40 gazeteciye laiklik teşekkürü
Abone olOrgeneral Fevzi Türkeri’ye, gazetecilere gönderilen “Teşekkür ederiz” yazısı soruldu. Türkeri üstü kapalı da olsa gazeteci listesini doğruladı...
Sorgusunda Batı Çalışma Grubu’nun Balyoz tutuklusu Çetin
Doğan’ın başında olduğu Harekât Daire Başkanlığı tarafından
kurulduğunu anlatan emekli Orgeneral Fevzi Türkeri, ele geçen
belgelerde yer alan 40 kişilik gazeteci listesini üstü kapalı olsa
da doğruladı.
Türkeri, gazetecilere gönderilen “Laikliğin
korunması ve Cumhuriyetin devamına sağladığınız katkılardan dolayı
teşekkür ederiz” yazısı için “Listeden bilgim yok.
Ancak daha önce TSK’da eğitim veren personellere olduğu gibi
teşekkür edilecek gazetecilerin isimlerinin belirlenmesi amacıyla
hazırlanmış olabilir” dedi. Tutuklanan dönemin Genelkurmay
Başkanlığı Genel Sekreteri Erol Özkasnak’ın listeyi doğruladığı
öğrenildi.
Yenişafak'ta yer alan habere göre, Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet
Başsavcıvekilliğince yürütülen 28 Şubat soruşturmasının 3.
dalgasında tutuklanan dönemin Genelkurmay İstihbarata Karşı Koyma
ve Güvenlik Daire Başkanı Fevzi Türkeri, Personel Başkanı Yıldırım
Türker ve Özel Kuvvetler Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanı Lokman
Ekinci’ye yöneltilen sorularda ilginç bir ayrıntı ortaya çıktı.
Özellikle Türkeri’ye o dönem karargaha gelen ve TSK ile iletişim
halinde olan 40 kişilik basın listesi ve listede yer alan isimlere
yazılan teşekkür mektupları soruldu.
İşlemler rutinmiş
Türkeri’nin, söz konusu listeden bilgisi olmadığını, ancak listenin
daha önce TSK’da eğitim veren personellere olduğu gibi teşekkür
edilecek gazetecilerin isimlerinin belirlenmesi amacıyla
hazırlanmış olabileceğini söylediği öğrenildi.
Türkeri, şunları söyledi: “BÇG’na sadece benim bulunduğum
başkanlıktan değil de Genelkurmay Başkanlığı’ndaki tüm daire
başkanlığımda bir istihbarat toplama merkezi yoktur. Bizden gelen
bilgiler emniyetten, jandarmadan, MİT’ten ve askerî birliklerden
gelir. Biz sadece bu bilgilerle bir tehdit değerlendirmesi yaparız.
Suçlamanın esasında BÇG’nun faaliyetleri oluşturmaktadır. Bu grupla
hiçbir ilgimiz yoktur. Ayrıca askeri personelin fişlemesi gibi bir
durum söz konusu değildir. İrticai faaliyetlere karışmış ya da
başka faaliyetlere bulaşmış personel ile ilgili olarak bulunduğu
birlikte inceleme başlatılır ve durumu daha sonra üst birlikler de
incelenerek Genelkurmay’a bildirilir ve en son olarak Askerî Şûra
tarafından hakkında bir karar verilir. Bu uygulama 28 Şubat süreci
olarak adlandırılan dönemden önce ve sonra da rutin olarak
yapılmıştır. Ben meslek hayatım boyunca hiçbir hükümeti devirme ya
da darbe girişimin içinde olmadım.” Türkeri’nin, brifinglerle
ilgili olarak da “Emir verildi, ben de uyguladım”
dediği öğrenildi.
Ekinci: Özel giriş kartım yok
Lokman Ekinci ise sorgusunda şunları anlattı: “BÇG olarak
adlandırılan Genelkurmay Başkanlığı bünyesi bulunan grupta
görevlendirilmedim. Ben Plan ve Tatbikat subayı olarak görev
yaptığımdan dolayı Genelkurmay’a sık sık gidiyordum. Özel Kuvvetler
Komutanlığı Harekât Başkanlığı’na bağlıydı. Ayrıca bunun altında
Eğitim Dairesi vardı. Yine İç Güvenlik Dairesi’ne girmek ve
bahsettiğim birimlere girebilmek için Genelkurmay nizamiyesine
geliyordum. Oradan gideceğim daireye telefon edip onlar müsaade
ettikten sonra oraya gidiyordum. Savcılık soruşturmasında anladığım
kadarıyla BÇG’nun bulunduğu yere giriş için ayrı bir kart
hazırlanmış gibi bir izlenim oluşturmaktadır. Böyle bir kart ne
tarafıma verildi, ne de böyle bir liste ya da kart gördüm. “
Çevik Bir’e ikinci ret kararı
Soruşturma kapsamında cezaevinde bulunan emekli Orgeneral Çevik
Bir’in tutukluluğuna yapılan itiraz, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi’nce reddedildi. Ret kararında, delillerin henüz
toplanamamış olmasının gerekçe gösterildiği bildirildi. Nöbetçi
hakimlikçe tutuklanan emekli kurmay albay Sezai Kürşat Ökte, emekli
albaylar İsrafil Aydın, Alican Türk, Ruşen Bozkurt, Yüksel Sönmez,
Cengiz Çetinkaya ve Oğuz Kalelioğlu ile emekli yüzbaşı Mustafa
Babacan’ın tutukluluğa itiraz başvurusu, aynı mahkeme tarafından
reddedildi. Ret kararında, “suçun niteliği, dosyadaki delil
durumu, suçun işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını
gösteren olguların bulunması’’ gerekçe gösterildi.