5 Mayıs 2011 Basın Özeti
Abone olPeki Obama ne izliyordu? Pakistan için 'altın yumurtlayan tavuğun sonu...' İngiltere'de koalisyon hükümeti için referandum krizi tehlikesi.
Daily Telegraph, ''Peki Başkan Obama ne
izliyordu?'' başlığını atmış Usame bin Ladin'in öldürülmesiyle
ilgili son gelişmeleri aktardığı haberine.
Operasyon gecesi Obama ve ekibinin dehşet içinde donmuş bir şekilde muhtemelen bir ekrana bakarken görüntüsü Beyaz Saray tarafından basına dağıtılmıştı.
Bu fotoğraf da doğal olarak, ekibin baskını naklen izledikleri izlenimi uyandırmıştı.
Ancak Daily Telegraph, CIA Başkanı Leon Panetta'nın operasyon sırasında komandoların miğferlerine monte edilmiş olan kameralarla bağlantının yaklaşık 25 dakika süreyle kesildiğin sözlerini aktarıyor.
Gazete, bu açıklamanın baskın sırasında ne olup bittiği
konusunda Beyaz Saray'dan verilen bilgilere ilişkin yeni soru
işaretleri yarattığının altını çiziyor.
Beyaz Saray, haftabaşında Bin ladin'in silahlı olduğu, eşini canlı kalkan olarak kullandığı ve eşinin öldüğü iddialarından da geri adım atmıştı.
Guardian ise, operasyon sonrası görüntülere ilişkin bazı fotoğrafların ortaya çıktığını, Reuters haber ajansının servise koyduğu bu fotoğrafların baskının ne kadar kanlı olduğunu ortaya koyan kanıtlar olduğunu kaydediyor.
Guardian'a göre, üç kişinin kanlar içinde görüntüleri Beyaz Saray'ın bin Ladin'in fotoğrafını yayımlamama konusundaki kararlılığının nedenini de açıklıyor aslında.
''Benzer görüntüler, Amerika'nın İslamcı düşmanlarını kışkırtma potansiyeline sahip'' diyor Guardian.
Gazetenin haberindeki dikkat çekici bir ayrıntı da bin Ladin'in sağ yakalanan kızının, Pakistan istihbaratına ifadesinde söylediği iddia edilen, babasının gözleri önünde soğukkanlılıkla infaz edildiği savı.
'Bin Ladin türbeleşti zaten...'
Amerikan yönetimi bin Ladin'in görüntülerini İslam dünyasının kışkırtmamak için yayınlamadığını, cenazesinin de türbe haline gelmemesi için denize atıldığını söyleyegeldi operasyonun başından beri.,
Ancak Independent yazarı Robert Fisk'e göre, ''beyhude çabalar bunlar'', zira Amerika kendisini öldürmekle zaten simgesel bir şehit haline getirmiş oldu.
Fisk, ''bin Ladin'in kendisi başarısız olduğunu biliyordu, özellikle Amerika yanlısı Arap diktatörleri şiddetle devirme hedefiyle kurduğu El Kaide'nin yapamadığını Orta Doğu halklarının barışçı yollarla gerçekleştirdiğini gördükten sonra diyor'' ve şöyle devam ediyor:
''Asıl sorun, Arap dünyasına meşru zeminlerde mücadele ve
şiddeti reddetmenin Orta Doğu'nun ilerlemesinin tek yolu olduğu
vaazını veren Batı'nın şimdi bölge halkına yeni bir ders vermiş
olması: Karşıtlarınızı infaz etmek kesinlikle kabul
edilebilir.''
''Kimileri, binlerce masumun canını aldıktan sonra bin Ladin'in
bizzat kendisinin zaten öldürülmeyi bekleyebileceğini söyleyebilir.
Ancak müslümanlar için bu, Amerikalıların İsraillilerin Filistinli
düşmanlarına karşı uyguladığı yöntemleri benimsediği anlamına
gelecektir.''
'Altın yumurtlayan tavuğu neden keselim ki?'
''Altın yumurtlayan tavuğun sonu...''
Pakistanlı muhalif yazar Tarık Ali, Guardian'da bin Ladin'in Pakistan'da askeri garnizonun hemen yakınında bir evde öldürülmesini irdelerken, ''Düello: Amerikan gücünün uçuş rotasındaki Pakistan'' adlı kitabında da yer verdiği bir anekdotu hatırlatıyor.
Bin Ladin'in üst düzey Pakistanlı istihbaratçıların bilgisi dışında burada saklanabileceğine kimsenin inanmadığını kaydeden Tarık Ali şöyle devam ediyor:
''2006'da görüştüğüm üst düzey bir yetkili bana (bin Ladin'in) ülkede, güvende tutulduğunu aktarmıştı. Amerikalıların bin Ladin'i sadece ölü istediklerini, ama kendisini diri tutmanın Pakistan'ın çıkarlarına olduğunu söylemiş, 'neden altın yumurtlayan tavuğu keselim ki'' demişti. ABD'den sağlanan milyarlarca dolar tutarındaki yardım ve ordunun silahlandırılmasına açık bir göndermeydi bu. O dönemde beni etkilemek için uyduruyor muydu yoksa yanıltmaya mı çalışıyordu, anlamamıştım, ama şimdi doğru söylediği anlaşılıyor.''
Tarık Ali, operasyondan Pakistan'ın haberi olması ihtimalini ise pek yüksek görmüyor. ''Zira, eğer bilseydi en azından kendisini şimdiki gibi zor durumda bırakmayacak bir yöntem bulabilir, operasyonun önünü almaya çalışır veya Veziristan gibi bir bölgede gerçekleşmesini sağlayabilirdi'' diyor Tarık Ali.
Dahası son gelişmelerle hem Hindistan hem de Afganistan'a propaganda savaşında bir koz teslim edilmiş olduğunu kaydeden Ali, yazısını şu saptamalarla sonlandırıyor:
''Aslında, bin Ladin'in ölümü hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Eğer ekonomi izin verirse Obama'nın yeniden seçilmesi dışında tabii. Irak işgali, Afganistan ve Pakistan'daki savaşlar ve NATO'nun Libya macerası devam edecek. İsrail, Filistin sorunu açmazda, Obama'nın, Suudi Arabistan hariç, lanetlediği Arap dünyasındaki diktatörlükler de baskı altında.''
''Afganistan'da, Taliban liderleri, bin Ladin'le aynı kefeye konmayacakları için rahatlayacaklardır belki ama ölümü oradaki durumu da değiştirmeyecek. İsyancılar, Kabil'i kontrol edecek durumda değil, ama ülkenin gerisine hakim durumdalar. ABD bu savaşı kazanamaz. Ne kadar çabuk çıkarsa o kadar iyi olacaktır... Gidene kadar da nefret etmeye bayıldıkları Pakistan'a bağımlı kalmayı sürdüreceklerdir.''
'Koalisyonun referandum krizi kapıda'
İngiltere'de seçmenler 36 yıl sonra ilk kez bir referandumda oy kullanmak üzere sandık başına gidecekler bugün.
Seçim sisteminin değiştirilmesi referandumun konusu... Ayrıca, yerel yönetim ve belediye meclisi seçimleri de yapılacak.
Financial Times, Başbakan David Cameron liderliğindeki koalisyonun en tehlikeli sınavla karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor.
Zira, koalisyon ortağı Liberal Demokratlar seçim sistemi değişikliğine evet diyor, Muhafazakarlar ise, kesinlikle karşı ve saldırgan bir kampanya yürüttüler.
Guardian'ın yaptırdığı kamuoyu yoklaması, seçmenlerin yüzde 70'ine yakının hayır diyeceklerini tahmin ediyor.
Financial Times'a göre, bu hayır yanıtı hükümete girerken koalisyon anlaşmasının en önemli başlıklarından biri olarak seçim reformunu öne çıkaran Liberal Demokratlar'a ağır bir darbe olacak ve koalisyonda partiler arasındaki gerilimi tırmandırma riski de var bu sonucun.
Times da, sonucunun ''kampanya sırasında birbirlerini ağır şekilde suçlayan muhafazakar ve liberal demokrat koalisyonda kalıcı hasar bırakabileceğine'' dikkat çekiyor.
Halihazırda uygulanan seçim sistemiyle, her milletvekilliği için oluşturan seçim bölgelerinde en fazla oyu alan aday seçiliyor.
Referanduma sunulan öneri ise, seçmene tercih şansı vererek, sandıktan yüzde 50'nin üzerinde oy alan adayın milletvekili seçilmesine olanak sağlıyor.
Liberal demokratlar ve muhafazakarların girecekleri ikinci sınav da, yerel seçimler olacak.
Bu cephede, uyguladıkları kemer sıkma önlemleri ve ekonomi politikaları nedeniyle seçmenin büyük öfke duyduğu hem muhafazakarlar hem de liberal demokratlar ağır darbeye maruz kalabilirler diyor Financial Times.
Yerel seçimlerden kazançlı çıkması beklenen İşçi Partisi için ise, tatmin edici bir zafer olmayabilir bu seçimler uyarısında da bulunuyor gazete.