29 Ağustos 2011 Basın Özeti
Abone olTelegraph: Saddam ve Kaddafi'nin örgütsüzlük mirası; Türkiye'de azınlık vakıflarına mülk iadesi kararı; İstanbul'da müzikle tedavi; Irak Kürt bölgesinde yeni petrol sahaları; Premier ligde Arsenal'in tarihi yenilgisi...
İngiliz Daily Telegraph gazetesi, Libya konusundaki
değerlendirmesinde, Albay Muammer Kaddafi serbest olduğu sürece
ülkede ilerleme sağlanamayacağını savunuyor.
Bir rejim daha totaliter bir hal aldıkça, bıraktığı mirasın da daha kötüleştiğini yazan gazete, bu duruma örnek olarak Irak ve Libya'yı veriyor.
"İktidarda oldukları uzun yıllar boyunca hem Saddam Hüseyin hem de Muammer Kaddafi, toplum ile hükümet arasındaki tüm diyalog kanallarını bastırdılar. Siyasi partilere, sendikalara, dini kurumlara ve sivil toplum örgütlerine izin vermediler."
“Totaliterliğin mirası: Örgütsüzlük”
Örgütsüzlük nedeniyle, işgal kuvvetlerinin Irak'ta ulus inşa etme görevini de yürütmek zorunda kaldıklarını belirten Daily Telegraph, Baas Partisi örgütlenmesinin dağıtılmasının da toplumu suça açık bir hale getirdiğini ifade ediyor.
Gazeteye göre, Libya'daki Ulusal Geçiş Konseyi, Irak'ta
yaşananlardan ders çıkarmış durumda ve Irak'tan farklı olarak
Libya'daki, yerli bir devrim. Ayrıca Libya'da Irak'taki Sünni-Şii
gerilimine denk bir gerilim de bulunmuyor.
Daily Telegraph değerlendirmesinde, Libya'da iç güvenliğin sağlanmasında Birleşmiş Milletler desteğiyle Arap Birliği'nin de rol alması gerektiği; ülkenin petrol üretiminin canlandırılmasında ise müttefik ülkelerin rol üstlenebileceği fikrini de işliyor.
Türkiye’de azınlıklara mülk iadesi
Financial Times, Türkiye’de hükümetin Hıristiyan ve Yahudi azınlıklara ait mülkleri iade kararını sayfalarına taşımış.
Haberde, Rum, Ermeni ve Musevi vakıflarına ait olan mülklerin hükümet kararnamesiyle iade edileceği, el konduktan sonra satılan mülkler için ise tazminat ödeneceği belirtiliyor.
Aralarında eski bir hastane, yetimhane ve okul binalarının da olduğu mülklerin iadesinin Avrupa Birliği'nin temel taleplerinden biri olduğu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde konuyla ilgili çok sayıda dava bulunduğu da vurgulanıyor.
Başbakan Erdoğan'ın “İslami kökenli hükümetinin”azınlıkların sorunlarını çözme sözü verdiğinin hatırlatıldığı haberde, geçen yıllarda kanunlarda yapılan değişikliklerin bazı mülklerin iadesini mümkün kıldığı, ancak kısıtlamaların tümüyle ortadan kalkmadığı anlatılıyor.
Kararnamenin ise bu kısıtlamaların üstesinden geldiği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verebileceği kararların önüne geçmeye yardımcı olacağı da haberde aktarılıyor.
Guardian: İstanbul’da makamla tedavi
Guardian gazetesinde yer alan Türkiye bağlantılı bir başka haberde ise, İstanbul'daki Memorial Hastanesinde müzikle tedavi uygulayan iki doktor anlatılıyor.
Haber, Doktor Bingür Sönmez ve Erol Can'ın, tıbbi tedavinin yanında kullandığı İslami müzik terapisinin yaklaşık bin yıllık bir geçmişi olduğunu aktarıyor.
Gazeteye konuşan ve hastalara ney çalan Can, her makamın ayrı bir işlevi olduğunu şu sözlerle anlatıyor: "Eğer söz konusu olan bir anoreksi hastası ise rast makamının olumlu etkileri oluyor, ancak hastanın diyet yapması gerekiyorsa hicaz makamı çalınmalı."
Ortaçağ'da İslami tıbbın makamlar üzerine çalıştığını, 9. yüzyılda Farabi'nin farklı müzik makamlarının vücut ve ruh hali üzerine etkilerini grupladığını da aktarıyor haber.
Sönmez ise, müzik terapisini modern tıbba alternatif olarak kullanmadıklarını vurguluyor ve belli şarkıların beş ila on dakika dinlenmesinin kalp atışını yavaşlattığını ve tansiyonu düşürdüğünü söylüyor.
Kürt bölgesinde yeni petrol sahaları
Times gazetesinin ekonomi sayfalarında yer alan bir habere göre, Gulf Keystone isimli petrol arama şirketi, Irak'ın özerk Kürt bölgesindeki petrol sahalarını satışa çıkarmayı planlıyor.
Tim Webb tarafından kaleme alınan haberde, şirketin hafta başında sahaları olası alıcılara göstereceği ve yatırım bankalarından stratejik tavsiye alacağı belirtiliyor.
Şirketin özerk Kürt bölgesinde keşfettiği petrol sahalarının toplam 11 milyar varil rezerv içerdiği ancak Gulf Keystone'un bu sahaların tamamen geliştirilmesi için gerekli maddi kaynaklara sahip olmadığı da haberde aktarılıyor.
Webb, büyük petrol şirketlerinin Irak'ın Kürt bölgesine girmek konusunda çekimser davrandığını çünkü bölgesel hükümetle imzalanan anlaşmaların Bağdat tarafından tanınıp tanımayacağına ilişkin bir belirsizlik olduğunu da yazıyor.
Ancak Irak parlamentosunun Kürt bölgesel yönetimi ile imzalanan anlaşmaların resmileşmesine yönelik bir kanunu kabul etmeye çok yakın olduğunun şirketleri umutlandırdığını da ekliyor Webb.
Bu çerçevede, Hess geçen ay Kürt bölgesinde faaliyet göstermeye başlayan en büyük petrol şirketi oldu.
Eşler neden kocalarına sadık kalıyor?
Independent gazetesi editörlerinden Yasmin Alibhai-Brown, eski IMF başkanı Dominique Strauss-Kahn hakkındaki iddialara rağmen, kendisine sadık kalan eşi Anne Sinclair'in tutumuyla ilgili bir değerlendirme kaleme almış.
"Eşler niye kocalarına sadık kalıyor?" başlıklı değerlendirmede, Sinclair'in varlıklı bir ailenin çocuğu olduğu ve Fransa'da hem zekâsı hem de güzelliğiyle övülen bir televizyon gazetecisi olduğu belirtiliyor.
Sinclair, eşi Manhattan'da bir otelde, otel görevlisine tacizde bulunmakla suçlanan eşine, tüm süreç boyunca destek olarak dünya medyasının odağı haline gelmişti.
Independent yazarı, Strauss-Kahn aleyhindeki iddialara farklı yaklaşsa da, tüm tarafların, Sinclair'in tutumunu anlamaya çalıştıklarını ve eşinin Strauss-Kahn'a değil, Strauss-Kahn'ın eşine muhtaç olduğunu söylüyor.
Alibhai-Brown'a göre, eşlerini aldatan futbolculara bağlı kalan kadınların, belki içinde bulundukları yaşam tarzı nedeniyle katlanıyor olabileceklerini ancak Anne Sinclair ya da Hillary Clinton gibi kendileri de profesyonel ve başarılı olan kadınların sadakatlerini anlamanın daha zor olduğunu belirtiyor.
Başarılı ve sadık kadınlar listesine, Eleanor Rossevelt, Arnold Schwarzeneger'in eşi Maria Shriver ve Londra Belediye Başkanı Boris Johnson'un eşi Marina'yı da ekleyen Independent yazarı kendisinin de yıllar önce benzer bir durumu yaşadığını da belirtiyor.
Alibhai-Brown'a göre, kadınların sadakatini, kendi başlarına kalmaktan korktukları ya da mazoşist oldukları gibi açıklamalar yerine aşırı idealist olmalarıyla açıklamak gerekli.
Arsenal’in tarihi yenilgisi Wenger’i zorluyor
İngiltere Premier Lig'inin üçüncü haftasında, geçen sezonun şampiyonu Manchester United'ın Londra takımı
Arsenal'i 8-2'lik skor ile tarihinin en ağır yenilgilerinden birine uğratması tüm gazetelerin spor sayfalarına manşet olmuş.
Daily Telegraph, Arsenal'in efsanevi teknik direktörü Arsene Wenger'in “utanç verici bir sonuçla” karşı karşıya kaldığını öne çıkarıyor ve takımın, Wenger tarafından bir başka çıkmaz sokağa sürüklenmesinden korkması gerektiğini belirtiyor.
Gazeteye göre Wenger'in başlıca sorunu yanlış bir transfer politikası izliyor olması.
Independent gazetesine göre ise Arsenal'de Wenger'in karşı tarafına geçenlere öncülüğü ünlü forvet Wayne Rooney yapacak.