300 farklı başağrısı var
Abone olBaşağrılarının 300’den fazla farklı tipi var. Birçoğunun kökeni halen tam anlaşılmamış olmakla beraber genellikle iyi huylu özellik sergiliyor. İşte bilmeniz gerekenler
Ancak bazen ciddi ve yaşamı tehdit eden nedenlerle ilişkili
olabiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Dr.Sema
Demirci başağrısı tipleri hakkında belirtisinden tedavisine faydalı
bilgiler verdi. Baş ağrıları tüm dünyada hekime başvurularda en sık
dile getirilen yakınmayı oluşturuyor. Kadınların yüzde 5’i ve
erkeklerin yüzde 2.8’i her yıl 180 gün ve üzerinde süreyi baş
ağrılarıyla geçiriyor. Baş ağrılarının 300’den fazla farklı tipi
var. Birçoğunun kökeni halen tam anlaşılmamış olmakla beraber
genellikle iyi huylu özellik sergiliyor. Ancak bazen ciddi ve
yaşamı tehdit eden nedenlerle ilişkili olabiliyor. Baş ağrıları
hemen tüm dünyada Uluslararası Baş ağrısı Birliğinin(IHS)
belirlediği kriterlerle sınıflandırılıyor. Oldukça geniş kapsamlı
olan bu sınıflamaya göre; primer ve sekonder olmak üzere ikiye
ayrılıyor. Primer (birincil) baş ağrıları: Baş ağrısını açıklayacak
herhangi bir sistemik ve/veya beyin hastalığı olmuyor. Bu grupta
migren, gerilim tipi baş ağrıları, küme baş ağrısı gibi baş ağrısı
tipleri yer alıyor. Sekonder (ikincil) baş ağrıları: Bu grupta
beyinde ve/veya sistemik olarak bir hastalık bulunuyor ve ağrılar
bu hastalıkla ilişkili oluyor. Baş ağrısının hangi grupta olduğunu
belirlemek için, geniş bir anamnez, nörolojik muayene, beyin
görüntülemesinin yanı sıra , kan ve idrar tahlilleri, EEG
(elektroensefalografi), gereken durumlarda lomber ponksiyon(belden
su alma) işlemleri yapılması gerekiyor. MİGREN En sık primer baş
ağrısı nedeni olan migren, damarsal kökenli, akut ataklarla giden
kronik bir hastalık. Kadınların ortalama yüzde 18’i, erkeklerin
yüzde 6’sında görülüyor. Migrenli hastaların yaklaşık yüzde 70’inde
ailede migren öyküsü bulunuyor. Migren atakları sırasında
hastaların yüzde 80’inde şiddetli baş ağrısı ve buna eşlik eden
bazı bulgular görülüyor. Bunların 1/3’ünde bu rahatsızlık hissi
günlük işlerine devam etmelerini engelliyor ve yatak istirahati
bile gerektirebiliyor. Hastalık, hem günlük yaşam kalitesini
düşürmesi hem de iş gücü kaybı ile ciddi ekonomik yük oluşturuyor.
Belirtileri: Uluslararası Baş ağrısı Birliği bazıları seyrek
görülen birçok migren tipi belirlemiş. Auralı (öncül belirtili)
migrende baş ağrısı öncesinde ışıklar, zik zaklar, renkler görme
şeklinde çoğunlukla görsel belirtiler gelişiyor. Aurasız, yani
öncül belirtileri olmayan migrende ataklar aniden ortaya çıkıyor.
Migren atağı sırasında genelde sağ veya sol yarım baş ağrısı
vardır. Bu ağrı zonklayıcı, orta veya çok şiddetli bir baş
ağrısıdır. Ağrıya mide bulantısı, kusma isteği veya kusma, ışık ve
sese karşı hassasiyet, bazen ağrı olan tarafta uyuşmalar da eşlik
edebiliyor. Ataklar ortalama 4-72 saat sürebiliyor. Ataklar
sırasında birçok hasta sessiz ve karanlık bir odada yatma ihtiyacı
hissediyor. Nedenleri neler? Migren ataklarını tetikleyen bazı
durumlar olabiliyor. Bunlar adet dönemi, yumurtlama dönemi, doğum
kontrol hapı kullanımı, hormon yerine koyma tedavileri gibi hormon
dengesinde değişiklik yapan durumlar, alkol, konserve yiyecekler,
aspartam (tatlandırıcılarda bulunur) gibi maddeler, çikolata, eski
peynir, öğün kaçırma gibi beslenme ile igili durumlar, stres,
üzüntü, depresyon, aşırı fiziksel aktivite ve yorgunluk, aşırı ve
parlak ışıklı, floresan aydınlatmanı mekanlar, uykusuzluk, aşırı
uyku, damarlarda genişleme yapan bazı ilaçlardır. Tanı nasıl
konuyor? Migren tanısı konması için bu özeliklerin yanı sıra
hastanın gerekli incelemelerinin yapılıp baş ağrılarına neden
olabilecek başka bir hastalığın olup olmadığının kanıtlanması
gerekiyor. Nasıl tedavi ediliyor? Migrenin iki tip tedavisi var.
Biri atağı durdurmaya diğeri ise ataklardan korumaya yönelik
tedavidir. Atak tedavisi sadece atak sırasında kullanılıyor.
Ağrıların şiddeti ile süresine ve hastanın durumuna göre basit ağrı
kesiciler ya da özel migren ilaçlarından yararlanılıyor. Şiddetli
bulantı-kusmaları ve atak sırasında aşırı huzursuzluğu olan
hastalarda bu şikayetlere yönelik tedaviler gerekebiliyor.
Ataklardan korumaya yönelik tedavinin birinci basamağı ise atağın
sıklık ile şiddetini azaltmak. İkinci olarak da ilk basamak
başarılı olduğu takdirde hastanın kullanmakta olduğu ağrı kesici
miktarını azaltmak ve onun yaşam kalitesini yükseltmek. Kullanılan
ilaçlar çok çeşitli gruplardan oluşuyor. Bunlar epilepsi(sara)
ilaçları, depresyon ilaçları, hipertansiyon ilaçları, magnezyumlu
bazı ilaçlar olarak gruplandırılabiliyor. Bu ilaçların hangisinin
seçileceğine migrenin tipi, atakların sıklığı, ataklar sırasında
eşlik eden şikayetlerin özellikleri, hastanın yaşı, başka
hastalıklarının olup olmaması gibi durumlara göre ilgili hekim
karar veriyor. Kadınların ortalama yüzde 18’i, erkeklerin yüzde
6’sında görülüyor. GERİLİM TİP BAŞ AĞRILARI Primer başağrıları
grubundaki diğer bir ağrı tipini ise gerilim tipi baş ağrısı
oluşturuyor. Bu baş ağrıları kaslarda gerginlik ve stres sonucu
ortaya çıkıyor. Tanı nasıl konuyor? Gerilim ağrıları olan hastalar
baş ağrılarını genelde basınç ya da gerilme şeklinde tarif
ediyorlar. Ağrılar migrenin aksine hafif- orta şiddette seyrediyor.
Genelde iki taraflıdır, aşırı fiziksel aktiviteyle alevlenmeleri
olmuyor. Bulantı, kusma, ışık ve ses hassasiyeti olmuyor. Tanı için
bu özeliklerin yanı sıra yine baş ağrısının başka hastalıkla
ilişkili olmadığının kanıtlanması gerekiyor. Eğer yılda yaklaşık
180 günü ağrıyla geçirmeye neden oluyor ve her ağrı atağı 30 dakika
ile 7 gün arası sürebiliyorsa tekrarlayan gerilim baş ağrısından
söz ediliyor. Nasıl tedavi ediliyor? Şiddetli dönemlerde basit ağrı
kesiciler kullanılabiliyor. Ancak sık tekrarlayan ataklar varsa
koruyucu tedavi olarak, hastanın yaşı ve diğer hastalıkları göz
önüne alınarak ilgili hekim tarafından depresyon ilaçlarına
başlanabiliyor. Koruyucu tedavinin amacı yine kullanılan ağrı
kesici miktarını azaltmak ve yaşam kalitesini arttırmak. Migren ve
kronik gerilim tipi baş ağrıları olan hastalarda bazı psikiyatrik
bozuklukların birlikteliğine oldukça sık rastlanıyor. Psikiyatrik
problemlerin de ilgili uzman tarafından değerlendirilmesi tedavi
başarısında artış sağlayabiliyor. KÜME BAŞ AĞRILARI Küme baş
ağrılarında, saniyeler süren şiddetli ağrı atakları arka arkaya
kümeler halinde geliyor. Bu tip baş ağrısı genelde erkeklerde
görülüyor. Ağrı çoğunlukla göz çevresi ve şakakta yoğunlaşıyor ve
tek taraflı oluşuyor. Gözde kızarma, yanma, sulanma gibi belirtiler
olabilir. Ağrı çok hızlı başlıyor, 10-15 dakikada zirve yapıyor ve
30-45 dakikada sonlanıyor. Ataklar 7 gün de bir görülebileceği gibi
yılda bir sıklığında da olabiliyor. Ağrısız dönemlerin süresi 2
haftadan yıllara kadar uzayabiliyor. Ataklar alkol, sigara ve
damarlarda genişlemeye yol açan ilaçları kullanmakla
tetiklenebiliyor. Tanı nasıl konuyor? Yukarıda belirtilen
özelliklerin yanı sıra ağrıların başka bir hastalıkla ilişkili
olmadığının tetkiklerle kanıtlanması gerekiyor. Nasıl tedavi
ediliyor? Atak sırasında hastaya yüksek miktarda O2 solutuluyor ve
migren ilaçları kullanılıyor. Atağı önlemek için hipertanisyon,
epilepsi(sara) ilaçlarının bazıları ve bazı ilaçlara, ilgili hekim
kontrolünde başlanabiliyor. Genellikle migren ve gerilim baş
ağrılarında tedavinin başarısız olmasının en önemli nedeni,
hastanın tedaviye uyum göstermemesi. Özellikle koruyucu tedavilerin
etkileri 3 haftadan sonra ortaya çıkıyor ve ilk haftada bazı yan
etkileri olabiliyor. Hastalar ilaçları ilk hafta içinde ya da 3
haftalık periyod sonunda bırakabiliyor. Bir grup hasta da tedavide
başarı sağlandığı anda iyi olduğunu düşünerek tedavisini yarıda
bırakıyor. Tedavi edilmemiş farklı türden baş ağrıları günlük
kronik baş ağrısı denilen ve genellikle hemen hiç geçmeyen,
tedavisi oldukça güç olan bir baş ağrısı tipine dönüşebiliyor. Bu
nedenle tüm tedavilerin ilgili hekim tarafından belirlenmesi ve
takip edilmesi gerekiyor. VERTİGO (BAŞ DÖNMESİ) Baş dönmesi,
nöroloji kliniklerinde sık karşılaşılan şikayetlerden birini
oluşturuyor. Çoğu zaman altında önemli bir hastalık bulunmayan ve
kendiliğinden düzelen bir belirti olarak ifade ediliyor. Ancak
bazen çok ciddi nörolojik bir hastalığa da işaret edebiliyor.
Vücudumuzun mekandaki pozisyonundan haberdar olmayı ve dengemizi
sağlayan bazı mekanizmalar var. Göz, iç kulaktaki denge organı, kas
ve eklemlerden kalkan uyarılarla sürekli baş ve vücudun diğer
kısımlarının birbiriyle ve mekandaki yerleri hakkında beyne bilgi
geliyor. Bu mekanizmalarda bozukluk olunca denge bozukluğu veya baş
dönmesi ortaya çıkıyor. Baş dönmesi sık karşılaşılan bir şikayet.
Ancak hastalar çok farklı şeyleri baş dönmesi olarak ifade
edebiliyor. Vertigo, hastanın kendi bedeni veya çevrenin etrafında
gerçekten dönmekte olduğunu zannetmesiyle gelişen bir tablo. Bu
şekilde bir dönme hissi olmadan ortaya çıkan vertigo ise yalancı
vertigo(dizzness) olarak tanımlanıyor. Belirtileri neler? Vertigo
çok şiddetli olduğunda hastalarda gözlerde sıçrayıcı hareket,
bulantı ve kusma, ayakta duramama şeklinde belirtiler de
olabiliyor. Nedenleri: Vertigo; iç kulak, denge siniriyle ilgili
hastalıklar, beyin sapı ve beyinciği tutan hastalıklarda
görülebiliyor. Meniere hastalığı: iç kulakla ilgili bir
rahatsızlık. Hasta dakikalar veya saatler süren ataklar halinde
tekrarlayan vertigodan yakınıyor. Bu sırada ayakta duramıyor, en
ufak baş hareketiyle şiddetli vertigo gelişiyor. Genelde bulantı,
kusma ve kulak çınlaması eşlik ediyor. Atakların tekrarlaması hasta
olan iç kulak tarafında işitme kaybına neden oluyor. İyi huylu
tekrarlayıcı Pozisyona bağlı vertigo: İç kulakla ilgili bir
rahatsızlık.Başın belli bir pozisyonunda ortaya çıkan, vertigo ve
gözde sıçrayıcı hareketlerle karakterize iyi huylu bir hastalık
olarak nitelendiriliyor. Saniyeler içinde gelip geçiyor, başın aynı
pozisyona getirilmesiyle tekrar başlıyor. Diğer nedenler: Beyin
sapı- beyincik birleşme bölgesinden denge siniri geçiyor. Bu bölge
tümörlerinde vertigo, kulak çınlaması, giderek artan işitme kaybı
olabiliyor. Beyin sapı ve beyincik damar tıkanma ve kanama
durumlarında da baş dönmesi gelişebiliyor. Ancak bu durumlarda
birçok bölge fonksiyonunu kaybettiği için kafa sinirlerinin çoğunda
tutulum, bir taraf kol-bacakta felç gibi nörolojik bozukluklar
görülebiliyor. Multiple Skleroz hastalığında beyin sapı ve
beyincik, göz tutulumları olabiliyor ve vertigo, dengesizlik gibi
şikayetler yapabiliyor. Oturma kalkma sırasında gelişen tansiyon
düşüklüğü, çeşitli kalp hastalıkları, ağır kansızlıklar ve
metabolik bozukluklar vertigo yapabiliyor uzmanlara göre. Boyun
kemiklerinde bozulmalar ve kireçlenmeler bu kemiklerin içinden
geçen ve beyin sapı ile beyinciği besleyen damarları sıkıştırarak
vertigo yapabiliyor. Uzmanlara göre, bazı psikiyatrik
rahatsızlıklarda da tekrarlayan vertigo şikayeti olabiliyor. Yaşlı
ve birçok hastalığı olan (özellikle diabet gibi) kişilerde sürekli
yalancı vertigo ve dengesizlik şikayetleri ortaya çıkabiliyor. Tanı
nasıl konuyor? Vertigo tanısı konulması için bir dizi tetkik
gerekiyor. Hastanın vertigosunun gerçek olup olmadığının
anlaşılabilmesi için ayrıntılı sorularla öykü alınıyor. Ardından
dikkatli bir nörolojik muayene yapılması gerikiyor. Beyin
görüntülemesi istenecekse beyin magnetik rezonanslı(MR) görüntüleme
tercih ediliyor. Çünkü MR beyin sapı ve beyin sapı-beyincik
birleşim yerini, iç kulak yapılarıyla ilgili iltihabi durumları
daha ayrıntılı gösteren bir tetkik. Gereken durumlarda
kulak-burun-boğaz(KBB) muayenesi ve odiyometrik(işitme ilgili)
testler yapılıyor. Rutin kan tetkiklerine bakılıyor. Başka bir çok
hastalıkla ilişkili olduğu yönünde şüphelenilen hastalarda ileri
incelemelere başvuruluyor. Nasıl tedavi ediliyor? Vertigo beyin
damar hastalığı, MS, beyin tümörü, boyun kemiklerinde kireçlenme
gibi hastalıklarla ilişkili ise bu hastalıklara yönelik özel
tedaviler uygulanıyor. İç kulakla ilgili vertigolarda genelde
tedavi hastanın şikayetlerini hafifletmeye yönelik uygulanıyor.
Kulak Burun Boğaz tarafından uygulanan bazı özel baş manevraları da
tedavide kullanılıyor. Sık tekrarlayan vertigo atakları olan
hastalar için çeşitli tedavilerle atak önleyici tedaviler
oluşturulmaya çalışılıyor. Kaynak: ntvmsnbc.com