29 Mayıs 2012 Basın Özeti
Abone olİngiltere gazetelerinde Hule katliamının ardından Suriye yorumları, Avrupa vatandaşlarının AB'ye bakışı ve Türkiye'de kürtaj tartışması.
Guardian çoğu çocuk 100'den fazla kişinin öldüğü Hule
katliamının ardından Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye'ye
askeri müdahale tehdidinde bulunduğunu belirtiyor.
Gazeteye göre Amerikan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey Suriye'de yaşananların askeri müdahaleyle sonuçlanabileceğini vurguladı ve "Askeri seçenek her zaman masadadır. Ancak askeri liderler güç kullanımı konusunda her zaman tedbirlidir çünkü hiçbir zaman karşı taraftan ne geleceği konusunda emin olamayız. Bununla birlikte Suriye'deki bu kıyımlar nedeniyle o noktaya da gelinebilir" dedi.
'Diplomasi, bombardımandan daha iyi bir seçenek'
Financial Times yazarı Gideon Rachman, Hule katliamına rağmen Suriye'de diplomasinin hala bombalardan daha iyi bir seçenek olduğunu belirtiyor.
Rachman yazısında özetle şöyle diyor:
"NATO savaş uçaklarının motorlarını çalıştırma konusundaki
tereddüt sadece bölgesel çatışmaları alevlendirme kaygısından
kaynaklanmıyor. Dış müdahale, daha fazla insanın ölümüne yol
açacak. Ölümler bu kez Esad rejiminin değil, Batılı güçlerin
elinden olacak. Suriye'ye bombardıman uçaklarını ve insansız
uçakları göndermek, Batı ekonomilerinin büyük risk altında olduğu
bir dönemde muazzam külfetli olacak."
"Esad'ı silah zoruyla iktidardan uzaklaştırmak, mezhep çatışması riskini de artıracak. Suriye'nin bölünmüş etnik yapısı nedeniyle Esad'ın devrilmesinden sonra en fazla zararı Aleviler ve Hıristiyanlar görecek. Esad rejiminin iktidara tutunmak için acımasızca her yola başvurması intikam saldırıları olasılığını artırıyor."
"Şimdiki vahşet dururken gelecekteki saldırılar için kaygılanmak biraz ilgisiz görünebilir" diyen yazar şöyle devam ediyor:
"Şimdi acilen dış baskıya ihtiyaç var. Daha önce denenen yaptırımlara yeniden başvurulacak. Ama şiddet içermeyen en iyi çözüm yolu diplomasiden geçiyor. Annan planındaki ateşkes maddesi ve birliklerin geri çekilmesi maddesi uygulanamadı. Şimdi sadece ateşkesi değil, Esad'ları iktidarı bırakmaya zorlayacak bir diplomatik girişime ihtiyaç var. Obama yönetimi Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in görevini yardımcısına devrettiği Yemen örneğine bakıyor."
"Bu tüm sorunları çözecek bir yöntem olmayabilir. Zira Yemen hala çatışmaların sürdüğü, istikrarsız bir yer. Ama iktidarın müzakereler yoluyla el değiştirmesi, dış müdahaleye göre daha tercih edilecek bir yol. Eğer ABD ve Suriye muhalefeti Rusya'ya Esad sonrası dönemde güvenlik çıkarlarının gözetileceği garantisini verirse Rusya da Esad'ı iktidardan uzaklaştırmaya yönelik diplomatik çabalara katılmaya ikna olabilir."
Times gazetesi, Esad'ın devrilmesi için Rusya'dan destek istemeye giden İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague'ın Moskova'dan eli boş döndüğünü belirtirken başyazısında "Rusya Suriye'de kaybeden tarafı desteklediğini anlamalı" diyor.
Daily Telegraph'ta yer alan bir haberde Suriye güçlerin muhalifler arasında korku salmak için tecavüzü bir silah olarak kullanmaya başladığını belirtiyor.
Gazeteye göre İnsan Hakları İzleme Örgütü Human Rights Watch'un Orta Doğu sorumlularından Nedim Huri, "Gözetim merkezlerinde insanları aşağılamak, onurlarını kırmak ve yeniden korku duvarı oluşturmak için bir işkence formu olarak tecavüze başvuruluyor." diyor.
'Silah olarak tecavüz'
Daily Telegraph, İngiltere'nin savaş bölgelerinde tecavüzün bir silah olarak kullanılmasını önlemeye yönelik çabaları gelecek yılki G8 dönem başkanlığının ana gündem maddelerinden biri yapacağını aktarıyor. Bugün İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nda yapılacak toplantıya katılacak Holywood yıldızı Angelina Jolie kampanyanın öncülerinden olacak.
Guardian gazetesi de Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Suriye dahil savaş bölgelerinde tecavüz vakalarını araştıracak ekipler oluşturacağını belirtiyor. Gazeteye göre uzmanlar ekininde polis memurları, adli tıp uzmanları doktorlar, psikologlar ve hukukçulardan oluşacak.
"AB'de güven krizi"
Financial Times sekiz Avrupa Birliği üyesi ülkede yapılan bir
kamuoyu yoklamasına dayanarak Avrupalıların entegrasyonun
güçlenmesinin ulusal ekonomileri zayıflattığını inandığını
aktarıyor.
Gazete Avrupalı liderlerin Euro krizine federal bir çözüm
önerdikleri bir önerdikleri bir dönemde halkın daha fazla yetki
devrini kabullenmek bir yana Avrupa Birliği üyeliği ve tek paraya
daha fazla kuşkuyla bakmaya başladığını ve ulusal bütçeleri
konusunda Brüksel'e daha fazla söz hakkı verilmesini istemediğini
belirtiyor.
Financial Times'a göre Fransa, Almanya, İspanya, İtalya Yunanistan,
Polonya, İngiltere ve Çek Cumhuriyeti'nde yapılan anket gerçek bir
güven krizine işaret ediyor.
Anket üye ülkeler arasında Avrupa Birliği'ne bakış konusunda da
derin ayrılıklar olduğunu ortaya koyuyor. Buna göre, Yunanlıların
çoğu entegrasyonu reddederken Avrupa kurumlarına tepkililer ve
kendilerini Avrupa'nın en çalışkan insanları olarak niteliyorlar.
Ancak buna rağmen içinde bulundukları ekonomik krizin daha da
ağırlaşacağını düşünüyorlar.
Almanya'da ise tamamen başka ve olumlu bir hava var. Almanya
dışındaki ülkelerde ekonomik açıdan karamsar bir tablo olmasına
karşın Euro'ya ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'e büyük bir
destek görülüyor.
Türkiye'de kürtaj tartışması
Independent gazetesi Başbakan Erdoğan'ın kürtajla ilişkilendirmesinden sonra hükümetin hastanelerin sezaryen bölümlerine sınırlamalar getirmeye hazırlandığını aktarıyor. Erdoğan'ın kürtajı Türkiye'nin nüfusunun artmasını engellemeye yönelik bir komplo olarak gördüğünü belirten gazete bu açıklamaların laik muhalefeti öfkelendirdiğini vurguluyor.