38 polisin serbest bırakılmasına 167 sayfalık itiraz
Abone olParalel yapı iddialarına yönelik soruşturmada 38 polisin mahkemece serbest bırakılmasına savcı İrfan Fidan itiraz etti. Şüphelilerin gerçek ...
Paralel yapı iddialarına yönelik soruşturmada 38 polisin
mahkemece serbest bırakılmasına savcı İrfan Fidan itiraz etti.
Şüphelilerin gerçek amacı, soruşturma kılıfı altında devlet
yönetimini takip etmek olduğunu belirten Savcı Fidan, “Bir polis
memurunun veya komiserin kendi başına devletin en üst yönetimini
dinleyip görüşmelerini kaydetmesi, yetkisi de haddi de değildir”
dedi.
Paralel yapıya yönelik ‘Casusluk’ soruşturmasında mahkemeye sevk
edilen 49 şüpheliden 38’i serbest bırakılmıştı. Soruşturmayı
yürüten Cumhuriyet Savcısı İrfan Fidan mahkemenin kararına itiraz
etti. Savcı Fidan itiraz dilekçesinde şüphelilerin “özel hayatın
gizliliğini ihlal etmek, resmi belgede sahtecilik, suç uydurma,
devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri
casusluk amacıyla temin etme” suçlarını işledikleri gerekçesiyle
tutuklanması gerektiğini bildirdi.
Eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse’nin de
aralarında bulunduğu 38 şüphelinin “kaçma şüphesi hakkında
delillerin toplanmaya devam edilmesi, atılı suçu işlediklerine dair
kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması ve
tutuklama nedeninin bulunduğunu” ifade eden Fidan, şüpheliler
hakkında verilen serbest bırakılma kararının kaldırılarak,
tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenlenmesine karar verilmesini
istedi.
“MİLLİ GÜVENLİK AÇISINDAN KRİTİK BİLGİLER ELDE EDİLMİŞTİR”
Savcı Fidan tarafından 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sunulan 167
sayfalık itiraz dilekçesinde, "Şüphelilerin gerçek amacı,
soruşturma kılıfı altında devlet yönetimini takip etmek,
telefonlarını dinlemek, bu şekilde bilgi elde etmektir. Bu amaca
ulaşılarak, milli güvenlik açısından kritik bilgiler elde
edilmiştir. Eylemin kişisel olarak gerçekleştirilmesi mümkün
değildir. Polis memurundan Emniyet Müdürü’ne kadar, rütbe ve
mevkisi her ne olursa olsun, tüm şüpheliler bu durumun farkında ve
bilincindedir. Bir polis memurunun veya komiserin kendi başına
devletin en üst yönetimini dinleyip görüşmelerini kaydetmesi, daha
sonra da bu kayıtları yazılı (tape) hale getirmesi, yetkisi de,
haddi de değildir" denildi.
"EŞCİNSEL İLİŞKİYE VARANA KADAR ÖZEL GÖRÜŞMELER KAYDEDİLMİŞTİR"
Şüpheliler arasındaki resmi hiyerarşinin dışındaki ast-üst
ilişkisinin ayrıca araştırılması gerektiğini dilekçesinde belirten
Savcı Fidan, itiraz dilekçesinde, "Tutuklanması talebiyle mahkemeye
sevk edilen tüm şüphelilerin, dosya kapsamında gerçekleştirdikleri
tüm işlemler tek tek çıkarılmıştır. İletişimin tespiti,
teknik-fiziki takip kararlarına dayanak teşkil eden rapor ve
taleplerde, mahkemeden karar talebini gerektirecek suç unsuru
taşıyan herhangi bir görüşme yoktur. Bu talepler doğrultusunda
alınan kararlar kullanılarak binlerce insanın özel hayatına ilişkin
(eşcinsel ilişkiye varana kadar) binlerce görüşmesi kaydedilmiş ve
hiçbir suç unsuru taşımayan bu kayıtlar tape haline getirilmiştir.
Mağdur hakları yönünden sakıncası nedeniyle bu kayıtlar azami itina
ile muhafaza edilmektedir" ifadelerine yer verdi.
“MAHKEME KARARLARI İNSANLARIN ÖZEL HAYATLARINI KAYDETMEYE RUHSAT
VERMEZ”
Soruşturma kapsamında ifadesi alınan şüphelilerin ’mahkeme
kararları doğrultusunda işlem yaptıklarına’ dair savunma
yaptıklarını hatırlatan savcı Fidan itiraz dilekçesinde, “Mahkeme
kararlarının, insanların özel hayatlarını ve devlet erkanının
ulusal-uluslararası görüşmelerini kaydetmeye ruhsat vermez”
dedi.
“Selam-Tevhid” soruşturmasında gerçeğe aykırı belge düzenlendiği
belirtilen dilekçede, "Soruşturma dosyasında gerçeğe aykırı olarak
düzenlenen binlerce resmi belge, özel hayatın gizliliğini ihlal
kapsamında kalan binlerce tape bulunduğu tespit edilmiştir.
Soruşturmanın bu aşamasına kadar elde bulunan 7 harddiskten ancak 2
adedi incelenebilmiştir. Tespit edilen bulgular bu 2 harddiske
ilişkindir. Kalan 5 adet harddiskin incelemesi devam etmektedir"
denildi.
(İHA)