3 Eylül İngiltere basın özeti
Abone olTimes, Bodrum'da bir jandarma görevlisinin cesedini taşıdığı 3 yaşındaki Suriyeli Aylan'ın fotoğrafının yürekleri parçaladığını yazdı. Financial Times ise "Erdoğan medya üzerinde kontrolü artırıyor" yorumunda bulundu.
Bugünkü İngiliz gazetelerinin hemen hemen tümünün ilk sayfalarında, Bodrum'dan Yunanistan'ın İstanköy Adası'na geçmeye çalışırken teknelerinin batması sonucu hayatını kaybeden en az 12 Suriyeliden 3 yaşındaki Aylan Kurdi'nin yürekleri sızlatan fotoğrafı var.
Aylan'ın kıyıdaki cansız bedeninin fotoğrafını sadece Independent gazetesi yayımlamış.
Times ve Guardian gazeteleri ise BBC gibi, bir jandarma görevlisinin Aylan'ın cesedini taşırken çekilmiş görüntülerini yayımlamayı tercih etmiş.
Guardian'ın fotoğrafın üzerindeki manşeti, "Avrupa'nın mülteci krizinin şok edici ve zalim gerçeği".
Gazete Bodrum yakınlarında çekilmiş fotoğrafın, Avrupa Birliği'nin göçmen politikasına yönelik soru işaretlerini artırdığını belirtiyor.
İngiltere Başbakanı David Cameron dün bir kez daha ülkesinin Orta Doğu'da savaştan kaçan insanlardan daha fazlasını topraklarına almaması gerektiğini söylemişti. Guardian'ın siyaset editörü Patrick Wintour haberinde, Cameron'ın bu sözleri sonrası "kalpsizlikle" suçlanabileceğini yazıyor.
'Dev bir insani felaket gözler önüne seriliyor'
Independent ise ilk sayfasında fotoğrafı ile "İnsanlık kıyıya vurdu" yorumlarının yapılmasına yol açan Aylan'la ilgili olarak "O da birisinin çocuğu" diyor.
Gazete fotoğrafın altında ise dün yaşananlar ve İngiltere'nin göçmen politikası ile ilgili görüşlerini aktarıyor:
"İnsanlık Avrupa'da güvenlik arıyor, umutsuzluk dalgası büyüyor. Dünün kurbanları arasında, ailesi Türkiye'den Yunanistan'a geçmeye çalışırken boğulan Suriyeli bu çocuk da var. AB tıkanmış durumda. Başbakanımız gerçekleri inkar ediyor. Dev bir insani felaket gözler önüne seriliyor. Gerçekten bunun bizim sorunumuz olmadığına inanıyor muyuz?"
Independent başyazısında ise "Avrupa'nın görevi" diyor ve ekliyor:
"AB üyesi ülkeler artık bir araya gelmeli ve mültecileri paylaşmalarına yönelik bir kota sistemi oluşturmalı."
'Aylan'ın fotoğrafı yürekleri parçalıyor'
Times'ın manşeti ise "Avrupa bölündü".
Gazete Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük göç akınının yaşandığını, Aylan'ın yürekleri parçalayan fotoğrafının göçün insani maliyetini gözler önüne serdiğini vurguluyor.
Times Avrupalı liderlerin ise göçmen kotları ile ilgili krizde çözümdem daha da uzaklaştıklarını ve adeta felç olduklarını belirtiyor.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban bugün Brüksel'e gidecek ve bir kez daha net bir şekilde, ülkesinin Müslüman mültecileri topraklarına almaya hazır olmadığını söyleyecek. AB'nin, ayrımcılıkla suçlanan ülkelerin oy haklarını ellerinden alma tehdidine karşın...
Slovakya ve başka bazı eski Komünist ülkeler de Macaristan'la aynı görüşte. Bu ülkelerden, Avrupa Komisyonu'nun açıklayacağı kotalar uyarınca belli sayıda göçeni topraklarına kabul etmesi isteniyor.
Tüm bu noktaları aktaran Times, İngiltere Başbakanı David Cameron'ın ise dünkü açıklamarı ile Almanya'nın daha fazla sığınmacıyı kabul etmeye yönelik taleplerine boyun eğmeyeceği yolunda şu ana kadarki en net tavrını sergilediğini kaydediyor.
Times başyazısında ise Başbakan Cameron'ın tavrına destek veriyor ve "Almanya'dan alınacak dersler, Avrupa'nın mülteci krizini çözmeyecektir" diyor.
'Serbest dolaşım muhafaza edilemez'
"Göçmen çocukların kötü durumu Avrupa'nın vicdanını harekete geçiriyor", Daily Telegraph'ın bugünkü manşeti.
Gazete Avrupa'da göçmen krizinin giderek derinleştiğini, Türkiye'de bulunan son cesetlerin kıtada konuyla ilgili tartışmaları alevlendirdiğini yazıyor.
Daily Telegraph'ın dikkat çektiği nokta ise Avrupa Birliği içinde sınır kontrollerine yeniden başlanması ve Schenen Bölgesi içindekilerin hareket serbestisinin kısıtlanması.
Almanya'nın isteği üzerine İtalya-Avusturya sınırında kontroller yapıldığını kaydeden Daily Teelegraph, yetkililerin artık AB'nin "serbest dolaşım" prensibinin muhafaza edilemeyeceğine inandıklarını aktarıyor.
'Erdoğan medya üzerinde kontrolü artırıyor'
İngiliz Financial Times gazetesi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdogan'ın Türkiye'de medya üzerinde kontrolü artırdığını yazıyor.
Gazetenin dış haberler sayfasındaki haber, İstanbul'daki Financial Times'ın uluslararası ilişkiler editörü David Gardner'ın imzasını taşıyor.
Haberin başlığı, "Erdoğan seçim öncesi eleştiriler bastırmak için medya üzerinde kontrolü artırıyor".
Aynı zamanda Financial Times'ın eski Türkiye muhabiri olan Gardner haberine iki gelişmeyi hatırlatarak başlıyor: ABD merkezli haber sitesi VICE için çalışan üç gazetecinin "terör" suçlamasıyla tutuklanmaları ve Bugün gazetesi ile televizyonunun da sahibi olan Koza İpek Holding'e düzenlenen baskın.
Financial Times, Bugün'e yönelik baskını, Artalık 2014'te Zaman medya grubuna düzenlenen baskına benzetiyor.
Gazetedeki haberden bazı satırlar şöyle:
"Sayın Erdoğan, iktidarını güçlendirme amacıyla AKP'nin Kasım ayındaki seçimde yeniden Meclis'te çoğunluğu sağlaması için herşeyi göze almış durumda. Türkiye'nin güç durumdaki gazetecileri, onun muhalif sesleri bastırmak istediğinden şüphe duymuyor...
"AKP Haziran ayındaki seçimde, Sayın Erdoğan'ın Türkiye'nin parlamenter sistemini icracı başkanlığa dayalı bir sistemle değiştirmesi için hedeflediği çoğunluğun çok gerisinde kalmıştı. Üstelik 18 sandalye ile Meclis'teki çoğunluğunu da yitirmişti. Yapılan kamuoyu araştırmaları ise AKP'nin Haziran'daki seçimden çok daha iyi bir sonuç alacağına dair bir işaret olmadığını gösteriyor.
"Hatta bir kamuoyu araştırmasına göre, Haziran'daki başarısı ile Cumhurbaşkanının planının hayata geçirmesini engelleyen HDP'nin oyunu artırdığını gösteriyor. Ancak Ankara ile PKK arasındaki savaşın yeniden başlaması, Türkiye'de Kürt güneydoğu bölgesinin çoğunda neredeyse sıkıyönetime yol açtı. Bu da katılım oranına yönelik şüpheleri artırıyor.
"İşte bu nedenle Türkiye'de görevine son verilen bir yorumcu, VICE'ın başına gelenlerin uluslararası medyaya, Kürt meselesindeki karışıklığa değinmemelerine yönelik bir uyarı olduğunu söylüyor. Bazıları da bu noktada VICE çalışanlarına yapılanları, Mısır'ın El Cezire Televizyonu çalışanı üç gazeteciye yaptıklarına benzetiyor. Avukatlar yakında, Koza İpek Holding'e yönelik mali denetim sonrası açılan soruşturma ile şirketin mal varlıklarına el konmasını, şirketin 'terör örgütü' olarak nitelendirilip faaliyetleri yasaklanan Gülen Cemaati ile ilişkilendirilmesini bekliyor."
Financial Times, Türkiye'de bağımsız medyanın vahim bir durumda olduğunu vurguluyor. ABD merkezli bir düşünce kuruluşu olan Freedom House (Özgürlük Evi)'nin, 2013'ten bu yana Türkiye'de basının "özgür" olmadığı tespitinde bulunduğunu hatırlatıyor.
Türkiye'de Gezi protestoları sonrası 300'den fazla gazetecinin işsiz kaldığını, geçen yıl televizyon kanallarına 254 kez ceza kesildiğini de ekliyor gazete.
Financial Times'taki haber şu satırlarla noktalanıyor:
"2009 yılında usulsüzlük iddiaları sonrası Doğan grubuna 2,5 milyar dolar vergi cezası kesildi. Grup, Milliyet gazetesini elden çıkarmaya zorlandı. Gazete, sayın Erdoğan'ın müttefiklerinden Demirören grubunca hemen satın alındı. Milliyet o dönemden bu yana Hasan Cemal, Nuray Mert, Can Dündar gibi sözünü esirgemeden eleştirilerde bulunan gazetecileri işten çıkardı.
"Halen Cumhuriyet gazetesinin editörü olan sayın Dündar, Mayıs ayında Türk istihbaratının Suriyeli isyancılara silahlar teslim ettiğinin kanıtını yayımlaması sonrası casuslukla suçlanıyor. Milliyet geçen ay liberal bir köşe yazarı olan Kadri Gürsel'i Cumhurbaşkanı'nın Suriye politikasına yönelik bir tweeti sonrası işten çıkardı. Geçen hafta sekiz gazetecinin daha işlerine son verdi."
"Bu hafta Milliyet'in sahipleri 365 milyon dolara, Fransız Total şirketinin Türkiye'deki akaryakıt istasyonları ile ticari satış, tedarik ve lojistik varlıklarını satın aldı."