30 Temmuz Basın Özeti
Abone olİngiltere gazetelerinde Olimpiyat Oyunları'nda kazanılan madalyalar, boş koltuk skandalı ve açılış töreniyle ilgili yapılan yorumlar öne çıkıyor.
İngiltere gazetelerinin tümünde bugün ilk sayfaları Olimpiyat
Oyunları'nda madalya alan atletlerin resimleri süslüyor.
İngiltere, oyunların ikinci gününde ilk madalyalarını kazanmış,
bisikletçi Lizzie Armitstead gümüş, yüzücü Rebecca Adlington da
bronz madalya almıştı.
Guardian'ın manşeti: "Altın yok ama kutlanacak çok
şey var".
Gazete, alınan bu ilk madalyaların ardından İngiltere'nin olimpiyat
takımının iyi bir ivme yakalaması ve 1908 oyunlarından bu yana en
iyi performansını göstermesi yönündeki umutları da haberine
taşıyor.
Independent'ın ilk sayfasında Olimpiyat
Oyunları'ndaki boş koltuk skandalı işlenmiş.
Biletlerinin tükendiği söylenen karşılaşmaların canlı yayınlarında
yüzlerce boş koltuğun görülmesi kamuoyunda tepki yaratmıştı.
Independent, bu boş koltukların şimdi askerler,
öğretmenler ve öğrencilerle doldurulacağını yazıyor.
Gazetenin Olimpiyat Oyunları için hazırlanan ekinde yazan James
Lawton ise boş koltuk skandalının "halkın oyunları" fikrine bir
ihanet olduğunu ifade ediyor.
Lawton, sponsor firmalara ticari anlaşmalarının gerektirdiğinden
daha fazla ayrıcalık tanınmaması gerektiğini söylüyor.
Boş koltuk skandalı Times'ın da manşetinde...
Gazete iç sayfalarda devam ettirdiği haberinde, atletlerin
tribünlerin boş olmasına tepki göstermeye başladığını da
yazıyor.
Haberde, Kuveytli yüzücü Faye Sultan'ın Twitter hesabından yaptığı
şu açıklama yer alıyor: "Olimpiyatlar'da boş koltuklar mı? Ve ailem
beni yüzerken görmek için bilet bulamamışken... Saçmalık!"
'Britanya'nın gerçekçi hikayesi'
Olimpiyat Oyunları'nın resmi açılış töreniyle ilgili tartışmalar
da sürüyor.
Muhafazakar Partili bir milletvekili, töreni sol eğilimli bularak
sert bir dille eleştirmiş, ardından sözlerinin yanlış anlaşıldığını
savunmuştu.
Liberty örgütünün direktörü Sami Chakrabati,
Guardian için kaleme aldığı yazısında, "Açılış
töreni sol kanat ya da sağ kanat bir gösteri değil, Britanya'nın
gerçekçi bir hikayesiydi." diyor.
Independent da başyazısında, Danny Boyle'un Shakespeare'den
replikler, Sanayi Devrimi'nden öyküler, İkinci Dünya Savaşı sonrası
göçmen akını, JK Rowling'in romanlarından karakterlerle Britanyalı
olmanın ne demek olduğu hakkında bir fikir verdiğini
belirtiyor.
Times da Boyle'un modern Britanya'nın kimliğiyle
ilgili bir yanıt verdiğini ve bunun "yaratıcı, hoşgörülü ve çoğulcu
ve kendisiyle barışık bir ulusa" işaret ettiğini yazıyor.
'Rusya'nın sabrı tükeniyor'
Times'ın iç sayfalarında, Rusya Başbakanı
Dimitri Medvedev'le yapılan özel mülakat yer alıyor.
Rusya'nın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'agösterdiği sabrın
tükenmek üzere olduğunu ima ettiğini yazan gazete, Medvedev'in şu
sözlerini manşete taşıyor: "Özetleri gördük. Şimdi dünya Suriye'de
bir iç savaş çıkmasını önlemek zorunda."
Mülakat, Times'ın başyazılarından birinde de işleniyor.
Medvedev'in "Gelecekte siyasi dengeler nasıl şekillenir, Esad bu
dengelerde hangi konumda olur bilemem. Buna karar vermesi gereken
Suriye halkıdır." şeklindeki sözlerini hatırlatan yazıda, Rusya'nın
bile Esadsız bir Suriye ihtimaline işaret ettiğini öne sürüyor.
Kötüden de kötü
Guardian'ın başyazılarından birinde ise Amerika
Birleşik Devletleri'ndeki başkanlık yarışında Cumhuriyetçiler'in
adayı olan Mitt Romney'nin İsrail'de yaptığı ve "İran'dan gelen
nükleer tehdide son vermek için Amerika'nın elinden geleni yapması
gerektiği" şeklindeki açıklamaları hakkında değerlendirmeler yer
alıyor.
Romney'nin İsrail'in İran'a saldırması halinde buna "saygı
göstereceği" şeklindeki sözlerine dikkat çeken Guardian,
Cumhuriyetçiler'in adayının başkan seçilmesi halinde ne
yapabileceğini soruyor:
"İran'a ek yaptırımlar uygulanması için bastırır ve Tahran'la
ilgili sert tutumunu savaş noktasına kadar götürür mü? İran'a bir
saldırı öngörülemeyecek sonuçlar doğuracaktır. Ama bir şey
kesindir: Bu sonuçların çoğu kötü olacaktır. Ya da kötüden de
kötü."
'Soykırım tehdidi'
Guardian gazetesinde, Sırbisyan Cumhurbaşkanı
Tomislav Nikoliç'le yapılan bir mülakat aktarılıyor.
Buna göre, Kosova'daki Sırpların "soykırım" tehdidi altında
yaşadığını öne süren Nikoliç, Kosova'nın etnik Sırplar ve
Arnavutlar arasında bölünmesi fikrini ise reddetmiyor.
Nikoliç, mülakatta ayrıca Kosova'yla Sırbistan arasındaki
gerginlikte sürekli Belgrad'dan tavizler beklendiğini, sıranın
artık Priştine'ye geldiğini de ifade ediyor.
Sırp lider, "Priştine şimdiye dek ne taviz vermiş? Hiç. (AB'yle
yapılan) Tüm müzakereler, Sırbistan'ın kabul etmesi gereken şeyler
üzerine.. Sırbistan hiçbir koşul öne sürmüş değil." diyor.