4. Kuvvet medyayı masaya yatırdı
Abone olProgram'da Fatih Altaylı Ahmet Tezcan'a Tuncay Özkan ile arasında yaşanan olaylara ilişkin açıklamalar yaptı.
4. Kuvvet Medya'da medya masaya yatırıldı. Ahmet Tezcan'ın
hazırlayıp sunduğu canlı programda Sabah Gazetesi yazarı Ömer Lütfi
Mete, İnternet Haber Genel Yayın Yenetmeni Hadi Özışık, Cine5 Genel
Yayın Yönetmeni Aydın Özdalga ve Cem Radyo Genel Yayın Yönetmeni
Faruk Uğur konuşmacı olarak katıldı. Ahmet Teczan programda
özellikle gazeteciler arasındaki tartışmaların nedenleri ve bu
tartışmalar yüzünden gazeteciliğin kaybolan itibarı ve güveni
konularını ele aldı. Tezcan, programda, Fatih Altaylı ile Tuncay
Özkan arasındaki tartışmalarla ilgili, Fatih Altaylı ile yaptığı
ropörtajı yayınladı. Fatih Altaylı bu konuda şu açıklamayı yaptı;
"Kormaz Yigitin açıklamaları ile ilgili bir kaset vardı. Tuncay
Özkan bu kaseti yayınlamadı, normalde yayınlaması gerekiyordu. Bu
kaseti dönemin başbakanına götürdü. Bir gazeteci olarak bu kaseti
neden yayınlamadı diye sordum normalde böyle bir kaseti gazeteci
olarak yayınlanması gerekirdi.Tuncay Özkan'la kavgam bu yüzden
başladı.." "Tuncay Özkan bana göre başarısız bir gazeteci.. Yaptığı
haberlerin çoğu yalanlanmış. O kimseye birisi hakkında iyi kötü
gazeteci diyemez." diyen Fatih Altaylı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben Tuncay Özkan'a göre iyi bir gazeteci değilsem bu benim için
iyi birşeydir. Çünkü onun gazeteciliği ortada. Tuncay'la birlikte
oturduk. Gazeteci gibi değil emniyetci, istihbaratçı gibi , "Bu
dosya devlette yok bende var. Bu konuyu ben biliyorum" diye
konuştu. Ben de, "Tuncay ben senin gibi gazeteci olamam. Çünkü
gazetecilik bu değildir" dedim. Bu sözümden dolayı bugün, "Fatih
Altaylı iki kişinin huzurunda ben gazeteci değilim dedi" diyor.
Devlette olmayan bilgi bende olmaz. Bana ulaşan bir bilgi vardır
onu değerlendiririm. Doğrudur, ben Tuncay Özkan gibi bir gazeteci
olamam ve olmak da istemem.." Rekabetten korkmadığını da anlatan
Fatih Altaylı "Rekabet olduğu zaman üzülmem, benim rakibim Tuncay
değil, o ayrı ben ayrıyım. Ben onun adını anmam o benim adımı
alıyor o medya gurup başkanı, ona tv, gazeteler bağlı. Benim bir
politika üretmek gibi bir derdim yok. Vatandaşa soralım; "Tuncay
Özkan mı Fatih Altaylı mı gazeteci?" vatandaş söylesin. Benim
rakibim Emin Çölaşan, Hıncal Uluç benim rakibim onlarla okuyucu
açısından rekabet ederim. Benim rakibim atv haber ve Ali Kırca..
Birbirimizle yarışırız nasıl daha iyisini yapabiliriz diye.. Tuncay
Özkan başka bir ligde, ben başka bir ligdeyim. Ama o sürekli benim
camımdan taş atıyor rahatsız ediyor.. İşini yapsın, başında olduğu
grupları yönetsin. Benimle ne işi var" diye konuştu.. Fatih Altaylı
Aydın Doğan'ın yanında 9 yıldır gazetecilik yaptığını belirterek bu
süre içinde kendisine hiçbir haber konusunda baskı veya zorlama
gelmediğini belirterek "Sadece bazen hakaret ve bazı sert
yazılarımla ilgili olarak "Belgen var mı? Bu konuda ağır bir
tazminat ödeyebiliriz" gibi uyarıda bulunmuştur. Seçim zamanında
partiler arasında ayrım yapmamızı ve eşit davranmamız konusunda
uyarılarda bulundu. Tuncay Özkan'la ilgili açıklamaları için de
beni aradığı oldu. Bir dert yanma gibiydi.. Ben de "Bunları
yazmamda bir mahsur var mı?" diye sordum ve izin verince
yayınladım.. Bunun dışında Aydın Doğan'la pek görüştüğüm
söylenemez, hata çoğu yazara göre daha az görüşüyorum" dedi..
Programa konuşmacı olarak katılan Haber 3'ün sahibi ve Cine5 Genel
Yayın Yönetmeni Aydın Özdalga ise Tuncay Özkan hakkında şunları
anlattı; "Tuncay Özkan, Aydın Doğan'a çok farklı hizmetler
görütürdü götürdüğü hizmetlerle Aydın Doğan'ı baştan çıkardı. Ben
de daha önce Kanal D'de Tuncay Özkan ve Fatih Altaylı'nın konumunda
çalıştım. Aydın Doğan benim dönemimde ve Fatih Altaylı döneminde
normal ve işimize karışmıyor da, neden Tuncay Özkan döneminde
değişiyor. Demek ki Demek ki gazeteciliğin yanısıra bilgi, belge,
dedikodu türünde dosyalar götürmüş ve Aydın Doğan'ı baştan
çıkarmış. Şimdi Tuncay Çukurova Medya Grup Başkanıdır. O göreve
gelinceye kadar gazeteciydi. Medya Gurup Başkanı olmakla
gazetecilik formasyonunu bir kenara bırakmıştır. Erturul Özkök de
aynısını söyledi. "Ben yüzde 15 gazeteci yüzde 85 iş takipçisiyim"
dedi. Tuncay Özkan'ın konumu da budur. O artık patronunun işlerini
takip etmekle, grubu içinde bulunduğu darboğazdan çıkarmakla
yükümlüdür. Gazeteci olarak, bana ve Fatih Altaylı'ya sataşmasını
doğru bulmuyorum. Çünkü artık kendisini gazeteci olarak
görmüyorum.. " diye konuştu.. Programa katılan Sabah gazetesi
yazarı Ömer Lütfi Mete ise; "Bizim gençliğimizde mit veya cia ajanı
sıfatı verilen gazeteciler vardı ama bu gazetelere yansımazdı. O
zaman gazeteler azdı, tv gazeteciliği yoktu. Şimdi gazeteci çok.
Sayı arttıkça sığlık ve yüzeysellik gazeteciliğe hakim oldu. Bu da
bana göre gazetecilik okullarının eğitim düzeylerinden kaynaklanan
yetersiztlikten kaynaklanıyordu. Daha önceleri usta çırak ilişkisi
vardı. Önceleri bir imza çıkması bile çok uzun zaman alıyordu
gazetede imza namus anıtı gibi oluyordu. O imza ile söz söylemek
çok önemli bir konu idi. Sokak ağzı ile konuşmak imkansız gibi bir
şeydi. Ama bugün tüm gazetecilerin aynı yapıda olduğunu söylemek
istemem. Bugün kişisel kavgaların temelinde en güvenilmez meslek
mensubu konumuna gazeteci olmuştur. Bunu bu hale getiren sadece
meslek mensupları değil aynı zamanda toplumdur. Gazeteci var
olduğundan beri güdümlü olmaya açık olmuştur. Dünyada en ahlaksız
olan şey gıybettir. İnsanı ahlak açısından da gıybet çok kötü
şeydir. Gazetecinin halk adına ayıp arama memurluğu yaptığını
söyleyen Mete, "Ancak üzülerek söylemek gerekiyor ki, gazetecilik
bitmiştir. Müşteriye ilgisini çekecek haber verilememektedir.
Televizyonlara bakıyorsunuz, bir iki haber kanalı dışında
televizyon demek çok zor.. Sadece bir eğlence merkezi haline
gelmiş. Bu televizyonların haberlerine bakıyorsunuz, bir keçi
boynuzu kadar haber yok haber diye sunulan şeylerin içinde.. Hal
böyle olunca, gazeteciye itibar, gazeteciye güven kalmamıştır" diye
eleştirilerde bulundu.. Tuncay Özkan ve Fatih Altaylı arasındaki
tartışmaya da değinen Mete, "Tuncay Özkan el öpmüş olabilir.
Eskiden de el öpenler vardı. bu bizim örf ve adetlerimizde var. Ama
"Tuncay Özkan el öpüyor" sözünü "Tetikçilik yapıyor" imasıyla
söylerseniz, bu ağır bir itham olur ve ben bu konuda birşey
söyleyemem" dedi. İnternet Haber Genel Yayın Yönetmeni Hadi Özışık
ise programda özellikle gazeteciler arasında yaşanan tartışmalarda
ilkeli tavrı ele alarak bu konuda eksik kalan noktaları ortaya
koydu. Hadi Özışık, eleştirilen gazete ve televizyonlara rakip
olarak çıkan ve alternatif medya görevini yerine getiren internet
sitelerine sözü getirerek, "Ertuğrul Özkök en iyi yazısını bugün
yazdı. Kimin çıkardığı belli olmayan bazı internet sitelerini
eleştirdi. Bizim de eleştirdiğimiz bu dedikodu ve iftira sitelerini
eleştirmesi güzel ama bir dönem bu sitelerden birini Hürriyet
Gazetesi'nin manşetine çekerek onları bu noktaya kendisi getirdi..
Yani kirliliğin altında şikayet edenin de imzası var. Bu tür
haberleri kimlerin yaptığını herkes biliyor. Ancak bunlar nedense
kimliklerini saklıyorlar. Bir bakıma, medyada eleştirdiğimiz
kirlilik, internet sitelerine de bulaşmaya başladı.Bunların önüne
geçmek istiyorsak bunu hep birlikte yapmalıyız" dedi.. "İletişim
şurasında iki gazeteci gördüm. Biri Sedat Ergin'di, diğeri ise
Tuncay Özkan" diyen Özışık, "Sedat Ergin, haberleri sayesinde
gündeme gelirken, Tuncay Özkan, grubuyla ilgili yaptığı
tartışmalarla ilgi odağı oldu. Tuncay Özkan'ın savunucusu değilim
ama Tuncay Özkan Doğan Gurubunda maaşlı elemandı.. Hadi Aydın
Özdalga ve Fatih Altaylı iyi gazetecilik yahptı, Tuncay Özkan
Tetikçilik yaptı diyelim.. Onun verdiği bilgiler bir şekilde
kullanılıyor daha fazla para adına herşey yapılıyor parayı veren
kişinin hiçbir sorumluluğu yokmudur? Patron, "Kardeşim ben senden
gazetecilik istiyorum. bu tür şeyler istemiyorum" diyemez miydi?
Burada Tuncay Özkan'ı suçlamanın ötesinde, siyasilerin elinde
bulunan medyayı konuşmak gerekiyor" diye konuştu.