550 yıllık tarihi yazma ortada kaldı
Abone olHatice Çetinkaya adına Londra’dan gönderilen pakete uzun süre alıcı çıkmayınca, koliyi açan gümrük memurları tarihî bir eserle karşılaştı. Tarihi yazma korumaya alındı.
Hatice Çetinkaya adına Londra’dan gönderilen pakete uzun süre
alıcı çıkmayınca, koliyi açan gümrük memurları tarihî bir eserle
karşılaştı. Durum, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bildirildi.
İstanbul Atatürk Hava Limanı’nda bulunan 550 yıllık elyazması eser,
yaklaşık bir yıldır sahibini bekliyor. Geçtiğimiz aralık ayında
İngiltere’nin başkenti Londra’dan gönderilen bir koliden Yazıcızâde
Mehmed’in 1449’da kaleme aldığı “Muhammediye” adlı eseri çıktı.
Üzerinde Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi’nin mührü ve envanter numarası
bulunan tarihî eser, Çelebi Hava Servisi’nin çelik kasasında
saklanıyor. Türkiye’deki tüm müzelere yazı yazılmasına rağmen
kitabın sahibi ortaya çıkmadı. Eserin hangi kütüphaneye ait olduğu,
nereden ve nasıl kaçırıldığı, yurtdışına hangi yollarla gidip
tekrar niçin Türkiye’ye döndüğü de belli değil. Uzmanların paha
biçmekte zorlandığı yazma eser, Londra’dan George W. Mpey
tarafından ‘hediyelik eşya’ adı altında kargoya verilir. Ancak
alıcı Hatice Çetinkaya, uzun süre koliyi teslim almaya gelmeyince,
paket gümrük memurları tarafından açılır ve tarihî bir eserle
karşılaşılır. Kitabın bundan sonraki serüveni ise şöyle gelişiyor:
Gümrük Müdürlüğü, geçtiğimiz şubat ayında “Elimizde tarihî bir
Kur’an-ı Kerim var” diyerek Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bir yazı
yazdı. Bakanlık, önce Türkiye’deki 81 ilin valiliğini kitaptan
haberdar etti. Valilikler de il sınırları içinde bulunan müze ve
kütüphanelere ‘çalınan kitapları’ olup olmadığını sordu.
İstanbul'dan Divan Edebiyatı Müzesi, Konya'dan da Yusuf Ağa
Kütüphanesi kitaba talip oldu. İki müzenin de yazma eser
çaldırdıkları böylece ortaya çıktı. Adı geçen müzelerin uzmanları,
şubat ayında gümrüğe gelerek kitabı inceledi. Eserin, bakanlığa
bildirildiği gibi Kur'an-ı Kerim değil, 500 yıllık bir yazma olduğu
öğrenildi; ancak bu incelemeden sonra bir adım atılmadı. Gümrük
Müdürlüğü, geçtiğimiz haziranda bakanlığa bir yazı daha gönderdi.
Bakanlık da kitabı incelemesi için bir yetkiliyi yeniden İstanbul'a
yolladı. Aradan üç ay geçmesine rağmen kitap, gümrüklerden alınmış
değil. Zaman muhabiri, çelik kasada gerçek sahibini bekleyen yazma
eserle ilgili ilginç detaylara ulaştı. Eser hangi kütüphaneye ait,
nereden ve nasıl kaçırılmış; yurtdışına hangi yollarla gidip;
tekrar niçin Türkiye'ye dönmüş belli değil. Bu konuda çeşitli
iddialar var. Alınan bilgilere göre yazma, 2000 yılında İstanbul’da
tarihî eser hırsızlarının elinden kurtarılıp, önce Bursa'ya sonra
da yazma eserleriyle ünlü Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi'ne
gönderilmiş. Eserin sahibi olduğunu iddia eden Hatice Çetinkaya
adlı bir kadın ortaya çıkmış ve kütüphaneyi mahkemeye vermiş.
Mahkeme kitabı, 2002'de Çetinkaya'ya iade etmiş. Bunun üzerine
Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi eserin envanter kaydını düşmüş. Bundan
sonra olayda yeniden başa dönülmüş. Eserin, 2002 ile 2003 Aralık
ayına kadar nerede olduğunu bilen yok. 2863 sayılı yasa gereği
yazma eserler miras yoluyla şahsa geçse bile müze ve kütüphanelerin
bundan haberinin olması gerekiyor ve yurtdışına çıkarılması
kesinlikle yasaklanıyor. Buna rağmen eserin yurtdışına nasıl
çıkarıldığı bilinmiyor. Bilinen tek şey, 2 Aralık 2003'te
yurtdışından Türkiye'ye girişi sırasında yeniden ele geçirilmesi...
Tarihî yazma ile ilgili yazışmalar sürerken, Yazıcızade Mehmed'in
500 yıl önce kitabının ilk sayfasına düştüğü notlar, sanki
olanların önüne geçmek ister gibi: "Bu kitap, okunması için
yazıldı." Hangi kütüphaneye ne zaman bağışlandığı bilinmeyen
kitabın yazarından sonraki sahibi Yusuf Bin Said, meşhur adıyla
‘Canım Hocazade'nin düştüğü şu ayrıntı, eserin gerçek sahibinin
halk olduğu ayrıntısını ortaya çıkarıyor: “Muhammediye'yi daha
fazla kişi okusun diye kütüphaneye bağışlıyorum.” Hırsızların
elinden alınan eser, eğer bürokrasiden kurtulursa hem yazarın
vasiyetine hem de ikinci sahibinin dileğine uygun olarak okura
ulaşacak. Haber: Abdullah Kılıç Kaynak: Zaman