3 çocuk da yetmez 6 olsun
Abone olBaykal'a "iktidara nasıl gelinir" tüyoları verdi. Üç çocuk ısrarının bilimsel olduğunu savundu. Erdoğan 'keşke' dedi ve ekledi:
"Keşke beş olsaydı, altı olsaydı. Ama dörtte
kaldı." Erdoğan fazla çocuk özlemini parti
grubunda işte bu sözlerle dile getirdi.
2037 yılından sonra Türkiye'nin yaşlı ülkeler sınıfına gireceğini
iddia eden Erdoğan, kendisinin 6 çocuk istediğini ancak 4'te
kaldığını söyledi.
Kendilerinin yol CHP'nin kuyu kazdığını söyleyen Erdoğan
konuşmasının büyük bölümünü Baykal'a ayırdı. "Antalya için ne
yaptın?" diye soran Erdoğan, CHP liderinin 30 yıldır patinaj
çektiğini savundu.
Erdoğan ayrıca iktidara nasıl gelinebileceğine ilişkin CHP liderine
taktikler verdi. İşte Erdoğan'ın partisinin grup
toplantısında yaptığı konuşma:
GÜNEYDOĞU PAKETİ ÇOK YAKINDA
Ne yazık ki bu arada 6 kahraman evladımızı da şehit verdik.
Yurdakul Alcan, Gökhan Uzun, Halil İbrahim Atasagun, Serhat Genç,
Eyüp Dağtekin, Emrah Şüdüt... Yürekleri yanan anne ve
babalarına Allah'tan sabır ve metanet diliyorum. Gazilerimize
acil şifalar temenni ediyorumTerörü ve teröristleri, herkes
ülkemizde de dünyada da terk etmeye başlamıştır.
YA TERK EDECEK YA DA TERK EDİLECEKLER
Ya terör örgütü de bu yolu terk edecek, ya da bu yolda terk
edilecektir. Terör tuzağına düşen gençlerimiz, temenni ediyorum ki
akıllarını ve vicdanlarını terör örgütüne rehin bırakmayacak, daha
geç olmadan uyanacaklardır. Hükümetimiz, devletimiz bütün
kurum ve kuruluşlarımız, bataklığı kurutmak için her türlü tedbiri
almaktadır. Önümüzdeki günlerde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerimizin ekonomik ve sosyal kalkınması için atacağımız yeni
adımların ayrıntılarını kamuoyumuzla paylaşacağız.
BAYKAL VE EKİBİ ACİZ DURUMDA
Bazı siyasetçiler Türkiye'den dünyaya ne yazık ki yanlış
fotoğraflar yansıtıyor. Olup bitenleri çağdaş dünya görmeyecek,
uluslararası toplum fark etmeyecek sanıyorlar. Oysa artık hiçbir
şey sınırlar içinde, ülkeler içinde kalmıyor. CHP lideri ve
sözcülerinin son günlerdeki beyanatları, dünyanın ve Türkiye'nin
şartlarını okumaktan ne kadar aciz olduklarını bir kere daha gözler
önüne sermiştir. Demokratik işleyişin zaafa uğramasından medet uman
siyasi partiler, kendilerini milletimize de dünyaya da
anlatamazlar
İSTİKRAR EKONOMİK KAVRAM DEĞİL
İstikrar sadece bir ekonomik kavram değil siyasi bir kavramdır. 3
Kasım seçimlerin sonrası Türkiye siyasette ve bunun devamı olarak
ekonomik istikrar yakalamıştı. AK Parti siyasi istikrarın
temsilcisidir. Menfaatini istikrarsızlıkta gören siyaset içi ve
siyaset dışı aktörler her zaman olmuştur. Siyasetin topyekün güç
kaybetmesinden medet umanlar kendi bindikleri dalı kesmiş
olurlar.
Dünya ülkelerinin de Türkiye'ye kayıtsız kalmasını düşünemeyiz.
Birbirimizden etkilenmeyeceğini düşünmek gerçekçi değildir. Niçin
NATO'da birlikteyiz. Niçin oralara girdik? Bunları reddetmek
çağdaşlaşma tarihini inkar etmektir.
TÜRKİYE''Yİ ALT KÜMEYE ÇEKMEYE
ÇALIŞIYORLAR
Geçmişte dünyadan uzak, dünyaya kapalı, kendi içine dönük bir
Türkiye vasatında rahatça yürüttükleri kriz siyasetinin deşifre
olması asıl sorun budur.
Herkes bize ters istikamete gittiğimizi söylüyorsa, 'Bu işte bir
yanlışlık var' diye düşünmek icap etmez mi? Ama bazı siyasilerimiz,
onun yerine, kendileri dışında dünyadaki herkesi ters istikamette
gitmekle suçlamayı tercih ediyor.
Hem AB'ye katılım müzakereleri yürütecek, uyum çalışmaları
yapacaksınız, hem de gelen değerlendirmeleri, 'Siz kendi işinize
bakın' diyerek karşılayacaksınız. Böyle bir çarpıklık olabilir
mi?'' diye konuştu. Türkiye'nin bu tür tartışmalara ve eleştirilere
konu olmasının rahatsız edici olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Bundan
hoşnut olmak mümkün mü? Ama bu durumun nedenleri üzerinde düşünmek
herkesten önce biz siyasilerin sorumluluğu olmalıdır. Türkiye artık
kabını aşmıştır'' dedi.
AKLA ZİYAN HEZEYAN
Son günlerde Avrupa Birliği'ne yapılan itirazın, Türkiye'nin
haysiyetini, itibarını korumaya dönük değil. Bu itiraz, laikliği
korumaya dönük bir itiraz da değildir. Çünkü, AB'nin laiklik
karşıtı olduğunu söylemek akla ziyan bir hezeyandır.
ARAF SÜRESİNDEKİ O AYETİ OKUDU
Sivas'ın ötesine geçemeyenler, Batı'daki yatırımları hiçbir zaman
kalkıp da Doğu'ya, Güneydoğu'ya, Karadeniz'e, Orta Anadolu'ya
taşıyamayan bu zihniyetlerin çağdaşlığı konuşmaları mümkün mü?
Soruyorum size. Mümkün değil. Bunlara, 'Türkiye nedir?' diye
sorduğunuz zaman, 'Ankara'nın Kızılay'ı, Çankaya'sı' derler.
Bunlara 'Türkiye nedir?' diye sorduğun zaman 'İstanbul'un
Kadıköy'ü, Beyoğlu'su, İzmir'in Konak'ı' derler. Ama Kadifekale'yi
görmezler. Kadifekale'ye baktığın zaman orada bir ilkelliği
görürsün.
Ama şimdi AK Parti orada da kentsel tasarımla, Kadifekale'yi de
abat etti, ihya etti. Orayı da değiştiriyor. Neyle, toplu
konutla.... Ama göremezler, gözleri var ama görmüyor, kulağı var
ama duymuyor. Yarın bunu yazsın medya. Televizyonlar da yine
söylesin. Bunlar çünkü hakikati söyleyemezler, gerçekleri
konuşamazlar. Niçin, işlerine gelmez de onun için...
Muhalefet gelin siz de kendinizi gözden geçirin. Sayın Baykal "biz
30 yıl önce neysek şimdi oyuz" diyor. O zaman sen aynı yerde
patinaj yapmaya devam et. Benim milletin hiçbir zaman iktidar yolu
açmayacaktır.
BAYKAL'A İKTİDAR TÜYOLARI
Kendi partine yüzde 20 baraj koyuyorsun sonra da yüzde 10 barajını
eleştiriyorsun. Mesele gönüllerde iktidar olabilmektir. Benim
milletim cefakardır, vefakardır, seni de taşır. Çalış, dürüst ol,
muhabbet sahibi ol, bu millet seni iktidar sahibi yapar.
AB'ye son günlerde yapılan itiraz tam bir hezeyandır. AB'yi laiklik
karşıtı göstermeye ise söylenecek söz yok. Demokratik olmadan
evrensel değerleri özümsemeden saygın olamayız.
ÖZÜRLÜLERE DESTEK
184 bin 825 özürlü çocuğumuza kişi başına 403 YTL tutarında
özel eğitim desteği veriyoruz, her ay. Üniversite okuyan
özürlülerimiz için öncelikler ve kolaylıklar sağladık. Başkasının
yardımı olmadan hayatını sürdüremeyecek durumda olan özürlülerimize
çağdaş modellerle bakım hizmeti vermeye başladık. Bu kapsamda
yaklaşık 56 bin kişiye bir asgari ücret tutarında bakım desteği
veriyoruz. 2002 yılında işçi kadrosundaki yıllık istihdam 10 bin
883 iken, bizim dönemimizde bu rakam ortalama 20 bin 200 olmuştur.
Özürlü vatandaşlarımızın 2022 sayılı yasa kapsamında aldıkları
aylıklarını da yüzde 200 ila 300 oranında artırdık, kendilerine 160
ile 240 YTL arasında özürlü aylığı veriyoruz. 2007 yılında 328 bin
özürlü kardeşimize, 710 milyon YTL ödeme yaptık. Bu kapsamda
borçları sebebiyle sıkıntı yaşayan, sürekli hacizlerle karşı
karşıya kalan yaklaşık 81 bin özürlü kardeşlerimizin borçlarını
bildiğiniz gibi geçen hafta sildik. Bunu da temizledik. Son olarak
Sosyal Güvenlik Yasasıyla, özürlü çocuğu olan annelerimize 5 yıl
önce emekli olma imkanı getirdik.
Gerçi bizim için her gün anneler günü. Kalkıp ta farklı
yaklaşımlarla anneler günü ilan etmek saygısızlık olur. Bizim
inancımızda annelerin ayaklarının altı öpülür. Çünkü cennet
anaların ayakları altındadır. Bizim siyasi anlayışımızda aileyi
hedefe koyduk. Aile anlayışla yola devam ediyoruz.
Eğer Erdoğan üç çocuk olmalı diyorsa bu nedenle diyoruz. 2050'lili
yılları düşünerek söylüyorum. Dinamik güçlü Türkiye istiyoruz. Kuru
sıkı bahaneler var ya farklı yerlerden taşınarak ülkemin geleceğini
karartmaya çalışıyorlar.
Artış oranınız şu anda giderse 2037'de yaşlanan bir ülke konumuna
giriyoruz. Bedeli ağır olur. Bunun bedeli çok ağır olacak bu
millete. Ben bunu görüyor. Ben kişisel olarak görüşümü açıklıyor
tavsiyemi yapıyorum. Milletime kişisel tavsiyemdir.
KEŞKE 5- 6 OLSAYDI
'Ben öyle hamdolsun, çocuklarımla hemhal oldukça...Dört tane var,
keşke beş olsaydı, altı olsaydı. Ama dörtte kaldı. Bütün bunları da
samimi dileğim olarak söylüyorum. İnançlı olarak söylüyorum,
bilimsel olarak söylüyorum. Bu işin bilimsel temeli var. Ama
diğerleri bilimsel konuşmuyor, tam aksine bilim dışı
konuşuyorlar.
Ha, 'Türkiye'nin geleceği yaşlı olsun, nüfus düşsün' diyorlarsa, o
ayrı mesele. Ama şöyle bakalım, gelişmiş ülkelere, acaba bizim
durumumuzda olanlar var mı? Var, nasıl var; örneğin Yunanistan, şu
anda nüfusu yoğun şekilde azaldı. Ama yaptıkları yanlışı da öyle
zannediyorum ki anlamış durumdalar. Çünkü ciddi manada nüfus düştü,
gayrı safi yurt içi hasıla yüksek görülsün diye herhalde...Ama
ciddi anlamda bir düşüş onlarda söz konusu...Şimdi de nasıl artar
diye onun hesabını yapıyorlar.
İyi yetiştirme siyasetçilerin sorunudur. Eğer sen hastane okul
doktor yetiştirmezsen. Biz laf üretmişiz iş üretmemişiz. Şimdi
okullar ve bilişim sınıfları artıyor. Evelallah bu ülke patlayacak.
Tohumlamayı yapıyoruz. Neticesini de alacağız.
Güçlü aile değerlerini canlı ve güçlü tutmamız gerekiyor. Türk
milletinin kendine has değerleri var. Gelenekleri sağlam
tutmalıyız. Aile kültürü geleneksel yapımızın temelidir.
ANTALYA İÇİN NE YAPTIN?
Antalya'ya 25. kez gidişim. Hepsi de açılış ve yatırım içindir.
Hamdolsun turistik ziyaret yapmadım. Muhalefet liderleri bunları
görmez. Hastanelerde merdiven altlarına sedye konulup burada tedavi
ediliyordu. Bunları ortadan kaldırdık. 5.5 yılda 3 modern hastane
kazandırdık.
Kepez'in dili olsa. Sokak araları bataklık halindeydi. Şimdi
ayağınızın çamura değeceği yer kalmadı. Baykal'a duyrulur. Baykal
diyor ya "Antalya için ne yaptı?" Eğer hastaneye giderseniz
hastaneleri görürsünüz.
İlk defa katlı köprülü kavşaklarla Antalya tanıştı. Antalya'ya bir
şey yapsaydınız ya. Ara ara iktidar oldunuz. Niye bunlar laf üretir
biz iş üretiriz. Milletimiz bu tarz aktörleri çok işi tanıyor. Ne
yaptınız Antalya için diye sordum inanın cevap gelmedi.
BİZ YOL ONLAR KUYU KAZIYOR
Krizden başka tahribattan başka eser var mı? Dikkat edin biz yol
yapıyoruz onlar kuyu kazıyor, biz eser üretiyoruz onlar kriz
üretiyor. Biz aydınlatıyoruz. onlar karartmanın peşinde.
ERDOĞAN GALATASARAY'I UNUTTU CİMBOMLU VEKİLLER
HATIRLATTI
Kocaeli ve Antalya'yı süper lige çıkmalarından ötürü kutluyorum.
(Erdoğan Galatasaray'ı unutunca vekillerden itiraz sesleri
yükseldi. Erodoğan gülümsedi) Bu arada kendilerini kutladık.
Kaptanı, başkanı aradık tebriklerimizi sunduk. O konuda vefakarız.
Tabi Galatasaraylılar Seyrantepe'yi unutmasınlar.