4 Şubat İngiltere Basın Özeti
Abone olİngiltere gazetelerinde gelişmekte olan piyasaların geleceği, El Kaide’nin Suriye’deki kollarından biriyle bağlarını koparması, Çin ve Rusya’nın askeri harcamalarındaki artış gibi konulardaki haber ve yorumlar dikkat çekiyor.
İngiltere gazetelerinde gelişmekte olan piyasaların geleceği, El Kaide’nin Suriye’deki kollarından biriyle bağlarını koparması, Çin ve Rusya’nın askeri harcamalarındaki artış gibi konulardaki haber ve yorumlar dikkat çekiyor.
Bir süredir Türkiye’nin aralarında bulunduğu gelişmekte olan piyasalar konusunda ‘alarm’ veren yorum ve analizlere yer veren Financial Times’ta bu defa daha soğukkanlı bir değerlendirme yer alıyor.
Gideon Rachman, “Gelecek hâlâ gelişmekte olan piyasaların” başlıklı yorum yazısına şöyle bir giriş yapıyor:
“Jim Rohwer adlı arkadaşım 1996 yılında ‘Asya Yükseliyor’ adlı bir kitap yayımladı. Birkaç ay sonra Asya çöktü. 1997’deki mali kriz arkadaşımın kitabını aptalca gösteriyordu.“
Yazar, bu örnekten hareketle, daha önce Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın yükselişini tarif etmek için “BRICS” tabirini üreten ekonomist Jim O’Neill’ın yakınlarda Meksika, Endonezya, Nijerya ve Türkiye’yi “MINT” grubu olarak adlandırmasına gönderme yapıyor.
Yatırımcıların Türkiye ve diğer MINT ülkeleri konusunda panik yaşamakta olduğunu belirten Rachman, buna rağmen gelişmekte olan ülke ekonomilerinin yükselişinin süreceğini savunarak, bunu şu faktörlere bağlıyor:
- Düşük işçi ücretleri,
- Yüksek üretkenlik,
- Küresel pazarlarla bütünleşmeyi sağlayan ulaşım ve iletişim ağları,
- Gümrüklerin inmesiyle dünya ticaretinde yaşanan patlama,
- Yönetim teknikleri ve makroekonomik politika gibi alanlardaki üstün uygulamaların yaygınlaşması,
- Çalışanların ve girişimcilerin dünya üzerinde dolaşmaya daha yatkın olması.
Rachman yorumunda yeni çıkan bir başka kitaba gönderme yapıyor. Ayhan Köse ve Eswar Prasad imzalı ve “Emerging Markets” (Gelişmekte Olan Piyasalar) başlıklı kitaptan aktarıldığına göre; Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeler 1960’tan beri %600 büyüme kaydederken, sanayileşmiş ülkeler aynı dönemde ancak %300 büyüme kaydetmiş.
Son 20 yıl içinde bile gelişmekte olan ülkelerin dünya gayrısafi hasılasından aldıkları pay, özel tüketim, yatırım ve ticaret oranlarının neredeyse ikiye katlandığı belirtiliyor.
Nobel ödüllü ekonomist Michael Spence’in, küresel ekonominin gelişmesiyle dünya nüfusunun %75’inin gelişmiş ülkelerde yaşayacağı tahminini de aktaran Rachman, şu yorumunu dile getiriyor:
“Gelişmekte olan ülkeler bazen yatırımcıları paniğe iten siyasi krizlerle çalkalanır. Bunların en çarpıcısı, 1989’da Pekin’in Tiananmen Meydanı’ndaki protestolar ve onları takip eden katliamlardı. O zaman kim kalkıp da bu siyasi kargaşaya rağmen Çin ekonomisinin sonraki 10 yıl boyunca iki kat büyüyeceğini ve sonraki 10 yılda bunu tekrarlayacağını söyleyebilirdi?”
“Kıssadan hisse şu ki Batılı olmayan ekonomislerin yükselişi, kökleri sayısız ekonomik ve siyasi şokları aşmaya yeterli derinlikte tarihsel bir yönelimdir. Geçici bir krizi bu güçlü eğilimle karıştırmak büyük hata olur.”
El Kaide, IŞİD ve Suriye
Guardian’ın dünya sayfalarında, El Kaide lideri Eyman Zevahiri’nin Suriye ve Irak’ta faaliyet gösteren Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüyle bağları olmadığını açıklamasına mercek tutuluyor.
Jason Burke imzalı analizde, 1980’lerde Afganistan’daki Rus birliklerine karşı savaş sırasında kurulan El Kaide’nin değişen taktikleri irdeleniyor.
İslamcı militanların birliği çağrılarından ABD’deki 11 Eylül saldırılarıyla zirvesine ulaşan sansasyonel eylemlere yönelen El Kaide’nin daha sonra yerel ‘şubeler’ aracılığıyla yayılmaya başladığı anlatılıyor.
Ancak Irak’ta Ebu Musab el Zerkavi’nin kurucu lideri olduğu IŞİD’in aşiretlerle arasını bozup Ürdün’de şiddeti körükleyerek destek kaybettiğini belirtiyor Burke.
Bu nedenle Zevahiri’nin devreye girerek, Suriye’de IŞİD yerine, diğer İslamcı gruplarla iyi ilişkiler sürdüren El Nusra Cephesi’ne destek verdiği belirtilen analizde, “Mısır’daki çalkantı El Kaide için geniş çaplı fırsatlar yaratırken, genişleme aynı zamanda zorluklar da doğuruyor” deniliyor.
Times gazetesinin başyazısında, “cihatçılar didişirken, Batı’nın İslami Cephe içinde ılımlılar bulması gerektiği” ileri sürülüyor.
Suriye’deki Beşar Esad rejimine karşı savaşanlar arasında El Kaide bağlantılı gruplar bulunmasına ve IŞİD’in “terörle eş anlamlı” kullanılmasına rağmen, İslamcı militanlar arasında ılımlılar bulunabileceği vurgulanıyor başyazıda.
“Eğer rejim Suriye’nin öncelikli kanseriyse, İslamcı militanlar da ikincil kanserdir ve bölgenin geri kalanının kendilerini güvende hissedebileceği mirasçı bir devlette yerleri yok” ifadeleri kullanılan başyazıda, buna rağmen İngiltere ve ABD’nin, 60 bin civarında savaşçısı bulunan İslami Cephe ile örtülü olarak temasa geçmesi öneriliyor.
Esad’a karşı savaşan İngiltere vatandaşları
Times’taki bir başka haberdeyse, Esad rejimine karşı savaşmak için Suriye’ye giden İngiltere vatandaşlarının sorgulanıp tutuklanabileceği dile getiriliyor.
Üst düzey terörle mücadele savcısı Sue Hemming, “ne kadar berbat bir diktatöre karşı savaşılırsa savaşılsın, kanuna göre terör eğitimi almanın suç olduğunu söylüyor.
Haberde, yaklaşık 400 kişinin insani yardım gibi amaçlarla Suriye’ye gittiği ve bunların yarısının Batılı ülkelerin ‘terörist örgüt’ listesindeki gruplarla bağlantıya geçmiş olabilecekleri belirtiliyor.
Son zamanlarla Suriye’ye gidiş gelişleri sırasında gözaltına alınıp tutuklananlar arasında, Türkiye’ye 16 bin 500 sterlin götürmeye çalışan iki kadının da olduğu kaydediliyor.
Haçlı kalesi tehlikede
Patrick Cockburn, Suriye’de isyancılarla rejim arasındaki savaşın, tarihi Haçlı kalesi ‘Krak des Chevaliers’ surlarına dayandığını yazıyor.
Independent muhabiri, Lübnan sınırının kuzeyinde, Humus kentiyle Akdeniz arasında bulunan kale civarındaki 2 köyün isyancıların elinde olduğunu, bölgede yaşayan Hristiyanların ise rejim güçlerine destek verdiğini anlatıyor.
Humus Valisi Telal Barazi’nin, isyancıları bölgeden çıkarırken kaleye zarar vermemeye dikkat edecekleri yönündeki sözlerini aktaran Cockburn, buna rağmen 13. yüzyılda 2 bin savaşçıyı barındırmak üzere inşa edilen kalenin zarar görebileceğini belirtiyor.
Facebook’un doğum günü ve askeri harcamalar
İngiltere’deki hemen bütün gazetelerde, 10 yıl önce bir üniversite yurdunda kurulan sosyal paylaşım ağı Facebook’un bugün nasıl 1 milyardan fazla üyeye ve milyarlarca dolarlık değere ulaştığına ilişkin yorumlar yer alıyor.
Yorum ve analizlerde çeşitli vadelerde ömür biçilen Facebook’un yoluna ‘Paper’ uygulamasıyla devam edeceği hatırlatılıyor.
Ayrıca, Daily Telegraph, dünyada en çok askeri harcama yapan ülke halen ABD olmasına karşın, sadece Rusya ve Çin’in savunma bütçesinde artışa giden büyük ülkeler olduğuna ilişkin bir haber yer alıyor.