40 milyona cam gibi görüntü
Abone olDijital yayın geliyor. Yıl sonuna kadar üç büyük ilde yeni sistemin hizmete girmesi planlanıyor. Bakan Beşir Atalay cam gibi görüntülerin nasıl izleneceğini anlattı.
Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay, dijital yayınla ilgili
deneme çalışmalarının 6 ay süreceğini ve yıl sonunda 3 büyük ilde
2006 sonunda bu yayına geçileceğini söyledi. İhlas Medya Ankara
Grup Başkanı Nuri Elibol ve Başkan Yardımcısı Murat Odabaş'ın
hazırlayıp sunduğu ve TGRT HABER TV'de yayınlanan "Ankara'nın
Gündemi" programı, 100. bölümünde Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir
Atalay'ı konuk etti. YAYINCILIĞA DÜZEN GELECEK Bakan Atalay,
yayıncılıkla ilgili gelişmelere değinerek Türkiye'de televizyonun
1968'de TRT'nin Siyah-Beyaz ve tek kanallı yayınıyla başladığını
hatırlattı. 1984'te ise renkli yayına geçildiğini ifade eden Bakan
Atalay, "Karmaşa 1990'dan sonra özel radyo TV'lerin kurulmasıyla
başladı. İzin ve ruhsatlama olmadan mahalli, genel yayınlar
başladı. Bu konuda kanuni boşluk vardı. Düzenlemeler sonradan
geldi. RTÜK kuruldu. Sayısal yayıncılığa geçişin bir maksadı da bu.
Gaye; yayın kargaşasının ve şehirdeki çirkin anten görüntülerinin
bitmesi ve TV'lerin kimliklenip, lisanslanması" şeklinde konuştu.
ANALOG YAYIN TERK EDİLİYOR İstanbul'da taşıyacağının 2 misli analog
yayının yapıldığını vurgulayan Atalay, "Kanallar birbirinin
üstünden yayın yapıyor. Otomobille bir yerden bir yere giderken
radyonun ikide bir değişmesinin sebebi de bu. Ayrıca sağlık
açısından da problemler var. İletişim üst kurulunda konuyu
tartıştık ve sayısal sisteme geçme kararı aldık. AB ülkeleri
sayısal yayıncılık kararı almış. Avrupa ülkelerinde analog yayın
terk ediliyor. Biz de bu teknolojiye uyum sağlamalıyız.
Telekomünikasyon Üst Kurulu, ülke için hem analog hem de dijital
yayın planlaması yaptı. Maliyetler hesaplandı" dedi. GÖRÜNTÜ
KİRLİLİĞİ BİTECEK Sayısal yayının hem yayıncı hem de izleyici
açısından daha kolay ve daha sağlıklı olduğunu; yayıncının
vatandaşa ulaşmasının da bu sayede daha kolay olduğunu söyleyen
Bakan Atalay, "Biliyorsunuz şehirlerde yüksek tepelere her TV
kuruluşu kendi direklerini dikmek zorunda. Bunun bekçisi,
jeneratörü, bakımı var. Ayrıca bu bütün Türkiye'de olmalı.
Apartmanlarda da ya o büyük analog antenler ya da çanak antenler
var. Bu da görüntü kirliliğine sebep oluyor. Bu işi normal yürüten
ülkelerde bu kadar anten yok. Biz sayısal yayınla bu mekanizmayı
getiriyoruz" diye konuştu. EKRAN, CAM GİBİ OLACAK Dijital yayınla
birlikte görüntüde karlanmanın olmayacağını ifade eden Bakan
Atalay, "İzleyici bütün yayınları anten kullanmadan küçük bir
mekanizmayla izleyecek. Yayıncıların da ayrı ayrı vericileri,
aktarıcıları olamayacak. Mesela Ankara'da her kuruluşun ayrı
vericisi olmayacak. Yüksek bir tepede tek verici olacak. RTÜK ve
özel kuruluşların ortaklığı ile bu vericiyi tesis eden şirket
kurulacak. Bütün kanallar tek vericiden şehre net olarak ulaşacak"
şeklinde konuştu. ANTEN VE KABLOYA SON Bakan Atalay sözlerini şöyle
sürdürdü: "Biz detay çalışarak bunun maliyetini hesapladık. Hiçbir
boyutta belirsizlik yok. Yayıncıların kuruluşta verici bağlamında
masrafı olacak fakat bu maliyet, mevcut verici maliyetinin altında.
Biz sayısal yayıncılığı TV yayıncıları derneği ile hazırladık. Bu
sadece kamunun yürüttüğü bir çalışma değil. Şu anda deneme
safhasında. Ölçümler yapılacak. Denemeler, 6 ay sürecek. Sonra
geniş açıklama yapılacak. Bazı TV'ler zaten dijital. Bunlar için
masrafa gerek yok. Sayısal yayıncılık, hiçbir TV cihazını devre
dışı bırakmıyor. O kutuyu takınca her TV net bir şekilde sayısal
yayını alacak. Ne anten, ne de kablo gerekmeyecek" dedi. 40 YTL'YE
SATILACAK Sayısal yayınla ilgili kutuların Türkiye'de üretildiğini
ifade eden Bakan Atalay, "Firmalar bu ürünü Avrupa'da satıyor.
Fiyatı 40-60 dolar arasında değişiyor. Bunu vatandaşımıza en ucuza
getirecek şekilde piyasaya sürmek için üreticilerle konuşuyoruz. Şu
anda kesin fiyat vermiyorum ama 40 YTL civarı olacak. Belki biraz
daha da düşebilir. TV alıcısı üreten bütün firmalar bu kutuları
üretiyor. Geçiş sürecinde bu ayrıntılar vatandaşlara anlatılacak.
Bunu medyayla birlikte anlatacağız. Bence, kolay bir geçiş olacak.
Geçen hafta İstanbul ve Ankara'da başlayan deneme yayını haftaya
İzmir'de başlayacak. Bütün TV'ler denemede yer alıyor. Üç büyük
ilden başlayacağız. Çünkü yayın karmaşası en çok burada yaşanıyor.
2006 sonunda 3 büyük şehirde sayısal yayın başlar ve karmaşa biter"
diye konuştu. SAĞDUYULU DAVRANALIM Danimarka'dan başlayarak bütün
dünyayı etkileyen sözde karikatürleri değerlendiren Bakan Beşir
Atalay, vatandaşlarımıza ve İslam âlemine tepkilerini gösterirken
haklı davanın haksız konuma düşürülmemesine dikkat etmelerini
tavsiye etti. Olayı, "Tam bir tahrik" olarak değerlendiren Bakan
Atalay, basın ve düşünce özgürlüğüyle insanların ve toplumların
kutsallarına dokunulamayacağına, hakaret edilemeyeceğine dikkat
çekerek, "İnanç özgürlüğü de düşünce özgürlüğü kadar evrensel bir
insan hakkıdır. Hakaret ise cezayı gerektirir. Ayrıca bu ceza
Danimarka ceza kanununda da var" diye konuştu. Bakan Atalay,
"Gereksiz yere gerginlik artıran manasız bir gündem oldu. Başbakan,
Türkiye açısından söylenecekleri ifade etti. "Medeniyetler
İttifakı" projesinin eş başkanı olan İspanya Başbakanıyla yazdığı
ortak mektup iyi tepki aldı. Ayrıca Başbakanımız AB üyelerine de
mektup yazdı. Danimarka kınandı." Protesto gösterilerinin maksadını
aşan boyutlara ulaşması ve Afganistan'da yaşanan ölümleri
vurgulayan Atalay, "Provokasyon maksadına bir miktar ulaştı. Bütün
Avrupa ülkelerinde antisemitizm suç. Sözde karikatürleri yayınlayan
Danimarka gazetesine Hazreti İsa ve Hıristiyanlıkla ilgili
karikatür gelmiş ama toplum hassasiyetini gözettikleri için
yayınlamamışlar. Gazete, orada etiği uygulamış. Onun için çifte
standart söz konusu. İyi niyet yok. Geri adım atılabilirdi"
dedi.Peygamberimize yapılan hakarete verilen tepkinin şiddete
meydan vermeyecek şekilde dile getirilmesi gerektiğini söyleyen
Prof. Dr. Atalay, "Söz çok önemli. Sözün gücü ile çok şey
yapılabilir. Türkiye ve İspanya'nın "Medeniyetler İttifakı"
projesinde önemli bir misyonu var. Küresel barış yolunda tam da
mesafe alırken böyle çirkin şeyler oluyor. Bu olumlu bir şeye
hizmet etmiyor. Barışı baltalıyor. İstenmeyen tepkiler oluyor.
Görmek istedikleri; İslam ile şiddeti yan yana getirmek. Bu olayı
bütün boyutları anlayıp tepkimizi ona göre verelim. Çok haklı
durumdayız. Kendi kendimiz haksız duruma düşürmeyelim" dedi.