29 Temmuz 2011 Basın Özeti
Abone olABD'nin 'borç kumarı'nda süre daralıyor. Libyalı komutanın öldürülmesi konusunda farklı bir senaryo. Irak'ın en güçlü adamı bir İranlı mı? Bilimadamları deriden beyin hücresi yaptı. Sürücülerin yeni oyunu GPS ile yarış.
İngiltere gazetelerinin hemen hepsinin manşetlerinde bu sabah
aynı haber var:
Çocuğu bir cinayete kurban gidince sübyancılıkla mücadelede ulusal simge haline gelen bir anne de telekulak skandalı mağdurları arasına eklendi.
Guardian şu satırlarla duyurmuş haberi:
"Polis, sekiz yaşındaki kızı Sarah 2000 yılı Temmuz'unda kaçırılıp öldürülen Sara Payne'e, News of The World'ün telefon mesajlarını dinlemede uzman araştırmacısının, kendisini de hedef aldığını düşündürecek bilgilere ulaştıklarını söyledi.
"Arkadaşları Payne'in haber üzerine 'yıkıldığını ve büyük
hayalkırıklığına uğradığını' söyledi. Sara Payne'in mücadelesi
gazete, özellikle de eski genel yayın yönetmeni Rebekah Brooks
tarafından sahiplenilmişti."
Şimdi ise son haberlerin odağında bizzat Brooks'un ona hediye ettiği bir telefon var.
Basında yer alan haberlere göre, telekulak davalarından hüküm giyen gazeteci Glenn Mulcaire'in notları arasında Payne'e hediye edilen telefonla ve şahsıyla ilgili bilgiler var. Ancak telefonun mesaj kutusuna girildiğine ilişkin kanıt bulunmuyor.
Gazetelerin haber çıkarmak için telefonları dinlediği haberleri ile patlak veren telekulak skandalının kilit isimlerinden Brooks ve Payne, cinayet ardından yakın bir dostluk kurmuş; mücadeleleri sonunda sübyancılıktan hüküm giyenlerin adlarının açıklanarak komşularının uyarılmasını sağlayan yasa, 'Sarah yasası' olarak anılmıştı.
Bu son haberler skandalın soruşturulması için kurulan adli komisyonun göreve başlaması ile üst üste geldi.
ABD'de 'borç kumarı'
Tüm gazetelerin yakından izlediği bir diğer konu Amerika Birleşik Devletleri'nin borçlanma krizi.
Amerikan yönetiminin nakit ihtiyacını karşılaması için borç alabilme tavanının bir an önce yükseltilmesi gerekiyor; ancak partiler arasındaki anlaşmazlık sürüyor.
Times, yaşananları 'kaybedilecek çok şey olan bir kumar' diye niteliyor, 'zaman doluyor' diyor.
Daily Telegraph "Amerika'nın kolektif deliliği dünyayı resesyona sürükleyebilir" uyarısını öne çıkarmış.
Manşete çekilen 'kolektif delilik' sıfatını Citigroup'un baş ekonomisti Willem Buiter kullanmış. Gazete, "uzman iktisatçılar, Amerikan borç krizinin dünya genelinde yeni bir temerrüt dalgası yaratabileceği öngörüsünde bulunuyor" demiş.
Guardian ise Beyaz Saray'ın acil durum planları yapmaya başladığına dikkat çekiyor.
"ABD tarihinde ilk kez temerrüde düşmesin diye Beyaz Saray'ın önceliği borç geri ödemesine vereceği neredeyse kesin. Bu da federal çalışanların, askerlerin, işçilerin, sosyal güvenlik ödemesi alanların ödemelerinin gecikmesine yol açacaktır. Hazine öncelik sırasını önümüzdeki günlerde açıklayacağını duyurdu. Ayrıca Pazartesi günü olağan haftalık 3 ve altı aylık hazine bonosu ihalelerine çıkılacak. Edinilecek kaynak, 4 Ağustos'ta vadesi dolacak 87 milyon doların ödenmesinde kullanılacak."
Kıbrıs'ta derinleşen kriz
Ekonomik sıkıntı içindeki Kıbrıs'ta, Dimitris Hristofyas hükümetinin topluca istifası, Financial Times sayfalarında "Kıbrıs krizi derinleşiyor" başlığı ile verilmiş.
"Analistler ve hükümet yetkilileri, kemer sıkma önlemlerini engelleyen siyasi kilitlenme olmasa, mali durumun başa çıkabilir olacağında birleşiyor. Ancak bu gibi reformlar Hristofyas'ın komünistler liderliğindeki hükümetinin sendikaları karşısına almasını gerektiriyor."
Gazetenin elektrik kesintileri nedeniyle koridorları karanlık maliye bakanlığında konuştuğu ekonomist Andreas Çaralambus'a göre Kıbrıs'ın yıl sonuna dek 600 milyon euro'luk bir finansman açığı var. Bazı uzmanlar ise bu rakamın, ülkenin GSYH'sinin yedi katı olan bankacılık sektörü desteğe muhtaç olursa çok daha büyüyeceğini düşünüyor.
Hristofyas'ın yeni kabinesini hafta sonuna dek açıklaması beklenmiyor.
Bu arada Financial Times'ta ortaklaşa bir makale kaleme alan Almanya ve Fransa Maliye bakanları euro'ya destek konusunda kararlı olduklarını bir kez daha vurgulamış.
Fransa'nın yeni maliye bakanı François Baroin gazeteye verdiği mülakatta da Yunanistan için hazırlanan paketin hızla hayata geçirilmesini, takvimin kısaltılmasını, böylece spekülatörlere fırsat verilmemesini istemiş.
Eski bakan: Libyalı isyancıları silahlandıralım
Daily Telegraph'ta yazan İngiltere'nin eski dışişleri bakanı Malcolm Rifkind, Libyalı isyancıları ülkenin meşru yönetimi olarak tanımaya karar veren İngiltere hükümetine "tanımak yetmez, onları silahlandırmamız da gerekir" diye sesleniyor.
"Kaddafi yönetimine son verme çabasının çok yavaş gittiği yadsınamaz. Ancak bunu açmaz diye tasvir etmek ya da bu yavaş ilerlemenin ülkenin fiilen bölünmesi ile sonuçlanacağını öne sürmek yanlış olur" diye yazmış Rifkind.
Hükümetin tutumuna destek veren muhafazakar siyasetçi, tek eksiğin ise isyancıları silahlandırmamak olduğunu belirtiyor; "Bu çatışmaları kısaltıp Kaddafi'nin daha erken görevden ayrılmasını sağlar" görüşünü dile getiriyor.
Yunus'un öldürülmesi konusunda farklı perspektif
Libyalı isyancıların komutanı Abdülfettah Yunus'un öldürülmesi pek çok gazetenin erken baskılarına yetişmemiş.
Times'ta yazan James Hider'ın aktardığı bilgiler ise, Ulusal Geçiş Konseyi'nin resmi açıklamasıyla tezat oluşturması açısından ilginç.
"Libyalı isyancıların komutanı, kendi askerlerince hala Kaddafi için çalıştığı şüpheleri üzerine öldürüldü. General Abdülfettah Yunus'un ölümü isyancılar arasında tehlikeli bir bölünme ve hizipleşme riski yaratıyor.
"Yunus'un destekçileri, dün akşam bir aşamada tutulduğu düşünülen askeri üssü basma tehdidinde bulunmuştu. Bir kaç saat sonra Bingazi'de ise yönetim konseyi öldürüldüğünü duyurdu.
"Yunus, ikinci adamı olan General Halife Hiftar ile rekabet içindeydi. Yakın çevresinden biri de, bu darbenin ardında Hiftar'ın olduğuna inandığını söyledi."
Arap baharı ve değişim rüzgarı
Gazete altı ay önce Tunus'ta başlayan Arap baharının muhasebesini yapmaya devam ediyor. Martin Fletcher'ın hükmü, "demokratik değişim açısından bakıldığında bölgede bir şey değişmedi".
"Hür seçimler, ifade özgürlüğü insan haklarına saygı ve açık toplumların diğer nitelikleri açısından bakıldığında isyan ve devrimler fena halde başarısız oldu. Sadece Ekim ayında bir kurucu meclis oluşturmaya hazırlanan Tunus demokrasi ve mutlakıyet arasındaki çizgide öte yana geçebilmiş görünüyor. Bahreyn, Suriye, Yemen ve Libya'daki isyanlar bu ülkede istikrarı yok etti, ama özlemi duyulan hak ve özgürlükleri de getirmedi."
Daily Telegraph, Libya operasyonunun İngiltere'ye maliyetinin başta söylenenden çok daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor..
Gazeteye göre operasyon altı ay sürerse maliyet 260 milyon sterlin (710 milyon TL) olacak. Oysa İngiliz maliye bakanı dört ay önce operasyon başlarken, tutarın yüzlerce değil onlarca milyon düzeyinde olacağını söylemişti. Afganistan'da beş yıldır devam eden operasyonlar içinse 18 milyar sterlin harcandı.
İngiltere savunma bakanlığı orduda 28 bin askerlik kesintiye giderken Guardian, bakanlığın yeni kesintiler beklediğini duyuruyor. Bakanlığın yedi bin sivil personeli daha işten çıkarmasıyla, önümüzdeki dokuz yılda, personel üçte bir küçülmüş olacak.
'Irak'ın en güçlü adamı olan İranlı'
Guardian özel haberinde, "Irak'ta onun rızası olmadan hiç bir şey olmaz" denilen İranlıyı tanıtıyor: Kasım Süleymani.
Martin Chulov; "İranlı general Irak'ta o kadar büyük bir nüfuz sahibi ki Bağdatlılar ülkeyi aslında onun yönettiğine inanıyor" diye yazmış.
Yazıya göre yeni CIA Başkanı David Petraeus, 2008'de Irak'ta görev yaparken yüzleştiği Süleymani'den, 'ülkede geleneksel diplomasi ile, bakanlarla konuşarak iş yapacağınızı düşünüyorsanız, bu işleri çok güçleştiriyor" diye söz ediyor.
İran'ın seçkin El Kudüs biriminin başkanı Kasım Süleymani için, Irak eski ulusal güvenlik bakanı Muvaffak el Rubai 'Irak'taki en güçlü kişi olduğuna şüphe yok. O demeden hiç bir şey olmaz" diyor. Kürt siyasetçi Mahmud Osman, "her karar için anahtar şahsiyet o" ifadesini kullanıyor.
"Son sekiz yılda Süleymani'nin el Kudüs gücü ile Amerikan ordusu arasında dolaylı bir savaş verildi. Amerika çekilmeye hazırlanırken, bu süreç devam edecek.
"Irak'ın üç başbakan yardımcısından Salih el Mutlak, "o, gücünü doğrudan Ayetullah Hamaney'den alıyor, Ahmedinejad da dahil herkesi by-pass ediyor" diyor. Irak'taki herkesin onu görmeye gittiğini, ondan adeta büyülendiklerini anlatıyor.
"Bir Şii milletvekili, geçen yıl Şam'da Irak hükümetinin oluşturulduğu; Suriye, Türkiye, İran ve Hizbullah liderlerinin de katıldığı toplantıda, Süleymani'nin herkesi fikirlerini değiştirmek zorunda bırakıp ikinci bir dönem için Maliki'nin başbakanlığını desteklemelerini sağladığını anlatıyor."
El Kudüs gücünün Suriye'deki isyanın bastırılmasında da rol aldığını yazan Chulov, Amerika'nın bu nedenle Süleymani'ye yaptırım uyguladığını belirtiyor. Guardian yazarına göre, Süleymani'nin asıl hedefi ise Irak'ı komşularından ve Amerika'dan uzak tutmak, Irak'ın bölgede İran'a tabi, zayıf bir konumda olmasını sağlamak.
Deriden beyin hücresi yapıldı
Amerika'da bilimadamları ilk kez deriden beyin hücresi yaratmayı başardıklarını duyurdu.
55 yaşındaki bir kadının cildinden alınan hücrelerden üretilen nöronlar birbirlerine sinyal gönderebildi.
Daily Telegraph'ta yer alan habere göre bu; Alzheimer ve Parkinson gibi beyni etkileyen hastalıklar için de umut verici bir gelişme olarak tanımlanıyor.
California Üniversitesi'nden uzmanlar önce deri hücrelerini kök hücreye dönüştürüp ardından mikro RNA denilen genetik maddeyi hücrelere aktararak bunların beyin hücresine dönüşmesini sağladı. Bu yöntemle ileride nakil için beyin dokusu da üretilebileceği düşünülüyor.
Oliver, Jack, William, Muhammed
İngiltere istatistik idaresinin, 2010 yılında İngilizlerin çocuklarına verdiği isimler listesini açıklamasına tüm gazeteler yer ayırmış.
Görünüşe göre şarkıcı ve oyuncularla, onların çocuklarına verdikleri isimler yine genel eğilimi belirliyor. Erkekler için Oliver kızlar için Olivia zirvede...
Daily Telegraph'a göre, siyasetçiler yükseldikçe adları düşüşe geçiyor. Eski Başbakan Brown'ın adı Gordon'un ülke genelinde topu topu 10 çocuğa verildiğine dikkat çekilirken, Cameron adının popülerliğinin David Cameron'ın başbakan olmasıyla azaldığı görülüyor.
Gazetenin öngörüsü ise kraliyet düğünü etkisiyle 2011 listesinde William, Kate ve Pippa adlarının patlama yapacağı...
En popüler 100 isim listesinin 17, 31 ve 67. sıralarında farklı yazılışları ile Muhammed yer alıyor. Listede ilk yüze yeni giren kız isimleri arasında ise Leyla (44), Ayşe (96) ve Meryem (99) var.
Tomtom ile yarışan sürücüler
Independent sürücüleri yoldaki yeni bir tehlikeye karşı uyarıyor. Gazeteye göre 'seyir cihazları ile ölümüne yarış oyunu'nun İngiltere'de 7 milyon katılımcısı var.
Yapılan bir araştırmaya göre GPS destekli seyir cihazlarına gidecekleri yeri giren sürücüler hedeflerine, cihazın kendilerine verdiği tahmini varış süresinin altında ulaşmaya çalışıyor.
Bu da aşırı hız, kırmızıya dönen ışıkta durmamak gibi sorunlar yaratıyor.
3 milyon 600 bin İngiliz sürücü, 'aleti yenmeye çalışırken' hız sınırını aştıklarını itiraf etti.
Uzmanlara göre bazı sürücüler için zamana karşı yarış, bilgisayara karşı satranç ya da diğer oyunları oynamak gibi ve bilinçaltında karşı konulmaz şekilde cazip.
Ancak yetkililer, bu oyunun araç ve yoldakilerin emniyetini riske attığının unutulmamasını istiyor...