5 saat uzdolabı işkencesi gördük!
Abone olİHH Başkanı havaalına adım attıktan sonra çarpıcı açıklamalar yaptı! Yaşadıklarını anlattı... İşte o an gemide olanlar!..
İNTERNETHABER
İsrail'in "Mavi Marmara"ya saldırısının ardından üç gündür
süren bekleyiş dün sona erdi. 490 aktivist ve yaralılar ile 9
cenaze uçaklarla Türkiye'ye getirildi.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, havaalanına indikten sonra sıcağı sıcağına bir basın açıklaması yaptı ve yaşanılanları anlattı.
Yıldırım, 'Mavi Marmara' gemisinin İsrail sularına girmediğini ifade ederek, İsrail'in haksız yere gemiye saldırdığını söyledi.
İsrail askerlerinin silahlarını aldıklarını da doğrulayan İHH Başkanı, 'Ancak bu silahları kullanmadık ve denize attık. Çünkü şehit olmak için şehadet etmiştik' dedi.
Gemideki bir arkadaşlarının teslim olduktan sonra vurulduğunu
belirten Yıldırım, 'Gömleğimi çıkarıp beyaz bayrak yaptım
ancak yine de durmadılar ve bizlere tam 5 saat 'buzdolabı'
işkencesi yaptılar diyerek faciayı şu sözlerle özetledi;
İşte İHH müdüründen çarpıcı açıklamalar;
"Hepinizin düşündüğü gibi bizde İsrail'in bize karşı saldırısını beklemiyorduk.
İsrail'e, 'Bu krizi iyi yönetemiyorsun, size akıl verenler yani Yahudi halkını yalnızlaştırıyor, Dünyada gittikçe tek kalıyorsunuz' diye mesaj veriyorduk. Ancak bunu anlamadılar ve süreci zorlaştırdılar.
Dünyanın her tarafından aranıyorduk, gemimizde 1 yaşında çocuk vardı, kadınlar vardı, içimizde her görüşten insan vardı.
İSRAİL'İN KARA SULARINA GİRMEDİK
Ve biz aslında İsrail'in kara sularına hiç girmedik. Hatta dünya tarihinde ilk defa olmuştur, İsrail, ucu açık bir tatbikat ilan etti. 68 mil dedi. Olacak şey değil... Biz bunun sanal bir tatbikat olduğunu gördük. Buna rağmen 80 milde gittik, uluslararası sularda gittik ama İsrail bunu anlamadı.
Kaptanımız belgeleriyle konuşacak bizim güzergahımız Mısır'dır...
ETRAFIMIZ SAVAŞ ALANI GİBİ OLDU
Buna rağmen birden bire etrafımızda zodyak botlar, insansız uçaklar, F16'lar 5 tane büyük savaş gemisi ve deniz altı doldu.
SABAH NAMAZININ ARDINDAN SALDIRDILAR
'Bizi korkutuyorlar' dedik, böyle bir kafasızlık yapmazlar diye düşündük ve sabah namazında namaza durduk, baktık ki etramızda havadan, denizaltından, botlarla, her türlü araç kullanılarak bize saldırılıyor.
ARKADAŞLARIMIZ SİVİL DİRENİŞ GÖSTERDİ
Onların karasularında olsak, ya da illegal olarak korsanlık yaptıkları Filistin sularında olsak, deriz ki bize saldırabilirler. Birden bire indirme yaptılar, arkadaşlarımız sadece sivil direniş gösterdi. Bütün basın ordaydı, önce kolkola girdik ama olmadı.
BİZ MEŞRU MÜDAFAA YAPTIK
İsrailler'e bir söz verim tutacağım. Ben dürüst adamım 3 gün boyunca sorgulandım. Onlara dedim ki 'Bakın siz krizi yanlış yönetiyorsunuz, şu anda bile hala İsrail'i yalnızlığa itiyorsunuz'. 3 gün boyunca tüm birimleri beni sorguladı, dediler ki: 'Sen orada demirlerle, baltalarla bize saldırılmadığını mı söylüyorsun?'. Dedim ki; demirlerle sandalyelerle size saldırıldı. Ne? Meşru müdafaa. Ben dedim bunu açıklarım. Size söz veriyorum gideceğim basına diyeceğim ki; bizim arkadaşlar orada gördükleri sopalarla kendilerini savundular. Ama neye karşı? Denizaltına karşı, helikoptere uçağa ve İsrail'in en güçlü komandolarına karşı.
FOTOĞRAF ÇEKEN MUHABİRİMİZ BEYNİNİN ORTASINDAN
VURULDU!
DİĞER SAYFADA...
BEYNİNİN ORTASINDAN VURULDU!
İlk kullandıkları mermiler plastik mermi ancak daha sonra kullandıkları ince, sivri bir mermi... Fotoğraf çeken basın mensubu Cevdet kardeşimiz, tam bir metreden beyninin ortasından vuruldu ve beyni parçalandı. Sonra anladık ki bunlar gerçek mermi. Sahici mermileri saydırmaya başladılar.
İSRAİL SİLAHLARINI ALDIK ANCAK KULLANMADIK
İlk etapta arkadaşlarımız gelenlerden 10 tanesini etkisiz hale getirdi. Onların silahını da aldık ama kullanmadık, hepsini denize attık. Çünkü şehit olmak için şehadet ettik!.. Eğer o silahları kullansaydık yine suçlu olmuyorduk çünkü yine meşru müdafaya giriyordu.
BİR ARKADAŞIMIZ TESLİM OLDUKTAN SONRA VURULDU
Dünyada güçlü olarak bilinen İsrail ordusunu en güçlü ordunuzu sopalarla püskürttük. Bazı arkadaşlarımız görüntüleri vardı ama alamadık teslim olduktan sonra vurulmuştu. Ve bir Endonezyalı doktor arkadaşımız o İsrail askerlerine zarar gelmesin diye bir yere koymuştuk tedavilerini yapmıştık suyunu vermiştik o çatışma anında. Sonra bunları teslim eden Endonezyalı arkadaşımızı teslim ederken karnından 5 kurşunla öldürdüler. İnsanlık adına birşey yoktu.
GÖMLEĞİMİ 'BEYAZ BAYRAK' YAPTIM AMA...
Baktım olacak gibi değil, beyaz bayrak olsun diye gömleğimi çıkardım salladım. Ama kurşunların gelişi akla ziyandı!.. Bir arkadaşımızla gördük, tuvalette iki tane ceset vardı, kimlikleri belirsiz ve nerede oldukları belli değil.
ŞEHİT SAYISI 9'DAN DAHA FAZLA!
Şu an bize 9 tane şehit verdiler, aileler bunları tespit edecek. Ama bizdeki liste daha kabarık. Şu an ortada değil bu. Kayıtlar var. 38 yaralı arkadaşımızı doktor arkadaşlar elleriyle teslim etti. Demişler ki 'bizde 21 yaralı var' Diyorlarki 'biz bu kadar duyulmuş bir olayı saklayamayız' inşallah onlar haklıdır, göreceğiz. Şehit ve yaralıların ssayısının artmasını biz de istemeyiz. Kayıplar var.
KADINLAR OLMASAYDI TESLİM OLMAZDIK
Sonra ne yaptılar, teslim olduk, ellerimizi kaldırdık hep beraber... Çünkü kadınlar vardı, kadınlar olmasaydı teslim olmazdık. Bütün arkadaşlarımı kutluyorum, hiç biri geri adım atmadılar. Ve hiç biri de gerçekten onlara zarar vermedi. Çünkü biz oraya mazlum insanların yaşadıklarını dünyaya anlatmaya gitmiştik.
İSRAİL ASKERLERİ 5 SAAT İŞKENCE YAPTI
İki tane çok ağır yaralımızı orada bırakmak zorunda kaldık. Sonra anlaşma yaptık, yaralıları vermeye başladık. İnsanlar tuvalet ihtiyacına gidemedi. Ellerinde silah, hep hakaret ettiler. Sonra bizi geminin ikinci katına aldılar, ellerimizi bağladılar. Diz çökerttiler ve 5 saate yakın işkence yaptılar. Maksatlı olarak üstümüze helikopteri getirip döndürmeye başladılar. Helikopter denizden aldığı suyu üstümüze atmaya başladı. Biz 'buzdolabı' işkencesi gördük!..
Yaralılarımızı aldılar ama vida gibi bir şeyle uyuşturmadan bacağındaki yarayı açtılar. Hani siz doktordunuz! Biz size teslim olmuşken bize neden böyle davrandılar.
TÜRKİYE VE DÜNYA AYAKLANINCA GÖNÜL ALDILAR
Sonra gönlümüzü almaya başladılar çünkü Türkiye ve dünya ayağa kalkmaya başladı. Bu nedenle herkese çok teşekkür ediyorum. İnsanlık adına zafer kazanmamızda katkıda bulundunuz. Zulmü kim yaparsa yapsın karşısında duracağım yinede!..
ŞEHİT VERDİK DİYE KORKMUYORUZ! AMBARGO KALKANA KADAR DEVAM EDECEĞİZ!
Biz şehit verdik diye korkmuyoruz! Bu ambargo kalkana kadar devam edeceğiz! Ya bu ambargoyu kaldırısınız ya da sivil toplum kuruluşları olarak biz bu kararı vermişiz. Gerekirse daha büyük filolarla ve araba konvoyları Mısır'dan ve denizden aynı anda olmak üzere tüm dünyayı harekete geçiririz.