
Arkadaşlarımız bana bunu iletmiştir, ben de baktığımda bunu ciddiye
almak gerektiğini düşündüm. Onun üzerine bunu inceleme kararı
aldık. Derhal dışarıdaki güvendiğimiz hukukçulara danıştık. Parti
içindeki hukukçuları topladım. Bir kısmı "Ya böyle bir şey yok"
dedi, bir kısmı "Var" dedi. Onların tartışmalarını izledik ve biz
kendi kararımızı verdik.
Bu arada hiç güvenlik birimleriyle görüşüp, uyardınız
mı?
Hayır, hiçbir temasım olmadı.
Hep benim muhatabım hükümettir diyorsunuz, ama bu maddenin
sahibinin kim olduğunu bulmak da çok önemli değil mi?
Tabii, bunu araştırın, çıksın. Ben de ilgiyle izlerim,
öğrenirim.
Siz niye araştırmıyorsunuz?
Benim işim değil.
Ana muhalefet liderisiniz? Öcalan'a kim af imkanı tanımış,
bilmek gerekmez mi?
Ben şuna bakıyorum; ortada hükümetin bize getirdiği bir şey
var.
Ama kim koydu?
Kim değil, bu konmuş, sahibi hükümet. Onun imzasıyla geliyor.
Hayır, ama Başbakan "Başkasının isteğiyle kondu, ama
ispiyonlayamam" diyor. Belli ki incitilmek istenmeyen bir kurum ya
da kurumlardan söz ediyor.
Beni bunlar hiç ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren şudur: Hükümet
terör örgütünün kurucusuna, yöneticilerine fiilen af niteliğinde
bir düzenleme getiriyor. "Hayır, biz terör örgütünün yöneticilerine
bunu getirmedik" demeleri mümkün değil.
MHP'yi Öcalan'ın idam edilmemesi gerektiğine ikna edenin de
MİT raporu olduğu söylendi; belki şimdi de hükümet bu ülkenin
çeşitli istihbarat ya da güvenlik güçleri tarafından 6'ncı maddeye
ikna edildi?
Güvenlik güçlerinin temsilcileri bütün
Meclis'in ve gazetecilerin önünde biz bu maddenin derhal
çıkarılması gerektiğine inanıyoruz dediler.
Ama bunu dediğiniz gibi sadece temsilcileri dedi. Kurumsal olarak
hiçbir yerden açıklama yok.
Ama o kurumların temsilcileri de bu madde çıkarılmalıdır, dedi.
Onlar da "Biz bunu görmedik", dediler.
Peki nereden geldi, yukarıdan mı?
Benim kafamda öyle yukarı diye bir kavram yok. Herkes sorumluluğunu
üstlenmelidir. Yani hükümet şunu mu söylüyor; "Ya bu gerçekten kötü
bir düzenleme, ama bunu birisi bize verdi" mi diyor?
'İspiyonlayamam' dediğine göre?
Demek ki ortada bir suç var. O suçun altında da onların imzası var.
Böyle bir madde Türkiye'nin terörle mücadelesi açısından vahim bir
manzara oluşturuyor, ilk Eve Dönüş Yasası çıktığı zaman da biz aynı
değerlendirmeyi yaptık. "Bu işlemez, kendinizi avutuyorsunuz,
terörle mücadeleye zafiyet getirirsiniz" dedik. Ve nitekim bu yasa
çıktı; dağdan bir tek kişi bile inmedi, ama cezaevindeki Hizbullah
ve PKK mahkumları tahliye olup dağa çıktılar. Ve yanlış olduğu
görüldü. O yasanın arkasında kim olduğu da çok tartışılmıştı.
Kimisi "Amerika" var dedi, kimisi "güvenlik güçleri var" dedi. Biz
de kim istiyorsa yanlış dedik. Ve hükümete "Bu yanlışı görüp, karşı
çıkması gereken sensin" dedik. Şimdi bu 6'ncı maddede de aynı şey
oluyor. Ama 6'ncı madde ondan da vahim bir düzenleme.
Sizce en vahim tarafı ne?
İlk kez bu yasa, bir
terör örgütünün kurucusu ve yöneticilerine fiilen bir af imkanı
getiriyor. Bu en vahimi. Ayrıca eski pişmanlık yasaları iki, altı
ayla kısıtlıydı. Bunun hiçbir süre kısıtlaması yok. 15 yıl
yürürlükte kalacak. Bu ne demektir biliyor musunuz? Teröriste suç
işleme lisansı verilmesi demektir. Ne zaman için? Süresiz? 15 yıl
içinde gidip birini vuran terörist gidip teslim olduğu anda 1 gün
bile içeride kalmayacaktır.
Ama 6'ncı maddeyi af niteliğinde bulmayan hukukçular da
var?
Çünkü bu yasayı değerlendirirken pek çok çevre Avrupa insan Hakları
Mahkemesi (AIHM) gerçeğini yok sayarak bakıyor. Bizim en ileri
yargı organının aldığı kararı AlHM'in değerlendirme ve karara
bağlama imkanı var. "6'ncı maddeyle çıkmaz" diyenler bu faktörü yok
sayarak bakıyorlar. Oysa 6'ncı madde AlHM'in kararlarıyla birlikte
düşünüldüğünde bu çok mümkün.
Hükümetin şimdi "Biz koymadık, ama koyanı söyleyemeyiz"
açıklamaları hatasını kabul etmek olarak algılanabilir
mi?
Evet, evet ama daha bunu tam olarak söyleyemiyorlar.
Terörle mücadelede hak ve özgürlük olur
mu?
AKP böyle bir tasarı hazırladığı için eleştiriliyor, ama TMY
tasarısı'yla ilgili CHP'ye de eleştiriler var. Sizden, hele de bir
sol parti lideri olarak, hak ve özgürlüklerin daha fazla savunucusu
olmanız bekleniyor.
Ne alâkası var. Terörle hak ve özgürlük olur mu? Bunu demek
şaşkınlıktır. Terörü etkisiz kılmanın yolu diye af önermek tam bir
aymazlıktır.
"Terörle mücadelede hak ve özgürlük demek şaşkınlıktır"
dediniz; sanırını biraz daha açmanız gerekiyor, yoksa
Hacettepe'deki gibi sözlere maruz kalıyorsunuz?
Yok, o
ayrı, bununla ilgisi yoktu. Ama gayet tabii bu bir
şaşkınlıktır.
Ama terörle mücadeleye olduğu kadar insan haklarına da
vurgu yapılmazsa sonra iş çığırından çıkıyor; bunları siz de
biliyorsunuz?
İçerikle ilgili bir yanlışlık varsa
bakarsınız tabii. İnsan haklarına aykırı bir uygulama yapıldığında,
dur bir dakika denir. Önün hesabı sorulur. Ama bireysel hak ve
özgürlüklerle terörle mücadele birbirlerine rakip değildir; biz
bunların rakipmiş gibi gösterilmesine karşıyız. Çünkü Türkiye'de
bizatihi terörle mücadeleyi hak ve özgürlüklere bir saldırı gibi
anlama eğilimi var.
Sizce ikisi birbirine karışmış vaziyette mi?
Evet, ortada bir çelişki var ve insanların zihninden bunu çıkaralım
istiyorum. Sanki terörle mücadeleyi hak ve özgürlüklere önem
vermeyenler yapacak; hak ve özgürlük diyenler de hiçbir şekilde
terörle mücadele etmeyecek; terörle mücadele edenler de hak ve
özgürlüklere karşı duyarlı olmayacak. Bunların tümü yanlış.
'Sivil darbe' sözüm doğru çıktı
Orgeneral Büyükanıt'a yönelik ifadeleri de içeren Şemdinli
iddianamesi hakkında "Sivil darbe" dediniz. Bu o anki bir
değerlendirme miydi, hâlâ böyle mi düşünüyorsunuz?
Benim o sözümün ne kadar haklı, doğru olduğu ortaya çıkmıştır.
Nasıl çıkmıştır?
Bir savcının tamamen hukuk dışı, tek taraflı iddialarla, sağlam
maddi gerekçeler ortaya koymadan, siyasi amaçlı bir suçlama
iddianamesi hazırladığı Türkiye'de kimsenin inkar edemeyeceği bir
gerçek haline gelmiştir. Herkes bu konuda hem fikir.
Peki, ama tek kişilik bir darbe miydi bu; sadece bir savcı
mı?
Bu kadar yanlışlık tek başına yapılabilir mi?
Meclis'teki komisyonda birisinin ifadesini talep etme ihtiyacını
nereden hissediyor? Ne biliyor orada ne söylendiğini? O kişi, o iş
adamı, komisyona nasıl gidiyor? Kim çağırıyor onu komisyona?
Komisyonda yapılan konuşma komisyon üyelerinin bilgisi dışında
nasıl savcıya intikal ettiriliyor? Ve AKP milletvekillerinin bu
iddianameyle yaptıkları değerlendirmeler... "Bizim
söyleyemediklerimizi söylüyorsun" dediler. Bu, olayın bir
acemilikten kaynaklanmadığını gösteriyor. Aynı savcı Van
Üniversitesi Rektörü hakkındaki iddianameyi nasıl hazırladı? O da
mı onun bireysel tutumuydu?
Aslında onu yapan onu da yapar; savcının tutarlılığı
açısından bir çelişki yok gibi görünüyor?
Rica ederim,
olur mu? Bir rektöre karşı neye dayanarak, nereden güç alarak
harekete geçeceksin?
Sizce nereden güç alıyor?
Biz bir yerlerden güç aldığı gerçeğini ifade ettik ve onu orada
bıraktık.
Bırakmasak?
Zaten ortada. Herkes hükmünü verdi. Neye yönelikti bu? Sağ sol
ideolojisi miydi yani? Neyi amaçlıyor?
Büyükamt'ın Genelkurmay Başkanı olmasının önünü kesmeyi
mi?
Çok açık! Çok net! Peki bu bir savcının işi mi?
Niye görevden alındı Emniyet istihbarat Daire Başkanı?
Niye?
Şimdi bunu bana söylettirmeye çalışmayın. Neyin ne olduğunu herkes
görüyor. Ben niye sivil darbe dediğimi açıklamaya çalışıyorum.
Benim bu değerlendirmemin işin iç yüzünün ortaya çıkmasına ciddi
katkı yaptığı açıktır.
Peki bir savcı gerekirse Genelkurmay Başkanı hakkında bir
bilgiye ulaşsın, iddianame hazırlayabilir mi?
Elbette, eğer elinde delili varsa gereğini yapacak, ona hiç şüphe
yok.
Röpörtaj: Devrim Sevimay
Kaynak.www.vatanim.com.tr