3 Aralık İngiltere Basın Özeti
Abone olBugün Guardian gazetesi Almanya'da hayatını kaybeden Tuğçe Albayrak'a geniş yer ayırıyor. Daily Telegraph ise Fransız cihatçıların ülkeye geri dönme taleplerini haberleştiriyor.
Guardian gazetesi bugün iki kadını tacizden kurtarmak isterken hayatını kaybeden Tuğçe Albayrak'ın cenazesine geniş yer ayırıyor.
Kate Connolly'nin kaleme aldığı yazıda, Albayrak'ın kuzeni Tutku Keskin'in "En yakın arkadaşımı kaybettim. Sırdaşımı, ablamı kaybettim" sözlerine yer veriliyor.
Tutku Keskin Tuğçe'nin meleklerin yanında olduğunu söylüyor ve "Tüm dünyayı birleştirmeyi başardı" diyor.
Haber şu ifadelerle devam ediyor:
"Ailesi 1970'li yıllarda Türkiye'den Almanya'ya göçen Tuğçe Albayrak'ın acı hikayesi, Alman kamuoyunda büyük bir öfkenin ortaya çıkmasına neden oldu. Almanya'da sık rastlanmayan bu geniş çaplı ve yoğun yası, Albayrak'ın ailesinin göçmen kökeni hiç azaltmadı.
Hatta genç kadının ölümüyle, "medeni cesaret"e dair tartışmalar başladı, kişisel riske rağmen yanlış yapanların karşısında durulup durulmaması gerektiği konuşulur oldu."
Gazete, bir restaurantta tuvaletten gelen iki genç kadının çığlıkları üzerine yardıma koştuğu belirtilen Tuğçe'nin, daha sonra saldırganlardan biri tarafından otoparkta saldırıya uğradığını yazıyor. Haberde, 15 Kasım'da hastaneye gelen Tuğçe'nin haberini alan ailenin dünyasının yıkıldığı belirtiliyor.
Haber, Tuğçe'nin halası Reyhan Albayrak'ın şı sözleriyle devam ediyor:
"Tuğçe bu adamlara kadınlar tuvaletine giremeyeceklerini ve oradan uzaklaşmalarını söylemiş. Ancak Tuğçe'nin arkadaşları adamın öfkeli bir şekilde parmağını salladığını, 'seninle hesaplaşacağız' işareti yaptığını söylediler."
Reyhan Albayrak, yeğeninin her normal genç gibi sosyalleştiğini, genellikle Mc Donalds'ta takıldığını çünkü içki içmediklerini ve barlardan daha güvenli bulduklarını belirtiyor.
Hala Albayrak, bundan 40 yıl önce olsaydı, toplumun tepkisinin çok daha farklı olacağını ifade ediyor, "O zamanlar olsaydı, bu yabancı kız başına geleni hak etmiş derlerdi. Ama şimdi ona doğru zamanda doğru şeyi yapani yardımsever kişi diyorlar" yorumunu yapıyor.
Fransız cihatçılar ülkelerine dönmek istiyor
Daily Telegraph gazetesi, Fransız cihatçıların yazdıkları mektupları haberleştiriyor.
Gazete mektubun cihatçının yaşadığı sefil, sıkıcı ve korku dolu hayatı gözler önüne serdiğini yazıyor.
Haberde, Fransız Le Figaro gazetesinin verdiği rakamlara göre Suriye'ye cihada giden 376 Fransız vatandaşı, nasıl geri dönebileceklerine dair tavsiyeler istiyor.
Bir kısım cihatçının ise, gururla savaşmaya gittikleri Suriye'de, cihatçıların kölesi haline geldikleri belirtiliyor.
Halep'teki bir cihatçı mektubunda, "Aslında çamaşır yıkamak ve yemek hazırlamaktan başka bir şey yapmadım burada" diyor.
Mektup şöyle devam ediyor:
"Ayrıca silahların temizlenmesine ve cephedeki ölülerin taşınmasına yardım ediyorum. Buraya kış geldi. İşler gerçekten zorlaşmaya başladı."
Bir diğeri ise mektubunda "Artık katlanamıyorum. iPod'um burada çalışmıyor. Geri dönmeliyim" yazıyor.
Başka bir cihatçının ise kendisini cepheye göndermek istedikleri ancak "savaşmayı bilmediği" için korktuğu ifadeleri yer alıyor.
Gazete, Fransa'da bir grup avukatın, cihatçıların ailesine destek verdiğini ve cihatçıların ülkeye geri alınması için kampanya yürüttüğünü yazıyor.
Bugüne kadar 100 cihatçının Fransa'ya döndüğü, 76'sının hapiste olduğu belirtiliyor.
'Netanyahu seçimi yine kazanabilir'
Times gazetesi ise, İsrail'deki krizi ele alıyor.
"İsrail'in Yahudi hakları planı nedeniyle kabine işlemez hale geldi" başlıklı yazıda, beş yıllık gürev süresinin yarısını dolduran hükümetin çöktüğü ifade edildi.
Gazete, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun koalisyon hükümetini dağıtan ve 90 gün içinde erken seçime giden yolda hareket ettiğini yazdı.
Anketler Netanyahu'nın güvenoylaması sonucu partisi Likud'un sandalyesinin artacağını ve aşırı sağcı bir koalisyona geçileceğini öngörüyor.
Netanyahu'nun aylardır merkez sol koalisyon ortaklarıyla "Yahudi ulusal devleti" önerisinde tartıştığı belirtiliyor.
Bu yaz Gazze'de yapılan operasyon sonucunda Filistin'le barış görüşmelerinin askıya alındığını yazan gazete, Mescid-i Aksa üzerine yaşanan tartışmaların da şiddeti körüklediğini ifade ediyor.
Haberde, Hareetz gazetesinden alıntı yapılarak, Netanyahu'ya duyulan sempatinin yüzde 77 iken, Gazze operasyonu sonrası yüzde 38'e düştüğü öne sürülüyor.
Ancak İsrail'in parçalanmış siyaseti nedeniyle, gelecek seçimlerde de Netanyahu'nun kazanabileceği belirtiliyor. Likud partisinin 18 koltuktan 24 koltuğa kadar çıkabileceği ve "Shas and Jewish Home" adlı sağ kanat partiyle yeni bir koalisyon hükümeti kurabileceği ihtimaline dikkat çekiliyor.
Kenya'da güvenlik krizi
Independent gazetesi bugün, Eş Şebab örgütünün Kenya'da düzenlediği kanlı saldırıya geniş yer ayırmış.
Saldırıda 36 işçinin öldüğü belirtilen haberde, saldırının Cumhurbaşkanı Uhuru Kenyatta'nın ülkede büyüyen tehdidin karşısındaki yetersizliğini ortaya koyduğu belirtildi.
Gazete, Kenyatta'nın güvenlik tehdidine karşı önlem almadığı eleştirileri sonrasında içişleri bakanını görevden alıp yerine muhalefetin öne çıkan bir figürünü atadığını ve emniyet genel müdürünün istifasını kabul ettiğini yazıyor.
Saldırıda Eş Şebab militanlarının gayrimüslimleri ayırdığı ve onları vurduğu belirtiliyor.
Haberde, bazı tanıkların "en az iki kişinin başının kesildiğine şahit oldukları" ifadelerine de yer veriliyor.
Saldırının yaklaşık 10 gün önce aynı yerde durdurulan otobüsteki gayrimüslim 28 kişinin öldürüldüğü yerde gerçekleştiği kaydediliyor.
Gazete, bu saldırıların Kenya hükümetinin zayıf sınır bölgelerinde önlem almaktaki kusurunu ortaya koyduğunu öne sürüyor.
Buna göre Somali'deki militanlar, az maaş alan polis memurlarına rüşvet vererek ya da az sayıdaki sınır devriyelerini atlatarak ülkeye rahatça giriyor.
'Doğu Avrupa ülkeleri şaşkın'
Financial Times gazetesi, Rusya'nın "Güney Akım" petrol boru hattı projesini Doğu Avrupa yerine Türkiye'den geçirme planını, daha önce plana dahil olan ülkelerin büyük bir şaşkınlıkla karşıladığını yazıyor.
Bulgaristan, Sırbistan ve Macaristan'ın projenin iptal edilmesiyle ilgili daha önce haberdar edilmediğini yazan gazete, bu ülkelerin projeye daha önce önemli ölçüde finansal ve siyasi yatırımda bulunduklarını da hatırlatıyor.
Buna göre Rusya'nın doğalgaz monopolü Gazprom tarafından planlanan projede, Rus doğalgazını Ukrayna'yı saf dışı bırakarak Avrupa'ya getirmek planlanıyordu.
Avrupa Birliği ise, Rusya'ya doğalgaz tekeli vermekten endişelendiği için diğer doğalgaz firmalarının da boru hattına girişini talep ediyordu.
Gazprom'un hem üretici hem de boru hattı sahibi olmasının "AB rekabet kurallarını ihlal ettiği" öne sürülüyordu.
Öte yandan Doğu Avrupa'daki bazı ülkeler projeyi destekliyor ve projeyi "enerji güvenliklerini artıran bir adım" olarak görüyordu.
Ayrıca ülkelerindne geçen doğalgazdan kazanç sağlamayı bekliyorlardı.
Bu ülkeler geçen yıl da AB tarafından desteklenen ve Azerbaycan'dan Avrupa'ya doğalgaz taşımayı hedefleyen boru hattı projesinin iptal edilmesi nedeniyle benzer bir fırsatı kaçırmıştı.