28 Şubat özeleştirisi
Abone olKazan, RPnin kapatılmasına neden olan isimler için "bize zarar verdiler" diye suçladı.
Kazan, RP’nin kapatılmasına neden olan isimler Şevki Yılmaz,
Şükrü Karatepe, Hasan Hüseyin Ceylan, Bekir Yıldız ve İbrahim Halil
Çelik’i de "bize zarar verdiler" diye suçladı.
Necmettin Erbakan’ın en yakın çalışma arkadaşlarından Şevket Kazan,
Saadet Partisi’nin pazar günkü büyük kongresinde ilk kez piyasaya
çıkacak olan "Refah Gerçeği" adlı kitabında 28 Şubat süreci,
REFAHYOL hükümetinin düşürülmesi ve RP’nin kapatılması konularında
ilişkin bugüne kadar hiç yapmadığı biçimde "Evet hatalıydık"
diyerek özeleştiri yaptı.
KENDİ HATALARIM: MUM SÖNDÜ VE KAÇAK MERCEDES
Kazan, kitabının "Çam Devirmeler" başlıklı bölümünde kendisiyle
birlikte 28 Şubat’ın ve RP’nin kapatılmasının nedenleri arasında
gösterilen isimlerin hatalarını "çam devirmeler" başlığıyla tek tek
saydı. Kazan, "REFAHYOL iktidarı dönemiyle ilgili sorulara muhatap
olurken, sıkça sorulan bir soru şuydu: RP olarak olup bitinlerde
sizin hiç mi kabahatiniz yok? Olmaz olur mu? Elbette vardır. Peki
kimler? Sorusuna cevap verirken, eğer isim vereceksem en başta
kendimden başlamam gerekir" diyerek "Kendi devirdiği çamları" şöyle
anlattı:
"- Organize muhalefet cephesi Susurluk olaylarını protesto etmek
bahanesiyle sırf hükümeti yıpratmak amacıyla her gece ’Sürekli
aydınlık için bir dakika karanlık" eylemleri başlattı. Ben de buna
’mum söndürüyorlar’ demiştim, İşte bu konuşmamdaki ’mum
söndürüyorlar’ sözü, bir gün sonra pusuda bekleyen haberciler
tarafından maksadı değiştirilerek Alevi vatandaşlara hakaret
şekline sokuldu. Ben işin sonradan bu hale getirileceğini düşünmeli
ve bu sözü söylememeliydim. Bu benim hatamdır.
- Cezaevindeki Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ı ziyaret
ederken, henüz mülkiyetime intikal etmeyen, ancak bedelini ödediğim
için bana teslim edilen Alman plakalı bir arabayla cezaevine
gitmemem gerekirdi. Kaçak sayılmasa bile henüz adıma tescil
edilmemiş yabancı bir arabayı bizzat kullanmam hata olmuştur."
Kazan, RP’nin kapatılma nedenlerinden olan ve 5 yıl süreyle
kendisini siyasi yasaklı hale getiren Bekir Yıldız’ı Adalet Bakanı
olarak cezaevinde ziyaret etmesini ise, "Ben tamamen iyi niyetle ve
kırdığım bir gönlü tamir için yaptığım bu ziyareti, kim ne derse
desin asla hata kabul etmiyorum, edemiyorum" diyerek savundu.
ŞEVKİ YILMAZ HAVALARA GİRDİ
Kazan, RP’nin kapatılmasına neden olan isimleri de açık açık
partiye ve hükümete zarar vermekle suçladı. İlk sırada Şevki
Yılmaz’a yer veren Kazan, kitabında bu isimleri ve "devirdikleri
çamları" kitabında şöyle anlattı:
"- Şevki Yılmaz, gençliğinde de ele avuca sığmaz bir dava aşığıydı.
Kendisine olan sevgim, babasına olan hürmetimle birleşince adeta
Şevki Yılmaz’ın hamiliğine soyundum. 1974 yılında yüksek tahsil
için Ankara’ya gelmişti. Adalet Bakanlığı özel kaleminde kendisine
bir görev verdim. Eğitimini bitirdikten sonra Diyanet İşleri
Başkanlığı’nda murakıp olarak çalışmaya başladı.
12 Eylül ihtilalinden sonra Avrupa’da Milli Görüş Teşkilatında bir
camide vaizlik görevi yapmakta olduğunu işittim. Sonraki yıllarda
konuşmalarının övgüsü sadece Avrupa’da değil, Türkiye’de de
dinlenmeye başlandı.
1994 yılı seçimlerinde Rizeliler bizden kendisini RP’den belediye
başkan adayı olmasını ısrarla talep ettiler. İstek teşkilattan
gelince peki denildi seçim yapıldı ve Şevki Yılmaz Rize Belediye
Başkanı oldu.
Şevki Yılmaz’a Rize dar geldi. Konuşma yapmaya bayılıyordu.
Dinleyenler de onu dinlemeye. Kısa zamanda şöhreti bütün Türkiye’ye
yayıldı. RP yöneticileri olarak bizim dikkatimizi çeken onun neler
konuştuğu değil halktan gördüğü ilgiydi. Burada samimiyetle itiraf
etmem gerekir ki 1995 seçimlerinde RP oylarının artışında onun
konuşmalarının etkisi olmuştur.
Şevki Yılmaz milletvekili olduktan sonra bütün eski konuşmaları
rantiyeci medya tarafından gündeme taşındı. Televizyon ekranlarında
adını sık sık duyunca ister istemez havalara girdi. Partinin salon
toplantılarında kendisini alkışlayanların, alkış derecesini
ölçebilmek için salona çok defa yönetici ağabeylerinden sonra ama
Erbakan Hocamızdan önce girmek gibi birtakım tavırlar sergilemeye
başladı.
Şevki Yılmaz, Milli Görüş davasına çok daha uzun süre hizmet
edebilir, bir ömür boyu millete siyasi yönden faydalı olabilirdi.
Ama olmadı. Tam tersine RP’nin kapatma davasının gerek Anayasa
Mahkemesi gerek AİHM safahatında hep onu savunmak için çaba
harcadık. Kendisine isnat edilen konuşmaların delili diye ortaya
çıkartılan ses bantlarının montaj olduğunu, bu yüzden delil olarak
kabul edilmemesi gerektiğini, bazı konuşmalarda maksadı aştığını,
bazı sözlerinin yanlış anlaşıldığını hep savunduk, durduk. Savunduk
ama para etmedi.
ŞÜKRÜ KARATEPE’NİN TALİHSİZ 10 KASIM KONUŞMASI
- Şükrü Karatepe, 1994 yerel seçiminde Kayseri’den belediye başkanı
seçilmiş ve yaptığı hizmetlerle Kayseri halkının gönlünde taht
kurmuş bir belediye başkanıydı. REFAHYOL hükümetinin kurulduğu
tarihe kadar hep yerel hizmetlerle meşgul oldu. Türkiye’nin siyasi
gündemini sarsacak bir davranışta bulunmadı.
Kendisini Türkiye’nin gündemine getiren olay, 10 Kasım 1996’da RP
iktidarda iken Kayseri Belediye Başkanı olarak ildeki Atatürk’ü
anma törenlerine katıldıktan sonra RP il divanı toplantısında RP’li
Devlet Bakanı ve partinin Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül ile
Meclis Grup Başkanvekili Salih Kapusuz’un önünde yapmış olduğu
talihsiz konuşmadır.
Şükrü Karatepe’nin gerek bu konuşması, gerek daha sonra yaptığı bu
konuşmayla alakası olmayacak biçimde sergilediği tutarsız
davranışlar RP için gerçekten bir handikap oluşturmuştur.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN’IN KONUŞKANLIĞI BİZİ SIKINTIYA SOKTU
- Ceylan ilk tanıdığımda Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencisiydi.
MSP’nin gençlik faaliyetleri içinde hep önde görünürdü. 12 Eylül
ihtilalinden sonra yayıncılığa heveslenmiş, özellikle yakın tarihe
olan ilgisinden dolayı kitaplar da yazmaya başlamıştı. 1987 yılında
yasaklar kaldırılıp, RP’de yeniden bir araya gelince daha sık
görüşmeye başladık ve daha yakından tanıdım kendisini. Açık
yürekliydi, konuşkandı, hoş sohbetti. Manevi alanda tanıdığı
insanların çevresi hayli genişti.
1995 seçimlerinde Yenimahalle bölgesinden RP milletvekili olarak
seçilip Meclis’e girdi. Milletvekili olduktan sonra, dost
meclislerinde konuştuğu rahatlıkla, basın mensuplarıyla da
konuşmaya, yurt içi ve dışında yaptığı konuşma bantlarını basına ve
teşkilata göndermeye başladı. Ne var ki taşraya gönderdiği bu
bantlar üzerinde başkaları tarafından maksatlı tahrifatlar
yapılmaya başlanınca, ister istemez hem kendisini hem de partiyi
sıkıntılı duruma düşürenlerden birisi oldu.
BEKİR YILDAZ KUDÜS GECESİNDE ÇAM DEVİRDİ
- Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’dı. Üç yıla yakın bir zaman
içinde Sincan’da akıllara durgunluk veren hizmetler sergiledi. Ve
çok kısa bir zamanda Sincan halkının gözbebeği haline geldi. Tabiri
caizse, metropol belediye başkanları arasında yıldızı en çok
parlayanlardan birisi oldu. Ama çok önemli bir hatası hem kendisini
halka hizmetten alıkoydu, hem de RP’nin kapatılması gerekçeleri
arasında yer aldı.
Evet, her türlü başarılı hizmetlerine rağmen Bekir Yıldız, Genel
Merkeze haber vermeden düzenlenen gecede bizzat yaptığı konuşmada
sarfettiği iddia edilen bazı sözleri, yabancı bir devlet
büyükelçisini böyle bir programa davet edip konuşturması ve yine bu
programda sahneye asılan afişlere ve bu sahnede oynanan piyes
müsamahası nedeniyle çam deviren RP’lilerden birisi oldu.
İBRAHİM HALİL ÇELİK ARABAYI DEVİRDİ
- İbrahim Halil Çelik, eğitimciydi. Çok okuyan, çok konuşkan, bütün
Urfalılar gibi insanlara yardım etmeyi seven bir kişiliğe sahipti.
Fikir özgürlüğüne inanır, inandıklarını pervasızca söylemeyi
severdi. Böyle olunca da başı sık sık derde girerdi.
Çelik, RP Milletvekili olarak parlamentoya girdiğinde Meclis
kürsüsünden yemin ederken Kuran-ı Kerim’i kalbinin üstüne gelecek
şekilde iç cebine koymuş ve sağ elini göğsünde tutarak yemin
etmişti.
Parlamenterlik görevini büyük bir başarıyla götürüyordu. Ta ki 8
Mayıs 1997 tarihinde Meclis kulisinde basın mensuplarıyla şakayla
karışık biçimde sohbet ederken yaptığı iddia edilen o konuşmaya
gelinceye kadar. Haberin gazetede yayınlandığı gün, konuşmasının
çarpıtıldığı açıklamasını yapıyordu. Ne denir? Araba devrildikten
sonra..."
MGK BİLDİRİSİNDEKİ SUÇLAMALAR
Şevket Kazan, tarihi 28 Şubat MGK’sı bildirisinde de yer alan
"Kayseri’deki üniformalı gençler" olayını da "kendilerinin bir
hatası" olarak değerlendirdi.
HÜRRİYET