3 Temmuz İngiltere Basın Özeti
Abone olİsrail ve Filistinliler arasındaki gerilim bu sabahki İngiliz gazetelerinde geniş yer tutarken Financial Times'ta, Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili tam sayfalık bir analiz yer alıyor.
İngiliz gazeteleri bu sabah sayfalarında, İsrail ve
Filistinliler arasında yaşanan yeni krize geniş yer ayırıyor.
Independent, dün Doğu Kudüs'te zorla alıkonulduktan sonra ilerleyen saatlerde cesedi bulunan 17 yaşındaki Filistinli genç Muhammed Ebu Hüdayr'ın babasıyla konuşmuş.
Hüseyin Ebu Hüdayr, İsrail polisinin cinayetin arkasındaki suçluları bulacağı konusunda şüpheli olduğunu söylüyor.
'Arap olduğu için suçluları yakalamayacaksınız'
Baba, gazeteye şöyle konuşmuş:
"Polise şunu söyledim: Öldürülen adam Arap olduğu için onu
yakalamayacaksınız. Öldürülen adam Yahudi olsaydı onu öldüren
kişileri yakalardınız."
Hüseyin Ebu Hüdayr, polisin kendisine, civardaki kamera görüntülerinin yeterli olmadığını söylediğini aktarıyor.
Bununla birlikte ailenin avukatı Muhammed el-Maşini ise polislerin esaslı bir soruşturma yaptıklarına inandığını belirtmiş.
'Şiddet ve nefret çemberinin kazananı olmaz'
Daily Telegraph'ta Arap-İngiliz İlişkilerini Geliştirme Konseyi Müdürü Chris Doyle imzasıyla yayınlanan bir analiz var.
Analizde son krizle ilgili olarak oluşan şiddet ve nefret çemberinin kazananının olmayacağı savunuluyor.
Doyle'a göre, 'şiddet ve intikamın devam etmesi durumunda Filistinliler, şiddete başvuran azınlığının eylemleri nedeniyle toplu olarak acı çekecek'.
Yazar diğer yandan şiddet ve intikamın devamında İsrail'in artık güvenli olmayacağını belirtiyor.
Doyle daha sonra şunu yazıyor: "İki taraf da intikam ve cezalandırma için çabalayabilir ama bu; güvenlik, haklar, adalet ve barış getirmeyecek."
Chomsky'den İsrail'i boykot kampanyasına uyarı
Guardian'da, ABD'li aydın Noam Chomsky'nin, Filistin'e destek için İsrail'e yönelik boykot çabalarının yetersiz destek nedeniyle geri tepebileceğini söylediği belirtiliyor.
Ian Black imzalı habere göre Chomsky Nation dergisinde yazdığı makalede Güney Afrika'daki ırkçı apartheid rejimine yönelik boykotla İsrail'e yönelik boykot kampanyaları arasında paralellik kurulmasının yanıltıcı olduğunu yazdı.
Chomksy'nin uyarılarının hedefinde, uluslararası çaptaki BDS (Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi, Yaptırım) kampanyası bulunuyor.
Chomksy, 'İsrail'in insan haklarını ihlal etmesi nedeniyle Tel Aviv Üniversitesi boykot ediliyorsa o zaman ABD'nin çok daha fazla olan insan hakkı ihlalleri nedeniyle Harvard neden boykot edilmiyor' diye yazmış.
Chpmksy, İsrail'in 1967'de işgal ettiği Arap topraklarından çekilmesini, Batı Şeria'daki duvarın imhasını, İsrail vatandaşı Filistinliler'in eşit vatandaşlık haklarına sahip olmasını, Filistinli mültecilerin evlerine dönüş hakkına saygı göstermeyi ve bunu teşvik etmeyi savunmuş.
'İngiltere'de dönmeyeceğim, ailemle ahirette görüşeceğiz'
Times'ta, İngiliz vatandaşı olup IŞİD'e katılan bir gençle ilgili bir haber dikkat çekiyor.
17 yaşındaki İngiliz vatandaşı Aseel Muthana'nın, Cihad adına savaşmak için gittiği Suriye'de sosyal medya üzerinde yaptığı açıklamada, ailesine asla dönmeyeceğini söylediği aktarılıyor.
Habere göre Muthana ailesine asla dönmeyeceğini, ancak ailesi kendi yanına gelirse görüşebileceğini, bunun dışında ahiret gününde görüşeceklerini söylüyor.
Bir internet sitesinde kendisine sorulan soruları yanıtlayan Muthana, İngiltere'den gelip yanında bulunan kaç kişi bulunduğu yönündeki soruya 'Çok fazla' yanıtını vermiş.
Muthana, bu hafta Twitter'dan fotoğraflar paylaştı ve fotoğraflarda Türkiye sınırının ışıklarının göründüğünü, kendisinin sınıra 500 metre uzaklıkta olduğunu yazdı.
FT: Erdoğan'ın adaylığının hem Türkiye hem de bölgede yansımaları olacak
Financial Times bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili tam sayfalık bir analize yer veriyor.
Analiz, gazetenin Türkiye muhabiri Daniel Dombey imzasını taşıyor.
Yazının başında Erdoğan'ın bu hafta içinde cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklarken yaptığı konuşmadan bölümlere yer veriliyor ve Erdoğan'ın bugüne kadar toplam sekiz seçimden zaferle çıktığı belirtiliyor.
Analizde boyun eğmez bir karakteri olduğu belirtilen Erdoğan'ın üç amacının olduğu aktarılıyor: Türkiye'yi dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline getirmek, daha dindar bir kuşak yetiştirmek ve bir dünya lideri olmak.
Yazıda Erdoğan'ın özellikle Gülen hareketiyle mücadelesi kapsamında politika ve ekonomi alanında attığı adımların Türkiye'de ve dünyada dikkat çektiği belirtiliyor.
Sermaye Piyasası Kurulu ve Maliye Bakanlığı'ndaki yetkililerle ilgili görev değişiklikleri ile Erdoğan'ın 'faiz lobisine' karşı bir savaş başlatması ardından Merkez Bankası'nın faiz oranlarını düşürmeye başladığını hatırlatan gazete, bu gelişmelerle ilgili Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un yorumlarına yer vermiş.
Koç, kurumların zayıflatılmasının, her ne kadar ekonomiyi yürüten bir özel sektörü olsa da Türkiye ekonomisinin gelişmesine yardım etmediğini söylemiş.
Koç, bu eğilimin değişmesi ve bağımsız denilen kurumların gerçekten bağımsızlığa sahip olmaları gerektiğini belirtmiş.
Yazıda Erdoğan'ın rakibi Ekmeleddin İhsanoğlu'ndan da bahsediliyor.
İhsanoğlu'nun statükoyu temsil ettiği Erdoğan'ınsa kendisini her zaman yeni Türkiye ile özdeşleştirdiği aktarılıyor.
Dombey analizinde çözüm sürecine, Güneydoğu Anadolu bölgesindeki atmosfere ve bölgede Erdoğan'a bakışa da değinmiş.
Gazeteye konuşan Diyarbakırlı bir restoran işletmecisi, yaklaşık 30 yıl süren çatışma döneminde hayatın zor olduğunu, akşamları sokakta insan olmadığını, insanların sebepsiz yere dövülüp işkenceye uğradığını belirtmiş ve sonra eklemiş: "Şimdi bunlar değişti ve Erdoğan bundan dolayı iyi."
Dombey, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması durumunda kendisinin merkezinde olacağı bir politik yapı kuracağı kadar gücüyle ilgili bazı kısıtlamaların da gelebileceği yönünde görüş bildirenlerin bulunduğunu aktarıyor.
AKP'li hukukçu Osman Can'ın görüşlerine yer veriliyor: "Eğer Erdoğan seçilirse ve AK Parti Türkiye'yi yönetirse, parti, 'biz Erdoğan'ın söylediği her şeyi takip edeceğiz' diyebilir. Ama Başbakan'ın şunu söyleyebileceği bir gün gelebilir: 'Teşekkürler Erdoğan ancak politikadan biz sorumluyuz."
Analizin sonunda Erdoğan'ın seçimleri kazanması durumunda bunun, Başbakanın yönetim tarzının halk tarafından bugüne kadarki en büyük onayı olacağı belirtiliyor.
Yazı, Erdoğan'ın seçilmesinin Türkiye'yi değiştiren bazı dönüşümleri daha da derinleştirebileceğini aktarıyor.
Bunlar, eskiden marjinalize edilmiş Kürtler'in politik yaşamın kalbine getirilmesi, daha kişiselleşmiş bir dış politika ve otoriterlikle ilgili artan kaygılar olarak sıralanıyor.
IŞİD'in ilerleyişi Türk ihracatına zarar veriyor
Gazetenin bir başka sayfasında yine Türkiye'yle ilgili bir haber var.
Habere göre Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Suriye ve Irak'taki hızlı ilerleyişi, Türkiye, Ürdün ve Irak için ekonomik zorluklar yaratıyor.
Haberde IŞİD'in güçlenmesi nedeniyle Türkiye'den bazı Orta Doğu ülkelerine yönelik ihracatın olumsuz etkilendiği, ihracat mallarının nakli için Suriye ve Irak'ta kullanılan yolların güvensizliği nedeniyle alternatif kara ve deniz yollarının kullanılmaya çalışıldığı belirtiliyor.
Gazeteye konuşan ve Irak'a yönelik ihracat yapan Türk işadamı Şerif Egeli, "Kürdistan'la ticaretimizde bir sorun yok ama kamyonlarımızı güneyde, Irak'ın geri kalanına doğru yol aldırmak çok zor olacak."
Haberde, Bağdat ve Irak'ın güneyine varmak için alternatiflerden birinin Gürbulak sınır kapısını kullanarak İran üzerinden yol almak olduğu ancak bunun fazladan 1000 km yol yapmak anlamına geldiği yazıyor.
Egeli, Irak'taki krizin ülkede Türkiye'den mal ve hizmet talebini azaltacağını bunun etkisinin özel olarak, Türk şirketlerinin uzmanlaştığı inşaat alanında yaşanacağını eklemiş.