35 Yaş'ın unutulmaz şairi: Catih Sıtkı Tarancı
Abone olYaş Otuz Beş" ve "Memleket İsterim" eserleriyle, Türk şiirinin unutulmazları arasına giren şair ve yazar Cahit Sıtkı Tarancı, vefatının 61'inci yılında anıldı. Cahit Sıtkı Tarancı kimdir? İşte 35 yaş'ın unutulmaz şairi Cahit Sıtkı Tarancı'nın hayatı ve eserleri...
Cahit SıtkıTarancı, 4 Ekim 1910 yılında
Diyarbakır'da dünyaya geldi. İlk okulu
Diyarbakır'da okuyan Tarancı, orta öğrenim
için Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesi'ne,
ardından Galatasaray Lisesi'ne devam etti.
Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Tarancı'nın ilk eserleri Galatasaray Lisesi'nin çıkardığı "Akademi" ile dönemin ünlü "Servet-i Fünun" dergilerinde yayımlandı.
Tarancı, Fransızcayı ilerleterek, Stephane Mallarme, Charles Baudelaire ve Arthur Rimbaud gibi Fransız şairlerin eserlerini okumaya başladı. Cumhuriyet döneminin önemli şair ve yazarlarından Ziya Osman Saba ile 1928 yılında tanışarak yakın dost oldu.
Cahit Sıtkı Tarancı, 1931’de girdiği Mülkiye Mektebi'nden ikinci senenin sonunda atılınca, eğitimine Yüksek Ticaret Okulu'nda devam etti ancak memuriyet sınavını kazanıp Sümerbank’ta çalışmaya başladıktan sonra bu okuldan da ayrıldı.
"Ömrümde Sükut” adlı ilk şiir kitabı henüz Mülkiye Mektebi’nde
iken yayımlanan Tarancı, Karabük’e atanması üzerine
Sümerbank’taki memuriyetten ayrıldı ve öykülerini
yayımladığı Cumhuriyet gazetesinde çalışmalarını sürdürdü.
Aynı yıllarda Peyami Safa ile tanışan usta şair, Cumhuriyet Gazetesi sahipleri Nadir Nadi ve Doğan Nadi'nin desteğiyle üniversite öğrenimini tamamlamak üzere Paris'e gitti.
Paris Radyosu'nda Türkçe yayınlar spikerliği de yapan Tarancı, 1938-1940 arasında Sciences Politiques'te yüksek lisans yaptı. Paris'teki yaşamı sırasında Oktay Rifat ile tanıştı.
ASKERDEYKEN 'HAYDİ ABBAS'I KALEME ALDI
İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Paris'ten bisikletle kaçarak Lyon ve Cenevre yoluyla Türkiye'ye dönen Tarancı, 1941-1943 yıllarında askerliğini yaptı. Tarancı, Balıkesir'in Burhaniye ilçesinde yaptığı askerliği sırasında Türk şiirinin önemli örneklerinden biri olan "Haydi Abbas" eserini kaleme aldı.
Askerliğini bitirdikten sonra, İstanbul'a yerleşen ailesinin yanına gelen Tarancı, kısa bir süre babasının iş yerinde çalıştı. Cahit Sıtkı Tarancı, daha sonra Ankara'ya taşınarak, Anadolu Ajansı'nda ve Çalışma Bakanlığı'nda görev yaptı.
Türk şiirinin klasikleri arasında yer alan "Otuz Beş Yaş" şiirine imza atan Tarancı, 1946'da bu eseriyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin düzenlediği şiir yarışmasında birincilik elde etti ve yurt çapında tanınan bir şair haline geldi.
Tarancı, 1951'de Cavidan Tınaz ile evlendi. Evlendikten sonra yazdığı şiirlerini "Düşten Güzel" adlı kitapta bir araya getiren usta şair, 1953'te geçirdiği bir kriz neticesinde felç oldu.
Tarancı, yatağa bağlı ve yarı bilinçli olarak İstanbul ve Ankara’da çeşitli hastanelerde tedavi gördü. Bir yıl kadar Diyarbakır’daki baba evinde bakıldı.
Tedavi için devlet tarafından 1956'da Avrupa'ya götürülen şair Tarancı, zatülcenp hastalığına yakalanarak 13 Ekim 1956’da Viyana'da vefat etti. Cenazesi Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.
Ailesinin Diyarbakır'daki evi 1973'te "Cahit Sıtkı Müze Evi" olarak da ziyarete açıldı.
SANAT İÇİN SANAT İLKESİYLE ŞİİRLERİNİ YAZDI
Cahit Sıtkı Tarancı, vezin ve uyaktan kopmayarak, kurallar çerçevesinde şiire farklı bir boyut kazandırdı. Dönemin şairleri arasında yaşanan "Sanat, sanat için mi yapılır, yoksa toplum için mi yapılır?" tartışmasına Tarancı, "sanat, sanat için yapılır" cevabıyla dahil oldu.
Usta şair, "Sanat için sanat" ilkesiyle yazdığı şiirlerinde, yaşama sevinci, aşk gibi konuların yanı sıra ölüm temasına fazlaca yer verirken, yalnızlık ve çocukluğuna duyduğu özlemi de şiirlerinde ele aldı.
"Varlık", "Kültür Haftası", "Yücel", "İnsan", "Ülkü" ve "Pınar" adlı dergilerde de eserleri yayımlanan Tarancı, Türk edebiyatında "saf şiir" anlayışının önemli temsilcilerinden biri olarak görüldü.
Yaşamı boyunca birçok esere imza atan Tarancı, 1933'te "Ömrümde Sükut", 1946'da "Otuz Beş Yaş", 1952'de "Düşten Güzel" adlı kitapları okuyucuyla buluşturdu.
Tarancı'nın vefatından sonra, kitaplarında yayınlanmayan şiirler, şiir çevirileri ve kendisi için yazılanlar "Sonrası" adlı kitapta toplanarak 1957'de yayımlandı. Arkadaşı Ziya Osman Saba’ya yazdığı mektuplar da aynı yıl, "Ziya’ya Mektuplar" adlı kitapta toplandı. Tarancı'nın gazetelerde çıkan 22 öyküsü ise Selahattin Öner tarafından 1976'da "Cahit Sıtıkı Tarancı'nın Hikayeciliği ve Hikayeleri" adlı eserde bir araya getirildi.
Cahit Sıtkı Tarancı'nın yaşamı boyunca kaleme aldığı şiirlerden bazıları şunlar:
"Abbas", "Aşk Vakti", "Batan Gemi", "Ben Aşk Adamıyım", "Bir Umut", "Bir Kapı Açıp Gitsem", "Bugün Hava Güzel", "Can Yoldaşı", "Çilingir Sonrası", "Gidiyorum", "Hatıralar", "Hepimize Dair", "İlk Aşklar", "İki Ses", "Gündüz", "Hergünkü Ölüm" ve "Gün Eksilmesin Penceremden"