4 yıl önceki maden faciası için karar çıktı!
Abone ol4 yıl önce, 30 madencinin öldüğü Karadon maden kazasına ilişkin dava sonuçlandı.
Karadon maden faciasına ilişkin davada 5 sanığa 5 ile 10
yıl arasında hapis cezası verildi. Grizu faciası
davasına iddianamenin hazırlanmasının ardından 6 Aralık 2011'de
başlanmış, yargılama sürecinde 6 bilirkişi raporu
istenmişti.
Bir raporda olayda önemli ölçüde kişiselleştirilmesi olanaksız
kusurlar bulunduğu vurgulanırken, başka bir raporda ölen
mühendisler, farklı bir raporda ise işveren ve alt işveren
temsilcilerinin kusurlu bulunması, ailelerin tepkisini
çekmişti.
Patlamadan 4 yıl sonra Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 TTK
yöneticisinin de aralarında bulunduğu 5 sanığı, 5 ile 10 yıl hapis
cezasına çarptırdı.
Hukuki sürecin devam ettiği olayda, yerel mahkemenin verdiği
cezaların kesinleşmesi durumunda sanıklar tutuklanacak.
ESKİ 540 KODUNDA
TTK Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağının eksi 540 kodunda 17
Mayıs'ta meydana gelen grizu patlamasının ardından taşeron olarak
galeri açma işini yürüten firmanın 30 çalışanından haber
alınamamıştı.
Grizuyla Yeni Karadon Servis Kuyusu'nun hasar görmesi ve oluşan
göçükler nedeniyle ekipler olay yerine ulaşamamış, Gelik 75. Yıl
Cumhuriyet Kuyusu'ndan yürütülen çalışmalar sırasında madencilerin
yakınları endişeyle beklemişti.
TTK ekipleri, 20 Mayıs'ta kurtarma kafesine yaptıkları donanımla
eksi 540 koduna inmeyi başarmış, 28 cenaze yer üstüne çıkarılmıştı.
Defin işleminden sonra karışıklık yaşandığı şüphesiyle cenazelere
DNA testleri yapılmış, mezarlar açılarak doğru cesetler ailelere
teslim edilmişti.
Bu sırada Erdem Alkin'in cenazesini Engin Düzcük sanarak teslim
alan ailesi, madencinin, Dursun Kartal'ın yanında cesedine
ulaşılamayan diğer işçi olduğunu öğrenerek şoke olmuştu.
Engin Düzcük ve Dursun Kartal'ın, patlamayla meydana gelen göçükler
altında kaldığından şüphelenen TTK ekipleri, oluşan yeni göçükler
nedeniyle de büyük uğraş vererek faciadan yaklaşık 1 ay sonra
yığınları kaldırabilmiş fakat cesetleri bulamamıştı.
UMUT ÇİNLİLER'DE
Madencilerin yığınların altındaki cenazelerini bulamayan ekipler,
eksi 540 metre derinlikten eksi 735 metreye kadar inen ve eksi 720
kodunda ızgara bulunan kuyuya düştükleri üzerinde durmuş ancak içi
su dolan kuyudan işçileri kurumun imkanlarıyla çıkarmanın mümkün
olmadığını belirlemişti.
TTK yetkililerinin, facianın ardından Çin Büyükelçiliği vasıtasıyla
çağırdığı kuyuyu dizayn eden profesör ve yardımcısı, haziranda
incelemede bulunmalarının ardından ülkelerine dönmüş, bir süre
sonra kuruma teklifleriyle dönüş yapmışlardı.
Profesör, kuyunun montajını yapan ve 10 yıllık bakım-onarım
anlaşması bulunan Çinli CITIC firmasından ayrıldığını, başka
firmada çalıştığını belirterek, teklif sunmuştu. Bunu kabul etmeyen
kurum yetkilileri ise CITIC yetkililerine ulaşmış, 16 Ağustos'ta
Çinli mühendislerden oluşan ekip ocakta incelemelerde
bulunmuştu.
Facianın ardından yaklaşık 120 günün geçtiği eylül ayında CITIC
firması elemanlarının gelerek kuyuda çalışma yapmasını bekleyen TTK
yetkilileri, firmanın ''deneyimli personeli bulunmadığı, işin
uzmanlık istediğinden yapılamayacağını'' belirten mektubuyla şoke
olmuştu.
Bunun üzerine TTK, 18 Ekim 2010'da uluslararası ihaleye çıkmış, 1
milyon 209 bin dolar teklifle işi üstlenen Çin'den SSIT Grup ile 12
Kasım'da sözleşme imzalanmıştı. Firma, ''kuyunun tamamının
temizliği, tahribatın giderilmesi, eksi 540 kodundan eksi 720'ye
kadar tüm temizlik ve bakımının yanı sıra ihraç sisteminin ve
yardımcı kurtarma vincinin yeniden bütün testlerinin yapılması ve
devreye alınmasını'' kapsayan işe 13 Aralık'ta başlamıştı. 150
günde tamamlanması öngörülen iş kapsamında 45 günde cenazelerin
çıkarılması hedeflenmişti.
Şirketin 19 Çinli'den oluşan ekibi, kurum madencileriyle çalışarak
kuyudaki metrelerce küp suyu boşaltmış, tonlarca hurdayı
temizleyerek 8 ayda cesetlere ulaşabilmişti.
ÇOCUKLARINI GÖREMEDİLER
Grizu faciasında yakınlarını kaybetmenin acısına cenazelerinin
bulunamaması da eklenen Düzcük ve Kartal ailesi, 8 aylık süreçte
zor günler yaşamıştı.
Yaklaşık 3 yıl önce aşçılık yaptığı firmanın iş yerini kapatmasıyla
madenciliğe başlayan 2 çocuk babası Düzcük'ün kızları 3 yaşındaki
Sıla ve 8 yaşındaki Beyza da anneleri Hayriye ile büyük üzüntü
yaşamıştı.
Dursun Kartal'ın o dönem Pamukkale Üniversitesi Makine Mühendisliği
Bölümü'nde öğrenim gören oğlu Turgut ile bilgisayar mühendisliği
eğitimine devam den kız kardeşi Tülay'ın çocuklarının yanı sıra
babası da yıllar önce kömür ocağında hayatını kaybeden madencinin
eşi Gülhizar, bir an önce cenazelere ulaşılmasını beklemişti.
Madencilerden Kadir Ötgüç'ün eşi Fatma ile Ekrem Akkaya'ın eşi
Yeter, eşlerini toprağa verdikten sonra farklı zamanlarda doğum
yapmış, babalarının çocuklarını hiç görememesinin üzüntüsünü
yaşamıştı.