Geçtiğimiz gün MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’yi ziyaret
ettim. Seçim atmosferindeyiz, ama ağırlıklı bilimden ve
üniversiteden konuştuk.
Eski bir akademisyen olduğu için bilimsel konulara ilgisi
sürekli yüksektir. Hangi akademisyen ile bir araya gelse konu
bilime ve üniversiteye gelir…
Üniversitelerimizin akademik başarılarının artması, sanayi ve
sektörel işbirliğinin geliştirilmesi için atılan adımları çok
önemli buluyor; YÖK tarafından başlatılan tematik üniversite
yaklaşımının şehirlerimize katkılarının büyük olacağından
umutlu.
Keza, üniversitelerin akademik performanslarının ölçülmesi ve
bir nevi karne uygulamasına gidilmesinin de üniversitelerimiz
arasında bir yarış, rekabet ve kalite arzusu uyandıracağını
düşünüyor.
Bunların hepsi varlık sebebimiz, geleceğimiz öğrencilerimizin
daha iyi yetişmelerini temin için de, büyük kaynaklarla ayakta
tutmaya ve geliştirmeye uğraştığımız üniversitelerimizin hem
bulundukları şehirlere, hem ülkeye katkısının büyümesi için de
gerçekten gerekli adımlar.
Her şehrimizde en az bir üniversite var. Bazı şehirlerimiz
resmen üniversiteler şehri oldu. Yüksek öğretime devam etmek
isteyip de fırsat ve imkan bulamayan neredeyse kimse kalmadı.
Rakamlar açıklanıyor, Türkiye kadın akademisyen konusunda da,
kız öğrencilerin yükseköğrenime devamı konusunda da çoğu Avrupa
ülkesinden iyi.
Şimdi sıra üniversitelerimizi “üniversal” yapmakta.
Dünyanın kabul ettiği evrensel başarı kriterleri içinde
üniversitelerimizi ölçüp değerlendirebildiğimiz, onların sıralama
içindeki yerlerinden memnuniyet duyduğumuz zaman şunu da görmüş
olacağız: Üniversitelerimiz gerçekten bilgi üreten, buluş yapan,
patentler, markalar oluşturan, akademik olarak yayınladıkları değer
taşıyan yapılara dönüşmüştür…
Bunlar bize uzak mı?
Kesinlikle hayır.
Bunların hepsi olacak.
Öyle çok uzak bir gelecekte de değil, hepimizin inşallah yakın
bir gelecekte görebileceği, bir kısmımızın bu gelişmelere katkı
sağlayacağı bir vade içinde gerçekleşecek…
Gelişmeler bunu gösteriyor…
Sayın Devlet Bahçeli’ye dedim ki; bunlara ben de inanıyorum.
Siyasetin bu kadar ateşli olduğu bir süreçte bile bu gün sizinle
bilim ve üniversite üzerine konuşuyor isek, sizlerin gündemi
akademi ise, bu ülke kesinlikle başarır…
Cumhur İttifakı’nın ülkenin geleceği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sisteminin tam olarak yerleşmesi bakımından sürdürülmesinin şart
olduğunu belirtiyor Sayın Bahçeli. 31 Mart akşamı sandıktan ne tür
bir netice çıkarsa çıksın, Hükümetin önünde 4 yıllık bir süre
olduğunu ve bu süre içinde terörle ve mücadele başta olmak üzere
Hükümet’le Türkiye’nin her çıkarında yan yana duracaklarını ifade
ediyor.
İnandırıcılığını yitirmiş olan anket açıklamalarına göre
kendilerine pozisyon ayarlayanlara da mesaj veriyor: Türkiye 1
Nisan sabahına siyasi istikrarını koruyarak girecek. Siyasi
istikrarsızlık beklentisi içinde olan, buradan bir ekonomik
manipülasyon alanı doğurmak isteyen varsa bunlar da
umutlanmasınlar…