5 Mayıs 2011 Basın Özeti
Abone olEconomist'te Türkiye ekonomisi uyarısı. İngiltere'de koalisyon hükümetinde kılıçlar çekiliyor mu? FİFA'nın Antalya'da iki özel maçı da kapsayan şike soruşturması.
''Türkiye ekonomisi aşırı ısınıyor...''
Economist'in Türkiye'yle ilgili analizinin başlığı bu.
Dergi, Türkiye'de seçmenlerin bazıları hükümetin son dönemdeki baskıcı yöntemlerinden huzursuzluk duysa da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin gelecek ay yapılacak seçimlerde yine birinci parti olmasının beklendiğini kaydediyor.
Partiye yönelik desteğin ardında ekonomi yönetiminin önemli bir rol oynadığının altını çiziyor Economist.
Yaklaşık 10 yıldır Türklerin büyük bölümü, geçmiş krizlerde
lekelenmiş bir sicili olduğunu düşündükleri muhalefet partilerine
ekonomiyi emanet etmekte gönülsüz Economist'e göre.
Rakamları etkileyici bulan ve 2009'da keskin bir küçülmenin ardından Türkiye'nin geçen yıl G-20 ülkeleri arasında en hızlı üçüncü büyümeyi kaydettiğini kaydeden Economist, şöyle devam ediyor:
''Bir tek Türk bankası bile kriz yüzünden batmadı. Güçlü lira nedeniyle de enflasyon kontrol altında. Merkez Bankası'nın yeni Başkanı Erdem Bağış, ömrümde ilk kez Türkiye'deki enflasyonun İngiltere'yle aynı düzeyde olduğunu gördüm diyor: Gemi, yani Türkiye ekonomisi dengede, ancak deniz dalgalı ve her an bir fırtına patlayabilir uyarısında da bulunuyor Merkez Bankası Başkanı.''
Bu kaygıların uzmanlar tarafından da paylaşıldığına dikkat çeken dergi, Goldman Sachs ekonomistlerinden Ahmet Karalı'nın karamsar bir tabloya işaret eden dengesizliklerin ve ekonomideki zaafın artmakta olduğu uyarısını aktarıyor.
Türkiye ekonomisinin ikiz derdi var diyor Economist: Enflasyon ve cari açık.
Goldman Sachs'ın tahminlerine göre, enflasyon yıl sonunda yüzde
7.5'u; HSBC uzmanlarından Murat Ülgen'e göre cari açık da
önümüzdeki bir yıl içinde gayrısafi yurtiçi hasılanın yüzde 8'i
bulabilir. Seçimden sonra ise, hükümet mali politikasını
sıkılaştırma, merkez bankası da faiz oranlarını arttırma baskısıyla
karşı karşıya kalabilir.
'Önlemler soğutmaya yetmeyebilir'
''Ancak, bu önlemler bile böylesine ısınmış bir ekonomiyi soğutmaya yetmeyebilir'' uyarısında bulunuyor Economist ve Merkez Bankası'nın faiz oranları ve zorunlu rezerv karşılıklarına ilişkin müdahalelerinin işe yaramadığını kaydediyor.
Dergi, en büyük sorunların başında hükümetin asgari ücret, kayıtdışı ekonomiyi kontrol altına alma ve enerji ile diğer maliyetleri azaltacak rekabet düzenlemelerine ilişkin reformları yapmamasının geldiğini kaydediyor.
İşsizliğin önemli bir sorun olduğunun altını çizen Economist, işgücünün sadece yüzde 44'üne iş bulabilen ve bu konuda OECD ülkeleri arasında karnesi en kötü olan Türkiye'nin işsizliği kontrol altında tutabilmek için en az yıllık yüzde 5 büyüme oranına ihtiyacı olduğunun altını da çiziyor. Economist, sorunlar sadece içeride de değil diyor ve uyarılarını şöyle noktalıyor:
''Gelecek ay yapılacak seçimler siyasi belirsizliğin tek kaynağı değil. Arap baharı, Türkiye'nin dev müteahhitlik şirketlerinin etkin olduğu önemli pazarlarda risk yaratıyor. Örneğin Libya'daki 14 milyar dolarlık ihaleler donmuş, Suriye'yle anlaşmalar da ertelenmiş durumda.''
''Daha derin siyasi gerekçelerle olduğu kadar, hasar görmeye müsait ekonomisini koruyabilmek için de yeni hükümetin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği'yle yıpranmış olan ilişkilerini onarması bir zorunluluk haline geliyor.''
Petrolde düşüş daralma habercisi mi?
Financial Times, petrol fiyatlarında dün yaşanan yüzde 10'luk keskin düşüşü diğer emtiaların da izlediğini aktarıyor.
Yatırımcıların piyasalardan kaçtıklarını kaydeden gazete, ''bu gelişme küresel ekonominin toparlanmasının ne kadar güçlü olduğu konusunda kaygılar yarattı'' diyor. Bazı yorumcular, bu gelişmenin bir piyasa düzeltmesi de olabileceğini söylüyor.
Financial Times yazarı James Mackintosh, şimdiki düşüşün yazın bir ekonomik küçülme anlamına gelip gelmeyeceğini söylemek için erken olduğu görüşünde. ''Ama'' diyor Mackintosh, ''Daha kötü sürprizlere de hazırlıklı olalım. Özellikle, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk çeyrek büyüme rakamları ve beklentiden daha yüksek çıkan işsizlik oranlarını gördükten sonra'' diye de devam ediyor.
Anglikan kilisesi liderinden ABD'ye tepki
Usame bin Ladin'in öldürüldüğü operasyonla ilgili haber ve yorumlar bu sabah da geniş yer buluyor gazetelerde.
Anglikan Kilisesi'nin lideri, Başpiskopos Rowan Williams'ın El Kaide liderinin öldürülmesini eleştirdiği açıklaması gazetelerin birinci sayfalarında.
Daily Telegraph'ın haberindeki ayrıntılara göre, Williams, silahsız olduğu anlaşılan birinin öldürülmesi adaletin yerini bulması olarak değerlendirilemez görüşünde. Williams, ayrıca Beyaz Saray'ın operasyon gecesi aslında ne olup bittiğiyle ilgili çelişkili açıklamalarının da pek yardımcı olmuyor diyor.
Daily Telegraph, siyaset, ordu ve hukuk dünyasından bazı kişilerin ise, bu açıklamalarını bilgece bulmadıklarını, bazılarının Anglikan kilisesinin ruhani liderini ''gerçek dünyada yaşamıyormuş'' gibi hareket etmekle suçladıklarını aktarıyor.
Liberal demokratlar kılıçları çekiyor mu?
İngiltere'de dün yapılan seçim sistemine ilişkin referandumun sonuçları bugün öğleden sonra belli olacak.
Ancak sonuç ne olursa olsun ki muhtemelen hayır olacak diyen gazetelere göre hükümet ortakları arasında kriz kapıda. Muhafazakarlar, sistemin değişmemesini istiyorlar, seçim sisteminin değişmesi ise liberal Demokratların koalisyon gündemine koşul olarak taşıyacak kadar önemsedikleri bir konu.
Times, Liberal Demokratların önde gelen isimlerinden, Lordlar Kamarası üyesi Paddy Ashdown'ın koalisyonun büyük ortağı, Başbakan David Cameron'ı ''başbakanlık görevine ihanet ve koalisyonun oluşturan iyi niyeti yok etmek''le suçladığını yazıyor.
Ashdown, Cameron'ın hayır kampanyası süresince izlediği saldırgan tutumu, ortağının, ki burada Liberal Demokratların lideri Nick Clegg kastedilen ortak, kişiliğini yok etmeye dönük vahşi bir çaba olarak değerlendiriyor.
Independent, Liberal Demokratların bazı önde gelen isimlerinin de, tepki göstermekle kalmayıp eyleme geçmeye hazırlandıklarını bildiriyor.
Partililerin ilk girişimi, hükümetin seçim bölgeleriyle ilgili planlarını uygulamasını engellemek olacak gazeteye göre. Liberal Demokratların baltalamayı planladıkları Muhafazakarların hedefleri arasında milletvekili sayısını 650'den 600'e düşürmek de var.
Times, bir diğer girişimin hedefi ise doğrudan koalisyon politikaları olacak diyor. Habere göre, Liberal Demokratlar içindeki sola yakın grup, hükümetin uygulamakta olduğu bütçe kesintilerinin kapsamını daraltıp hızını düşürmeyi gündemlerine almış durumda.
Bunun bir parti politikasına dönüştürülmesi ise, Muhafazakarların yönetimindeki Hazine için kaygı verici bir gelişme olur görüşünde Times.
FIFA'nın üç kıtada şike soruşturması
Daily Telegraph, birinci sayfasından duyurduğu özel haberinde, Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği FİFA'nın şikeyle mücadele için küresel bir soruşturma başlattığını aktarıyor.
Üç kıtada bazı milli takımların oynadıkları hazırlık maçları mercek altına alınmış. Yetkililer, bazı kişilerin en az 10 bin dolar civarında gelir karşılığında bazı maçların sonuçlarını etkilediklerine inanıyor.
''Finlandiya'dan Tayland'a.. sahte takımlar, hayalet maçlar ve gözükara penaltı kararları...'' diyor gazete.
İncelemeye alınan hazırlık maçlarından ikisine Antalya evsahipliği yapmış habere göre.
Litvanya'yla Bolivya arasında 2-1; Bulgaristan'la Estonya arasında 2-2 biten hazırlık maçlarını şaibeli buluyor FİFA.
9 Şubat'ta Merdan Stadı'nda arka arkaya oynanan maçlardaki bütün goller penaltıdan atılmış, hatta maçın hakemi kaçan penaltıyı tekrarlattırmıştı.
Kuşkuların odağında ise, maçların Macar ve Bosna federasyonlarına bağlı hakemleri yer alıyor.