30 Mayıs 2011 Basın Özeti
Abone olFisk'ten, 'Türkiye Suriye'de tampon bölge planlıyor' iddiası, Guardian'da Türkiye'deki hidroelektrik santral projelerine eleştiriler, Küresel ısınmada hedef kaçtı ve Yunanistan'ın içmek zorunda kalacağı yeni acı reçete
Independent'ın Orta Doğu Muhabiri Robert Fisk, Suriye'den
yönelebilecek bir mülteci akınından kaygılanan Türkiye'nin Suriye
topraklarında bir tampon bölge oluşturmayı planladığını
yazıyor.
Fisk, Ankara'nın Beşar Esad'ın askerleri sokaklardan çekme
sözünü iki kez tutmadığına inandığını belirtiyor ve şöyle devam
ediyor;
"Daha da ciddisi Türkiye'nin, Suriye'deki ayaklanmanın tam bir
iç savaşa dönüşmesi halinde Suriye toprakları üzerinde bir "koruma
bölgesi" oluşturma planları. Türkiye, 1991'de Saddam Hüseyin'in
Kuveyt'in özgürleştirilmesinin ardından güçlerini Kürtlerin üzerine
sürmesini ve yüzbinlerce Kürt'ün sınırlarından içeri girmesini
kaygıyla hatırlıyor. Binlercesi donmuş dağlarda ölmüş, sadece
Amerika'nın Kuzey Irak'ta güvenli bir bölge kurması Türklerin
mültecileri geri çevirmesini sağlamıştı. Kuzey Irak'ta olduğu gibi,
Kuzey Suriye'de de nüfusun bir bölümü Kürt. Çoğu kimse Esad'ın
Kürtlere vatandaşlık vaadini tutacağına inanmıyor. Türk güçleri de
ülkelerinin güneydoğusundaki dağlarda kendi Kürt gerillalarıyla
savaşıyor. Daha fazla vatansız Kürt'ün sınırı geçmesini
istemiyorlar. Esad Türklere kamuoyu önünde açıkça askerlerini
çekeceğini söyleyeceğine söz vermiş gibi görünüyor. Bunu yapmaması
Türk dışişleri bakanını özellikle öfkelendirdi"
Guardian küresel ısınmayla ilgili bir uyarıyı
manşetine taşımış.
Gazete küresel ısınmaya yol açan sera gazı salımının geçen yıl
tarihteki en yüksek düzeyine çıktığını yazıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın tahminlerine göre, son artışla beraber, küresel ısınmayı güvenli düzeylerde tutma hedefi biraz daha uzaklaştı.
'2 Derece hedefi ütopya'
Bilimadamları küresel ısınmanın tehlikeli sonuçlara yol açmasını
önlemek için sıcaklık ortalamalarının iki dereceden fazla artmaması
gerektiğini söylüyor.
Ancak kurumun başekonomisti Fatih Birol'a göre, son artışla bu
hedef 'güzel bir ütopya' olarak kalıyor.
Çalışmaya göre son 80 yılın en ağır ekonomik durgunluğuna karşın,
bu durum karbon salımını çok fazla etkilemedi.
Geçen yıl dünya çapında atmosfere 30,6 gigaton karbondioksit
bırakıldı. Kuruluşun tahminlerine göre bu rakam 2020'ye kadar 22
gigatonu geçmemeliydi. Ancak aynı oranda artış olursa, bu seviyenin
gelecek yıl aşılabileceği belirtiliyor.
Birol ise, hükümetler uyarıya kulak verirse felaketin hala
önlenebileceğini vurguluyor ve 'Cesur ve kararlı bir şekilde acilen
harekete geçebilirsek, hala başarsa şansımız var' diye
konuşuyor.
Guardian, dünya haberleri sayfalarındaysa
Türkiye'deki enerji projelerine eleştirel bir gözle bakan bir
haber-analize yer veriyor.
'Türkiye'de çevreciler kaygılı'
Haberde AKP hükümetinin "cumhuriyetin yüzüncü yılı olan 2023'te
Türkiye'yi küresel bir ekonomik güç haline getirmek amacıyla
ülkenin tüm büyük nehirlerinde binlerce baraj ve hidroelektrik
santrali projesi inşa ettiği" belirtiliyor.
Haberde, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gündeme getirdiği nükleer
santraller ve İstanbul için açıkladığı "çılgın proje"den de
bahsediliyor.
Ancak, Türkiye'de çevrecileri asıl kaygılandıranın Erdoğan'ın
suların boşa akmayacağı ve gelecek 12 yılda hidroelektrik
potansiyelin yüzde 100 oranında kullanılacağı yönündeki sözleri
olduğu belirtiliyor.
'İnşaat şirketlerine olağanüstü yetkiler'
Gazete bu süreçte 2023'e dek 4 bin hidroelektrik santral hedefine
ulaşılması için özel şirketlere köyleri boşaltmak, özel araziye el
koymak, hazineye ait ormanları kesmek ve inşaat kısıtlamalarından
azade olmak gibi sıradışı yetkiler verildiğini yazıyor.
Ilısu ve Beyhan barajlarına karşı dile getirilen itirazlardan da
bahseden Guardian şöyle devam ediyor;
"Ilımlı İslamcı AK Parti'nin neo liberal reformlarının ülkeye
büyük büyüme oranları getirdiği söylenirken, zengin ve yoksullar
arasındaki uçurum çarpıcı şekilde açıldı ve yolsuzluk arttı. Türk
hükümeti, 10 yıldır süren büyümeyi devam ettirmek için acele
harekete geçmesi gerektiğini söylüyor. Türkiye'nin küresel ekonomik
durgunluğa rağmen yüzde 7'lik büyüme kaydedeceği tahmin ediliyor.
Ancak enerji, Anadolu kaplanının zayıf yönü. Türkiye, kendisini
Rusya, Orta Asya ve İran'dan Avrupa'ya uzanan gaz hatlarının kavşak
noktası haline getirdi. Ancak Türkiye Tahran ve Moskova'nın daha
çok insafına kaldı. İran dört yıl önce gazı kesip, İstanbul'da
fiyatlar tavan yaptığında bu gerçek görülmüştü"
Yunanistan'a yeni 'acı reçete'
Financial Times, yeni kurtarma kredisi karşılığında
Yunanistan'ın karşılaşabileceği sert koşulları manşetine
taşımış.
Habere göre, Avrupalı liderler Yunanisan ekonomisine şimidiye kadar
görülmemiş derecede bir dış müdahaleyi beraberinde getirebilecek
bir anlaşma müzakere ediyor.
Anlaşmada, vergi toplanmasına ve devlete ait varlıkların
özelleştirilmesinde dış müdahalenin öngörüldüğü belirtiliyor.
Ayrıca, Yunanistan'dan alacaklı özel yatırımcılara borcun vadesinin
uzatılması için teşvik önlemlerinin gündemde olduğu
kaydediliyor.
Özelleştirmeler ve borç vadelerinin uzatılmasıyla Atina'nın 2013
sonuna dek ihtiyaç duyduğu 60 ila 70 milyar euronun en az yarısının
kredisiz karşılanabileceği umuluyor.
'Sadece özelleştirme sorun çözmez'
Gazete konuya başyazılarından birini de ayırmış. Dikkat çeten
satırlar şöyle;
"IMF ve Euro Bölgesi ülkeleri, Yunanistan'a devlet varlıklarını
derhal satmaya başlaması için baskı yapmakta haklı. Ama
borçverenlerin özelleştirmeye bu kadar çok vurgu yapması,
Yunanistan'ın sorunlarına daha geniş çaplı bir çözüm bulma
konusunudaki kabiliyetsizliklerini gizlemek için mi acaba şüphesi
sürüyor. Asıl mesele Yunanistan'ın gelecek iki yılki masraflarını
karşılamak, borcu yeniden yapılandırmak ya da yapılandırmamak.
Özelleştirme miktarı ne olursa olsun bu yakıcı soruları
uzaklaştıramaz"