3 Haziran 2012 Basın Özeti
Abone olMübarek davası Mısırlıları 'sevindirmedi'; Suriye'de Hule katliamını gördükten sonra saf değiştirdiğini söyleyen binbaşı; İspanya'da ekonomiyi çökme noktasına getiren banka krizi; Yunanistan'ın en son isteyeceği şey: Boş plajlar.
Mübarek davası
Sunday Telegraph, ''Son Firavun'' diye
bahstetiği Mısır'ın devrik lideri Hüsnü Mübarek'in ömür boyu hapse
mahkum edilişini, ''Mısır'ın zenginliklerini neredeyse 30 yıl
boyunca yağmalayan ve kendi halkını acımasızca öldüren adam için
şimdi cezaevinde yeni bir hayat başlıyor.'' sözleriyle
aktarıyor.
Sunday Times, ''Mübarek ömür boyu hapis aldı fakat adamları serbest'' başlığı altında, kararın Mısır'da protestolarla karşılandığını aktarıyor.
Gazete, Mübarek'e idam cezası verilmemesinin ve yakın çevresindeki eski üst düzey yetkililere beraat kararı çıkmasının binlerce protestocuyu Tahrir Meydanı'na taşıdığını yazıyor.
Observer'ın ön sayfasında da mahkeme kararının Mısır'da büyük öfkeye yol açtığının altını çizilmiş.
Observer, ömür boyu hapis açıklamasının ilk
başta sevinç çığlıklarıyla karşılanmasına rağmen, kararın
ayrıntıları ortaya çıktıkça sevincin yerini öfkenin aldığını
bildiriyor.
10 ay süren dava sonucunda mahkeme, devrik lider Hüsnü Mübarek ve eski İçişleri Bakanı Habib el Adli'yi ömür boyu hapse mahkum etmiş olsa da, diğer üst yetkililere beraat kararı verdi.
84 yaşındaki Mübarek ve Adli, geçen seneki devrim sırasında protestocuların öldürülmesinde rol oynadıkları gerekçesiyle hüküm giydiler.
Geçen yılki gösteriler sırasında 850 kişi ölmüştü.
Fakat Obsever, mahkeme yargıcının Mübarek ve oğullarını yolsuzluk suçlamasından akladığına dikkat çekiyor.
Mezhep savaşı korkusu
Sunday Times, Suriye krizini ele aldığı haberin başlığında, ülkenin ''içsavaşa doğru sürüklendiğini'' yazıyor.
Gazete, Suriye'yi sarsan son katliam ve cinayet olaylarının ardında mezhepler arası kin ve nefretin yatıyor olabileceğini ve şayet kontrol altında tutulmazsa Suriye'yi parçalayacak noktaya gelebileceğini bildiriyor.
Sunday Times, çocukların öldürüldüğü cinayet olaylarının sorumluları konusunda muhalefet ve hükümet kanadının birbirini suçlayan açıklamalarını aktarıyor.
Gazete, suçlular kim olursa olsun, uluslararası barış elçisi Kofi Annan'ın dün yaptığı şu uyarıya dikkat çekiyor: Suriye topyekün bir savaşa doğru ilerliyor.
Eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Annan, dün Arap Birliği üyeleriyle görüşmek üzere Doha'da bulunduğu sırada, Suriye'de tehlikeli boyutlarda mezhepler arası çatışma ortamı oluştuğunu kaydetti.
Annan, birçoğu kadın ve çocuklar olmak üzere 108 kişinin can verdiği Hule katliamının dehşet verici olduğunu ve Suriye krizinde artık bardağın taşacağı noktaya gelindiğini söylüyor.
Observer'in konuyla ilgili haberinde, Hule'deki katliamı bizzat gördükten sonra muhalefet kanadına kaçtığını söyleyen Suriyeli bir binbaşının şu sözleri öne çıkarılıyor:
''Çocukların öldürüldüğünü gördüm.''
Observer'a konuşan Binbaşı Cihad Raslan, katliamı Esad rejimine bağlı Şahiba milislerinin işlediğini anlatıyor.
Gördükleri karşısında saf değiştirmeye karar verdiğini anlatan Binbaşı Raslan, katliamın ertesinde Hule'deki evleri hedeflen topateşinin devam ettiğini ve ordunun bilhassa cinayetlerin işlendiği evleri vurmaya çalıştığını iddia ediyor.
Cihad Raslan, ''Kanıtları ortadan kaldırmaya, katliamın tanıklarını da öldürmeye çalışıyorlar.'' diyor.
İspanyol bankaları
Obsever'ın ekonomi sayfalarında, ''İspanya'nın 'güvenilir' bankaları nasıl oldu da krize sürüklendi?'' diye soruluyor.
Observer, küresel mali krizin ilk günlerinde İspanyol bankalarının, İngiltere'den bakıldığı zaman, sağlam ve güvenilir durduğunu; fakat İspanya'da çöken emlak piyasasının şimdi beraberinde İspanyol bankacılık sektörünü ve dolayısıyla ülke ekonomisini batmanın eşiğine getirdiğini belirtiyor.
İspanya'daki banka krizinin odağında, ülkenin dördüncü büyük bankası olarak bilinen Bankia var, ama Observer, diğer büyük İspanyol bankalarının emlak piyasasında kaybettikleri batık kredilerin dev boyutlarını gizliyor olabileceği görüşüne dikkat çekiyor.
Bankia, hükümete başvurarak 19 milyar euro yardım istemişti. Ancak hükümetin elindeki kaynakların buna yetmeyeceği düşünülüyor.
Bankalara olan güvensizliğin yatırımcıları ve sıradan İspanyolları, paralarını çekip yurtdışında hesaplara nakletmeye ittiğini yazan Observer, 2012'in ilk üç ayında İspanya'da bankalardan 97 milyar euro'nun çekildiği verisini aktarıyor.
Bu rakam İspanya'nın gayri safi milli hasılasının yaklaşık yüzde 10'una tekabül ediyor.
Observer, İspanyol yetkililerin ekonomilerini ancak uluslararası dış yardımlarla düze çıkartabilecekleri yönündeki görüşü reddettiklerini aktarıyor.
Geçen hafta İspanya'nın IMF'nin kapısını çaldığı yönünde söylentiler ortaya atılmış, fakat İspanya hükümeti Uluslararası Para Fonu'ndan kurtarma paketi talep ettikleri yolundaki haberlerin "saçma" olduğunu söyleyerek tepki vermişti.
Yunanistan'da 'boş plajlar'
Sunday Times'ın sayfalarında ise krizdeki bir başka euro ülkesinin ekonomisi işleniyor.
Gazete, turizm gelirlerine en çok ihtiyaç duyduğu anda Yunanistan'ın plaj ve otellerinin boş durduğunu yazıyor.
Sunday Times, istikrarsızlıktan tedirgin olan turistlerin Yunanistan'a yaptıkları tatil rezervasyonları hızla iptal ettiklerini ve borç içindeki Yunanistan'ın en önemli gelir kaynaklarından biri olan turizmin kötü darbe aldığını bildiriyor.
Gazeteye göre Yunan turizm yetkilileri fiyatlarda yüzde 15 indirime gitmelerine karşın, mayıs ayında yapılan rezervasyonların bir önceki yıla kıyasla üçte bir oranında azaldığını belirtiyorlar.
Turistlerin ekonomik krizin yol açacağı toplumsal huzursuzluktan tedirgin olduğu görüşünü aktaran Sunday Times, ''Turizm sezonunun yavaş başlaması şu an Yunansitan'ın arzu edeceği en son şeydir.'' diyor.
Gazete, otel rezervasyonlarında yüzde 10'luk bir azalmanın Yunanistan'ın gayri safi milli hasılasında yüzde 1,5 oranında düşüş ve sezon boyunca 100 bin dolayında kişinin işsiz kalması anlamına geleceği tahminini bildiriyor.