İSTANBUL'da 63 yıl önce "Türkiye Mozaiğinin çatladığı gün" tertiplendi ve başarıyla sahneye konuldu. Londra'da Kıbrıs görüşmeleri sürerken, İstanbul'da yaşayan gayrimüslimler bir yalan haberle hedef haline getirildi. Selanik'te Atatürk'ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı haberi üzerine 6 Eylül 1955’te ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi gayrimüslimlere ait ev ve iş yerlerini yakıp yıktı. O iki gün Türkiye tarihine "6-7 Eylül Olayları" olarak geçen kara sayfayı ekledi. Peki o gün ne oldu? Neler yaşandı? Türkiye'nin milli gururlarından futbol efsanesi Lefter, o gün neler yaşadı en çok neye üzüldü? İşte o 6-7 Eylül olayları... YALAN MANŞET HALKI SOKAĞA DÖKTÜ... İstanbul Ekspres gazetesi "Atamızın evi bombalandı" manşetiyle ikinci baskısını yaptı. Tirajı 20 bin civarında olan gazete 6 Eylül'de 290 bin bastı. Bunun için önceden kağıt stoğu yaptığı iddia edildi. - Öldürülen kişilerin sayısı, kayıtlara geçtiği kadarıyla 37'ydi. Kayıtlara 60 olarak geçen tecavüz vakasının gerçek sayısı ise 400 civarındaydı. KADINLARA TECAVÜZ RAHİPLERE ZORLA SÜNNET... Bazı kadınlar tecavüz edildikten sonra öldürüldü. 90 yaşındaki rahip Hrisantos Mantas diri diri yakıldı. En az birkaç rahip bıçakla ve zorla sünnet edildi. Onlarca kişi linç edildi. Yalnızca İstanbul'da değil, İzmir ve Ankara'da da benzer olaylar yaşandı, üstelik Urfa, Mardin, Midyat'ta da Süryanilere saldırıldı. 5 BİN 317 MEKAN YAKILIP YIKILDI... 4 bin 214 ev, 73 kilise, 26 okul, 1 sinagog, işyeri ve dükkan benzeri toplam 5 bin 317 mekan yakıldı, yıkıldı, yağmalandı. Bu veriler uluslararası literatürde 6-7 Eylül hakkındaki en kapsamlı kitabın yazarı olarak tanınan Speros Vryonis'in verdiği rakamlar. Fotoğraflarda dükkanlâra saldıranları, İstiklal Caddesi'nin boydan boya kumaşla, yağmadan arta kalan mallarla kaplandığını izleriz. Kiliselerin içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diğer kutsal eşyalar tahrip edildiği gibi, İstanbul'da bulunan 73 Rum Ortodoks kilisesinin tamamı birkaç saat içerisinde harabeye çevrilirken, dinamitlerle patlatılmış, ateşe verilmiştir. Kilise içinde kutsal eşyalar tahrip edilmiş, İsa tasvirlerinin gözleri oyulmuş, haçlar kırılmış, mezarlar açılıp cenazelerin kemikleri ortalığa saçılmış, yeni gömülmüş bir cenaze ağaca asılarak karnına Türk bayrağı saplanmıştır. Provake edilmiş kalabalıklar hızlarını alamayınca Rumların ev ve işyerlerine ve NATO'da görevli Yunanistan askerlerinin evlerine saldırdılar. Bir Rum-Ortodoks kilisesini ve iki Britanya gemisini yaktılar. CELAL BAYAR NE DEDİ?.. Celal Bayar’ın, İstiklal Caddesi’ndeki hasarı görünce, etrafındakilerin duyacağı bir sesle İçişleri Bakanı Namık Gedik’e “Galiba dozu kaçırdık” dediği olaylarda 11 kişi hayatını kaybetti. Olayların ardından, Türkiye'de yaşayan binlerce Rum, Türkiye'den göç etti. Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yılında yaklaşık 100 bine düşen İstanbul'daki Rum nüfus son dönemde 2 bin 500'e kadar geriledi. SİYASİ FATURASI KİME KESİLDİ?.. Olayların kontrolden çıkması üzerine Adnan Menderes Sapanca'daki tatilini yarıda keserek Ankara'ya döndü ve sıkıyönetim ilan edildi. Olaylarla ilgili olarak önce 3.151 kişi tutuklandı. Sonradan bu sayı 5.104'e yükseldi. Bu süreçte İçişleri Bakanı Namık Gedik, istifa etti ve yerine geçici olarak Savunma Bakanı Ethem Menderes atandı, Bakan Fuat Köprülü vekaleten Savunma Bakanlığı görevini üstlendi. Milli Emniyet Hizmetleri şefi (MAH Reisi), İzmir valisi, İzmir’de bulunan birliklerin komutanları, İstanbul emniyet müdürü ve üç general, hükümet tarafından görevden alındı, bir dizi memurun olayların engellenememesinden sorumlu oldukları gerekçesiyle görev yerleri değiştirildi. ÖZEL HARP DAİRE BAŞKANI'NIN İTİRAFLARI... Özel Harp Dairesi (ÖHD) Başkanlığı, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulunda üst düzey görevlerde bulunmuş emekli Tuğgeneral Sabri Yirmibeşoğlu yıllar sonra 6-7 Eylül olaylarıyla ilgili şunları söylemişti: -Pardon Paşam anlamadım, 6-7 Eylül olayları mı? -Tabii. 6-7 Eylül de, bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı. Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi? -E, evet Paşam!... - Bak ben sana bir örnek daha vereyim. 1974’teki Kıbrıs Harekâtı. Eğer Ö.H.D. olmasaydı, o harekât, yani iki harekât da o kadar başarılı olabilir miydi? (...) Adaya, bankacı, gazeteci, memur görüntüsü altında Özel Harp Dairesi elemanları gönderildi ve bu arkadaşlarımız, adadaki sivil direnişi örgütlediler, halkı bilinçlendirdiler. Silahları 10 tonluk küçük teknelerle adaya soktular. Sonra 6-7 Eylül olaylarını ele al... LEFTER: EN KÖTÜSÜ HARÇLIK VERDİĞİM ÇOCUKLARIN EVİMİ TAŞLAMASIYDI... Türk futbolunun ve Fenerbahçe'nin efsane ismi Lefter Küçükandoniadis de saldırganlardan nasibini almıştı. Milli Takım ve Fenerbahçe'nin de yıldız golcüsüydü.. Ay Yıldızlı forma ile nice goller atmıştı… Atina'da Yunanistan’a gol bile atmıştı... Yunanlılar ona Turko,Turko diye tezahürat yapmıştı.. Çöp arabasıyla dolaşan saldırganlar onun da evine geldi.. Araçtan inip taşlamaya başladılar... Vurun şu gavura diye bağırıyorlardı.. Sonrasını Lefter Küçükandonyadis anlatıyor: "On beş gün önce gol attığımda omuzlardaydım... O gün ise kayalar ve boya tenekeleriyle karşılaştım... En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Evde ne pencere, ne kapı kalmıştı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. İstanbul'dan emniyet müdürü evime geldi. Gece gördüğü manzara karşısında 'aman Allah’ım' demişti…" 6-7 Eylül olaylarının fitilini ateşleyen yalan manşeti atan İstanbul Ekspres gazetesi olayların ardından sergilenen vahşete adeta alkış tutuyordu... İşte o manşet... KAPICI MEHMET'İN HİKAYESİ... Kapıcı Mehmet'in hikayesi ise en tuhafı idi. Bütün gece, elinde Türk bayrağı ile kapının önünde oturmuş ve gelen kalabalıkları "Burada Rum yok" diye kovuşturmuştu. Böylece kendi binasında oturan Müslüman olmayanları korumuş ancak tehlikenin geçtiğine emin olunca gidip karşı caddedeki binalara saldırmaya başlamıştı.