4 Yeni Film Gösterimde
Abone ol“American Splendor”un başrollerinde Paul Giamatti, Hope Davis ve Harvey Pekar’ı izleyeceksiniz.
Sinemaseverleri hafta sonunda gösterime girecek dört yeni film
bekliyor. Görkemli Hayatım, 50 İlk Öpücük, Hidalgo, Tünel... Shari
Springer Berman ve Robert Pulcini’nin yönettikleri “American
Splendor”un başrollerinde Paul Giamatti, Hope Davis ve Harvey
Pekar’ı izleyeceksiniz. Belgeselle kurmacayı ustalıkla
bütünleştiren film, sinemaseverleri hem gerçek Pekar, hem de çizgi
roman kahramanı Pekar’ın dünyasıyla tanıştıran bir çizgi-roman
uyarlaması… İlk olarak 23. Uluslararası İstanbul Film Festivali
aracılığıyla Türk sinemaseverlerle buluşan film, 2003 yılında
Sundance Jüri Büyük Ödülü (en iyi drama), Cannes FİPRESCİ Ödülü,
Deauville Jüri Özel Ödülü ve ABD Ulusal Film Eleştirmenleri Birliği
(en iyi film; en iyi senaryo ) ödüllerine layık görüldü Sıradan
yaşamların ardındaki sürprizler! Yerel bir hastanede dosya memuru
olan, iş arkadaşlarıyla gündelik gevezelikler yaparak rahatlayan ve
ilk bakışta tüm yaşamı bunlardan ibaretmiş gibi görünen Harvey,
evde zamanını okuyarak, yazarak ve caz dinleyerek geçirir. Dairesi
binlerce kitap ve plakla tıka basa doludur. Günün birinde Robert
Crumb’la tanışır ve onun yeraltı çizgi romanlarıyla yakaladığı
uluslararası başarıdan yola çıkarak, çizgi romanın yetişkinlere
doğrudan hitap edebilecek bir tür olabileceği üzerine kafa yormaya
başlar. Harvey’in kendine özgü çizgi romanı “American Splendor”ı
yazmaya başlaması bu sayede gerçekleşir. Harvey’in hem işçi
sınıfının, hem de kendi yaşantısının gerçekçi bir portresini
yansıtan bu kült çizgi romanı, 80’li yıllarda büyük ün kazanarak
onu bir çizgi kitapevinin ortağı olan bunalımlı ve alaycı Joyce
Brabner’e kadar götürür. Bundan böyle Harvey, şöhretin tuhaf
sonuçlarına ruh ikizi olduğuna inandığı bu genç kadınla beraber
katlanacaktır… Hidalgo Gerçek hayattan beyazperdeye… Yönetmenliğini
Joe Johnston’un üstlendiği aksiyon-macera filmi “Hidalgo”, Arap
çöllerinde hayatta kalma mücadelesi veren efsanevi binici Frank T.
Hopkins´in gerçek yaşam öyküsünden beyazperdeye aktarılmış.
Senaryosunu "Thunderheart", "Young Guns" gibi filmler için yazdığı
senaryolarla adını duyuran, "Spirit: Stallion of the Cimarron" adlı
çizgi filmdeki çalışmasıyla Oscar adayı olan John Fusco’nun yazdığı
filmde efsanevi binici Frank Hopkins rolünde Viggo Mortensen kamera
karşısına geçmiş. Başrollerde Mortensen’e eşlik eden isimler
arasında Zuleikha Robinson, Omar Sharif, Louise Lombard ve Said
Taghmaoui bulunuyor. Bir erkeğin kişisel kurtuluş mücadelesini
görkemli aksiyon ve macera unsurlarıyla harmanlayan "Hidalgo"
hakkında yapımcı Casey Silver’ın sözleri şöyle:"Dünyanın her
köşesindeki izleyicilerin bu filmdeki Frank Hopkins ile bir şekilde
bağlantı kuracağına inanıyorum. Film karelerinde birbirinden
heyecanlı yarış sahneleri var; ama bence gerçek yarış, bu filmde
öyküsü anlatılan erkeğin kendini bulma, günahları için affedilmenin
bir yolunu bulma yarışıdır. Sadece bu iki tema bile yeterince
heyecan vericiydi." "Hidalgo"nun senaryosunun araştırma ve yazım
çalışmaları için 12 yıl harcayan Fusco, senaryoyu yazarken ünlü
tarihçiler J. Frank Dobie ve Dr. Ruy d’Andrade’nin Hopkins ve
Hidalgo ile ilgili olarak 70 yıl önce kaleme aldığı yazıları
referans noktası olarak kullanmış. Ayrıca bu büyüleyici macera
üzerindeki esrar perdesini kaldırmak için Wyoming'deki yaşlı
kızılderililer ile çiftlik sahiplerinin anlattığı sözlü bilgilere
başvurmuş. Arap çöllerinde bir ölüm-kalım mücadelesi! Yüzyıllardır
Arap çöllerinde düzenlenen ve sadece Arap atlarının katılabildiği
‘Ateş Okyanusu’ koşusu, dünyanın en zorlu uzun mesafe yarışıdır.
3000 mil (4800 km) mesafeli bu koşuda zengin kraliyet ailelerinin
en seçkin safkan atları ölüm kalım mücadelesi verirler. 1890’da
Riyad’ın en zengin şeyhi Amerikalı binici Frank T. Hopkins’i atıyla
birlikte yarışa katılması için davet eder. Böylelikle sadece Bedevi
binicilerin at bindiği yarışa ilk kez bir Amerikalı katılmış
olacaktır. Üstelik zengin şeyh, Hopkins´in bindiği Hidalgo için
bahse de girer. Geçmişte Amerikan ordusunda süvarilik yapan
Hopkins, Batı´nın gelmiş geçmiş en iyi binicisi olarak nam salmış
olsa da bu yarışı kazanması neredeyse imkansızdır. Zira kazanmaya
yeminli rakipleri, bu yabancının birinciliğini önlemeye
kararlıdırlar. Hopkins ve Hidalgo içinse yarış bir onur
mücadelesine dönüşür. 50 İlk öpücük Sandler ve Barrymore’den
eğlenceli bir romantik komedi Peter Segal’in yönettiği romantik
komedi filmi “50 First Kisses”ın başrollerinde “Mr. Deeds/Kazara
Zengin” ve “Anger Management/Asabiyim” gibi hit yapımlarında rol
alan Adam Sandler (Henry) ile “Charlie’nin Melekleri”nin genç ve
güzel oyuncusu Drew Barrymore (Lucy) kamera karşısına geçmiş.
İkiliye eşlik eden oyuncular arasında Rob Schneider, Sean Astin ve
Dan Aykroyd başı çekiyor. Senaryosunu George Wing’in kaleme aldığı
filmin müzikleri Teddy Castellucci imzası taşıyor. “50 İlk
Öpücük”ün orijinal hikayesi Seattle’da geçiyormuş. Hikayenin
Havai’ye taşınması fikri Sandler’dan çıkmış. Filmin yapımcılarından
Michael Ewing bunu şöyle anlatıyor: “Adam hikayeyi Havai’ye taşıma
fikrini öne sürdükten sonra, oranın filmi çekmek için pek çok
açıdan muhtemel en iyi yer olduğu anlaşıldı. Orada geçen pek fazla
film yok, dolayısıyla farklı bir mekanda film yapmak harika bir
deneyimdi. Ayrıca, bir romantik komedi için muhteşem güzel bir
yer”. Çekimlerin 6 haftası Havai’de, diğer 6 haftası ise Los
Angeles ve çevresinde gerçekleştirilmiş. Hızlı kazanova, ne oldu
sana? Seviş-terk et zihniyetinde bir kazanova, her gece hafızasının
silinmesine yol açan nörolojik bir rahatsızlığı olan Lucy’ye
vurulursa neler olur?.. Hawai’de yaşayan veteriner Henry Roth,
Deniz Yaşamı Parkı’ndaki deniz hayvanlarıyla ilgilenmediği
zamanlarda, tatil aşkı arayışındaki turistlerin kalbini çalmakla
meşguldür. Uzun süreli ilişki nedir bilmeyen Henry’nin çapkınlığı,
onun yıllardan beri hayallerini süsleyen Alaska’ya tekneyle gidip
morsların sualtı yaşamını inceleme planlarını bile sekteye
uğratmaktadır. Rüyalarını gerçekleştirmeye ramak kala, teknesinde
meydana gelen bir problem sonucunda kendini Hukilau Café’de bulan
Henry’nin güzel Lucy Whitmore’la karşılaşması bu sayede
gerçekleşir. Henry, tek başına kahvaltı eden Lucy’ye görür görmez
çarpılır. İki genç gözlemelerden ve deniz memelilerinden
bahsederken, Henry Lucy’ye giderek daha büyük ilgi duymaya başlar
ve ertesi gün onu beraber kahvaltı etmeye davet eder. Ama bir
sonraki gün Café’ye gidip bir önceki günkü sohbetlerinden söz
edince, Lucy onun bir tür sapık olduğunu düşünerek etraftan yardım
ister. Henry’nin kim olduğu hakkında hiçbir fikri yoktur. Sonuçta
Henry, Lucy’nin sevgisini kazanmak istiyorsa, hayatı boyunca her
gün sıfırdan başlamak zorunda olduğu gerçeğinin farkına varır...
Tünel Türk oyuncu Mehmet Kurtuluş'un da rol aldığı Tünel'in
yönetmenliğini Roland Suso Richter üstlenmiş. Filmin konusu şöyle;
Dogu Berlinlilerin Batıya kaçıslarını engellemek için Berlin
Duvarı'nın inşaatı başlamak üzere. Doğu Alman yüzme şampiyonu olan
Harry Melchior, komünist baskıdan kaçmak istemekte fakat sevgili
kız kardeşi Lotte’yi arkada bırakmak istememektedir. Harry
Lotte’nin, kaçıp kendisini kurtarması için yalvarmalarına
dayanamaz. Ancak geri dönüp onu da kurtaracagına söz verir. Doğu
Berlin sınır noktasından kılık degiştirerek ve sahte evrakla
kaçmayı başarır. Artık özgürdür ama hemen kız kardeşini nasıl
kurtaracağını düşünmeye başlar. En iyi arkadaşı mühendis olan
Matthis ile beraber inanılmaz bir plan yaparlar. Duvarın altından
bir tünel kazacaklardır. Matthis’le iki eylemci arkadaşı Vic ve
Fred bu plana çok gülerler. Fakat Harry’nin kararlı tutumu kısa
zamanda onları da plana dahil eder. Matthis’in hamile kız arkadaşı
Carola kaçarken tutuklanmıştır. Fred annesini Dogu’dan kurtarmak
istemektedir. Vic ise özgürlük uğruna her seyi yapabilecek
biridir.