28 Şubat'ta isimsiz ihbar mektubu yazan bakın kim çıktı!
Abone ol28 Şubat döneminde FETÖ'YE ait Işık Sigorta'nın isimsiz ihbar mektubu yazdığı ortaya çıktı. İş adamı Mustafa Tekelli ihbarlar sonrası düzenlenen operasyonlarla şirket kurmaktan vazgeçtiklerini söyledi.
Türk siyasi tarihine "post modern darbe" olarak geçen 28 Şubat
sürecinde gördüğü baskı nedeniyle beraberindekilerle şirket
kurmaktan vazgeçen iş adamı Mustafa Tekelli, "FETÖ'ye ait Işık
Sigorta tarafından isimsiz, imzasız ihbar mektubu yazıldığını
karine yoluyla öğrendik. Bu mektup üzerine bize operasyonlar
yapıyorlar. Biz etrafta sorduk, soruşturduk. Bize söyledikleri,
'Siz bu işin peşine düşer şirketi kurmakta devam ederseniz yine
sizin tepenizde boza pişirirler, şirketten vazgeçin.' oldu. Şirketi
kurmaktan vazgeçtikten sonra bizim yakamızı bıraktılar. Daha sonra
açılan davalar, takipsizlikle sonuçlandı." dedi.
Tekelli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Kayseri Şubesi olarak merhum Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal'ı ziyaret ettiklerini ve bu ziyarette hizmet sektörüyle ilgili bir işe atılmaları konusunda tavsiye aldıklarını söyledi.
SİGORTA İŞİNE GİRMEYİ PLANLADIK: Daha sonra bu konuda araştırma yaptıklarını ve 28 Şubat döneminde sigorta şirketi işine girmeyi planladıklarını ifade eden Tekelli, "O dönem muhafazakar kesimin bir sigorta şirketi vardı, o da FETÖ'nün Işık Sigorta şirketiydi. Biz işi bilmesi dolayısıyla Işık Sigorta'dan ayrılmış bir müdür arkadaşla görüştük ve MÜSİAD'ın bulunduğu şehirlerdeki arkadaşları hissedar etmek suretiyle şirketin kurulması işlemlerine başladık." diye konuştu.
Şirketin merkezi için İstanbul'da bir ofis açtıklarını ve çalışacak elemanları da işe aldıklarını anlatan Tekelli, 13 kurucusu bulunan şirketin kurucu yönetim kurulu başkanı olduğunu ifade etti.
Almanya'da bir kişinin trafik kazası geçirdiğini ve bunun
sonucunda eşinin tazminat aldığını aktaran Tekelli, kadının
Türkiye'de yaşadığını ve parayı da buraya getirdiğini, daha sonra
birkaç kişinin vesile olmasıyla kurulacak sigorta şirketinden 50
bin liralık hisse alıp geçimini temin edeceğini ve başkasına muhtaç
olmayacağını düşündüğünü kaydetti.
GAZETELER İDAMLA YARGILANACAĞIMIZI YAZDI: Şirketin kuruluşu için kendilerine izin çıktığını ama daha poliçe kesmeden dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel'in talimatıyla polislerin şafak operasyonuyla evlerini, iş yerlerini bastığını ve kendilerini gözaltına alıp Ankara'ya götürdüğünü belirten Tekelli, şunları anlattı:
"Hissedar olan kadının, kocasının Almanya'da kaza geçirip tazminat parası alması olayından hareketle şirketin yurt dışından gayrimeşru para topladığı iddiasında bulundular. Hissedarların, taahhüt ettiği miktarları kendi öz sermayeleriyle karşılayacak durumda olmadıklarını ileri sürdüler. Bu suçlamalarda bulundular. Sekiz gün gözaltında tutulduk. İstihbaratçılar, gözlerimi bağlayıp ifademi aldı. Her şeyi açıkça anlattım. Kurucuların esnaf, tüccar, sanayici olduğunu, kendi aralarında 50 bin lira alıp verebileceklerini, bunu neden büyüttüklerini sordum. Sorguda, suç arıyorlardı. Daha sonra DGM'ye çıktık ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldık. İstanbul, Ankara ve Kayseri'de üç ayrı dava açtılar, bu davalardan birisi şirket, diğeri kurucular, diğeri şahıslar hakkında oldu. Gazeteler, idamla yargılanacağımızı yazdı."
BİZE CEZA KESMEK İSTEYENLERE HAYAT ÇOK BÜYÜK CEZA KESTİ: Tekelli, daha sonra bu konuyu araştırdıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
"FETÖ'ye ait Işık Sigorta tarafından isimsiz, imzasız ihbar mektubu yazıldığını karine yoluyla öğrendik. Çünkü muhafazakar kesimin tek sigorta şirketleri onlardı. MÜSİAD olarak sigorta şirketi kurduğumuz zaman pastadan pay alacaktık. Bu onların işine gelmiyordu. Bu yüzden ihbar mektubunda, bizlerin 'Atatürk düşmanı' olduğu, 'yurt dışından para topladığımız' şeklinde ifadeler vardı. Bu mektup üzerine bize operasyonlar yapıyorlar. Biz etrafta sorduk, soruşturduk. Bize söyledikleri, 'Siz bu işin peşine düşer şirketi kurmakta devam ederseniz yine sizin tepenizde boza pişirirler, şirketten vazgeçin.' oldu. Şirketi kurmaktan vazgeçtikten sonra bizim yakamızı bıraktılar. Daha sonra açılan davalar, takipsizlikle sonuçlandı."
Dönemin Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen'in verdiği talimatta "irticai kuruluş" diye suçlandıklarını anlatan Tekelli, kendileriyle uğraşan Dinçmen'in daha sonra "görevi kötüye kullanmak" suçundan görevden alındığını söyledi.
Tekelli, "O dönem bize ceza kesmek isteyenlere hayat çok büyük bir ceza kesti. Yönetime ve askerlere yaranmak isteyen Nuh Mete Yüksel, çok kötü yerinden yakalandı ve itibarsızlaştı. Bizim arkadaşlarımızın ise işlerinde bereket oldu, katlanarak büyüdüler." dedi.
FETÖ'nün yaptıkları yüzünden o dönemde MÜSİAD olarak dayanışmayla büyük projelere girme hayalinin söndüğüne dikkat çeken Tekelli, şunları kaydetti:
"Bu insanlar, bu hareketi yaparak Türkiye'ye çok büyük zarar verdiler. Böyle bir şirket kurulsaydı bunun devamı gelirdi ve bu iş büyürdü. Şirket kurma ve üretim yapma duygusu köreldi. İnsanlar birbirlerine şüpheyle baktılar. 'Biz böyle bir şey yapacak olsak bizim kafamıza vururlar' diye ümitsizliğe düşürmüş oldular."