3-5 oy daha kazanalım hesabında değiliz
Abone olPartisinin Düzce İl Başkanlığını ziyaret eden Kurtulmuş, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, çözüm
sürecinde herkesin sözünü dinleyeceklerini belirterek, "Herkesin
samimi tekliflerini ortaya getirmesi lazım" dedi.
Çözüm sürecinde gelinen aşamayla ilgili soru üzerine Kurtulmuş, ilk defa Başbakanlık düzeyinde büyük bir kararlılıkla hükümetin de içinde olduğu süreçten bahsedildiğini anlattı.
2-3 OY DAHA KAZANALIM HESABI İÇİNDE OLMAYIZ
Hükümetin rant hesabı içinde olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "Süreci çözelim de 3-5 oy daha kazanalım' hesabı içinde olmayız. Hiçbir partinin de böyle bir kaygıyla hareket etmemesini tavsiye ederiz çünkü millet bu kaygıları hesap edeni gözünden tanır. Kim 'risk var' diye etliye-sütlüye karışmazsa, kim '3-5 puan alırız, rant elde ederiz' diye süreci kendisince yönlendirmeye çalışırsa, millet bunu tanır ve notunu verir" şeklinde konuştu.
Türkiye'de herkesin ülkenin terörden kurtulmasını, evlatların
ölmemesini, kaynakların heba edilmemesini, barış ve huzurun hakim
olmasını istediğini dile getiren Kurtulmuş, terörün AK Parti
hükümetleri döneminde ortaya çıkmadığını anımsattı.
Çözüm sürecinin başlatılmasının ardından Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki birçok ilde insanların gece geç vakitlere kadar huzur içinde hayatını sürdürdüğüne dikkati çeken Kurtulmuş, şunları bildirdi:
"Daha sadece işin adı var, adı bile yetmiştir. İş adamı arkadaşlarımız Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki teşvikli yerlerde iş yapmak için müracaatlara başlamıştır. Bir de bu sürecin hakikaten sonuçlandığını ve bu topraklarda silahların susturulduğunu, barut kokularının bir daha hissedilmediğini düşünün, bu ülke uçar gider. Dolayısıyla mahşeri vicdan bundan yana destek vermektedir. Hükümet olarak herkesin sözünü dinleyeceğiz. Kimin ne projesi varsa, ne söylüyorsa, terörü bitirmek için hangi teklifte bulunuyorsa, başımızın üstünde yeri var ancak herkesin samimi tekliflerini ortaya getirmesi lazım.
1980'lerin sonundan itibaren terör kitlesel anlamda devam eden bir olgudur ve 32 bin kişinin canına mal olmuştur. Terörün bitirilmesi için kim ne biliyorsa söylesin."
TÜRKİYE'NİN BÖLÜNMESİ GİBİ EN UFAK BİR TEHLİKE VE RİSK YOKTUR
Kurtulmuş, terörün tek başına partisinin, CHP, MHP ve BDP'nin sorunu olmadığını vurgulayarak, bütün partilerin ve milletin barıştan yana tavır alması gerektiğini kaydetti.
Herkesin dilini düzgün kullanmak durumunda olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"İnsanların dilinin düzgün olması, ellerinden iyi işler gelmesi için de gönlünün düzgün olması lazımdır. Halkın düşündüğü iyi ve saf niyetlerle düşünmek lazım. Siyaset, gönlünü ve dilini temizlemek durumundadır. Bu şekilde hareket ettiğimiz takdirde inşallah bu süreci fevkalade iyi bir şekilde sonuçlandırmış olacağız. Kimsenin şüphesi olmasın ki Türkiye'nin bölünmesi gibi en ufak bir tehlike ve risk yoktur. Ayrılıklar 2 sebepten ötürüdür. Birisi din, diğeri ise dil farklılığı. Türkiye'de çok şükür, Türkler ve Kürtler Müslüman bir milletin bütününü oluşturuyor.
Din bakımından en ufak farklılığımız yok. Zaten bu ortak değerlerimiz bizi asırlardır bir çimento gibi birbirimize bağlayan ana unsurdur. Bu kadar fitneye rağmen bu çimento bozulmamıştır. Ana unsur hala birleştirici özelliğini koruyor."
TÜRKİYE'DEKİ 75 MİLYONUN HEPSİNİ AKİL İNSANLAR OLARAK TANIMLIYORUM
Kurtulmuş, akil insanların çözüm sürecine katkısının sorulması üzerine, aslında dili yeten, görüşü ve sözü olan herkesin akil olduğunu söyledi.
Herkesin çözüm sürecine katkıda bulunmasını temenni eden Kurtulmuş, şunları dile getirdi:
"Böyle bir sürecin idare edilmesi tekrar söylüyorum, bir partinin işi olamaz. Sadece siyasetin de işi olamaz. STK'lar, üniversiteler, bireysel gücü olanlar, yazarlar, futbolcular, barışı kim istiyorsa herkes bulunduğu yerden katılmak durumundadır. Sadece adı geçen arkadaşlarımızın değil, Türkiye'deki 75 milyonun hepsini akil insanlar olarak tanımlıyorum ve bütün akil insanları bu sürece katkıda bulunmaya davet ediyorum."
Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili soruya ise şu yanıtı verdi:
"Meclisten net beklentimiz, yasama fonksiyonunu en iyi şekilde icra etsin. Türkiye'nin demokratikleşme yönünde atması gereken adımların hepsini en sağlıklı ve süratli şekilde atabilmesini temenni ediyoruz. Mahşeri vicdanın algısıyla, TBMM'nin algısı paralel hareket eder. Bu paralellik gösteriyor ki Türkiye'de reform adımlarından geri dönmemek hatta daha ileriye götürmek gerekir.
Türkiye'de yeni anayasa yapmak da Meclisin sorumluluğudur, en temel görevidir.''